Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1451 E. 2021/3495 K. 27.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/1451
KARAR NO: 2021/3495
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/03/2020
NUMARASI: 2018/746 E – 2020/244 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 27/12/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının aralarında akdetmiş oldukları 01/07/2011 tarihli protokol uyarınca … Ltd.Şti bünyesinde vize ve tercüme departmanı kurduğunu ve %50 oranında ortak olduklarını, bu iş için Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğundan yetki alındığını, müvekkilinin …A.Ş ve … A.Ş gibi şirketlerin vize işlerini ortaklığa kazandırdığını, bu şirketlerin gerek Suudi Arabistan ‘a gönderdikleri işçi, mühendis vs.ile şirket yöneticilerinin vize işlemlerinin ortaklık tarafından yapıldığını, … adlı kişinin hac ve umre organizasyonlarının vize işlemlerinin de ortaklık tarafından yapıldığını, bunların dışında gerek pek çok şahıs gerekse şirketlerin vize işlemleri ile Suudi Arabistan Konsolosluğundan yönlendirilen kişilerin vize işlemlerinin de söz konusu şirket tarafından yapıldığını, vize işlemleri için kişilerden geçmiş yıllarda kişi başı 25 ila 40 ABD doları arası para alındığını, davalı ile yapılan protokolde kar ve zararın her ay hesaplanıp ortaklar arasında paylşılacağı yazılı olduğu halde 01/07/2011 tarihinden bu güne kadar müvekkilinin ortaklığın iş ve işlemleri, gelir ve giderleri hakkındaki bilgi isteme taleplerini yerine getirmediği gibi, davacıya hiçbir ödeme yapmadığını belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00.-USD’nın faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu bu nedenle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, ayrıca davanın muhatabının müvekkili olmadığını, yapılan işin …ltd.Şti bünyesinde yapıldığından davaya konu protokol kapsamı hak ve alacakların müvekkilinden değil …Ltd.Ştiden talep edilmesi gerektiğinden açılan bu davanın husumet nedeni ile de reddini, davacının hiçbir iddiasının ispat etmediğini, yapılan işin resmi olduğunu, Suudi Arabistan Başkonsoloslğundan yapılan vize sayısının tespit edilebileceğini, davacının vaadleri dolayısı ile vize bölümünün açıldığını, iş getirir diye beklendiğini, davacının iş getirmemesi ve müvekkilinin de tüm çabasına rağmen vize departmanını kara geçirememesi nedeni ile vize departmanının kapatıldığını, Panoroma şirketinin büyük bir şirket olduğunu, birçok çalışanının olduğunu, ihracat yaptığını ve … olmayan özel uçak şirketlerinin temsilciliklerini yaptığını, müvekkilinin bu işin yürüyebilmesi için başlangıçta yaptığı masraflara ilave olarak işçi ücreti ödediğini, ofis kirası ödediğini ve faaliyet için yapılması gereken tüm masrafları yaptığını, şirketin resmi masraflarına girmeyen kırtasiye masrafları yaptığı gibi diğer şirketlerden araçlarını da vize işinin yapılabilmesi için tahsis ettiğini, bu gibi faaliyetler kapsamında müvekkilinin 25.000,00.-TL zarar ettiğini, tercüme bölümünün … şirketinin bünyesinde kurulması gerekirken davacının kendi adına tercüme ofisi açarak ticari faaliyette bulunduğunu, elde etmesi gereken karı elde edememesinden dolayı davacı karşı davalı tarafından zarara uğratıldığını, kar kaybı dolayısı ile şimdilik 1.000,00.-TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, uğranılan kar kaybının hesaplanarak tazminini, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 26.000,00.-TL alacağın da davacı-karşı davalı …’den dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davaya bakmaya Genel Mahkemelerin görevli olduğu gerekçesiyle ,6100 sayılı HMK. gereğince dava dilekçesinin görev yönünden Reddine,görevli mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine karar verilmiştir.Mahkemece verilen kararı, davalı-karşı davacı vekili istinaf etmiştir. Davalı (karşı davacı) vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve hukuka aykırı olduğu , İlk derece Mahkemesince görevli olduğu bir konuda görevsizlik kararı verilerek İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin kararının hatalı olması sebebiyle yeniden yargılama yapılması için dosyanın görevli ilk derece mahkemesine gönderilmesi istenmiştir. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava , adi ortaklık sebebiyle kar payı alacağı talebine ilişkindir.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; Mahkemece ,davaya konu uyuşmazlığın adi ortaklıktan kaynaklanan alacağa ilişkin olması,tarafların tacir olmaması , adi ortaklık sözleşmesinin ise Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmesi karşısında, uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin “Asliye Hukuk Mahkemesi” olduğu, dolayısıyla mahkemenin görevsiz olduğu gerekçesiyle usulden red kararı verilmiştir.TBK’nun 620. maddesinin birinci fıkrasına göre; adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzel kişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını veya emeklerini) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur. Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra 10/07/2020 tarihinde açılmıştır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4 üncü maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için, uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir.Adi ortaklık sözleşmesinin ,Türk Borçlar Kanununuda düzenlenmesi ,mahkemenin görevinin tesbitinde esas alınacak kriter değildir. 6335 Sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5 inci maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1 inci maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce ve istinaf ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca ve BAM tarafından re’sen incelenir. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davanın tarafları olan gerçek kişilerin tacir olduklarına ilişkin olarak Uyap sorgulamasına göre , Ticaret Oda kaydı bulunmadığı, mevcut dosya kapsamı itibarıyla , ticari dava sözkonusu olmadığından ,mahkemece genel mahkemenin görevli olduğu gerekçesiyle verilen kararda usul ve hukuka aykırılık bulunmadığından ,davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalı-karşı davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/12/2021