Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1273 E. 2021/2550 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/1273
KARAR NO: 2021/2550
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/07/2020
NUMARASI: 2019/709 E – 2020/321 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 06/10/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalının bayisi olarak faaliyet gösteren … Telekominikasyonda işlem yaparken kopyalanan kimlik belgeleri kullanılarak,davacının haberi olmadan 22 adet vodefone hattı düzenlendiği, hatlardan birinin borcu için davacı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’ nin … sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ve haciz baskısı altında davacıdan 10.000,00-TL tahsil edildiğini, sözleşmedeki imzaların ve kaşelerin davacıya ait olmadığını, konu ile ilgili olarak daha önce İstanbul 12. Tüketici Mahkemesinde 2016/923 Esas sayıl dosya ile açtıkları davada verilen görevsizlik kararına karşı süresinde gönderme talebinde bulunulmadığından açılmamış sayılma kararı verildiğini , TBK 137.maddesi gereği iş bu davayı açtıklarını beyanla, davacının belirtilen icra dosyasından davalıya borçlu olmadığının tespiti ile ödenen 10.000,00-TL’ nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline , davalı aleyhine % 20 tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 1 yıllık süre dolduktan sonra, davanın BK 137 maddesi gereğince 60 günlük süre içinde açılan dava olduğunu beyan etmiş ise de; bilerek, keyfiyetle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine neden olduğundan davacının BK m. 137 (TBK m. 158) den yararlanma hakkı bulunmadığını, işlemi yapan bayi tarafından işlemler yasal mevzuata uygun olarak gerçekleştirilmiş olduğundan, abonelik sözleşmesinin geçerli olduğunu ve yasal şartlar çerçevesinde tahsilat yaptığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme, İstanbul 12. Tüketici Mahkemesi’nin 2016/923 Esas sayılı dosyasında davacı tarafından 25/11/2016 tarihinde açılan dava hakkında verilen görevsizlik kararının 10/10/2019 tarihinde kesinleştiği ve 04/11/2019 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına dair ek karar verildiği,İİK m.72/7’de istirdat davası açılması için ödeme tarihinden itibaren 1 senelik hak düşürücü süre öngörüldüğü,6098 sayılı TBK’nın 158. maddesinde davanın reddinde ek sürenin düzenlendiği, İstanbul 12. Tüketici Mahkemesinde ilk açılan dava red ile sonuçlanmadığı, davacının TBK 158 de verilen 60 günlük ek süre içinde dava açma hakkından yararlanamayacağı,davanın açılmamış sayılmasına şeklinde sonuçlandığından davanın açılması ile meydana gelen tüm sonuçlarının (zamanaşımının kesilmesi dahil) ortadan kalktığını, bu arada hak düşürücü sürenin dolmasının engelleyen bir hukuki olay vuku bulmadığından, elde ki davada açıldığı tarih itibarıyla hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle; “Davacının davasının reddine” karar vermiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde;İstanbul 12.Tüketici mahkemesinde 2016/923 E.sayılı dava ile aynı konuda açılan davadaki görevsizlik kararı sonrası kesinleşmeyi müteakip süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmadığından davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra ,istirdata ilişkin zamanaşımı süresi dolduğunda TBK 158.madde kapsamında 60 günlük ek süre içinde işbu davanın açıldığını,25/04/2019 tarihli görevsizlik kararın 16/09/2019 tarihinde davacıya tebliğ edildiği,30/09/2019 tarihinde kararın kesinleştiğini,gönderme talebinin 14/10/2019 tarihine kadar yapılması gerektiğini,BK 168.madde gereğince 60 günlük ek sürenin 14/12/2019 tarihinde sona ereceğini,eldeki bu davanın ise 11/11/2019 tarihinde süresinde açıldığını ve ilk davanın devamı niteliğinde olduğunu,istirdat davası için öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Davacı, kimlik bilgileri kopyalanarak kendi adına 24 adet hat alındığı ve sözleşmedeki imza ve kaşenin kendisine ait olmadığını ileri sürerek,sahte gsm hat faturası nedeniyle maruz kaldığını bildirdiği icra takibi nedeniyle menfi tespit ile ödediği 10.000,00 TL için istirdat talebinde bulunmuştur. Davacının işyeri vergi kaydı sahteliği ileri sürülen abone sözleşmesi ekinde davalı tarafça dosyaya sunulmuştur. İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, sebepsiz zenginleşmeden değil, haksız fiil sonucu sahte abonelik işlemi iddiasıyla davalının görevinin kötüye kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Zamanaşımı alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması halinde dava edilebilme niteliğinden yoksun kalması anlamına gelmektedir. Borcun zamanaşımına uğraması halinde borç yahut alacak sona ermemekte yalnızca dava edebilme niteliğini kaybetmektedir. Bir alacağın zaman aşımına uğraması için kanunda belirlenen zamanaşımı süresinin geçmesi gerekir. Borçlar Kanunu’nun haksız fiilden kaynaklanan taleplerle ilgili zaman aşımının düzen- lendiği 72.maddesinde “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. Haksız fiil dolayısıyla zarar gören bakımından bir borç doğmuşsa zarar gören, haksız fiilden doğan tazminat istemi zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcu ifadan kaçınabilir.” denilmektedir. Somut dava dayanağı olarak gösterilen ve görevsizlik kararı kesinleşerek zamanında gönderme talep edilmediği için açılmamış sayılmasına karar verilen İstanbul 12. Tüketici Mahkemesi’nin 2016/923 Esas sayılı dosyasına ilişkin 25/11/2016 tarihinde açılan davadaki görevsizlik kararının 10/10/2019 tarihinde kesinleştiği ve davanın açılmamış sayılmasına yönelik 04/11/2019 tarihinde verilen ek karar sonrası işbu davanın 11/11/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmakla, menfi tespit ve ödemeye yönelik taleplere dair dava açısından davada zamanaşımının dolmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle, mahkemece davacının menfi tespit ve alacak iddiası yönünden tarafların delillerinin toplanması ile yargılama yapılarak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken,davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve hukuka uygun bulunmamıştır. Bu itibarla davacının istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.06/10/2021