Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1459 E. 2020/1483 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/1459
KARAR NO: 2020/1483
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 02/09/2020
NUMARASI: 2020/248 Esas
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
KARAR TARİHİ: 12/11/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesi ile; davalı … A.Ş. tarafından, 03-2020 dönemine ait olmak üzere, … hesap üzerinden … müşteri nolu davacı …’e ait … işyerindeki … nolu sayaç tesisatında kaçak elektrik kullanıldığı gerekçesi ile yokluğunda, 89.807,26TL’lik fatura keserek, hukuka aykırı şekilde, kaçak elektrik bedeli ve kaçak enerji cezası tahakkuk ettirildiğini, müvekkiline herhangi bir tutanak ve fatura tebliğ edilmediğini, dava sürecinde müvekkilinin elektriği kesilme ile karşı karşıya olduğunu, müvekkilinin dava konusu yerde işletmesi bulunduğunu, enerjinin kesilmesinin ticari yönden zarar etmesine neden olacağını beyanla, davanın sonuçlanmasına kadar davalı kurumun davacıya sağladığı enerji akımını kesme işleminin durdurulması ile dava konusu fatura borcunun tahsili için açılacak icra takibinin durdurulması kararı verilmesi talep edilmiştir. İDM tarafından 16.02.2020 tarihli ek kararla ” Dava konusu yerde davacının işletmesi bulunduğu ve enerjinin kesilmesinin ticari yönden zarar etmesine neden olacağının beyan edildiği göz önüne alındığında, yargılama süresince çekişme konusu faturaya dayalı olarak elektriğin kesilmesinin davacı aleyhine ağır zararlar doğurabileceğinden ihtiyati tedbir isteminde hukuki yarar bulunduğu ve davacının Mahkememizin 01/06/2020 tarihli tensip tutanağının 10 numaralı ara kararı gereği dava değeri olan 89.807,26-TL’nin %20 si oranında teminatın mahkememiz dosyasına 15/06/2020 tarihli … numaralı sayman mutemet alındısı ile yatırmış olduğu görüldüğünden, davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile, 31/03/2020 tarih ve … numaralı 89.807,26 TL’lik dava konusu fatura borcu ile, faturanın ait olduğu yer ve sayaçla sınırlı olarak HMK 389.maddesi uyarınca, dava sonuna kadar elektriğin kesilmemesi için ve yine dava konusu faturanın icra takibine konu edilmemesi hususunda İİK. 72/2 maddesinde düzenlenen “İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir” ” gerekçesiyle ihtiyati tedbir kararının kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı tarafça 01/07/2020 tarihli dilekçesiyle itiraz edilmiş, mahkemece itiraz üzerine duruşmalı inceleme yapılarak ” Davacının iddialarında ve taleplerinde haklı olup olmadığı yargılama sonucunda ortaya çıkacağından, dava konusu yerde davacının işletmesi bulunduğu ve enerjinin kesilmesinin ticari yönden zarar etmesine neden olacağının beyan edildiği göz önüne alındığında, yargılama süresince çekişme konusu faturaya dayalı olarak elektriğin kesilmesinin davacı aleyhine ağır zararlar doğurabileceğinden ihtiyati tedbir isteminde hukuki yarar bulunduğu kanaatine varılmakla, ihtiyati tedbir kararı verilmesi yönünden gerekli şartların somut olayda mevcut olduğu anlaşıldığından, bu aşamada, HMK.’nun 389.maddesi uyarınca, dava sonuna kadar elektriğin kesilmemesi için ve yine dava konusu faturanın icra takibine konu edilmemesi hususunda İİK. 72/2 maddesi hükmü uyarınca davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı” gerekçesiyle kararının kaldırılmasını ya da değiştirilmesini gerektirir bir durum bulunmadığı değerlendirilerek, itirazın reddine karar verilmiştir. Davalı vekili söz konusu ara kararla ilgili olarak istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafça verilen 1 haftalık sürede teminatın yatırılmadığını, bu sebeple tedbirin kendiğilinden kalkmış sayılacağını, tedbir kararının kanunun açık hükümlerine aykırı olduğunu, dava neticesini temine yönelik tedbir kararı verilemeyeceğini, tedbir kararının hukuken tarafların hak ve menfaatlerini dengelemesi gerektiğini ileri sürerek, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını istemiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389 ve devamı maddelerine göre; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâllerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir. “şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Dosya kapsamından, işin niteliği gereği elektriğin davacının işletmesi için olmazsa olmaz koşulu olduğu gözetildiğinde, kesintinin davacının ticari işletme faaliyetinin durmasına sebep olabileceği, bu haliyle davacının ağır ekonomik kayıplara uğrayacağı, tarafların karşılıklı menfaatleri esas alındığında yargılama süresince çekişme konusu elektriğin kesilmesinin davacı aleyhine ağır zararlar doğuracağı, davanın sonuna kadar, en azından dava konusu miktarla ve tesisatla sınırlı olarak, davacının işletmesinde elektrik kesintisinin önüne geçmek gerektiği, ihtiyati tedbir isteminde hukuki yarar bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalının ihtiyati tedbir kararına ilişkin teminatın süresinde yatırılmadığına yönelik istinaf itirazları yönünden yapılan değerlendirmede ise; davacı tarafça teminatın 15.06.2020 tarihinde yatırılmış olduğu nazar aalındığında davacı için süresinde başvuruda bulunulmadığı düşünülemez. Bu nedenle ihtiyati tedbire itiraz ve istinaf talepleri arasında ihtiyati tedbirin kendiliğinden kalktığı konusundaki istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Bu itibarla; dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına ve istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/11/2020