Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1042 E. 2021/3275 K. 06.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/1042
KARAR NO: 2021/3275
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/06/2020
NUMARASI: 2017/524 E – 2020/280 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 06/12/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı abone arasında 01/12/2015 tarihli elektrik enerjisi satış sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca davalı iş yerine indirimli elektrik tedarik edildiğini, davalının sözleşme süresince yalnızca müvekkilinden elektrik enerjisi tüketmeyi taahhüt ettiğini, davalının müvekkil şirkete ihtarname ile sözleşmenin yenilenmemesini ve süresinin uzatılmasını talep ettiğini, sözleşmenin geçerlilik süresinin 01/01/2017 tarihine kadar taraflar arasında akdedilen sözleşme ve mevcut ihtarname gereğince devam etmekte olduğunu, davalı tarafından sözleşmenin geçerli olduğu tarihler içerisinde sözleşmeyi fiilen feshederek 31/10/2016 tarihinde … A.Ş. isimli başka bir tedarik şirketi ile ikili anlaşma yapıldığını, davalının bu eylemiyle sözleşmeyi ihlal ettiğini, ihlal neticesinde sözleşmede belirlenen cezai şart ve piyasa maliyetleri faturası tutarının tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı icra dosyasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, dosyaya itiraz edildiğinden takibin durduğunu beyan ederek itirazın iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; elektrik enerjisi satış sözleşmesinin genel işlem koşulları içeren matbu bir sözleşme olduğu, sözleşmenin tek taraflı ve davacı tarafın menfaatine göre hazırlanmış ve aydınlatma yükümlülüğüne aykırı davranılan bir sözleşme olduğu belirtildiğini, davalının davacıyla sözleşme ilişkisi devam ederken başka bir elektrik firmasından elektrik tedarik etmediğini, davacı tarafın ileri sürdüğü 31/10/2016 tarihinden itibaren başka bir tedarikçiden elektrik aldığına dair beyanların gerçek dışı olduğunu, tarafların sözleşmenin yenilenmemesi konusunda mutabık kaldıklarını, sözleşmenin bitmesine iki ay kala sözleşmenin davalı tarafça feshinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, fiili olarak fesih gibi bir hukuki tabirin bulunmadığını, davacı tarafın daha önce de icra takibine başlanılmadan önce ödeme yapılmasına rağmen icra takibi başlattığını ve bu takibe ilişkin itirazın iptali davasının 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/203 E. Sayılı dosyası ile halen derdest olduğu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini ve %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nce; davanın kısmen kabulüne, davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı icra dosyasında, davalı-borçlunun yaptığı itirazların kısmen iptaline, icra takibinin 16.542,80-TL asıl alacak, 318,16-TL işlemiş faiz ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren aylık %5 faiz işletilerek icra takibinin devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, Alacak tutarının %20’si üzerinden hesaplanan 3.372,19-TL icra inkar tazminatının, davalı-borçludan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.1-Davacı vekili istinaf dilekçesinde:davadaki taleplerinden cezai şart alacağı yönünden hüküm kurulmadığını,sözleşmenin gerel işlem koşullarına aykırı olmadığını ileri sürmüştür. 2-Davalı vekili istinaf dilekçesinde ; taraflar arasındaki sözleşmenin genel işlem koşullarına aykırı olduğu, davacı şirketçe kasım ve aralık 2016 ayları için de fatura düzenlemeye devam edildiğini,buna göre sözleşmeyi devam ettirdiğini,ayrıca icra inkar tazminatı şartlarının oluşmadığını, kararın usul ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; dava, İİK 67 md ‘ne dayalı itirazın iptale talebine ilişkindir. İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, Davacı tarafından davalı aleyhine 1.965,14-TL icra cezai şart, 19,98-TL icra cezai şart, 16.376,22-TL aıl alacak, 818,81-TL gecikme zammı, 166,58-TL asıl alacak-2, 8,33-TL gecikme zammı olmak üzere toplam 19.355,06-TL için ilamsız icra takibi yapıldığı, itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğu ve bu davanın süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Davalı istinafının incelenmesiyle; öncelikli olarak genel işlem koşullarının hukuki niteliği üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır. Konuya ilişkin Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/4676 E., 2017/3160 Karar nolu 29/05/2017 tarihli ilamında da vurgulandığı üzere; Bir sözleşmenin 6098 sayılı TBK’nın m. 20 vd. uyarınca genel işlem koşulları denetimine tabi tutulması için kanunda belirtilen ölçütlerin uygulanması gerekir. 818 sayılı BK da olduğu gibi 6098 sayılı TBK’da da sözleşme serbestisi ana kural olmakla birlikte, sözleşmelerin geçerliliği için 6098 sayılı TBK’na, sözleşmenin hukuka aykırı genel işlem koşulları içermemesi unsuru getirilmiştir. Hem tüketiciler hem de tacirler için geçerli olan genel işlem koşulları denetimi, sözleşmelerin imzalanması aşamasında daha olumsuz durumda bulunan sözleşmenin tarafını dürüstlük kuralları kapsamında korumaktadır.Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulları nedeniyle yazılmamış sayılabilmesi için öncelikle, o hükmün genel işlem koşulu niteliğinde olup olmadığı tespit edilmelidir. Bu anlamda sözleşmenin tipi, türü ve niteliği önem taşımaz. Bir sözleşmedeki genel işlem koşulunun niteliğinin, objektif unsurlara göre belirlenmesi gerekmekte olup, bu hususta tarafların icra ettikleri meslekleri ve sıfatları, tacir veya tüketici olup olmadıkları önem taşımaz. Hangi tür sözleşme hükümlerinin dürüstlük kuralına aykırı ve diğer tarafın şartlarını ağırlaştırıcı nitelikte olduğu hususu Kanunda düzenlenmemiş olup, mahkemece her somut olayda bu durumun tartışılması ve değerlendirilmesi gerekir. İçerik denetimi aşamasında, sözleşme hükmünün dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve karşı tarafın şartlarını ağırlaştırdığının tespiti halinde, genel işlem koşulu niteliğindeki bu hükmün, yürürlük denetiminden farklı olarak, Kanunun emredici hükmüne açık aykırılık sebebiyle kesin hükümsüz sayılması gerekir. Yukarıda açıklanan yöntemle yapılan inceleme sonucunda ,davaya dayanak sözleşmede genel işlem şartlarına aykırılık tespit edilmemiştir. Davacı tarafça, davalının sözleşme süresi bitmeden başka bir tedarikçi ile anlaşmak suretiyle sözleşmeyi sona erdirdiği iddia edilmiş olup, dosyadaki bilgi ve belgelere göre davalının sözleşmeyi süresinden önce sona erdirdiği, sözleşmenin bu şekilde feshinin haklı bir fesih sağlamayacağı, bu durumda dava konusu fatura bir cezai şart faturası olduğundan, davalının sözleşmedeki düzenleme sebebiyle, kararlaştırılan cezai şart tazminatını ödemesi gerektiği açıktır. Diğer yandan likit alacağa itiraz haksız görüldüğünden icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de hukuka aykırılık görülmemiştir.Bu sebeple davalı tarafın istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davacı istinafının incelenmesiyle ; Cezai şart ile ilgili olarak;taraflar arasındaki sözleşmenin 7.maddesinde yer alan “Sözleşme bitiş tarihinden önce sözleşmenin abone tarafından feshedilmesi halinde abone son bir yıl içerisinde ödemekle yükümlü olduğu en yüksek iki ayın fatura toplamı kadar cezai şartı tedarikçiye ödemeyi kabul eder.” hükmünün bir cezai şart olduğu açıktır. Sözleşmenin 7.3 maddesinde ise ” tedarikçinin sözleşmede yer alan şart ve esaslara uygun olarak taahhüdünü yerine getirmemesi halinde söz konusu ihlalin abone tarafından yapılacak yazılı bildirimi takip eden 10 iş günü içeresinde tedarikçi tarafından giderilmemesi halinde abone sözleşmeyi fesheder” hükmüne yer verilmiştir. Davalının sözleşmenin feshinden önce ,sözleşmenin 7.3 md anlamında davacının taahhüdüne uymadığı yönünde yazılı bir bildirimi bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı abonenin cezai şart faturasından sorumlu olduğu sonucuna varılmaktadır. Sözleşmede ödenecek cezai şart (dönme cezası ) miktarı abonenin bir yıl içerisinde ödemekle yükümlü olduğu en yüksek iki ayın fatura toplamı kadar şeklinde kararlaştırılmıştır. Eldeki davada; taraflar arasındaki sözleşme 01/12/2015 tarihli elektrik tedarik başlangıcı, davalının henüz 12 aylık sözleşme süresi dolmadan sözleşmeyi 30/09/2016 tarihinde feshettiği, dava dışı şirketten elektrik tedarik etmeye başladığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafın icra ceza tazminat talebi yönünden bilirkişi kurulunca faturaların %12 ‘si üzerinden 1985,12 TL tazminat hesaplanmış ise de, mahkemece bu talep yönünden herhangi bir hüküm kurulmamıştır. Ancak, bu yönden de talebin şartları oluştuğundan, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, tespit edilen eksiklik yargılama gerektirmediğinden HMK 353/1-b-2 md gereğince,karar bu yönden düzeltilerek , esasa ilişkin olarak yeniden aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, B-Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile , HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca karar düzeltilerek, yeniden esas hakkında; 1-Davacı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında yapılan takipte , davalı-borçlunun yaptığı itirazların kısmen iptaline, icra takibinin 1.985,12 TL icra ceza tazminatı, 16.542,80-TL asıl alacak, 318,16-TL işlemiş faiz ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren aylık %5 faiz işletilerek devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, Alacak tutarının %20’si üzerinden hesaplanan 3.769,21-TL icra inkar tazminatının, davalı-borçludan alınarak davacıya verilmesine, 2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 1.265,64 TL harçtan peşin alınan 330,54-TL harcın mahsubu ile geriye kalan 935,10-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına, 3-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan A.A.Ü.T gereğince taktir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin, davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, 4-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan, A.A.Ü.T gereğince taktir olunan 827,14 TL vekalet ücretinin, davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine, 5-Davacı tarafından yatırılan 330,54-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafından yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti + 142,50-TL teblgat-müzekkere masrafları olmak üzere toplam 1.942,50-TL yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre 1.858,97 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,7- Karar kesinleştiğinde , taraflarca yatırılan gider /delil avansının varsa bakiyesinin ilgili tarafa iadesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak, Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davacıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu 22,00 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalıdan alınan 282,51 TL harcın mahsbu ile bakiye 847,49 TL istinaf karar harcının ilk derece mahkemesince tahsiline . İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.06/12/2021