Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1063 E. 2021/2452 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/1063
KARAR NO: 2021/2452
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/03/2020
NUMARASI: 2016/576 E – 2020/274 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 29/09/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalıdan aldığı elektrik hizmeti karşılığında davacı adına düzenlenen faturalar içerisindeki kayıp kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, dağıtım bedeli gibi bir kısım kalemler yönünden haksız tahsilat yapıldığını beyanla davaya konu faturalar ile davacıdan haksız olarak tahsil edilen bedellerden şimdilik 1.000,00 TL’nİn avans faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının haksız olarak tahsil edildiğini iddia ettiği kalemlere ilişkin düzenlemelerin EPDK tarafından hazırlandığını, davalının buna dair bir tasarrufunun bulunmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, kesilen faturaların ve kalemlerin belli olduğunu, düzenlemeleriin davacı tarafından hazırlanmaması nedeniyle davanın husumet yokluğundan reddinin gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava konusu ihtilaf, taraflar arasında imzalanan abonelik sözleşmesi uyarınca davacıdan tahsil edilen dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri bedellerin iadesi istemine ilişkindir. Mahkeme, davalı tarafça taleple bağlılık ilkesi gereğince davanın reddi talep edilmiş ise de, davacının talebinin bütün halinde kayıp kaçak bedellerinin iadesi istemine ilişkin olduğu, hesap edilen bedellerin de mükerrer olarak tahsil edilen kayıp kaçak bedelleri olduğu, dava konusu aynı olan Mahkemenin 2018/1083 Esas 2019/558 Karar sayılı kararı ile “1-Davalı tarafından mükekker tahsil edilen 14.029,73 TL’nin dava tarihi olan 06/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 2-Yasal değişiklik öncesinde dava ve ıslah dilekçeleri ile fazladan talep edilen 21.751,00 TL yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına” karar verildiği ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2019/5439 Esas 2020/405 Karar sayılı 21/01/2020 tarihli ilamı ile onandığı, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin emsal ilamı da dikkate alındığında, davalı tarafından kurumun düzenleyici işlemlerine aykırı olarak davacıdan mükerrer olarak tahsil edilen bedellerin davacıya iadesinin gerektiği gerekçesiyle; “1-Davanın KABULÜ ile davacıdan mükerrer olarak tahsil edilen; -2011 yılı Ocak dönemine ait 262,15 TL’nin 02/03/2011 tarihinden, -2011 yılı Şubat dönemine ait 234,27 TL’nin 30/03/2011 tarihinden, -2011 yılı Mart dönemine ait 321,68 TL’nin 02/05/2011 tarihinden, -2011 yılı Nisan dönemine ait 874,85 TL’nin 30/05/2011 tarihinden, -2011 yılı Haziran dönemine ait 4.699,88 TL’nin 01/08/2011 tarihinden, -2011 yılı Temmuz dönemine ait 4.090,20 TL’nin 31/08/2011 tarihinden, -2011 yılı Ağustos dönemine ait 4.031,09 TL’nin 30/09/2011 tarihinden, -2011 yılı Eylül dönemine ait 3.272,26 TL’nin 31/10/2011 tarihinden, -2011 yılı Ekim dönemine ait 2.288,51 TL’nin 30/11/2011 tarihinden, -2011 yılı Kasım dönemine ait 304,88 TL’nin 30/12/2011 tarihinden, -2012 yılı Ocak dönemine ait 408,88 TL’nin 01/03/2012 tarihinden, -2012 yıl Şubat dönemine ait 210,28 TL’nin 30/03/2012 tarihinden, -2012 yılı Mart dönemine ait 436,52 TL’nin 30/04/2012 tarihinden, -2012 yılı Nisan dönemine ait 950,04 TL’nin 30/05/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar vermiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde;taleple bağlılık ilkesi gereği davanın reddi gerektiğini,hem dava dilekçesinde hemde ıslah dilekçesinde kayıp kaçak vs bedellerin hukuka aykırı olarak alındığı ileri sürülerek davalıdan tahsilinin talep edildiği,davacının hiçbir aşamada kayıp kaçak vs tutarların mükerrer alındığı ve fatura bedeli içinde gizlendiği iddiasında bulunmadığı,ek raporda alınan bu bedellerin EPDK tarifesi ve sözleşmeye uygun olduğunun belirlendiğini,aktif enerji bedeli yönünden hatalı hesaplama yapıldığın,mükerrerlik iddiasının iddiayı genişletme yasağına aykırı olduğunu ve muvafakat etmediklerini,kaldıki bu tabenin de olmadığı,mahkemece kendiliğinden bu değerlendirme yapıldığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Davada, davacı aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir. Yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Aynı konuda Yargıtay 3.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2020/144 E.2020/6283 K.sayılı 10/11/2020 tarihli kararında “Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı, dava dilekçesinde davaya konu kayıp-kaçak bedelinin yürürlükteki mevzuat uyarınca davalı tarafından kendisinden alınmasının mümkün olmadığını, bu hususun Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı kararı ve aynı yöndeki Dairemiz kararlarıyla belirlendiğini ileri sürmüştür. Diğer bir anlatımla, davacı kayıp-kaçak bedelinin alınamayacağı yönündeki iddiasının dayanağı olan maddi vakıayı, yürürlükte olan mevzuat hükümleri ve bu mevzuata işaret eden yargı kararları olarak bildirmiştir. Bu itibarla, davanın davacı tarafından bildirilen vakıalar doğrultusunda incelenmesi yasal bir zorunluluktur (Dairemizin 22/10/2018 tarihli ve 2018/3607 E.-2018/10364 K. ve 15/01/2019 tarihli ve 2018/5200 E.-2019/115 K., 02/07/2019 tarihli ve 2018/7002 E.-2019/6042 K. sayılı ilamları da aynı yöndedir). Nitekim, Dairemizin 14/06/2017 tarihli bozma kararında da bu yöne işaret edilmiştir.Davacı vekili tarafından (bozmadan sonra) verilen 11/07/2018 tarihli dilekçede; 6719 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Kanun’un 17 nci maddesine eklenen ve yerindelik denetimi yapılmasına engelleyen (10) numaralı fıkranın Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği, ayrıca Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararda kayıp-kaçak bedellerinin ancak bölgedeki hedef kayıp-kaçak oranları ile sınırlı olarak tahsil edilebileceğine işaret edildiği, bu nedenle bölge için belirlenen hedef kayıp-kaçak oranları gözetilerek yerindelik ve uygunluk denetimi yapılması suretiyle davalı şirket tarafından tüketim bedeli içerisine gizlenerek mükerrer tahsil edilmiş kayıp-kaçak bedellerinin tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep edilmiştir. Davacı vekili, sunduğu işbu dilekçe ile davasını dayandırdığı maddi vakıaları, dolayısıyla davayı değiştirmiştir. Ne var ki, davalı tarafça davanın değiştirilmesine rıza gösterilmemiştir.Hal böyle olunca, mahkemece; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı, eş söyleyişle geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle davanın konusuz kaldığı, davacının davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu gözetilerek, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, davacının yeni vakıa ileri sürmek suretiyle davasını değiştirmiş olduğu ve davalının bu duruma rıza göstermediği gözetilmeyerek yanılgılı değerlendirme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428 inci maddesi gereğince davalı taraf yararına BOZULMASINA,” dair 10/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildiği belirtilmiştir. Yukarıda açıklanan Yargıtay bozma ilamında özetle; dava sebebinin, davacının davasını dayandırdığı vakalar olduğu ve davacının dava dilekçesinde bildirdiği vakaların davanın temelini oluşturduğu vurgulanmıştır. Davacının dava başlangıcındaki talebinin dava konusu bedellerin haksız alındığı, hiç alınmaması gerektiği iddiasına dayalı olduğundan, iddianın ileri sürülme şekli, mahkemenin taleple bağlılığı ilkesi gözetildiğinde; bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonrası rapordaki tespitlerin yerindelik denetimine ilişkin olduğu, oysa davacı talebinin dava başında bu bedellerin hiç alınamayacağı şeklinde olduğu, buna göre taleple bağlılık ilkesi gereği bunun değerlendirilemeyeceği kabul edilerek, davalı tarafın bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Davalının “mükerrerlik” iddiasına yönelik istinaf sebebine gelince; davacı dava dilekçesinde ayrıca ıslah dilekçesinde.kayıp kaçak bedellerinin hukuka aykırı olarak alındığını ileri sürerek davalıdan tahsilini talep etmiş, iddiaya konu bedellerin mükerrer alındığı ve davacı fatura bedelleri içinde gizlendiğini ise hiçbir zaman ileri sürmemiştir. Bu nedenle Dairemizin ve Yargıtay 3 HD emsal kararları açısından mahkemece tarafların taleple bağlılık kuralına riayet edilmediği açıktır.İlk Derece mahkemesince mahkeme gerekçe dayanağı olarak belirtilen Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2019/5439 E. 2020/405 E ve 21/01/2020 tarihli ilamının ise önceki uygulamalara ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Dairemizcede emsal alınan ve yukarıda ayrıntılı belirtilen konuya ilişkin Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2020/144 E.2020/6283 K.sayılı ilamının ise belirtilen ilamdan daha sonraki tarihlere ilişkin 10/11/2020 tarihli olduğu görülmüştür. Açıklanan nedenlerle; davalının istinaf başvurusunun kabulü ile karar HMK 353/1-b-2.madde gereği kaldırılarak, “Konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve davacı yararına masraf ve maktu vekalet ücretine karar verilmesi için yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf talebinin kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılarak yeniden esas hakkında; 1-Konusu kalmayan davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Alınması gerekli 59,30 karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 29,20-TL ile 365,26 TL ıslah harcının mahsubu ile fazla alınan 335,16 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan 910,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Gereği takdir ve tayin olunan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalının istinaf aşamasında yapmış olduğu 45,00 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 29/09/2021