Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1206 E. 2021/2649 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/1206
KARAR NO: 2021/2649
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/01/2020
NUMARASI: 2015/259 E – 2020/81 K
BİRLEŞEN İST.18.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2016/1056 ESAS
BİRLEŞEN İST.5.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2016/1068 ESAS
BİRLEŞEN İST.4.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2017/196 ESAS
BİRLEŞEN İST.6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2017/727 ESAS
DAVANIN KONUSU: Tazminat |Alacak
KARAR TARİHİ: 13/10/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında 03/03/2014 tarihinde Elektrik Enerjisi Serbest Tüketici Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre davalı tedarikçinin, davacı bölgenin tesislerinin gerekli elektrik enerjisini “görevli tedarik şirketinden enerji alan iletişim sistemi kullanıcısı tüketiciler tarifesi”nde yer alan sanayi perakende tek zamanlı enerji fiyatından %6,16 ıskonto yapılarak bulunacak birim fiyattan tedarik etmeyi, davacı bölgede belirlenen koşullarda davalıdan elektrik almayı, davacı bölgede anlaşmanın yürürlükte olduğu dönem içinde başka bir tedarikçiden elektrik enerjisi almamayı kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşmenin imza tarihinde yürürlüğe gireceği ve tüketici davacının Piyasa ve Mali Uzlaştırma Merkezi kaydının yaptırılması ile davacının enerji transferine başlamasıyla birlikte 15 ay yürürlükte kalacığı, süre sonunda sözleşmenin kendiliğinden sona ereceğinin kararlaştırıldığını, sözleşme hükümlerinin 03/03/2014 tarihinden itibaren uygulanmaya başladığını, bölgenin ihtiyaç duyduğu elektrik enerjisinin davalı şirketçe tedarik edilirken, davalı şirketin 30/09/2014 tarihinde gönderdiği fesih bildirimi ile sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, davalının 30/09/2014 tarihli fesih bildiriminde “elektrik satışına devam etmenin objektif olarak katlanamaz hale geldiğini, bu durumun mücbir sebep hali olduğunu” iddia ettiğini, bu iddiasının dayanağı olarak da …’ın davalı şirkete gönderdiği 06/12/2013 tarihli gaz kısıntısı talimatına ilişkin yazıyı gönderdiğini, davalının fesih dayanağı olarak ileri sürdüğü …’ın gaz kısıntısı talimatının 06/12/2013 tarihli olduğunu, ancak taraflar arasında imzalanan ve dava konusu edilen sözleşmenin ise 03/03/2014 tarihli olduğunu, davalı şirketin …’ın 06/12/2013 tarihli yazısı ile gaz kısıntısına ilişkin fiili durumu öğrendiğini, buna rağmen mevcut koşulları bilerek ve kabul ederek davacı ile 03/03/2014 tarihinde sözleşme imzaladığını, bu nedenle davalının fesih gerekçesi olarak ileri sürdüğü iddiaların hiçbirinin makul olmadığını ve geçerli bir dayanağı bulunmadığını, davalının fesihte haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalının sözleşmeye aykırı davranışı ile sözleşmeden doğan borcu gereği gibi ifa etmemesi nedeniyle davacının zarara uğradığını, bu zararın sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesi sebebi ile EPDK’dan belirlenmiş enerji birim fiyatından elektrik tedarikinden kaynaklanan farktan oluştuğunu, 2014 yılı Ekim dönemi için hesaplanan müspet zararın KDV dahil 696.026,28 TL olduğunu, davalının bu zarardan haksız fesih nedeni ile sorumlu olduğunu, anılan nedenlerle 2014 yılı Ekim döneminin bir tesisatı için KDV dahil 696.026,28 TL müspet zarar tutarından şimdilik 210.620,83 TL’nin fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının elektrik tedariği alanında imtiyaz sahibi bir şirket olmadığını, özel hukuk tüzel kişisi olduğunu, elektrik satış şirketlerinden biri olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin de ticari bir sözleşme olduğunu, bu nedenle davalının elektrik tedariği alanında imtiyaz sahibi olduğu ve sözleşmeye müdahale etme imkanı bulunmadığı yönündeki iddiaların dayanaksız olduğunu, davalının üretime bağlı olarak toptan elektrik satın aldığını ve davacıya bu elektriği tedarik ettiğini, tedarik edilen bu elektriğin … tarafından sağlanan doğal gaz yolu ile üretildiğini, …’ın 12/06/2013 tarihinde davalıya gönderdiği yazıda doğal gaz kısıntısı yaşandığını ifade ederek sınırlandırma talimatı verdiğini, buna bağlı olarak da doğal gaz tedariğinin giderek düştüğünü, elektrik üretimi bazında da düşüş olduğunu ve çok yüksek miktarda elektrik tüketen davacıya elektriğin tedariğinin mümkün olmadığını, davalının elektrik tedariğine devam etmesi halinde davacının elektrik kesintisi yaşayacağını, somut olayın en baştaki koşullarla karşılaştırıldığında doğal gaz kısıntısının davalı işletmenin dışında yaşandığını, doğal gazın ülkemiz dışından alındığını ve tüketimi ile alım miktarı arasında yaşanacak dengesizliğin dahi … tarafından önceden kesin bilinemez durumda olduğunu, bu halde mücbir sebep halinde gerekli olan dışsallık, öngörülemezlik, önlenemezlik şartlarının gerçekleştiğini, davalının taraflar arasındaki sözleşmeyi feshetmesinin bu haklı sebebe dayandığını, sözleşmenin feshinin haklı sebebe dayanması ile birlikte elektrik tedariğinin devam edebilmesi halinde dahi, davacının bizzat dava dilekçesinde bahsettiği zarar miktarına karşılık gelen bedeli sözleşmeyle ödemeyi zaten kabul ettiğini, bu nedenle herhangi bir zarara uğramadığı gibi hak iddia edemediğini, anılan nedenlerle davalının sözleşmeyi haklı sebeple feshettiğinden ve sözleşmenin feshine neden olan unsurlara ilişkin davalının hiçbir kusuru bulunmadığından davacının davasının reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
BİRLEŞEN İST.18.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2016/1056 ESAS SAYILI DOSYASINDA; Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında 03/03/2014 tarihinde Elektrik Enerjisi Serbest Tüketici Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre davalı tedarikçinin, davacı bölgenin tesislerinin gerekli elektrik enerjini tüketiciler tarifesinde yer alan sanayi perakenden tek zamanlı elektrik enerji fiyatından %6,16 iskonto yapılarak bulunacak birim fiyattan tedarik etmeyi, davacı bölge de belirlenen koşullarda davalıdan elektrik almayı, ayrıca sözleşmenin yürürlükte olduğu dönem içinde başka bir tedarikçiden elektrik enerjisi almamayı kabul ve taahhüt ettiklerini, sözleşmenin imza tarihi itibariyle yürürlüğe gireceğinin ve davacı bölgeye enerji transferi başlamasıyla birlikte 15 ay yürürlükte kalacağının, süre sonunda sözleşmenin kendiliğinden sona ereceğinin kararlaştırıldığını, davalı şirketin 30/09/2014 tarihli ihtarnameyle sözleşmeyi feshettiğini, haksız fesih sebebiyle 2014 Ekim döneminde davacı bölgenin uğradığı KDV dahil toplam 485.405 TL ek zararın faturaların ödeme (13.11.2014) tarihlerinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, ayrıca daha önce 2014 Ekim döneminde bir tesisat yönünden uğranılan 210.620,83 TL lık zararının tazmini için davalı aleyhine ist.10. Asl.Tic Mah ne ait 2015/259 E sayılı dosyası ile dava açıldığını ve işbu ek dava ile bağlantılı ve irtibatlı olması nedeniyle birleştirilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN İST.5.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2016/1068 ESAS SAYILI DOSYASINDA; Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı şirketin 03/03/2014 tarihinde davalı şirket ile aralarında Elektrik Enerjisi Serbest Tüketici Sözleşmesi akdedildiğini, davalı şirket ile davacı arasında imzalanan sözleşmenin 15 ay yürürlükte kalacağı taahhüdü verildiğini, ancak davalı şirketin 03/03/2014 tarihinde başlamış olduğu elektrik transferine 30/09/2014 tarihinde sözleşme ile akdedilen enerji dağıtımının katlanılmaz hale gelmesi ve mücbir sebep hali oluşturması gerekçesiyle fesh ettiğini, bu sebeple davacı şirketin İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/259 Esas sayılı dosyası üzerinde tazminat davası açtığını, söz konusu dosyada düzenlenen bilirkişi raporunda da mağduriyetinin ve haklılığını tespit edildiğini beyanla davacı şirketin 2014 yılı kasım, Aralık ayları ile 2015 yılı Ocak ayında uğradığı zararlardan dolayı davalı şirket hakkında 30.000,00 TL’nin tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı şirket ile aralarında elektrik sözleşmesinin imzalandığını, 30/09/2014 tarihinde davalı şirket tarafından, …’ın gönderdiği 06/12/2013 tarihli yazı gerekçe gösterilerek fesih bildirimi yapıldığı, ancak …’ın yazı tarihinin sözleşme tarihinden önce olduğu, bu nedenle davacının iddialarının haksız olduğunu, sözleşmenin fesih sebebinin haklı olduğunu davacının açmış olduğu davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
BİRLEŞEN İST.4.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2017/196 ESAS SAYILI DOSYASINDA; Davacı vekili dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında Elektrik Enerjisi Serbest Tüketici Sözleşmesi imzalandığını, davacının sözleşme gereği davalı şirketten iskontolu şekilde elektrik almayı taahhüt ettiğini, davalı tarafın sözleşmeyi haksız feshettiğini ve fesih bildiriminde 06/12/2013 tarihli …’ın gaz kısıntısı talimatını gönderdiğini ancak davacı ile davalı kurum arasındaki sözleşmenin 03/03/2014 tarihli olduğunu, davalı şirketin bu talimatı bilerek davacının ile sözleşme imzalaması sebebi ile bu talimatın fesih sebebi olamayacağını, feshin haksız ve kötüniyetli olduğunu, davacının başka tedarikçi ile anlaşma yaptığını ve iskontosuz elektrik aldığını, davalının sözleşmeye aykırı davranışı nedeni ile davacının uğradığı zararı karşılama zorunda olduğunu, bu nedenlerle; davacının 2015 yılı Şubat ve Mart ayı zararlarından şimdilik KDV dahil 10.000,00 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili dilekçesinde özetle; davacı tarafın, davalı ile akdedilen sözleşme gibi diğer tedarikçilerle de sözleşme yapabilmesi nedeni ile davayı açmakta hukuki yararı ve aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir zarar olsa bile bu zararın tazminini isteyebilecek tarafların davacının katılımcıları olduğunu, tüm elektrik masraflarını katılımcılarından tahsil eden davacının davanın kabulü halinde sebepsiz zenginleşmiş olacağını, davalının fesih koşulları oluştuğundan sözleşmeyi haklı feshettiğini, …’ın gaz kısıntısı talimatının elektrik tedariğini olumsuz etkilediğini, davalının böyle durumlarda tedbir aldığını, davalının …’tan gelen yazı cevabını davacı tarafla yapılan sözleşmeden sonra öğrendiğini, davacının müspet bir zararı olmadığını, davacının dava dilekçesinde emsal olarak sunduğu bilirkişi raporunun eksik olması sebebi ile yeniden inceleme yapılmasına karar verildiğini, bu nedenlerle; davanın reddi ile vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İST.6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2017/727 ESAS SAYILI DOSYASINDA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında 03/03/2014 tarihinde Elektrik Enerjisi Serbest Tüketici Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre davalı Tedarikçinin davacı bölgenin tesislerinin gerekli elektrik enerjisini ”Görevli Tedarik Şirketinden Enerji Alan İletişim Sistemi Kullanıcısı Tüketiciler Tarifesi”nde yer alan sanayi perakende tek zamanlı enerji fiyatından %6.16 iskonto yapılarak bulunacak birim fiyattan tedarik etmeyi ve davacı bölge de belirlenen koşullarda davalıdan elektrik almayı ve anlaşmanın yürürlükte olduğu dönem içerisinde başka bir tedarikçiden elektrik enerjisi almamayı kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşme hükümlerinin 03/03/2014 tarihinden itibaren uygulanmaya başlandığını, bölgenin ihtiyaç duyduğu elektrik enerjisini davalı şirketçe tedarik edilmekteyken davalı şirketin 30/09/2014 tarihinde gönderdiği fesih bildirimi ile Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesini tamamen haksız olarak feshettiğini, fesihin haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalı tedarikçinin sözleşmeyi feshetmesi üzerine davacının başka tedarikçilerle anlaşmalar yapmak zorunda kaldığını ve daha pahalı enerji almaya mecbur olduğunu, davalı aleyhine 03/03/2014 tarihli sözleşmenin haksız feshi sebebi ile 2014 yılı Ekim döneminin bir tesisatı için davacının uğradığı zararın tazmini talebi ile İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/259 Esas sayılı dosyasında açtığı ve yargılaması halen devam etmekte olan davada bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, bilirkişi heyetinin dosyaya sundukları 26/09/2016 tarihli ek raporlarında davalının sözleşmeyi haksız şekilde feshettiği yönünde tespitte bulunduklarını, bilirkişi raporlarının da davanın haklılığını ortaya koyduğunu beyan ederek belirsiz alacak olan fazlaya dair hakların saklı kalmak kaydı ile davacı bölgenin 2015 yılı Nisan ve Mayıs aylarında uğradığı zararlardan uzman bilirkişilerce belirsiz alacak miktarının tespiti ile şimdilik KDV dahil 10.000 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı OSB’nin huzurdaki davada aktif husumet ehliyeti ve hukuki yararı bulunmadığını, davacının sözleşmenin feshi nedeniyle davalıdan aldığından daha yüksek bir bedelle elektrik satın aldığının kabulünde dahi söz konusu fiyat ve farkın katılımcılara doğrudan yansıtıldığından davacı OSB’nin bu durumdan dolayı herhangi bir zararının söz konusu olmadığını, kabul anlamına gelmemekle sözleşmenin feshi nedeniyle bir zararın söz konusu olsa dahi zararın tazminin isteyebilecek tarafın davacının katılımcıları olduğunu beyan ederek sözleşmenin feshi şart ve haklı olmakla birlikte davacı OSB’nin elektrik faaliyetlerinden kaynaklanan maliyetlerinin doğrudan ve direkt olarak katılımcılarından tahsil ettiğinden bu sebeplerle davacının tamamen katılımcılarından tahsil ettiği dolayısı ile zarar da etmediği bir konuda zarar ettiği iddiası ile açılan huzurdaki davayı açmada hukuki yararı ve aktif husumet ehliyetinin bulunmadığından davanın usulden reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile; mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu doğrultusunda asıl ve birleşen davalar yönünden taleplerini ıslah ettiklerini, ıslah taleplerinin kabulü ile asıl dava yönünden toplam 246.589,31 TL’nin, birleşen İst.18.ATM dosyası yönünden toplam 568.256,17 TL’nin, birleşen İst.4.ATM dosyası yönünden toplam 806.646,60 TL’nin ve birleşen İst.6.ATM dosyası yönünden toplam 810.933,99 TL’nin faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda, ” … davalı şirketin feshe gerekçe gösterdiği gaz sıkıntısına ilişkin … yazısı 06/12/2013 tarihlidir. Taraflar arasındaki sözleşme ise 03/03/2014 tarihlidir. Yani sözleşme Botaş’ın cevabi yazısından sonra imzalanmıştır. Davalı tacirdir ve basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü vardır. Davalı şirket, sözleşme imzalanırken …’ın gaz sıkıntısına ilişkin yazısından haberdardır ve bu yazıyı bilerek davacı ile indirimli elektrik sözleşmesi imzalamıştır. Sonradan …’ın gaz sıkıntısını mücbir sebep oluşturduğu yönündeki davalı iddiası hakkın kötüye kullanımını oluşturacağı gibi, basiretli bir tacir olan davalının da bu gaz kısıntısını bilmesine rağmen sözleşme imzalaması sebebi ile artık gaz kısıntısını gerekçe göstererek sözleşmenin feshi yoluna gitmesinde haklı bir unsur bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı tarafından yapılan fesih bildiriminin haksız fesih olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Taraflar arasında akdedilen sözleşmede, sözleşmenin süresinden önce feshi hususunda herhangi bir süre öngörülmüş değildir. Bu kapsamda tarafların, önel vererek yada önelsiz sözleşmeyi feshedebilecekleri, ancak bundan doğan karşı tarafın zararını karşılamaları gerektiği değerlendirilmiştir. Bu kapsamda, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesinde davacının, davalı ile yapmış olduğu sözleşmeye benzer bir sözleşmenin, sözleşme feshinden itibaren ne kadarlık bir süre içinde başka bir şirketle yeniden akdedileceği hususu sorulmuş, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda, davacının sözleşmenin feshinden sonra 2 aylık bir süreç içinde başka bir şirket ile yeniden indirimli sözleşme yapabileceği belirlenmiştir. Bu süre mahkememizce de makul görülmüştür. Nitekim davacı tarafın, dava dışı başka bir şirket ile 2014 Aralık ayından itibaren indirimli bir sözleşme yaptığı görülmüştür. Davacının sözleşme feshinden sonra yeni bir şirket ile indirimli sözleşme yaptığı tarih arasında geçen süre içinde (yani 2014 yılı Ekim-Kasım aylarında) davalı şirketten güncel tarifeye uygun olarak indirimsiz şekilde elektrik satın aldığı ve bu bedelleri davalı şirkete ödediği görülmüştür. Davacı şirketin davalı şirketten 4 ayrı tesisat ve elektrik satın aldığı ve her bir tesisatın ayrı ayrı faturalandırıldığı görülmüştür. Bu kapsamda davacı tarafından mahkememiz asıl dosyası olan İstanbul 10.ATM 2015/259 Esas sayılı dosyada … (…) nolu tesisat için 210.620,83 TL’lik dava açıldığı, söz konusu tesisatın 2014 yılı Ekim ayındaki fiyat farkının istendiği, birleşen İst. 18.ATM 2016/1056 Esas sayılı dosyasında ise …-…-… nolu tesisatlar için 2014 Ekim ayı dönemi için dava açıldığı, birleşen İst. 5.ATM 2016/1068 Esas sayılı dosyasında …- …- …- … nolu tesisatlar için 2014 Kasım ve Aralık ile 2015 yılı Ocak ayında düzenlenen faturalar için dava açıldığı, birleşen İst.4.ATM 2017/196 Esas sayılı dosyasında …- …- …- … nolu tesisatlar için 2015 Şubat ve Mart ayı faturaları için dava açıldığı, birleşen 6.ATM 2017/727 Esas sayılı dosyasında ise …- …- …- … nolu tesisatlar için 2015 Nisan ve Mayıs ayları faturalarına ilişkin dava açıldığı görülmüştür. Mahkememizce kabul gören bilirkişi raporuna göre davacının, davalı tarafça sözleşme feshedildikten sonra 2 aylık süre içinde davalı ile yapmış olduğu sözleşmeye benzer bir sözleşmeyi yapabileceği, dolayısıyla sadece bu dönem için sözleşmenin ifa edilmemesi sebebiyle uğramış olduğu zararı talep edebileceği Mahkemenin 2015/259 Esas sayılı dosyasında; … sayılı tesisat için 2014 Ekim ayında davacı tarafın indirimsiz olarak aldığı elektrik faturası ile davacı ile davalı arasındaki sözleşme uyarınca indirimli olarak aldığı fatura arasında 246.589,31 TL’lik fark bulunduğu, davacının bu farkı davalıdan talep edebileceği, davacı tarafça ilk dava dilekçesinde 210.620,83 TL’sini istediği, daha sonra 25/10/2019 tarihinde davasını ıslah ettiği ve dava miktarını 246.589,31 TL’ye yükselttiği, bu nedenle 210.620,83 TL’sinin dava tarihi olan 032/03/2015 tarihinden, 35.968,48 TL’sinin ise ıslah tarihi olan 25/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. Birleşen İstanbul 18.ATM’nin 2016/1056 Esas sayılı dosyasında; bu dosyada da davacının 2014 yılı Ekim ayındaki fatura farklarını talep ettiği, söz konusu faturaların asıl dosyamızdaki tesisat dışında kalan diğer 3 tesisata yönelik olduğu, bu 3 tesisat yönünden davacının indirimsiz olarak ödediği fatura ile sözleşme uyarınca indirimli olarak ödediği faturalar arasında 568.256,17 TL fark bulunduğu, davacı tarafça dava tarihinde bunun 485.405,00 TL’sinin talep edildiği, daha sonra 25/10/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile dava miktarını 568.256,17 TL’ye yükselttiği görülmekle, davacının davasının kabulü ile 568.256,17 TL’nin 485.405,00 TL’sinin dava tarihi olan 26/10/2016 tarihinden 82.851,17 TL’sinin ise ıslah tarihi olan 25/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. Birleşen İstanbul 5.ATM’nin 2016/1068 Esas sayılı dosyasında; davacının taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca elektrik temin ettiği tüm tesisatlar için, yani 4 tesisatın tamamı için 2014 yılı Kasım ve Aralık ayları ile 2015 yılı Ocak ayı arasındaki farkların talep edildiği, yukarıda genel olarak özetlendiği üzere davacının Yargıtay uygulamaları gereği sadece sözleşme feshinden sonra davalı ile yapmış olduğu benzer bir sözleşmeyi yapabileceği süre zarfı için tazminat ve iade talebinde bulunabileceği, bu kapsamda mahkememizin 2015/259 Esas ve birleşen İst.18.ATM’nin 2016/1056 Esas sayılı dava dosyalarında 2014 Ekim ayındaki farklar yönünden davacının davasının kabulüne karar verildiği, davacının 2014 yılı Kasım ayında kesilen faturalar yönünden de davacının davasının kabulü gerektiği, mahkememizce kabul gören bilirkişi raporuna göre de davalı şirket tarafından davacıya 2014 Kasım ayı için her 4 tesisata iki farklı faturanın yansıtıldığı, buna göre Kasım 2014-1.faturadaki fark tüketiminin 509.097,66 TL olduğu, bunun KDV’sinin 114.509,08 TL olduğu, Kasım 2014-2.dönem için düzenlenen fatura yönünden ise fark tüketiminin 147.923,12 TL olduğu, fark KDV’nin ise 26.626,17 TL olduğu, 623.606,74 ilk fatura ve 174.549,29 2.fatura toplam 798.156,03 TL olduğu, davacı tarafça ilk dava açılırken 10.000,00 TL istendiği (dava dilekçesinde 30.000,00 TL olarak Kasım-Aralık ve Ocak ayları için her bir aylık faturalar için 10.000,00 TL olarak istendiği, bunun davacı tarafça 15/01/2020 tarihli celsede beyanın açıklandığı ve somutlaştırıldığı ve 2014 Kasım ayı için istenen bedelin 10.000,00 TL olduğu), 20/07/2018 tarihinde yapılan ıslah ile dava değerinin 1.568.188,00 TL’ye yükseltildiği, ancak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi ve 2014 Kasım ayı için sadece kabul kararı verilmesi sebebiyle 798.156,03 TL’nin 10.000,00 TL’sinin dava tarihi olan 27/10/2016 tarihinden 788.156,03 TL’sinin ise ıslah tarihi olan 20/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, aynı dosyada 2014 yılı Aralık ve 2015 yılı Ocak ayında kesilen faturalar yönünden açılan davanın ise, davacının 2014 yılı Aralık ayından itibaren dava dışı 3.bir şirket ile indirimli elektrik alımı konusunda sözleşme imzaladığı, yine mahkemece yaptırılan bilirkişi raporuna göre de davacının sadece benzer bir sözleşmeyi imzalayabileceği süre olan 2 aylık süre içerisinde fiyat farkı talebinde bulunabileceği, Yargıtay uygulamalarının da bu şekilde olduğu, bu bağlamda davacının 2014 yılı Aralık ve 2015 yılı Ocak aylarına ait faturalardan kaynaklı fiyat farkı alacağını isteyemeyeceği, bu nedenle bunlar yönünden davanın reddi gerektiği görülmüştür. Birleşen İstanbul 4. ATM’nin 2017/196 Esas sayılı ve Birleşen İstanbul 6. ATM’nin 2017/727 Esas sayılı dosyaları yönünden; davacının 2014 yılı Aralık ayından itibaren dava dışı 3.bir şirket ile indirimli elektrik alımı konusunda sözleşme imzaladığı, yine mahkemece yaptırılan bilirkişi raporuna göre de davacının sadece benzer bir sözleşmeyi imzalayabileceği süre olan 2 aylık süre içerisinde fiyat farkı talebinde bulunabileceği, Yargıtay uygulamalarının da bu şekilde olduğu, bu bağlamda davacının 2014 yılı Aralık ve 2015 yılı Ocak aylarına ait faturalardan kaynaklı fiyat farkı alacağını isteyemeyeceği” gerekçeleriyle 1-Asıl dava yönünden; davacının davasının KABULÜ ile, 246.589,31 TL’nin 210.620,83 TL’sinin dava tarihi olan 03/03/2015 tarihinden 35.968,48 TL’sinin ise ıslah tarihi olan 25/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Birleşen İstanbul 18. ATM’nin 2016/1056 Esas sayılı davası yönünden; davacının davasının KABULÜ ile, 568.256,17 TL’nin 485.405,00 TL’sinin dava tarihi olan 26/10/2016 tarihinden 82.851,17 TL’sinin ise ıslah tarihi olan 25/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Birleşen İstanbul 5. ATM’nin 2016/1068 Esas sayılı davası yönünden; davacının davasının KISMEN KABUL – KISMEN REDDİ ile, 798.156,03 TL’nin 10.000,00 TL’sinin dava tarihi olan 27/10/2016 tarihinden 788.156,00 TL’sinin ise ıslah tarihi olan 20/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısımlar yönünden davanın REDDİNE, 4-Birleşen İstanbul 4. ATM’nin 2017/196 Esas sayılı davası yönünden; davacının davasının sübut bulmadığından REDDİNE, 5-Birleşen İstanbul 6. ATM’nin 2017/727 Esas sayılı davası yönünden, davacının davasının sübut bulmadığından REDDİNE karar verilmiştir. Karara karşı davacı ve davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; mahkemece feshin haksız olduğunun tespit edildiğini, ancak sözleşme feshedildikten 2 aylık süre içinde davalıyla yapılan sözleşmeye benzer nitelikte sözleşme yapılabileceği gerekçesiyle ikame sözleşmeden önce ekim ve kasım 2014 aylarına ait zarar tazminatlarının kabulüne, sonraki aralık,ocak,şubat, mart, nisan aylarına ilişkin taleplerin reddine karar verildiğini, mahkemece ekim-kasım aylarına ilişkin zarar kaleminin haklı bulunduğunu, ancak müspet zararın bu kadar olmadığını, borçlu edayı gerektiği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farkın müspet zarar olduğunu, davalının 30.09.2014 tarihinde feshetmemiş olsaydı taraflar arasındaki sözleşmenin 03.06.2015 tarihine kadar yani 15 ay süre ile geçerli olacağını, davacının Aralık 2014 tarihinden itibaren %6,16 yerine %0,6 iskonto oranı üzerinden almak zorunda kaldığını, mahkemenin bilirkişi raporunun (a) bendini kabul ettiğini, raporun (b) bendinde ise sırf bu iskonto farkı sebebiyle davacının KDV dahil 2.469.006,26 TL daha zarara uğradığını, raporda belirtilen bu meblağın da kabul edilen zararlara ilaveten tahsili gerektiğini, müvekkilinin, bölgede faaliyet gösteren iş yerlerine faaliyetlerinin devamı için elektrik sağlamakla yükümlü olduğunu, zararlarının faiziyle toplam 2.900.193,90 TL olduğunu ileri sürmüştür. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan tazminat hesabının matematiksel olarak hatalı olduğunu, 110.206,00 TL’lik bir fark söz konusu olduğunu, asıl ve birleşen davalarda toplam 1.163.001 TL tazminatın tahsiline, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verildiğini, ancak kabulüne karar verilen tazminat miktarı matematiksel olarak hatalı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, elektrik faturalarında yer alan TRT payının eksik hesaplandığını, TRT payının, aktif enerji bedelinin %2’si olarak hesaplanmakta olduğunu, dolayısıyla enerji tedarik fiyatı değiştikçe, bu fiyat üzerinden oransal olarak hesaplanan TRT payının da artmakta veya azalmakta olduğunu, bilirkişi heyetinin ekim dönemi fatura farklarını hesaplarken dava dışı … tarafından düzenlenen faturayı TRT payı dahil olarak dikkate aldığını, ancak sözleşme feshedilmemiş olsaydı müvekkili şirket tarafından düzenlenecek olan faturayı hesaplarken TRT payını dahil etmediğini, hesaplamanın doğru yapılabilmesi için karşılaştırma yapılan iki faturanın da TRT payı dahil edilerek hesaplanması gerektiğini, yine Kasım ayı faturaları hesaplanırken de aynı hataya düşüldüğünü, iki şirketin faturasında da TRT payı dikkate alınmadan hesap yapıldığını, bilirkişi raporundaki hesap ile TRT payının dahil edilerek yapıldığı hesap arasında 110.206,00 TL’lik fark doğduğunu, zira TRT payı dahil edildiği takdirde kabul anlamına gelmemekle tazminat hesabı 1.163.001 TL değil, 1.502.795 TL olduğunu, hesaplama tablosunun dilekçeye ekli olduğunu, – Bilirkişi raporundaki hesaplamanın denetime elverişsiz olduğunu, yapılan hesaplama içerisinde hangi kalemlerin bulunduğunun belli olmadığını, bu nedenle de hatalı hesaplamanın nereden kaynaklandığının anlaşılamadığını itiraz dilekçelerinde ileri sürdüklerini, sözleşmenin feshinden sonraki dönem için bilirkişiler tarafından dikkate alınan fatura bedelleri içerisinde hangi kalemlerin olduğunun belli olmadığını, elektrik faturaları içerisinde yer alan maliyet kalemlerinden TRT payı, enerji fonu, kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, sayaç okuma bedeli ve dağıtım bedeli gibi kalemlerin bilirkişilerin hesaplamada dikkate aldıkları miktar içerisinde olup olmadığının net biçimde ortaya konulması gerekirken denetime elverişsiz bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesinin hatalı olduğunu, hesaplama hatasının TRT payından kaynaklandığı müvekkili şirketin uzun uğraşları ve hesaplamaları neticesinde anlaşıldığını ileri sürerek maddi açıdan hatalı hesaplama içeren ve fatura bedelleri içerisinde hangi maliyet kalemlerinin belli olmadığı bilirkişi raporu denetime elverişsiz olup yeniden her kalem ayrı ayrı gösterilmek ve hesaplanmak suretiyle inceleme ve hesaplama yapılmak üzere kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili bilahare 31.08.2020 tarihli UYAP üzerinden gönderdiği dilekçesiyle davalı tarafından istinafa konu yapılan TRT paylarının hesaplanmasından kaynaklanan110.206,00 TL’lik kısma ilişkin taleplerini ileride ayrı bir davaya konu yapabileceklerinden atiye terk ettiklerini, taraflar arasında mahkemece kabulüne karar verilen iddialarıyla ilgili birleşen davalarda ıslaha mevzu kalmadığını belirterek aleyhe reddedilen kısımla ilgili kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir. Dava, davacı ile davalı arasında 03/03/2014 tarihinde imzalanan Elektrik Enerjisi Serbest Tüketici Sözleşmesi uyarınca, davalının sözleşmeyi haksız feshi nedeniyle davacının uğramış olduğu zararın tazminine ilişkin tazminat davasıdır. Dosya kapsamından, istinaf incelemesi sırasında davacının davalı tarafından istinafa konu edilen kısma ilişkin taleplerini atiye terk ettiğini bildirmiştir. Davanın geri alınması müessesesi, 6100 sayılı HMK’nın 123 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, davacı hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir. Davacının davasını geri alması ve davalının da bu geri almaya açık rıza göstermesi durumunda, mahkemece “davanın açılmamış sayılmasına” karar verileceği yerleşmiş Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiştir. Bunun yanısıra mahkemece gerekçeli kararda sözleşmenin feshinden sonra 2 aylık dönemde benzer sözleşme yapılabileceği kabul edilmesine rağmen, fiili durumda davacının yapmış olduğu sözleşmedeki indirim oranı ile davalı ile yapılan sözleşmedeki indirim oranlarına göre davacının zarara uğrayıp uğramadığının gerekçeli karada tartışılmadığı, bu kısma ilişkin kararın değerlendirme içermediği anlaşıldığından kararın bu yönden de kaldırılarak davacının her bir talebi hakkında olumlu-olumsuz karar verilerek gerekçelendirilmesi yasa gereğidir. Bu itibarla, tarafların istinaf isteminin kabulüyle HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince davacının davayı kısmen geri alma talebine karşı davalının rızasının tespiti ve davacının davalıyla aralarındaki sözleşmenin feshinden sonra yapılan sözleşmedeki indirim oranları arasındaki farka ilişkin talebinin de değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının ve Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/10/2021