Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1075 E. 2021/2367 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/1075
KARAR NO: 2021/2367
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2020
NUMARASI: 2018/349 E – 2020/375 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’nin su abonesi olduklarını, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu m. 16’da turizm belgeli yatırım ve işletmelerin su ücretlerini o bölgedeki sanayi ve meskenlere uygulanan tarifelerden en düşüğü üzerinden ödeyeceklerinin düzenlendiğini, ancak davalı …’nin bu maddeyi uygulamayarak yüksek tarife üzerinden su bedeli tahsil ettiğini, … ile 14.04.2008 tarihinde sözleşme yaptıklarını, bu tarihten itibaren fazla ödedikleri miktarın ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, 4736 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun m. 1/I hükmü gereği 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu m. 16 hükmünü uygulamadıklarını, bu konu ile ilgili yasal düzenleme bulunması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; ” davalı …’nin 4736 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun m. 1/I hükmüne dayanarak 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu m. 16 hükmünü uygulamaması açıkça taraflar arasındaki abonelik sözleşmesine ve hukuka aykırıdır. Bu nedenle davacı tarafın dava açmakta hukuki yararı bulunmakta olup fazla ödediği bedellerin tespiti için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Hazırlanan 18.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda davacının Nisan 2008 döneminden davanın açıldığı tarihe kadar fazla ödediği su faturası bedelinin 489.617,00 TL olduğu, bunun faizinin 31.611,00 TL olduğu, toplamda 521,228,00 TL davacının alacağının doğduğu tespit edilmiştir.” gerekçeleriyle 1-Davanın kabulüne, 2-6100 sayılı HMK madde 26’ya göre talepte bağlılık ilkesi uyarınca, 10.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Davacının ticari faiz talebinin reddine, 4-Davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmiştir. Karar karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda önceki savunmalarını tekrarla birlikte özet olarak;Kültür ve Turizm Bakanlığından, turizm yatırımı belgesi veya turizm işletmesi belgesi almış işletmelere, 08.01.2002 tarihli 4736 Sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanununun 1.maddesinin 1.fıkrası gereği, indirimli tarife uygulanamayacağı, Tarifeler Yönetmeliğinin 9.maddesi gereği işyeri tarifesi uygulanması gerektiğini, müvekkili idarece yapılan işlemler ilgili yönetmeliklere ve hukuka uygun olduğunu ileri sürmüştür. Dava; abonelik sözleşmesinden ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu m. 16’ya göre haksız tahsil edilen bedellerin iadesi talebine ilişkindir. Dosya kapsamından, ilk bilirkişi raporunda davalı hesaplamalarının doğru olduğunun mütalaa edildiği ikinci bilirkişi raporunda ise 2634 s.y. 16. Maddesine göre hesaplama yapıldığı görülmektedir. Mahkemece;2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu m. 16′. Maddesi ile 4736 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 1. Maddeleri tartışılmış ve “sonraki kanun” olma özelliğine sahip olmasına karşın turizm belgeli yatırım ve işletmeler hakkında düzenleme içermediği ve bu kanunda ücretsiz ya da indirimli tarife uygulanmayacak olanlar “24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanuna tâbi kuruluşlar ve özel hukuk hükümlerine tâbi, kamunun çoğunluk hissesine sahip olduğu kuruluşlar, kamu banka ve kuruluşları ile bunlara bağlı iş yerleri” olarak sayıldığı, bunların içinde turizm belgeli yatırım ve işletmeler olmadığı gibi başka özel kuruluşlar da bulunmadığı gerekçesiyle 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu m. 16 hükmünü uygulaması gerektiğinin kabulü ile karar verilmiş olması usul ve yasaya uygundur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, istinaf eden davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 683,10 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 171,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 512,10 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/09/2021