Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1286 E. 2021/2537 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/1286
KARAR NO: 2021/2537
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/12/2019
NUMARASI: 2018/832 E – 2019/1219 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 06/10/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı …A.Ş arasında 4 adet sayacı için 2 adet 05.12.2017 tarihli Elektrik Tedarik Sözleşmesi imzalandığını, davalı tarafın sözleşmenin 4.6.maddesine aykırı davrandığını, sözleşmenin 4.6.maddesi uyarınca davalı tarafın vermekle yükümlü olduğu 600.000,00 TL tutarındaki kesin süresiz banka teminat mektubu veya nakit olarak temin edilmesi gerektiğinin öncelikle iletişimde kullanılan e-mail adresi ve iletişim kanalları ile bildirildiğini ancak dönüş alınamadığını, akabinde Beyoğlu … Noterliği’nin 16.03.2018 tarihli ihtarname ile bildirildiğini ve ihtarname ile belirtilen sürede teminatın yatırılması aksi halde aboneliğin fesh edileceğinin ve ceza koşulunun uygulanacağının ihtar edildiğini, ihtara rağmen davalı tarafından teminat şartının gerçekletirilmediğini ve Bakırköy … Noterliği’nin 27.03.2018 tarihli ihtarnamesi ile hukuki gerçeğe ve açık sözleşmeye aykırı beyanlar ile müvekkilinin yasal taleplerine ilişkin sözleşme mesnetsiz iddialarda bulunulduğunu, davalı tarafın bu ihtarnamesine karşı müvekkili tarafından Beyoğlu …Noterliğinin 03.04.2018 tarih … yevmiye numaralı ihtarame ile davalı tarafa sözleşmeye göre teminat talep edebilme durumunun belgelendirme şartına bağlanmadığını, teminat tamamlama yükümlülüğünün gerçekleşmediğinden sözleşmenin 3.1.maddesi gereğince faturalandırmanın ulusal tarife üzerinden yapıldığını, sözleşmenin kalan zamanında indiriminin sıfırlanarak sözleşmesinin yenilenmiş olduğu gibi hususların ihbar edildiğini, ancak tüm ihtarlara rağmen davalı şirket tarafından üzerine düşen yükümlülüğün yerine getirilmediğini ve teminat borcunun ifa edilmediğini, bu nedenle de sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini ve davalı tarafa her bir sayacı için ayrı ayrı hesaplama yapılarak ceza faturalarının keşide edilerek gönderildiğini, ancak davalının söz konusu faturalara itiraz ederek fatura bedellerini ödemediğini, bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalı tarafın takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu, açıklanan nedenlerle; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın likit olması ve Yargıtayın 2016 tarihli güncel içtihat ve kararları doğrultusunda %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlığın çözümünde Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkili şirketin ticari faaliyet kapsamında ihtiyaç duyulan elektrik enerjisini davacı şirketten temin ederek 4 adet sayaç üzerinden abonelik oluşturduğunu, bu amaçla taraflar arasında enerji alımına ilişkin sözleşme ile birlikte aboneliklerin oluşturularak davacı şirket portföyüne geçirildiğini, davacı şirketin sözleşmede EPDK tarafından yayınlanan tarife üzerinden %3 oranında indirim yaparak tüketilen enerji bedelini fatura edeceğini taahhüt ettiğini, nitekim tüketilen elektrik bedellerinin sözleşmeye uygun olarak müvekkili şirkete fatura edildiğini ve fatura bedellerinin zamanında eksiksiz olarak müvekkili şirket tarafından ödenerek kapatıldığını, davacı tarafın her ne kadar sözleşmede yer alsa da müvekkili şirketten herhangi bir teminat talep etmeksizin abonelikleri kendi portföyüne geçirdiğini ve anlaşmaya uygun şekilde ulusal tarife üzerinden %3 indirim uygulayarak fatura ettiğini, ancak müvekkili şirket tarafından ödemelerin düzenli ve eksiksiz yapılmasına ve ödemeyle ilgili en ufak bir gecikme yada risk oluşmamasına rağmen davacı tarafın Beyoğlu … Noterliği’nin 16.03.2018 tarih, … yevmiye numaralı ihtarı ile sözleşmenin 4.6. maddesine dayanarak müvekkili şirkette gördüğü ödeme riski nedeniyle 660.000,00 TL nakit teminatın ödenmesini aksi halde sözleşmenin 3.1 ve 6.3.maddelerinin ihlal edilmiş sayılacağının ve ulusal tarife üzerinden enerji tüketiminin faturalandırılacağının ihtarname ile müvekkiline bildirildiğini, ihtarnameye cevap olarak Bakırköy …Noterliği’nin 27.03.2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinin gönderilerek ulusal tarifeye geçilmesinin taraflar arasındaki sözleşme ve yasaya aykırı olacağının bildirildiğini, davacı şirketin Beyoğlu … Noterliği’nin 14.05.2018 tarihli ihtarnamesiyle sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, fesih nedeniyle 4 adet aboneliğin 01.06.2018 tarihi itibariyle portföyden çıkarıldığını ve sözleşmedeki cezai şart bedellerini talep ettiğini belirttiklerini, 4 adet fatura düzenlenerek müvekkiline gönderildiğini, faturaların haksız ve kötü niyetli düzenlendiğinden bahisle müvekkili şirket tarafından itiraz edilerek noter ihttarı ekinde faturaların davacıya iade edildiğini, bu arada davacı şirket tarafından cezai şart adı altındaki faturalara ve ayrıca bu faturalara ek olarak 55.735,48 TL’lik icrai cezai şart adı altında bir bedelin de İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına konu edildiğini, takibe itiraz edildiğinden huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığını, açılan davanın haksız olduğunu, davacı tarafın dürüslük kurallarına aykırı davrandığını, inkar tazminatı talebinin yasal dayanağının olmadığını, davacının takip tarihine kadar faiz talebi ile talep ettiği faiz oranının da yasal olmadığını, açıklanan nedenlerle; öncelikle yetki itirazının kabulü ile yetkisizlik kararı verilmesine, davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “Taraflar arasındaki sözleşmenin birden fazla kez yapılacak sözleşmeler niteliğinde TİP sözleşme hüviyetinde bulunduğu ve Genel İşlem Şartlarını içerdiği ancak davalının sözleşme öncesi bu hükümler yönünden bilgilendirilmiş olması nedeni ile TBK. 21. Maddesi uyarınca yazılmamış olma şartının gerçekleşmemiş olduğuna kanaat getirilmiştir. Genel İşlem Şartları içeren sözleşmenin özellikle 4.6, 6.3, 6.4 ve 7. Maddesinin davalı aleyhine olduğu sabit olduğundan ancak davalı tarafın indirimli tarifeden elektrik satın almasına ilişkin fatura bedellerinin davacı yönünden ödenmesi hususunun doğrudan borçlanma sistemi ile (DBS) banka tarafından ödenmesinin garanti edilmiş olması hususu dikkate alındığında sözleşmede bu hüküm bulunmasına rağmen ve ödemenin DBS sistemi ile garanti edilmiş olmasına rağmen davacı tarafın ödeme konusunda davalının herhangi bir riskinin bulunmaması, davalının daha önce ödenmemiş faturasının olmaması dikkate alındığında sözleşmede her zaman talep edebileceğine ilişkin hüküm olmasına rağmen riski bulunmadan ve baştan talep edilmemiş olmasına rağmen bilahire davalıdan talep edilmiş olmasının sözleşmenin bulunduğu safha ve tarafların sözleşmeyi işletme süreçleri dikkate alındığında dürüstlük kuralına uygun düşmeyeceğine, davacının teminat ısrarının Medeni Kanun 2. Maddesine aykırılık oluşturduğuna kanaat getirilmiştir. Zira davalının ödenmemiş bir faturasının olmaması ve ödeme riskinin davacı tarafça ispatlanamaması, aksine davalı fatura borçlarının DBS sistemi üzerinden garanti edilmiş olmasına rağmen teminat ısrarında bulunulmasının gerekçelerinin davacı tarafça ortaya konulamamış olduğu, davalıdan teminat ısrarında bulunulmasının teminatın davalı tarafça nakit karşılanması halinde miktar itibari ile davalı yönünden ciddi bir yük getireceği keza teminat mektubu şeklinde yerine getirilmesinin de teminat mektubununu alınabilmesi için bankaya sunulması gereken kontr teminatlarının olması gerektiği ve ayrıca teminat mektubunun masraflar yönünden de davalı yönünden yük oluşturacağı ve bu durumun MK. 2.’ye aykırı iken ayrıca teminatın karşılanmaması halinde davacı tarafın başkaca yaptırım imkanları varken doğrudan sözleşmeyi feshe gitmesinin davalının dile getirdiği gibi cezai şart almaya dönük ve oluşan piyasa şartları nedeni ile de sözleşmeyi feshedip indirimli fiyattan davalıya elektrik tedarik yükümlülüğünden kurtulurken aynı zamanda davalıdan sözleşmeyi feshetmiş olması nedeni ile cezai şart alma gayesini de güttüğü bu hususun hakkın kötüye kullanılması ilkesine aykırı olduğu ve mahkememizce korunmaması gerektiğine kanaat getirilmiştir. Davacı tarafça, davalının ispatlanamamış herhangi bir riskinin bulunmadığı, ödenmemiş veya geç ödenmiş herhangi bir faturasının olmamasına rağmen bir an için sözleşme hükmü uyarınca teminat talep edilebileceği kabul edilse bile bu teminatın karşılanmaması halinde davacının sözleşme 6.3 son cümlesi uyarınca iyi niyetli davranışın içerisinde olduğunu gösterecek olan “abonenin teminat eksiği bulunduğu sürece, tedarikçi, tarife üzerinden satışa devam etme…” hükmünü işletmesi ve yine sözleşmenin 7.2 maddesindeki “abonenin, sözleşmenin herhangi bir hükmünü ihlal etmesi veya mevzuat hükümlerine uymaması, sözleşme boyunca herhangi bir faturasını son ödeme tarihinden önce kısmen veya tamamen ödememiş olması veya madde 4.3, 4.5, 4.6 veya madde 6.3, 6.7 ve 6.8’de belirtilen koşulların sağlanmamış olması halinde, tedarikçinin aboneyi portföyden çıkartma hakkı vardır” şeklindeki hükümler uyarınca davalıyı teminat yatırmamış olmasından dolayı portföyden çıkartması veya indirimsiz, tarife üzerinden elektrik tedarik imkanı var iken bu sözleşme hükümlerini de işletmemiş olmasının davacı tarafın Medeni Kanun 2. Maddesine aykırı davrandığına kanaat getirilmiş ve bu nedenle de davalıdan sözleşmenin feshi ile cezai şart ve ferilerini talep edemeyeceğine kanaat getirilmiş bu nedenle de davasının reddine karar verilmiştir. Açılmış olan itirazın iptali davasında davacının davası reddedilmiş olmasına rağmen davalı tarafça, davacının İİK. 67. Maddesi uyarınca açıkça davacının takibinde kötü niyetli olduğu, davalının zararına hareket ettiği ispatlanamamış olduğu” gerekçeleriyle davanın reddine, Şartları oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; teminatın talep edilmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğuna ilişkin kararın hukuki bir dayanağı olmadığını, teminat bedelinin talep edilmesinin sözleşmede düzenlendiğini, sözleşme başında davalı aboneden teminat talep edildiğini, davalının abone portföye girmesine rağmen ödemediğini, sözleşmenin 4.6 Maddesi gereğince davalınınn teminat verme borcunun, sözleşmenin kurulduğu ilk günden başladığını, sözleşmenin 6.3. maddesinde ;”teminat, kesin süresiz teminat mektubu şeklinde veya nakit olarak abone tarafından tedarikçiye sağlanacaktır. tedarikçi’nin talep ettiği teminatı, sözleşme başlangıcında almaması, anlaşma süresince herhangi bir dönemde teminat talep etmesine veya taksili olarak faturaya yansıtmasına engel değildir (…)” şeklinde düzenleme getirildiğini, ilk derece mahkemesinin fesih ve indirimsiz faturalandırma gibi seçimlik yaptırımlar sunduğunu, sözleşmeden doğan seçimlik hakkını kullanma hakkı ve yetkisinin mahkemede değil müvekkilinin bizzat kendisinde olduğunu, tedarik şirketlerinin faturayı kestikten sonra tahsil edememesi durumunda ciddi bir riskle karşı karşıya kaldıklarını, bu riskin abone portföyden çıkana kadar devam ettiğini, aboneler portföyden çıksa dahi dağıtım şirketlerinin 6 ay süresince geriye dönük düzeltme yaparak ek tüketim girmeye hakkı olduğunu, bu nedenle riskin 6 ay devam ettiğini, aboneden teminat talep edilmesinin müvekkili tarafından kaçınılmaz bir durum olduğunu, davalının teminat borcunu tamamlamadığını, sözleşmeyi ihlal etmiş olduğunu, davalının kusurlu eylem şartının gerçekleştiğini, müvekkili şirket tarafından sözleşmede belirtilmiş olan cezanın talep edilme hakkı doğduğunu davalı tarafın likit deliller ile müvekkili şirketin teminat talep etme konusunda hakkını kötüye kullanmış olduğunu ispat edemediğini ileri sürmüştür. Dava, taraflar arasındaki sözleşmenin feshi ile sözleşmede kararlaştırılan cezai şarttan kaynaklı alacağa ve ferilerine ilişkin yapılan icra takibinin itirazın iptali davasıdır. Dosya kapsamından; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile davacı tarafından davalı aleyhine toplam 529.254,92-TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davacı tarafından Beyoğlu … Noterliği, … yevmiye numaralı ve 16.3.2018 tarihli ihtarnamede, sözleşmenin m. 4.6 hükmüne dayanarak teminat talep edildiği, teminatın davalı tarafından yerine getirilmemesi üzerine davacının sözleşmeyi feshederek sözleşmenin . 7.2 maddesi uyarınca fatura düzenlendiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında ki sözleşmenin 4.6 maddesinde “tedarikçi, aboneden ödeme riski gördüğü zaman ve durumlarda son 12 ay içerisinde yapmış olduğu tüm sayaçlarının en yüksek toplam tüketim miktarının 2 katı üzerinden hesaplanacak olan teminatı aboneden sözleşme madde 6.3 çerçevesinde talep edebilir. Tedarikçi abonenin ödeme sorunlarını veya sözleşme bitişindeki son aktif faturalarını, piyasa maliyetlerini, kar kaybı ve cezai şart risklerini, önceki tedarikçisindeki fatura tutarlarının seviyesini de göz önünde tutarak, aboneden kaynaklı ticari risklerine karşılık her daim yeni ve ilave teminat isteme hakkına sahiptir. Abone ödemelerine ve ticari risklerine karşı olan bu teminatı vermeyi kabul eder. Teminatlar, abonenin her türlü doğmuş ve doğacak borçlarının teminatını teşkil eder. Abonenin teminat eksiği olması durumu tedarikçinin madde 4.5 ve 6.3’deki hakları ile birlikte sözleşme ihlali olarak değerlendirilecektir”Sözleşmenin 7.2 maddesindeki “abonenin, sözleşmenin herhangi bir hükmünü ihlal etmesi veya mevzuat hükümlerine uymaması, sözleşme boyunca herhangi bir faturasını son ödeme tarihinden önce kısmen veya tamamen ödememiş olması veya madde 4.3, 4.5, 4.6 veya madde 6.3, 6.7 ve 6.8’de belirtilen koşulların sağlanmamış olması halinde, tedarikçinin aboneyi portföyden çıkartma hakkı vardır” şeklinde düzenlemeler bulunmaktadır. Buna göre, sözleşmede teminat talep etmeye ilişkin hüküm bulunmakla beraber başlangıçta teminat istenmediği, sözleşmenin devamında davacı şirket tarafından sözleşmede ön görüldüğü halde herhangi bir risk şartı oluşmamasına rağmen sözleşmedeki fesih ve ceza şartlarının oluşmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre, mahkemece yapılan dürüstlük kuralına ilişkin değerlendirmelerin usul ve yasaya uygun olduğu görülmektedir. Bu itibarla; ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre tarafların istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 06/10/2021