Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1050 E. 2021/2362 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/1050
KARAR NO: 2021/2362
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/11/2019
NUMARASI: 2018/920 E – 2019/858 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdolunan elektrik aboneliği sözleşmesine istinaden ödenmeyen elektrik fatura bedellerinin tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasıyla icra takibine geçildiğini, davalının takibe itirazda bulunduğu belirtilerek; davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına hükmolunmasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın taleplerinin zaman aşımına uğradığını, yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğuni davaya konu edilen icra dosyasında borcun kaynağı olarak yalnızca geçmiş dönem borcu ifadesinin yer aldığını, sırf fatura tanzimi veya sırf icra takibi başlatılmasının alacaklı addedilmek için yeterli olmadığını, takibin usulüne uygun başlatılmadığını ileri sürerek n reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; ” davacı tarafından davalıya sunulan elektrik tedariki kapsamında davalı tarafından davacıya ödenmeyen 7.496,87 TL elektrik enerjisi tüketim bedelinin bulunduğu, bu bedelin 02/01/2017 son ödeme tarihinde ödenmemesi üzerine icra takip tarihine kadar 43 gün için gecikme faizi talep edilebileceği, davalının davacıya takip tarihi itibariyle 7.496,87 TL asıl alacak, 147,69 TL gecikmiş gün faizi, 26,58 TL faizin %18 KDV ile toplamda 7.671,14 TL borçlu olduğu” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile; davalı borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına vaki itirazının, 7.496,87 TL. Asıl Alacak, 147,69 TL. İşlemiş gecikme faizi, 26,58 TL İşlemiş Faizin %18 KDV’si olmak üzere toplam 7.671,14 Alacak yönünden İPTALİNE, Takibin bu miktarlar üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %16,80 oranında gecikme faizi ve işleyecek gecikme faizine ilişkin %18 oranında KDV uygulanmak suretiyle DEVAMINA, Fazlaya dair istemin REDDİNE, Kabul edilen 7.671,14 Alacağın %20′ sine tekabül eden 1.534,22 TL İcra İnkar Tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, Davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE karar verilmiştir. Karara karşı davacı ve davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili katılma yoluyla yaptığı istinaf başvurusunda özetle; müvekkili şirketin tespiti ile bilirkişi hesabı arasında 2,72 kWh eksik tüketim farkı olduğunu, müvekkili şirket kayıtları doğrultusunda hesaplanan 19.520 kWh tüketim ve bunun karşılığı 7.562,40-TL’lik fatura tahakkukunun doğru olduğunu, davanın tümden kabulü gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadığını, tanıklarının dinlenilmediğini, davacı tarafla, müvekkili arasında sözleşmesel bir ilişki oluşmadığını, davanın husumetten reddi gerektiğini, mahkemece elektirik aboneliğinin bulunduğu iş yerinin sözleşme öncesinde de davalı tarafından kullanıldığı… “ şeklinde gerekçelendirme yapılmış ise de bu kanaatin nasıl oluştuğunun anlaşılamadığını, müvekkilinin kullanmadığı dönemde dahi elektrik kullanımının olduğunun ifade edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının borç listesinde, okuma tarihinin 23.02.2017 olduğunu belirttiğini, oysa aynı borç listesinde son ödeme tarihinin 02.01.2017 olduğunu ifade ettiğini, borç belirlendikten sonra sayaç okuması yapılmış olduğunu, davacının davasına dayanak gösterdiği faturada sayaç numarası bulunmadığını, dayanak icra dosyasında da sayaç numarası belirtilmediğini, oysa borç listesinde sayaç numarası belirtildiğini, bunun çelişki olduğunu, çelişkinin giderilmediğini, dayanak icra dosyasında, borcun kaynağı olarak yalnızca, geçmiş dönem borcu ifadesi kullanıldığını, oysa sırf fatura tanzimi veya sırf icra takibi başlatılması alacaklı addedilmek için yeterli olmadığını, davacının hangi dönemde ne kadarlık bir hizmet sunduğunu, ödeme olup olmadığını, fiyatlandırmanın nasıl yapıldığının açıklanmadığını, bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının gözetilmediğini, rapordaki müvekkilinin ticari defterlerine yönelik açıklamaları kabul etmediklerini, alacak iddiasının likit olmadığını ileri sürmüştür. Dava, ödenmeyen elektrik fatura bedellerinin tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; davacı ile davalı arasında elektrik aboneliği sözleşmesinin mevcut olduğu, davalı tarafça ticari defter ve kayıtlarının sunulmamış olduğu, iş yerinin sözleşme öncesinde de davalı tarafından kullanıldığı, 31/07/2015 tarihinde sayaç değişikliği yapıldığı, sayacın 23/08/2014-31/07/2015 dönemi arasındaki doğru tüketim yapmadığı dönem için 19.520 kWh ilave tüketim hesabı yapılarak dönem faturalarına yansıtıldığı, bilirkişi heyeti tarafından elektrik sayacının muntazam kayıt yapmadığı 23/08/2014- 31/07/2015 tarihleri arasında 342 gün üzerinden hesaplanan ortalama günlük tüketim değerinin 13,775 kWh olduğu, elektrik sayacının muntazam kayıt yaptığı dönem günlük tüketim miktarı olan ile 70,845 kWh/gün ile sayacın eksik tüketim kaydedittiği dönemdeki tüketim olan 13.775 kWh miktarının düşülmesiyle 57,07 kWh günlük eksik kaydedilen tüketim miktarının bulunduğu, bu itibarla 57,07 kWh/gün x 342 gün = 19.517,28 kWh eksik elektrik enerjisi tüketim değerine ulaşıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi nazara alındığında on yıllık zamanaşımı süresinin takip ve dava tarihi itibariyle dolmamış olduğu, dosyada mevcut araştırma tutanağıyla davalının sözleşme öncesinde de iş yerini kullanıyor olduğunun tespit edildiği, davalı istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, davacı yönünden ise bilirkişi raporunda belirtilen dönemlerdeki hesaplamaların mevzuata uygun olduğu görülmüştür. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, istinaf eden tarafların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının ve davalının istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, Davacıdan alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, Davalıdan alınması gereken 524,01 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 132,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 391,61 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/09/2021