Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1104 E. 2021/2451 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/1104
KARAR NO: 2021/2451
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/03/2020
NUMARASI: 2019/194 E – 2020/233 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 29/09/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından ödenmeyen elektrik bedelinin tahsili amacıya Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … ve Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyalarından icra takibi yapıldığı,davacının takipten 29.03.2018 tarihinde aracı üzerine haciz konulması üzerine haberdar olduğunu, dava konusu borcun … LTd Şti’ne ait olduğu, 18.06.2015 tarihinde davacının bu şirketin bir kısım hisselerini devir aldığını, 27.10.2017 tarihinde ise hisselerini devrettiği, şirketin borcundan dolayı davacının şahsen sorumlu olamayacağı belirterek, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … ve Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyalarından davacının şimdilik 10.000-TL borçlu olmadığının tespiti ile takiplerin iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere davacı lehine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; dava konusu borcun davacının iş yerinde kaçak elektrik kullanması sebebiyle tahakkuk ettiğini, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki borcun …, … seri numaralı kaçak elektrik tutanaklarına, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … dosyasındaki borcun ise …, …, …, …, …, …, …, … seri numaralı kaçak elektrik tutanaklarına ait olduğunu beyanla, davanın reddin talep etmiştir. Dava, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … ve Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … sayılı takiplerinden kaynaklı menfi tespit talebine ilişkindir. Davacı vekili 26.12.2019 tarihinde Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … sayılı takipte kesinleşen 39.839,60 TL, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … sayılı takipte kesinleşen 12.651,84 TL olmak üzere davasının 52.491,44 TL üzerinden ıslah edildiğini bildirerek ıslah harcını ikmal etmiştir. Mahkeme, davaya konu borcun doğumuna sebep olan sözleşmesiz kaçak elektrik tutanağının, davacının ortağı olduğu dava dışı … Ltd. Şti. hakkında davalı kurum tarafından düzenlendiğini,elektrik hırsızlığı veya kaçak elektrik kullanımından dolayı bizzat davacıya atfedilecek bir borç bulunmadığı,tutanak içeriğinde, tutanaklar üzerindeki imzaların davacıya ait olmadığının görüldüğü, davacının dava dışı şirketin bu borcunu (şirket ortağı olsa dahi) kişisel olarak ödemeyi taahhüt etmediği, herhangi bir kefaleti olmadığını, ödenmemiş elektrik borcundan dolayı şirket ortaklarının (kamu alacaklarında olduğu gibi) kişisel sorumlulukları bulunmadığı, dava dışı şirkete ait elektrik tüketim borcundan kaynaklanan alacak nedeniyle davacı şirket ortağının sorumluluğunun bulunmadığı,ayrıca davalının kötüniyetli olduğu ispat edilemediği gerekçesiyle; “1-Davanın kabulüne,Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından davacı aleyhine girişilen takipte davacının davalıya 39.839,60.-TL tutarında, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından davacı aleyhine girişilen takipte davacının davalıya 12.651,84.-TL tutarında borçlu olmadığının tespitine, yasal şartlar oluşmadığından tazminat takdirine yer olmadığına” karar vermiştir. Kararı davalı vekili ile katılma yoluyla davacı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde;öncelikle davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, takibin yapıldığı yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini,davacının dava dışı … Ltd Şirketinin ortağı olduğunu,sözleşmeden faydalanarak elektrik kullandığını,davacının bedelini ödemeksizin elektrik kullanmaya devam ettiğini, tüzel kişilik ile gerçek kişinin ekonomik çıkar ilişkisine girmesinde tüzel kişiliğin kötüye kullanıldığı konusunda fiili karine teşkil ettiğini,perdenin aralanması teorisine dayanarak gerçek kişi davacının sorumluluğunun doğduğunu beyanla kararın kaladırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde;davalının takipte kötüniyetli olmasına rağmen kötüniyet tazminatı taleplerinin reddedildiğini belirterek,kötüniyet tazminatına karar verilmesi için kararın kaldırılmasını istemiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Öncelikle dava konusu yerin şirket ve işyeri olması sebebiyle görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan mahkemenin görevli olduğu anlaşılmakla buna dair davalının istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Benzer davalara ilişkin Yargıtay 3,Hukuk Dairesi Başkanlığının 2014/4571 E, 2014/11695 K.sayılı ilamında, “4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 49. maddesi hükmüne göre tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar. Aynı kanunun 50. maddesi hükmüne göre de organları, hukukî işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokarlar ve organlar, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumludurlar. Bu hukuksal olguların sonucu olarak tüzel kişinin organı niteliğindeki yöneticilerin, tüzel kişi adına ve yararına işledikleri haksız fiillerden dolayı zarar gören üçüncü kişilere karşı tüzel kişi ile birlikte Borçlar Kanununun 41 ve Türk Medeni Kanunu’nun 50/3. maddesi hükmüne göre haksız fiil faili olarak sorumlu tutulmaları gerekir. Bu halde tüzel kişinin ve organlarının sorumluluğun türünün Borçlar Kanununun 51. maddesi hükmünde düzenlenen zincirleme (müteselsil) sorumluluk olacağı kuşkusuzdur. Somut olaya gelince, kaçak elektrik tespit tutanağında, davalı tarafından, okul inşaatında, abonesiz, direkten kablo ile elektrik alınarak kaçak elektrik kullanıldığı tespit edilmiştir. Davalı, dava konusu tutanakta belirtilen yerde okul inşaatını yapan dava dışı … Ltd. Şti. nin yönetici ortağıdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 50.maddesi hükmünde tüzel kişinin iradesinin, organları aracılığıyla açıklanacağı, organların hukuki işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokacakları, organların kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak da sorumlu oldukları açıklanmıştır.Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan hukuki ve maddi olgular dikkate alınarak, kaçak elektrik kullanımından kaynaklanan zarardan dava dışı şirketin yönetici ortağı olan davalının da şirketle birlikte ve şirket gibi müteselsil sorumluluğunun bulunduğu gözetilerek, davalının sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.” hususları vurgulanmıştır. Ayrıca yine benzer Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, kaçak elektrik kullanımdan dolayı fiilen kullanan kişinin haksız fiilden kaynaklanan sorumluluğu bulunmaktadır. Ancak, bu sorumluluk abonenin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ortadan kaldırmamaktadır. Fiilen elektrik kullanan şahsın haksız fiil hükümleri uyarınca, abonenin de sözleşmeden doğan sorumluluğunun bulunduğu, bu durumda kullanımdan her ikisinin de müteselsilen sorumlu oldukları belirgin olmasına göre alacaklının alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan biri veya birkaçından da isteyebileceğinin kabulü gerekir. Nitekim, aynı ilkeler HGK 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K.sayılı kararında da benimsenmiştir. Buna göre davacının, fiilen hakkında kaçak tutanakları tutularak kaçak tahakkukları yapılan dava dışı … Ltd. Şti.nde ortak olduğu tarihler ile dava konusu takiplere ilişkin kaçak tutanak tespit tarih ve tahakkukları karşılaştırılarak, belirtilen takiplere ilişkin kaçak tahakkuklarından davacının tüzel kişinin organı sıfatıyla sorumluluğu açısından değerlendirme ve hesaplama yapılmak ve deliller değerlendirilerek bu konuda ek rapor(tek rapor alınmış) yada bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınması gerektiğinden ,mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmamıştır. O halde, tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile, belirtilen hususlarda deliller değerlendirilerek bilirkişi raporu alınması gerektiğinden, karar HMK 353/1a-6.madde gereği kaldırılarak yargılamaya devam edilip karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edenlere isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.29/09/2021