Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1067 E. 2021/506 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/1067
KARAR NO : 2021/506
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2020
NUMARASI: 2016/1192 E – 2020/69 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 23/02/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili …’un, İstanbul ili … ilçesi, …. Mah, … sok. No:… adresinde sahibi bulunduğu tekstil firmasını işlettiğini, söz konusu iş yerinde icra edilen iş dolayısıyla elektrik tüketim miktarının fazla ve üretimin yapıldığı zaman içerisinde iş gücüne bağlı olarak düzenli tüketimin olduğu bir işletme olduğunu, müvekkiline ait iş yerinde 18/09/ 2014 tarihinde müvekkilinin bağlı bulunduğu … şirketinden yetkili şahısların gelip sayacın eskimiş olduğu için konu ile ilgili olmayan müvekkiline yeni takılacak sayacın elektrik tüketiminin minimum seviyeye indireceğini, aylık tüketiminin takılacak yeni sayaçla azalacağı bilgisinin verildiğini, müvekkilinin bilgisi dahilinde 18/09/2014 tarihinde yetkililerce yeni sayacın değiştirilmek üzere alındığını, müvekkilinin iş yerinde … abone numaralı … Marka, … Seri no’lu TF1E cinsi sayacın 18/09/2014 tarihinde söz konusu yeni sayaç ile değiştirildiğini, müvekkilinin teknik bilgiye sahip olmadığı ve uzun süredir ödediği elektrik faturalarının yüksek meblağlı olması nedeni ile sayacın değişmesine müsaade ettiğini ve sayacın davalı şirket yetkililerince bu şekilde değiştirildiğini ancak sayacın değiştirildiği sırada müvekkili …’a elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçunu işlemiş olduğu ve bu sebeple sayacının söküldüğü bilgisi verilmediği gibi yeni takılacak sayacın iş yerinde elektrik tüketimini azaltacağı için avantajlı olacağından bahisle yeni takılacak sayacın tamamen müvekkilinin kararına bağlı olduğunu belirttiğini, sayaç değiştirilmesinden sonra kaçak elektrik kullanması sebebiyle müvekkiline ceza kesildiğini, bunun üzerine müvekkilinin haksız cezanın iptalini talep ettiğini ancak itirazının reddedildiğini, müvekkilinin işbu haksız cezadan doğan borcu yapılan- dırmak ve 10/112014 tarihinde 4.000 TL peşin ödemek suretiyle; 11/12/2014 tarihinde 2.183,64 TL, 15/01/2015 tarihinde 2.224,72 TL ödeme yapacağını taahhüt ettiğini ve ödemeleri zamanında yaptığını, müvekkilinin elektriğinin kesildiği için işlerinin aksadığını ve bu durumun büyük zararlara yol açacağı için müvekkilinin kendisinden talep edilen bedelleri ödemek zorunda kaldığını, elektrik sayacı değişim işleminden sonra müvekkiline haksız olarak toplam tutarı 17.633,56 TL tutarında kaçak elektrik kullanım bedeli taahkuk ettirildiğini, müvekkilinin davalı şirkete bu cezanın hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile bedele itiraz ettiğini, davalı şirketin Tahakkuk İşleri ve Laboratuvar Müdürlüğü’nün 22/12/2014 tarihinde herhangi bir gerekçe göstermeden itirazının uygun görülmediği ve bedelin ödenmesi gerektiği yönünde cevap verildiğini, müvekkilinin ticari işletmesindeki elektriğin kesilmesi tehdidi altında müvekkilinin bu bedeli yapılandırma yoluyla ödemeye başladığını, müvekkilinin uğradığı haksızlığın tespiti ve mağdu- riyetinin giderilmesini, 01/01/2006 tarihinden sonra düzenlenecek tutanakların altında tanık imzası açıldığını, kaçak elektrik kullanımına ilişin tutanaklarda tanık imzası da arandığını, müvekkili aleyhine düzenlenmiş olan Kaçak/Usulsüz Elektrik Tespit Tutanağı şekli düzenlenmesi açısından ve tanık imzasının eksik olması nedeni ile geçersiz sayılması gerektiğini, 08/05/2014 tarihinde Resim Gazetede yayınlanan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği 28. Maddesinde kaçak elektrik tüketim miktarının hesaplanmasının düzenlendiğini, anılan madde hükmüne göre öncelikle tüketimi doğru olarak kaydetmiş olan sayaç değerine göre tüketimi doğru olarak kaydetmiş olan sayaç değerinin bulunmaması durumunda ihtilafsız aynı dönem ki tüketim miktarına göre hesaplanır dendiğini, müvekkili …’un yapılandırma sonrası davalı şirkete 4.000,00 TL, 2.183,64 TL ve 2.224,72 TL olmak üzere toplam 8.408,36 TL tutarında ödeme yaptığını, müvekkilinin ödemiş olduğu ceza bedellerinin neye göre tespit edildiği ve ne şekilde tahakkuk ettirildiğinin anlaşılmadığını, 18/09/2014 tarihli sayaç muayene talep ve sonuç formunda, ”Sayacın damgaları orijinal damgalar ile uyumlu değil. Sayaç dışarıdan her türlü müdahaleye açık durumda olduğundan kaçak işlemi uygundur.” şeklindeki muğlak bir açıklama yapmakla yetinildiğini, müvekkili hakkında kaçak elektrik kullanımına ilişkin yaptırımlar uygulanmasına elverişli olmadığını, sayacın dışarıdan müdahaleye açık durumda olması yenilenmeye ihtiyaç duyulması müvekkilinin hiçbir şekilde kaçak elektrik kullandığını göstermediğini bu nedenle müvekkiline, haksız olarak tahakkuk ettirilen kaçak elektrik kullanımına ilişkin borçlu olmadığının tespitine, ödenmiş olan bedelin haksız olarak tahakkuk ettirilen ceza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte iadesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili 31/07/2015 tarihli cevap dilekçesi ile; husumet, zamanaşımı, yetki ve görev itirazında bulunduklarını, müvekkil şirketin merkezinin ”… Taksim/İstanbul” olduğunu, yetkili Mahkemelerin İstanbul Çağlayan Adliyesi olduğunu ayrıca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. Maddesine göre ” Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları” ticari dava kabul edildiğini ve bu nedenle görev itirazlarının olduğunu ve dosyanın yetkili ve görevli Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince:Dava dilekçesinde Davanın Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla açıldığı, mahkememizin davaya ticaret mahkemesi sıfatıyla bakma yetkisinin bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklandığı, açıklanan nedenlerle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4.Mad göre davaya bakmanın Asliye Ticaret Mahkeme- lerinin görevine girdiği anlaşıldığından davanın, göreve ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine karar verilmiş,Davacı vekilinin başvurusu üzerine dosya tevzien İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkeme- si’nin esas sırasına kaydedilmiştir.İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonunda tesis olunan 2016/1192 Esas, 2020/69 karar nolu ilam ile “Davacı tarafından açılan dava, 11/10/2019 tarihinde takip edilmemiş; başvuruya bırakılmış ve yenilenmemiştir.H.M.K.nın 150. Maddesi hükmü gereğince; işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar açılmamış sayılır ve mahkemece bu hususta kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.” denilerek ” davanın açılmamış sayılmasına ” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU : hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Eldeki davada, 11/10/2019 tarihli duruşmaya mazeret göndermelerine rağmen mahkeme hakiminin mazereti kabul etmeyerek dosyayı işlemden kaldır- dığını ve davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, mahkemenin gerekçeli kararında ise; “Davacı tarafından açılan dava, 11/10/2019 tarihinde takip edilmemiş” şeklinde gerekçe gösterildiğini, davacı vekili tarafından mazeret dilekçesi gönderilmesi ve başka bir mahkemede bulunan duruşmaya katılmak zorunda olması sebebi ile duruşmaya katılamayacağını beyan etmesinin, davacı vekilinin bu davayı açıkça takip ettiğini gösterdiğini, davayı takip ettiği halde duruşmaya katılma imkanı bulunmayan taraf vekillerinin mağduriyet yaşamaması adına mazeret dilekçesi sunulması imkanı kanun tarafından verildiğini, diğer taraftan ilgili davada müvekkilinin alacaklı taraf olduğunu ve davanın lehine sürdüğünü, diğer bir deyişle davayı uzatmak ya da sürüncemede bırakmak gibi bir amaçlarının olmadığın beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre;Bilindiği üzere hukuk yargılamasına ilişkin kurallar, yargılamanın düzenli yapılması ve hakkın olabildiğince çabuk elde edilmesi amacını gerçekleştirmek için getirilmiştir. İşte hakkın elde edilmesi için birer araç olan bu kurallar amaca uygun somut bir görevin varlığı halinde uygulama alanı bulurlar. Aksi halde, araçla ulaşılması istenilen amaç arasında gerçek ve esaslı bağın bulunmaması anlamsızlığı (şekilcilik) ortaya çıkarır. Mahkemelerin amacı, ne olursa olsun uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak değil, pozitif hukukun ölçüsünde, hakkı belirleyerek sonuca ulaşmaktadır.Bu nedenle geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen usul kuralları, kanunun amacına uygun olarak kulla- nılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.(Yargıtay HGK’nun 2014/21-2371 Esas, 2017/263 Karar nolu 15/02/2017 tarihli ilamı)Somut uyuşmazlığın incelenmesinde; dosyanın ilk kez işlemden kaldırılıp yenilenmesi üzerine belirlenen 11/10/2019 tarihli duruşma gününün tarafların bilgisi dışında tensiben belirlendiği, davacı vekilinin aynı gün atılı başka duruşmalarının bulunduğu ve proğramın çakıştığı, bu nedenle İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce yapılan 11/10/2019 tarihli duruşmaya, aynı gün başka mahkemedeki duruşması nedeniyle katılamayacağı yönünde mazeret beyan ederek duruşmanın başka bir güne ertelenmesini istediği, ancak mahkemece tevsik edici belge sunulmadığı gerekçesiyle reddine, davanın davalı tarafça da takip edilmemesi nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılmasına, nihayette üç aylık yasal süre içinde yenilenmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.Ne var ki, davacı vekilinin mahkemece kabul edilmeyen söz konusu mazeretinin haklı bir mazeret olduğu ve özellikle davanın niteliği gereği davacı tarafın davayı uzatmakta hukuki yararı bulunmadığı gözetilerek mazeretin kabul edilmesi gerekli iken, mazeretin reddine dair verilen kararın usul kurallarının ruhuna ve özüne uygun düşmemiştir.Bu nedenlerle, davacının istinaf talebinin kabulüne karar verilmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-5 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine,Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/02/2021