Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1225 E. 2020/1102 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/1225
KARAR NO: 2020/1102
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/01/2020
NUMARASI: 2020/18 E – 2020/25 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/10/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icraya konulan 15/10/2019 tarihli 67.500-TL lik çek ve icra dosyası açısından borçlu olmadığının tespiti ile ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Karar, dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda tensiben verilmiştir. İDM tarafından ” 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı kanunun 20.maddesinde açıklandığı üzere, “…..ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce Arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” ve aynı kanunun 23.maddesinin 2.fıkrasında “…arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” denildiğinden davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davada arabulucuya başvurma dava şartı gerçekleşmediğinden ” gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine, davacı tarafın yapmış olduğu masrafların üzerinde bırakılmasına, maktu harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özet olarak; menfi tespit davalarının zorunlu arabuluculuğa tabi davalar olmadığını, menfi tespit davası açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmadığını, mahkemenin, yasal mevzuatı yanlış yorumladığını, yasal mevzuata ve yüksek yargı kararlarına aykırı bir karar verdiğini, ayrıca yatırılan nisbi harç ve artan masrafların dava kesinleştikten sonra iadesine karar vermesi gerekirken davacı üzerine bırakılmasına karar vermesinin de usule aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Dava, dava konusu çek nedeniyle davalıya borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece dava türü itibarıyla arabulucaya müracaat edilmesinin dava şartı olduğu gerekçesiyle HMK’nin 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davanın 7155 sayılı Yasa’nın 20. maddesi ile TTK’nın 5. maddesine eklenen 5/A maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Bahse konu maddeye göre TTK’nin 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Eldeki davada uyuşmazlık, menfi tespit davasında arabulucuya başvurmanın dava şartı olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. Davacının çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti talebinin yani menfi tespit davasının arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı hususunda Yargıtay 11.HD 10/02/2020 tarih ve 2019/3048 E- 2020/1093 K sayılı kararı kararında; ” menfi tespit davasında davacı, davalıya borçlu olmadığının tespitini istemekte, buna karşın davalı taraf davacının borçlu olduğunu savunmaktadır. Netice itibarıyla mahkeme menfi tespit davasında davacının borçlu olup olmadığının tespiti ile birlikte davalının da alacaklı olup olmadığının tespitini yapacaktır. Şu halde menfi tespit davasında dava konusunun bir miktar alacağa ilişkin olduğu açık olup 7155 sayılı Yasa’nın 20. maddesi ile TTK’nin 5. maddesine eklenen 5/A maddesi kapsamında menfi tespit davasında arabulucuya başvurmak dava şartı ise de arabuluculuk dava şartına tâbi olmayan çek istirdadı davası ile birlikte açıldığından eldeki davada menfi tespit talebi de arabulucuk dava şartına tâbi olmayacaktır.” şeklinde karar verilmiştir. Bu durumda; eldeki davada davacı tarafça çek istirdatı talep edilmediğinden sadece çek nedeniyle borçlu olunmadığı ileri sürüldüğünden mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygundur. Davacının nisbi harç ve yargılama giderine yönelik istinaf itirazları yönnüden ise; kararda maktu harç konusunda ve yapılan yargılama gideri konusunda karar verilmiş olup kararda belirtilmese dahi davacı tarafça her zaman kullanılmayan gider ve fazla yatan harcın iadesi talep edilip mahkemece bunun iadesine karar verilmesi mümkün olduğundan bu istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.Bu itibarla, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine, Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 54,40 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 08/10/2020