Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1150 E. 2020/1020 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/1150
KARAR NO: 2020/1020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/12/2019
NUMARASI: 2019/1572 D.İş E – 2019/1596 K
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Tespit istenen vekili talep dilekçesinde özetle; … Mah. … Köyü Yolu … Cad.No:… Sultangazi-İstanbul adresindeki beton santrali ve üretimi yapılmakta olan tesis ve idari binanın bulunduğu yerleşkeye … tesisat numarası ile … seri nolu sayaçtan enerji verildiğini, İstanbul Ticaret Odası Firma sicil bilgilerinden müvekkili şirketler … A.Ş.ve … A.Ş. ticaret merkezlerinin davalı yanın elektrik sağlama yükümlülüğü olan adresteki idari binalarda olduğunu, tesisatın kurulu olduğu adreste 2019 yılı temmuz öncesi enerji bedeli nedeniyle o dönem tesis kiracısı olarak faaliyet yürüten (İflas Nedeniyle) Tasfiye Halinde …Ltd.Şti.’ne … hesap no ile 08.07.2019 tarihinde 91.029,45 TL bedelli fatura düzenlendiğini, dava dışı şirketin tesisten fiilen ayrılması sonrasında müvekkili şirketlerden .. A.Ş. ile taşınmaz sahibi … arasında düzenlenen 01.07.2019 tarihli kira sözleşmesi ile faaliyet alanı ile ilgili üretim faaliyetine başlandığını, müvekkili şirketlerden … A.Ş. ile karşı taraf arasındaki 16.07.2019 tarihli abonman sözleşmesi uyarınca bağlanan elektriğin herhangi bir bildirim yapılmaksızın 24.07.2019 tarihinde kesildiğini, bu aşamadan sonra yapılan tüm başvurulara olumlu cevap verilmediği gibi (İflas Nedeniyle) Tasfiye Halinde …Ltd.Şti.’ne düzenlenmiş olan 08.07.2019 tarihli 91.029,45 TL bedelli faturaya … bilgileri belirtilerek aynı tüketim borcunun bu defa …a fatura edildiğini, söz konusu usulsüz faturaya dayanılarak başlatılmış olan icra takibinin itiraz nedeniyle durduğunu, bu itiraz nedeniyle henüz itirazın iptali yönünde bir karar bulunmadığını, aynı adreste ticari faaliyetini yürüten müvekkili … A.Ş. adına yapılan başvuru sonucunda aynı tesisat üzerinden 16.692,76 TL güvence bedeli yatırılmak suretiyle 31.07.2019 tarihinde abonelik sözleşmesi yapıldığı, müvekkili şirket … AŞ. adına enerji verildiğini, müvekkili şirket tarafından bu sözleşme uyarınca davalının enerji verme taahhüdüne güvenilerek faaliyet konusu ile ilgili 3.şahıslarla sözleşmeler yapılarak yükümlülükler üstlenildiğini, kullanılan enerji bedellerinin düzenli olarak ödendiğini, ancak herhangi bir bildirimde bulunulmaksızın sözleşme ile sağlanan elektrik enerjisi bir kez daha kesildiğini, müvekkili şirketler tarafından ilgili yönetmelik hükümleri ve EPDK kararlarına uygun olarak kullanılan enerji bedeli ödenmiş olduğu dolayısıyla mevcut temerrüde düşülen herhangi bir borcun bulunmadığı somut olayda … A.Ş. tarafından müvekkilinin elektriğinin kesilmesi eyleminin olayların gelişimine, taraflar arasındaki abonman sözleşmesi hükümlerine ve genel hukuk ilkelerine aykırı olduğunu, müvekkili şirketler tarafından yükümlülüklerinin yerine getirilmesine rağmen, herhangi bildirim ve gerekçe gösterilmeksizin haksız ve hukuka aykırı bir şekilde enerjinin kesilmiş olması nedeniyle çimento ve beton santrali olarak kullanılmakta olan işyerinde jeneratör kullanımından kaynaklanan maddi zararları ve üretilen elektriğin yetersizliğinden kaynaklanan 3.kişilere karşı yüklenilen taahhütlerin yerine getirilmesinde sıkıntılar yaşanmasına neden olduğunu, her ne kadar yukarıda açıklananlar çerçevesinde dava açılacak ise de, gecikme sebebiyle ciddi bir zararın doğacağı açıkça anlaşılan olayla ilgili olarak HMK m.398 uyarınca ihtiyati tedbiren müvekkili şirketlerden … AŞ’nin 16.07.2019 tarihli abonman sözleşmesi, yine müvekkili şirketlerden … A.Ş. adına yapılan 31.07.2019 tarihli abonelik sözleşmesi esas alınmak suretiyle elektrik hizmetinin sağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir. İDM tarafından; “talep eden şirketlerin ticaret ile uğraştığı ve elektrik enerjisine ihtiyacının zorunlu olduğu, başka bir yerden elektrik temin imkanının bulunmadığı bu haliyle 6100 Sayılı Kanunun 390/2 madde uyarınca talep edenlerin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerden olduğu” gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, teminat takdirin eyer olmadığına karar verilmiştir. Aleyhine tespit istenen vekili karar karşı istinaf kanun yoluna başvurmuş olup dilekçesinde özetle; şirketin … tarafindan tahakkuk ettirilen faturasının ödenmemiş olması nedeniyle … tarafından enerjisinin kesildiğini, …’un müvekkili şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından herhangi bir kesme iş emri oluşturulmadığını, husumetin hatalı olarak müvekkili şirkete yöneltildiğini, kararın müvekkili şirket yönünden uygulanabilirliği bulunmadığını, tedbir isteyen şirketlere müvekkili şirket tarafından enerji hizmeti verilmesinin mümkün olmadığını, bu şirketlerin muvazaalı ve hileli işlemler ile müvekkili şirkete vermiş oldukları zararı artırmaya çalıştığını, piyasada tekel yetkisi olmayan müvekkili şirketin sözleşme yapma ve borçların ödenmemesi riskini üstlenmeme gibi bir kararla yükümlü tutulmaması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Uyuşmazlık, tedbir talep eden şirketin … ile abonelik sözleşmesi yapmasına rağmen dava dışı … tarafından önceki abonenin borcu gerekçe gösterilerek elektrik kesilmesi nedeniyle elektriğin kesilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebine ilişkindir.Somut olayda tedbir talep edenin işyeri sahibi olması, tedbir talep eden açısından elektriğin zorunlu bir ihtiyaç niteliğinde oluşu, elektriğin kesilmesinin telafisi zor ya da imkansızlık halinin bulunması karşısında, somut olayda HMK. 389 ve devamı maddelerde düzenlenen ihtiyati tedbir karar verilmesi için gerekli şartların mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Dosyanın incelenmesinde ihtiyati tedbir kararının 11.11.2019 tarihinde verildiği, esas hakkındaki davanın ise 13.01.2020 tarihinde İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/32 E sayılı dosyası ile açıldığı, HMK’nın 397. Maddesindeki düzenlemeye göre ihtiyati tedbir kararı dava açılmadan önce verilmişse, tedbir talep edenin bu kararın uygulanmasınını talep ettiği tarihten itibaren iki hafta içinde esas hakkındaki davasını açması gerektiği, aksi halde tedbirin kendiliğinden kalkacağı hususu düzenlenmiş olup, davaya konu ihtiyati tedbir kararının icra marifetiyle uygulanacak nitelikte bir karar olmadığı da nazara alındığında kararın verildiği tarih ile esas davanın açıldığı tarih arasında iki haftadan fazla zaman geçtiği ve tedbirin kendiliğinden kalkmış olduğu açıktır. Buna göre; istinaf edilebilecek kararlar HMK 341. maddesinde düzenlenmiştir. HMK 341.maddede “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi ile bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı” istinaf yoluna başvurulacağı hüküm altına alınmıştır. HMK.nun 341. maddesinde düzenlendiği şekilde, ortada istinafı kabil nihai karar ya da ara karar bulunmadığı anlaşılmakla, davalının istinaf başvurusunun HMK 352/1-ç maddesi uyarınca başvuru şartı oluşmadığından reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun, ortada istinafı kabil bir karar bulunmadığından, HMK 352/1-ç maddesi uyarınca reddine, Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, İstinaf masrafının istinaf eden üzerinde bırakılmasına, Gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olduğundan istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 01/10/2020