Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1169 E. 2021/2472 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/1169
KARAR NO: 2021/2472
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/11/2019
NUMARASI: 2017/289 E – 2019/995 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 29/09/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … A.Ş.nin … sözleşme hesap nolu ve … abone nolu … sözleşme hesap nolu ve … abone nolu … sözleşme hesap nolu ve … abone nolu ve … sözleşme hesap nolu ve … abone nolu abonesi abonesi olduğunu, müvekkilinin iş yerinde kullanmak üzere hizmet aldığını, davalı şirketçe bu faturalarda hizmet bedeli karşılığı olmayan ve haksız yere kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve iletim bedeli adı altında kesintiler yapıldığını, davalı tarafından hizmet bedeli karşılığı olmayan ve haksız yere kesilen kayıp-kaçak, dağım, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve iletim bedeli adı altında geriye dönük olarak 10 yıllık süre içerisinde alınan şimdilik 1.175,70 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … A.Ş yani müvekkili şirket elektrik piyasasında tedarik lisansı ile faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, müvekkili şirke ile davacı arasınd enerji satış sözleşmesinin akdedildiğini, sözleşme uyarınca müvekkili şirket tarafından abone konumunda olan davacıya talepte bulunduğu tesisleri için elektrik enerjisi satışnın gerçekleştirildiğini, ancak tesisat numarasının abone numarası ile uyumlu olmaması halinde davacının iadesini istediği tutarların müvekkili şirketten istenmesinin mümkün olmadığını, husumet yönünden davanın reddinin gerektiğini, mevzuat gereği iletim sistemindeki kayıp ve kaçakları önleme yükümlülüğü dağıtım şirketlerine ait olduğunu, abonelerden tahsil edilen kayıp ve kaçak bedelleri dağıtım şirketine ödendiğini, haksız açılan davanın reddine, yargılama ücreti ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “davalının davacıdan fazla tahsilat yapmadığı, mevzuat kapsamında tarifenin uygulandığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında abonelik sözleşmesi akdedildiği, davalı şirketçe bu faturalarda hizmet bedeli karşılığı olmayan ve haksız yere kayıp kaçak ,dağıtım, sayaç okuma bedeli, parekende satış hizmet bedeli ve iletim bedeli altında kesintiler yapıldığını, yargılama devam ederken 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişede etkili 6719 sayılı kanunun yürürlüğe girdiğini, dava açıldığı dönemde talep edilebilir bedel olan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve iletim bedeli adı altındaki kesintilerin, dava devam ederken yürürlüğe giren son yasal düzenleme ile birlikte talep edilemez hale geldiği göz önüne alınarak davanın konusuz kalması nedeniyle, dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve dava açıldığı dönemde dava açmakta haklı bir hukuki yararı bulunması nedeni ile tarafımız lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir. Yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Görüldüğü üzere, gerek talebin tüm dava konusu bedellerin hiç alınmaması gerektiği yolunda olması, gerekse taleple bağlılık ilkesi gereği sonradan çıkan ve 17.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” çerçevesinde inceleme yapılarak sonuca gidilmesi gerektiği açıktır. Hal böyle olunca, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 2006-2010 tarihleri arasındaki EPDK kararını iptal eden Danıştay kararına dayanarak inceleme yapılması olanağı yoktur. Somut olayda, davacının başlangıçta dava konusu bedellerin hiç alınamayacağını dava etmesi nedeniyle uygunluk denetimi yapılması olanaklı değildir. Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece davanın reddi yerine “dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve hukuka aykırılık oluşturmaktadır. Yukarıda açıklanan gerekçeye binaen, davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği düzeltilerek yeniden esas hakkında; “1-Dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” sair istinaf sebeplerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği düzeltilerek yeniden esas hakkında; 1-Dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL red harcının peşin yatırılan 29,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 30,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davanın yasa değişikliği nedeniyle reddine karar verildiği gözetilerek, davacı yararına 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek, davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan 2.895,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 5-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara verilmesine, Sair istinaf sebeplerinin reddine, İstinaf incelemesi ile ilgili olarak; Davacıdan peşin alınan istinaf karar harcının isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 80,60 TL istinaf yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 29/09/2021