Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/13 E. 2020/70 K. 27.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/13
KARAR NO: 2020/70
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/06/2018
NUMARASI: 2017/1492 E – 2018/817 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 27/01/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında elektrik abone sözleşmesinin olduğunu, haksız ve hukuka aykırı olarak kayıp-kaçak, sayaç okuma, iletim, dağıtım, perakende satış bedeli vs. adı altında davalı tarafça tahsil edilen ve belirlenen 14.254,02 TL’nin ihtar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasındaki sözleşmede yetkili mahkemenin Bursa mahkemeleri olarak belirlendiğini, İnegöl Mahkemesi yetkisiz olduğundan, yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, ayrıca husumetin …’a yöneltilmesini, alınan bedellerin EPDK yönetmeliğine ve yasaya uygun olduğunu beyanla, davanın reddini istemiştir. İnegöl 3. Asliye Hukuk Mahkemesince; yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir. Söz konusu kararı taraf vekillerinin istinaf etmesi sonrası Dairemizin 2017/1078 E – 2017/1168 K. sayılı ilamı ile “İlk derece mahkemesi kararı kaldırılıp, yetkili Bursa Ticaret Mahkemesi’nde davanın görülmesi için dosyanın bu mahkemeye gönderilmesini teminen, ilk derece mahkemesine iadesine” karar verilmiştir. Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesince; yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Söz konusu kararı davalı vekili istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesinde özetle; dava konusu bedellerin 6719 sayılı yasanın yürürlüğünden önceki mevzuata göre de alınması gerekli bedeller olduğunu, söz konusu yasanın bu duruma sadece açıklık getirdiğini, davacının dava başında da haklı olmadığını,yetkisizlik kararı nedeniyle davalı hakkında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken buna ilişkin karar verilmediğini, ayrıca yapılan bilirkişi incelemesnide sayaç okuma bedelinin 0 bakiye olarak hesaplanması karşısında, sayaç okuma bedeli yönünden davanın reddi gerektiğini, kayıp kaçak bedelinin maliyet hesabında alınması gerektiğini, yapılan kesintilerin dağıtım firmalarına aktarıldığını, bu nedenle tarifelere uygun tahsilat yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir. HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin benzer davalarda, eldeki davalara yönelik, yürürlüğe giren bu yasa nedeniyle davanın konusunun kalmadığına dair karar verilmesi gerektiği yolundaki 2017/13140 E – 2017/16544 K sayılı ve 2017/13142 E – 2017/16545 K sayılı kararlarındaki gibi davanın konusunun kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Diğer yandan , HMK 331/2 maddesine göre, “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder.” HMK 323/ğ maddesi gereği vekalet ücreti de harçlar gibi yargılama giderlerindendir. Mahkemenin verdiği yetkisizlik kararının kesinleşmesi ve başka mahkemeye gönderilmesi işlemleri ve sonucunun beklenilmesi gerekli olup, açıklanan yasal düzenlemeler gereğince gerekçeli kararla birlikte yargılama giderlerine hükmedilmesi olanağı bulunmamaktadır. 6100 sayılı HMK yürürlüğünden sonra “esastan sonuçlanmayan davada Yargılama Gideri” başlığı altında düzenlenen 331/2 maddesinde yargılamanın tekliği esası benimsenmiş, görevsiz-yetkisiz mahkemede yargılama giderlerine hükmedilemeyeceği kabul edilmiştir. Zira bu kararlar usuli kararlardır. Davanın esasını çözen kararlar değildir. Bu usuli karardan sonra görevli veya yetkili mahkemeye başvurulursa, dava kaldığı yerden devam edecektir. Bundan, yani 332/2 maddesi kapsamından, ilk yetkisizlik veya görevsizlik kararı veren mahkemedeki yargılama için de ayrı bir vekalet ücreti veya yargılama gideri hükmedileceği sonucu çıkartılmamalıdır. Zira dava esastan sonuçlanmadığı için kimin haklı olduğu ortaya çıkmamaktadır. Bu maddeyi, HMK 326 maddesi ile beraber değerlendirmek gerekir. O halde, 1086 sayılı HMUK’dan kaynaklanan karışıklığın, 6100 sayılı HMK ile giderildiği dikkate alınarak, somut davada, yetkisizlikle davanın gönderildiği mahkemece esas hakkında yargılamaya devam edilip, haklılık durumuna göre yargılama giderleri ve vekalet ücreti değerlendirildiğine göre, ilk yetkisizlik kararından ötürü davalı lehine ayrıca vekalet ücreti takdirine dair davalı istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. (HGK 2017/2-3004 E. – 2019/217 K. )
Ancak, mahkemece, Harçlar Yasasına göre alınması gereken harcın davacı tarafça yatırılan harçtan mahsubu ile bakiyesinin davacıya iadesi gerekirken, mahsup sonrası zuhulen bakiyesinin de davalıdan tahsiline karar verilmesi usule aykırı görülmekle, davalı aleyhine bu şekilde hüküm kurulması nedeniyle, davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü sonucu, HMK 353/1-b-2 maddesi gereği hükmün 2. bendi düzeltilerek yeniden esas hakkında; “Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 35,90 TL nispi karar harcından peşin alınan 243,43 TL harcın mahsubu ile bakiye 207,53 TL harcın karar kesinleşince ve talep halinde davacıya iadesine” şeklinde yeniden hüküm kurulmasına, davalının sair istinaf sebeplerinin ise reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca karar düzeltilerek yeniden esas hakkında; 1-Dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, 2-Alınması gereken 35,90 TL karar harcının peşin yatırılan 243,43 TL harçtan mahsubu ile bakiye 207,53 TL fazla yatan harcın, karar kesinleşince ve talebi halinde davacıya verilmesine, 3-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL maktu karar ve ilam harcı ve 750,00 TL bilirkişi gideri, 205,00 TL tebligat ve müzekkere bedeli olmak üzere toplam 955,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Karar kesinleştiğinde taraflarca yatıralan avansın kullanılmayan kısmının HMK 333.md.uyarınca yatıranlarına iadesine, Sair istinaf sebeplerinin reddine, İstinaf incelemesi ile ilgili olarak; Davalıdan peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 110,00 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/01/2020