Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1311 E. 2020/1154 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/1311
KARAR NO : 2020/1154
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2020
NUMARASI : 2018/471 E – 2020/271 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Vekaletsiz İş Görmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/10/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde;müvekkili şirketin bağlantılı olduğu ve evvelinde hizmet sunduğu dava dışı … adlı şirkete Tarlabaşı Rölöve Projesi hazırlamak üzere anlaşmaya vardığını, işin ortak yapılması karşılığında tüm masraflar ve KDV eşit olarak bölüşüldükten sonra kalan hizmet bedelinin %50 oranında paylaşmayı teklif ettiğini, davalı şirketin kabulü üzerine dava dışı şirkete hizmet sunduklarını, dava dışı şirkete düzenlemiş olduğu fatura karşılığında tahsil etmiş olduğu kısmi ödemeleri anında davalı şirkete bildirdiği ve her ödemeden sonra tahsil edilen tutarın yarısının davalı şirkete ödediğini, iş sebebi ile yapılmış masraflar ve sair giderler düşüldüğünde müvekkilinin tüm ödemeleri tamamladığı, 3.472-TL fazla ödeme yaptığı davalının İstanbul …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile faturaya dayalı icra takibi başlattığı, İstanbul 20. İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/580 Esas sayılı dosyasında İtirazın Kaldırılması davasının açıldığı, mahkemece bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, bilirkişi raporuna göre müvekkilinin borcu bulunmadığının tespit edildiği, mahkemece sınırlı inceleme yapma yetkisi bulunduğundan imzalı ve yazılı ödeme belgesi ibraz edilmediği gerekçesiyle davanın reddine ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verildiğini, müvekkilinin ödediği borcu yeniden ödemek durumunda kaldığını, müvekkili ile dava dışı şirketin KDV dahil 177.000-TL bedel karşılığında anlaşma yaptıklarını ve müvekkilinin bu miktar üzerinden fatura düzenleyerek şirkete gönderdiği karşılığında ise davalı şirketten KDV dahil 88.500-TL miktarlı faturayı aldığını, dava dışı şirketten tahsilatın peyderpey alınarak davalı şirkete peyderpey ödeme yapıldığı, davalı antetli kağıdına yapmış olduğu hesap özetinde müvekkili şirketten faturaya ilişkin yapmış olduğu tahsilatların dökümünü yapmış ve kendisine yapılan ödemeleri ikrar ettiğini, müvekkili şirkete davalı tarafından gönderilen 10.12.2009 tarihli yazıda Tarlabaşı Röleve işiyle ilgili hesap detayının yazıldığı, işin bedelinin ve KDV li tutarı belirtilip 20.10.2006 tarihinde 10.000, 29.11.2006 tarihinde 15.000, 30.12.2006 tarihinde 4.000, 8.4.2009 tarihinde 15.000 (banka), 13.07.2009 tarihinde 10.000 (banka), 25.12.2009 tarihinde de 6.972-TL (banka) ödemeleri yapıldığını, davalının banka havalesi ile yapılan ödemeleri kabul ettiğini beyan ettiğini, iki tanesi hesaptan düşüldüğü halde üçüncü ödemenin hesaptan düşülmediğini, masrafın tamamı müvekkili tarafından karşılığından 17.500-TL masraf payı ve 13.500-TL KDV payı olmak üzere toplam 91.972-TL nin takip konusu fatura sebebiyle davalı şirkete ödendiğini, toplam 60.972-TL nakit ödeme, kalan 31.000-TL nin ise masraf ve KDV nin müvekkili şirketçe ödenmesi nedeniyle fatura bedelinin kesinti yapılması sonucu 88.500-TL lik fatura karşılığı 91.972-TL ödendiğinden müvekkili şirket tarafından davalı şirkete 3.472-TL fazla ödeme yapıldığı, dolayısıyla bu faturadan dolayı borçlu olmadığının tespitine, kötü niyetli davalının % 40 tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.Tasfiye halinde şirkete usulen tebligat yapılmış davaya cevap verilmemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulune, davacının itirazın kaldırılmasına karar verilen 34.500-TL alacağın 12.872-TL sinden borçlu olmadığının tesbitine, fazlaya dair istemin ve tarafların koşulları bulunmayan kötüniyet ve icra inkar tazminatı istemlerinin reddine, karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.23.07.2016 yürürlük tarihli 6723 sayılı Danıştay Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile 12/01/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun geçici 3. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan” ibaresi “verilen” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez”. Böylece yeni düzenleme getirilmiştir, Değişiklik sonrası, HMK’nun geçici 3. maddesi 2. fıkrasında ”Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ile 454. madde hükümlerinin uygulanmasına” dair bu düzenleme ile Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihi 20.07.2016 tarihinden önce verilen kararlar ile temyiz aşamasından geçen dosyalar için HUMK’nun 427 ile 454. maddeleri gereğince Temyiz yoluna başvurulacağı, istinaf kanun yoluna başvurulamayacağı açıktır.Davada, mahkeme hükmünün Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2018/134 E. – 2018/ 2031 K. ve 05/03/2018 tarihli bozma kararı ile Yargıtay denetiminden geçtiği, istinaf edilen bu kararın ise Yargıtay bozma ilamı sonrası verilen karar olduğu anlaşılmaktadır.Mahkemenin kanun yolunu hatalı nitelendirmesi, karara karşı istinaf yoluna başvurulma sonucu doğurmaz. Aksi halde uygulamanın HMK’nın geçici 3. maddesine aykırı olacağı açıktır. Bu nedenle, temyiz yolu açık kararın bağlı olduğu usul hükümleri çerçevesinde Yargıtay’a gönderilmesi gerektiği halde, sehven İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiği anlaşıldığından, istinaf yoluna bağlı olmayan bu karara karşı dosyanın Yargıtay’a gönderme işlemi yapmak üzere ilgili mahkemesine geri çevrilmesine karar vermek gerekmektedir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Dosyanın, HMK geçici 3. maddesi uyarınca, evvelce temyiz incelemesinden geçip esasla ilgili de değerlendirilme yapılmış olduğundan, istinaf yoluna değil, temyiz yoluna tabi olduğu anlaşılmakla, temyiz nitelemesiyle Yargıtay ilgili dairesine gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene iadesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 14/10/2020