Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1207 E. 2021/3182 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/1207
KARAR NO: 2021/3182
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/02/2020
NUMARASI: 2016/231 E – 2020/123 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 29/11/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahke- mesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirketten … ve … abone numaraları ile elektrik satın aldığını, söz konusu bu abonelikleri için düzenlenen elektrik fatu- ralarında kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma ve PSD bedelleri ile BTV ve TRT payı olmak üzere çeşitli isimler altındaki tutarların tahsil edildiğini, bu durumun hukuk devletinin şeffaflık ve hu- kuki güvenlik ilkelerine aykırılık teşkil ettiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 tarih 2013/7-2454 Esas ve 2014/670 Karar sayılı ilamında “haksız olarak tahsil edilen kayıp-kaçak bedellerinin iadesi gerektiği”nin hüküm altına alındığını, Geçmişe yönelik olarak müvekkilden haksız olarak tahsil edilen bedellerin tam olarak tespiti mümkün olmadığından HMK Md.107 uyarınca davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını beyanla; Davalı şirket tarafından kayıp-kaçak, dağıtım, İletim, sayaç okuma ve PSH bedelleri ile BTV, TRT payı ve çeşitli isimler altında müvekkilinden haksız olarak tahsil edilen bedeller için -fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla- şimdilik 4.000.00 TL’nin davalıdan tahsil edilerek mü- vekkiline iadesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili davaya konu kayıp-kaçak bedelini temin etmediğinden huzurdaki davanın muhatabı olmadığını, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, Dava konusu fatura kalemlerinin belirli ve hesaplanabilir tutarlar olduğunu, dolayısıyla davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, Dava konusu edilen tahakkuka zamanaşımı yönünden itiraz ettiklerini, Davacının davaya konu alacağını muaccel kılacak ihtarname keşide etmediğinden faiz talep edemeyeceğini, Uyuşmazlık EPDK’nın tasarrufunda bulunan bir konuya ilişkin olduğundan davanın EPDK’ya karşı idari yargıda açılması gerektiğini, Müvekkil kurumca tüm faturalar ve tahakkukların EPDK Tarife ve Yönetmeliklerine uygun olarak tanzim edildiğini, davacı yanın iddia ettiği gibi kendisinden haksız ve hukuka aykırı ola- rak tahsil edilen hiçbir bedelin söz konusu olmadığını, Normatif hükümlerle ihdas edilmiş ve hesaplama yöntemleri belirlenmiş ve kamu kuruluşu tarafından onaylanıp Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bir tarife karşısında tüke- ticilerin, ödedikleri bedelin hangi hizmet karşılığında ve ne miktarda ödeyeceğini denetleyememesini ileri sürmenin mümkün olmadığını, TRT payı bedelinin kanuni dayanağının olduğunu beyanla dava- nın reddini, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacı yana yükletilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nce: ” 1- Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-54,40-TL karar harcının, peşin alınan 68,31TL den düşümü ile fazla alınan 13,91-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından karşılanan 1.715,50TL yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, harçlandırılan dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde: Bilirkişi … tarafından hazırlanan 02/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda davalı şirket için yıllara göre “hedef oranları”nın belirlendiğini , buna istinaden bir hesaplama ya- pılarak müvekkil şirketin yeni kanun kapsamında dahi davalıdan 27.643,98 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, davanın kabulünün gerektiğini, Ayrıca kayıp-kaçak elektrik davalarında davanın konusuz kalması halinde, mahkemece yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edil- mesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerektiğini, Yerel mahkemenin müvekkili lehine vekalet ücretine hükmetmesine rağmen ,yargılama giderini müvekkili üzerinde bıraktığını beyanla kararın kaldırılmasını , davanın kabulüne ve yargı- lama giderinin davalı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Faturalarda yer alacak ve ücretlendirilecek tarife unsurları Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından belirlendiğini, lisans sahibi şirketlerin de EPDK mevzuatı ile bağlı oldu- ğunu, yargısal olarak EPDK mevzuatının Danıştay ve idare mahkemeleri’nde tartışılması gerektiğini, Danıştay’da iptal davaları görülmekte iken; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nca bir içti- hat çıkarıldığını, yargı boyutunun yok sayıldığını, bu içtihat gereğince yerel mahkemelerde kayıp ka- çak davaları açıldığını, bu davalarda müvekkili aleyhine vekalet ücretine hükmedildiğini, 6719 sayılı yasanın mevzuat dünyasında yeni bir durum ve hak yaratmadığını, ancak mevcut mevzuatı tahkim ettiğini, HGK içtihadı ile değişmesinin Yüksek Yargı yetki alanlarını tartışmalı hale getirdiğini, yasama organının müdahalesi ile yargı organlarının görev sınırı bakımından eski rotasına oturduğunu, Uygunluk denetimi yapıldığı yerde yasa değişikliğinin bir rolünün bulunmadığını, İş bu davada hakkaniyet gereği müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerek- tiğini beyanla, Kararın vekalet ücretine ilişkin kısmının iptaline, yargılama gideri ve vekalet ücretinden davacının sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve dağıtım bedeli, kayıp-kaçak bedeli üzerinden alınan enerji fonu, Belediye Tüketim Vergisi ve TRT payı ile tüm bedeller üzerinden alınan KDV’nin istirdadı istemine ilişkindir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2020/10268 E., 2021/3679 K. Nolu 06/04/2021 tarihli ilamında vurgulandığı üzere; HMK’nın 119/1-e maddesi gereğince davacı, iddiasının (davasının) dayanağı olan bü- tün vakıaların (olayların ve olguların) sıra numarası altında açık özetlerini dava dilekçesinde yazma- lıdır. Bunlar, dava dilekçesindeki talep sonucunun dayanağı olan ve bu talep sonucunu haklı göster- meye elverişli bulunan vakıalardır. Bu vakıalar, maddi bir fiil olabileceği gibi bir hukuki işlem de olabilir. Öte yandan, HMK’nın 194. maddesi uyarınca; taraflar dayandıkları vakıaları ispata el- verişli şekilde somutlaştırmalıdır. Kanun, buna (vakıaları) somutlaştırma yükü demektedir. Bir dava- da, ispat faaliyetinin tam olarak yürütülebilmesi, mahkemenin uyuşmazlığı doğru tespit ederek yargı- lama yapabilmesi, karşı tarafın ileri sürülen vakıalara karşı kendini savunabilmesi için, iddia edilen vakıaların açık ve somut olarak ortaya konulması gerekir. Somut bir şekilde ortaya koymadan iddia veya savunma amacıyla vakıaların ileri sürülmesi durumunda, yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürü- tülmesi mümkün olmayacağı gibi, vakıaların anlaşılması için ayrıca bir araştırma yapılması ve zaman kaybedilmesi söz konusu olacaktır. Taraflar, haklarını dayandırdıkları hukuk kuralının aradığı koşul- lara uygun, somut vakıaları açıkça ortaya koymalıdırlar. Bu vakıaların somut olarak ileri sürülmesi, ilgili taraf için bir yüktür; bu yükü yerine getirmeyen taraf sonuçlarına katlanmak durumundadır. Davacı, davasının dayanağı (temeli) olan bütün vakıaları (açık özetlerini) dava dilekçe- sinde bildirmekle yükümlüdür (HMK m.119/l-e). Davacının, dilekçeler aşamasından sonra (dilekçe- sinde bildirmediği) yeni vakıalar ileri sürmesi, davayı değiştirme olup, ancak davalının rızası veya ıslah yolu ile mümkündür (HMK m.l41). Hakim, davacının dava dilekçesinde göstermediği vakıaları kendiliğinden gözetemez ve onları hatırlatabilecek hallerde dahi bulunamaz(HMK m.25). Fakat hakim, müphem veya çelişik gör- düğü iddia ve sebepler (vakıalar) hakkında izahat isteyebilir (HMK m.31). Ancak, bu izahat isteme sa- dece dava dilekçesinde bildirilmiş olan vakıalar için söz konusudur. Dava dilekçesinde göste- rilmeyen bir vakıa, izahat isteme veya izahat verme bahanesi ile (davalının rızası olmadıkça) sonra- dan ileri sürülemez. Az önce belirtildiği gibi, davacı davasının dayanağı olan bütün vakıaları dava dilek- çesinde bildirmekle yükümlü kılındığı için, kanunumuz iddiaların teksifi ilkesini kabul etmiş demektir. Bununla birlikte, hakim, hukuki sebepleri (kanun hükümlerini) kendiliğinden gözetir (HMK m.33). Yani hakim, davacının dava dilekçesinde göstermiş olduğu hukuki sebepler ile bağlı olmayıp, davacının dava dilekçesinde bildirmiş olduğu vakıaların hukuki sebebini (hukuki niteliğini) kendisi araştırıp bulmakla yükümlüdür. Davacının dava dilekçesinde hukuki sebebi yanlış göstermiş (ve hatta hiç göstermemiş) olmasının bir önemi yoktur. Buna karşılık, hakim, davacının dava dilekçesinde bildirdiği vakıalarla bağlı olup, dava- cının bildirmediği vakıaları kendiliğinden inceleyemez (HMK m.25). Davacının dava dilekçesinde bildirdiği vakıalar davanın temelidir. Çünkü, sadece bu vakıalar davanın sınırını çizmekte, hakim ancak bu vakıalar hakkında inceleme yapabilmektedir. Bu nedenle, hukukumuzda dava sebebi (hukuki sebepler değil) davacının davasını dayandırmış olduğu vakıalardır. 6100 sayılı HMK’nın 26.maddesi (HUMK’nun 74. maddesi) hükmüne göre, mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kaleminin daya- nağını oluşturan vakıalar yönünden de uygulanır. Bu aşamada; uyuşmazlığın çözümü için davanın konusuna ilişkin kavramların, 17/06/ 2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun ve değişiklikten önceki yasal düzenle- melerin de incelenmesi gerekmektedir. Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Kayıp-kaçak bedeli, elektrik siste- minde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak bedeli oranları ölçü- sünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir. Sayaç okuma bedeli; sayaç okuma maliyetlerini yansıtan bedeldir. Perakende satış hizmeti bedeli; tüketilen elektrik enerjisinin (sayaç okuma hariç) perakende satış hizmeti maliyetini yansıtan bedeldir. Yapılan değişiklikten önce lisans sahibi şirketler, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanu- nu’nun 4. maddesi ile bu kanunun bazı maddelerini değiştiren bazı maddelerini de yürürlükten kal- dıran 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesinde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna (EPDK) sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemesine rağmen, bu maddelere dayanak ola- rak yayımlanan ikincil mevzuat hükümlerini gerekçe göstererek, tüketicilerden kayıp-kaçak, pera- kende satış hizmet, sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedeli adı altında bir bedel tahsil etmekte ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 tarihli ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi abonenin faturalara yansıtılan bu bedellerin hangi miktarda oldu- ğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi de mümkün bulunmamakta idi. 17/06/2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 3. maddesine eklenen (şş) bendinde teknik ve teknik olmayan kayıp tanımlanmış, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluş- turan ve maliyeti etkileyen, teknik kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik bir sebebe dayanmayan kaybı ifade edeceği belirtilmiştir. Yine anılan Kanunun 17. maddesinin 1 numaralı bendinde:”…Bu Kanun kapsamında düzenlenen ve bir sonraki dönem uygulanması önerilen tarifeler, ilgili tüzel kişi tarafından Kurulca be- lirlenen usul ve esaslara göre, tarife konusu faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içerecek şekilde hazırlanır ve onaylanmak üzere Kuruma sunulur. Kurul, mevzuat çerçevesinde uygun bul- madığı tarife tekliflerinin revize edilmesini ister veya gerekmesi hâlinde resen revize ederek onaylar. İlgili tüzel kişiler Kurul tarafından onaylanan tarifeleri uygulamakla yükümlüdür.”, 6/ç numaralı bendinde:”…Dağıtım tarifeleri; dağıtım sistemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme-bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti, reaktif enerji maliyeti gibi dağıtım faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur. Dağıtım şirketlerinin tarifelerine esas alınacak teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlar bu kayıpları düşürmeyi teşvik edecek şekilde Kurul tarafından belirlenir. Kurulca belirlenen hedef oranlarını geçmemek kaydı ile teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin maliyetler dağıtım tarifelerinde yer alır ve tüketicilere yansıtılır. Teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlarının tespiti ve değiştirilmesi ile oluşacak maliyetin tarifelerde yer alması ve tüketicilere yansıtılmasına ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından düzenlenir…”, 10.bendinde:”Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen be- dellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahke- melerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü öngörülmüştür. Geçici 19. maddesinde:”Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yü- rürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.”, Geçici 20. maddesinde;”Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” düzenle- mesine yer verilmiştir. Özetle; 17/06/2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un ilgili maddelerinde davaya konu bedellerin tanımı yapılmış olup, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun değişik 17/1. maddesinde ilgili tüzel kişilerin bu tarifelere uymakla yükümlü oldukları belirtilmiş, 17/10. maddesinde ise mahkemelerin ve tüketici hakem heyetlerinin yetkisinin, bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacağı öngörülmüş, nihayet geçici 20. maddesinde Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin 28/12/2017 tarihli ve 2016/150 E. 2017/179 K. sayılı kararı ile 6446 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 19. ve Geçici 20. maddelerine yönelik iptal talepleri reddedilmiş olup, 6446 sayılı Kanun’un 17. maddesine eklenen (10) numaralı bendin ise hak arama özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahalede bulunduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı, dava dilekçesinde, davaya konu bedellerin yürürlükteki mevzuat uyarınca davalı tarafça kendisinden alınmasının müm- kün olmadığını, bu hususa Yargıtay’ın ilmi ve kazai içtihatlarında yer verildiğini ileri sürmüştür. Diğer bir anlatımla, davacı davaya konu bedellerin alınamayacağı yönündeki iddiasının dayanağı olan maddi vakıayı, yürürlükte olan mevzuat hükümleri ve bu mevzuata işaret eden yargı kararları olarak bildirmiştir. Somut olayda, davacı iddiası kayıp-kaçak bedelinin alınması gerekenden fazla alındığı veya EPDK ‘nın belirlediği tarifelere göre alınmadığı yönünde değil, hiç alınmaması gerektiği şeklinde ileri sürülmüş olup davacı tarafça atıf yapılan bilirkişi raporundaki EPDK mevzuatına uygunluk ve yerindelik denetimine itibar edilmemiştir. Kaldı kı ,davacının dilekçeler aşamasından sonra ileri sürdüğü bu yöndeki talebi iddianın genişletilmesi mahiyetinde olup davalının muvafakati de bulunma- maktadır. Bu itibarla, davanın, davacı tarafından bildirilen vakıalar doğrultusunda incelenmesi ya- sal bir zorunluluktur (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 22/10/2018 tarihli ve 2018/3607 E. 2018/10364 K., 15/01/ 2019 tarihli ve 2018/5200 E. 2019/115 K., 02/07/2019 tarihli ve 2018/7002 E. 2019/6042 K. sayılı kararları da aynı yöndedir). Hal böyle olunca, mahkemece; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili kanun değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı, eş söyleyişle geçmişe etkili yeni ka- nun nedeniyle davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesince yargılama sırasında yürürlüğe giren ve geçmişe etkili yeni kanun kapsamında konusuz kalan davanın esası hakkında karar tesisine yer olmadığına karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık tespit edilmemiştir. Ancak davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre, davacının dava aç- makta haklı olduğu gözetilerek, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Eldeki davada; ilk derece mahkemesince , davacı lehine maktu vekalet ücretine hük- medilmesinde isabetsizlik görülmemiş ise de , yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, A- Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine, B- Davacının istinaf başvurusunun kabulüne, tespit edilen eksiklikler yeniden yargılama gerektirmediğinden , HMK 353/1-b-2 md gereğince; esasa ilişkin olarak yeniden hükmün ” 1- Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2- Harçlar Kanunu’na göre hesaplanan ve tahsili gereken 54,40 TL karar harcının peşin alınan 68,31 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ye gelir kaydına, bakiye 13,91 TL peşin/nispi harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından sarf olunan 1.715,50 TL yargılama giderlerinin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, Davalı tarafça sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine harçlandırılan dava değeri üzerinden Av. ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücre- tinin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine ” karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A- Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine, B- Davacının istinaf başvurusunun kabulüne, tespit edilen eksiklikler yeniden yargılama gerektirmediğinden, HMK 353/1-b-2 md gereğince; esasa ilişkin olarak yeniden hükmün kurulmak üzere karar kaldırılarak yeniden esas hakkında; 1- Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2- Harçlar Kanunu’na göre hesaplanan ve tahsili gereken 54,40 TL karar harcının peşin alınan 68,31 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ye gelir kaydına, bakiye 13,91 TL peşin/nispi harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından sarf olunan 1.715,50 TL yargılama giderlerinin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, Davalı tarafça sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine harçlandırılan dava değeri üzerinden Av. .. ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücre- tinin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine 5- Artan gider avansının HMK’nın 333. Maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davacıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalıdan Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 59,30TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 68,50 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalının istinaf sebebiyle yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakıl- masına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 29/11/2021