Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/955 E. 2021/355 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2019/955
KARAR NO: 2021/355
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2018
NUMARASI: 2016/295 E – 2018/1465 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 11/02/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin sorumluluğunda bulunan inşaatta kullanılan kule vincinin, müvekkili şirkete ait … Mah. … Sok. No:… Küçükçekmece adresindeki iş yerinin üzerine düşmesi sonucunda iş yerinde stok olarak bulunan 6900 kg somon, 1780 kg levrek, 1900 kg çupra, 2500 kg tüp kalamar, 2500 kg halkalı kalamar, 2014 adet kutu ve yine 2015 adet kutu şeklinde muhafaza edilen deniz ürünleri ile iş yerinin bina kısmında ve makinelerinde zarar meydana geldiğini, zararın meydana gelmesinde davalı tarafın tamamen kusurlu olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla şimdilik 100.000-TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, bilahare davasını ıslah ederek talebini 585.378,69 TL’ye çıkarmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle kule vincinin devrilmesi ile davacı tarafın iddia ettiği zararın oluşumunda uygun illiyet bağının kanıtlanması gerektiğini, belirtilen miktarda deniz ürününün zarar görmesinin mümkün olmadığını, dava açılmadan önce davacı tarafın yaklaşık zararı olarak 600.000-TL talep ettiğini, ancak zarar miktarının ve nedensellik bağının kesin olarak kanıtlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İhbar edilen … SİGORTA A.Ş vekili, … Ltd. Şti’nin, müvekkili şirket nezdinde 16.02.2015-16.02.2016 vadeli … poliçe numaralı Gümüş Paket Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirket nezdindeki poliçenin ancak sigortalı şirketin montaj faaliyetini yerine getirmekte iken meydana gelen zararları teminat altına almış olmakla dava konusu olaydan dolayı herhangi bir sorumluluğumuz bulunmadığını bildirmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından, Küçükçekmece 1. SHM 2016/44 D.İŞ sayılı dosyası getirtilmiş, deniz ürünlerinin imhasına ilişkin 04/12/2015 ve 03/12/2015 tarihli tutanaklar incelenmiş, tanıklar dinlenilmiş bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından; “davalı tarafın sorumluluğunda bulunan inşaattaki kule vincinin devrilmesi sonucunda davacıya ait deniz ürünlerinin depolanıp pazarlandığı iş yerine zarar verdiği, mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu ve D.İŞ dosyasında düzenlenen rapor kapsamında davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarına göre tespit edilen ve ayrıca imha edilen deniz ürünlerinin belirlenen değerinden TBK 50/2 maddesi gereğince %40 indirim yapılmak suretiyle toplam 446.122-TL zarar oluştuğu” gerekçesiyle davacının davasının ıslah talebi kapsamında kısmen kabulü ile 446.122-TL’nin olay tarihi olan 08/11/2015 tarihinden itibaren işleyeecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin ıslah talebinin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; davacının sigorta şirketinden herhangi bir bedel alıp almadığının araştırılması talep ettikleri halde araştırılmadığını, herhangi bir bedel alınmış ise davacının dava açma hakları sigorta şirketine devir edilmiş ve davacının dava ehliyetinin de ortadan kalkmış olacağını, müvekkili şirkete ait kule vincin kurulumu HB vinç tarafından gerçekleştirildiğini ve ceza davasında … de asli kusurlu bulunduğunu, Kule Vinç kurulumunun akabinde, Kule vinç henüz daha kullanılmaya başlanılmadan, inşaat henüz hafriyat aşamasındayken (temel kazıkları çakılmış ,ankrajlar yapılmış) olumsuz hava şartları ve yoğun yağış nedeniyle zeminin hareketlenmesi ve vinçin altında bulunan toprağın kayması sonucunda kazanın gerçekleştiğini, kaza ile oluşan hasar arasındaki illiyet bağını tespit edilmesi gerektiğini, devrilen vincin gerçekte bu zararlara sebep olup olmadığı, kaza sırasında hasar gördüğü iddia edilen ürün, dolap ve cihazların burada bulunup bulunmadığının araştırılması ve ona göre hüküm tesis edilmesi ve kazanın hemen akbinde mahkeme kanalı ile tespit yaptırılıp zararın tespit edilerek orada olduğu ve zarar gördüğü iddia edilen ürünleri soğuk zincirini bozmadan başka bir depoya naklini sağlaması gerekirken davacının bunlardan hiçbirini yaptırmadığını, kazadan 6 gün sonra ehil olmayan, yetkisiz belediye memurlarına kendi isteği ve beyanı doğrultusunda bir tutanak tutturduğunu ve tutanağı dayanak göstererek hak iddia ettiğini, hükme dayanak gösterilen raporların eksik, birbiriyle çelişen raporlar olduğunu, raporlar arasındaki çelişkiler giderilmeden ve raporlara karşı sunmuş olduğumuz itirazlar dikkate alınmadan hüküm tesis edildiğini, kazadan 6 ay sonra yaptırılan bir bilirkişi incelemesinde elde edilmiş tespitlerin, iddia edilen zararların mahiyeti yönünden hiçbir şekilde gerçeği yansıtmayacağını, mahkemece yaptırılan ilk bilirkişi incelemesi neticesinde alınan ilk raporda yine hiçbir araştırma yapı1madan tespit dosyasından alıntı yapılmış gibi tamamen davacı beyanlarına göre hazırlanmış olduğunu, 2. bilirkişi raporunda ise davacının ticari defter ve kayıtlarına göre zararının 171.883,07-TL olabileceğinin belirtildiğini, ikinci raporda da kaza ile zarar arasındaki illiyet bağı tespit edilemediğini, oluştuğu iddia edilen zararın tespiti yapılırken davacının stoklarında kayıtlı olan ürünler açısından hesaplama yapıldığını, balıklarla alakalı hiçbir görgüsü bulunmayan iki zabıta memurunun, sadece davacı beyanı üzerine tutmuş olduğu tutanakların kabul edilebilir olmadığını, tanıkların, balıkların cinsleri hakkında bilgi sahibi olmadıkları gibi imha edildiğine ilişkin tutanakta yer alan balıkların cinslerini, miktarlarını da kontrol etmediklerini, zarar gördüğü iddia edilen ürünlerin ticaretini yapan davacı şirketin ürünlerini, korumak için gerekli tedbirleri alıp almadığı ve buna göre zararın artmasında davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı hususunda gerekli değerlendirme yapılarak, gerekirse bu konuda bilirkişi raporu alınmak suretiyle, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme yapıldığını, devrilen kule vincin çarptığı yerin davacının işyerinin çatısı olması ve bu çarpma neticesinde iddia edilen şekilde bir zararın olmasının fiilen imkansız olmasına rağmen bu hususta hiçbir tespit yapılmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, haksız fiil nedenine dayalı maddi tazminat talebine ilişkindir. Dosya kapsamından; 28.11.2015 tarihinde davalı tarafın sorumluluğunda bulunan inşaattaki kule vincinin devrilmesi sonucunda davacıya ait deniz ürünlerinin depolanıp pazarlandığı iş yerine zarar verdiği anlaşılmaktadır. Hükme dayanak ilk rapor 30/06/2016 tarihli raporda dava konusu yapılan olayla ilgili davacı tarafın deniz ürünleri ve binada meydana gelen hasar ile makinelerin görmüş olduğu zarar toplamının 585.378,69-TL olduğu belirlenmiştir. Bu bilirkişi heyetinde inşaat mühendisi, makine mühendisi ve hukukçu bilirkişiler yer almaktadır. İkinci bilirkişi raporunda ise özetle zarar gördüğü iddia edilen makinelerin demirbaş kayıtlarının olmadığı, sadece marinasyon makinesine ait kayıtların olduğu, ticari kayıtlarda yer alan bilgi ve belgelere göre de toplam zararının makine ve deniz ürünleri kapsamında 171.883-TL olduğun mütalaa etmişler, bahsi geçen olay öncesi ve sonrası stok mizanı ile karşılaştırılması için gereken belgelerin sunulmadığının belirtildiği, raporda makinenin hurda değerine ilişkin görüş bildirilmediği görülmüştür. İlk derece mahkemesince tespit raporu ve ilk rapor hükme esas alınmış, makine ve teçhizat yönünden 219.145,35-TL; ticari defterlerinde yer alan kayıtlara göre deniz ürünlerinde meydana gelen kaydi zararın 18.097,17-TL olduğu; davacı tarafın Belediye görevlileri tarafından imha edilen deniz ürünleri bedelinin toplam 348.135-TL olduğunu iddia ettiği, ancak söz konusu bedelin kesin olarak belirlenemediği, zira davacı şirketin basiretli iş adamı gibi özellikle ticari kayıtlarında yer almayan deniz ürünleriyle ilgili oluşan zararının tespiti amacıyla olayın hemen akabinde herhangi bir tespit yaptırmadığı, bu bağlamda kayıtlarda yer almayan ancak toplanan delillere göre olması muhtemel 348.135-TL zarar yönünden TBK 50/2 maddesi gereğince %40 indirim yapılmak suretiyle davacı tarafın oluşan zararının 208.881-TL olduğu değerlendirilmiş ve bu bağlamda davacı tarafın ispatlanan ve kabul edilebilecek toplam zararının 219.145-TL + 9.779-TL + 8.317-TL + 208.881-TL olmak üzere toplam 446.122-TL olduğu kabul edilmiştir. Ancak yapılan bu inceleme eksik ve yetersizdir. Mahkemece ticari kayıtların sahibi lehine olduğu kadar aleyhine de delil teşkil edeceği düşünülerek ve kayıtlara göre zararın tespit edilmesi, zarar gören ve şirket demirbaş kayıtlarında geçen makinelerin hurda değerlerinin düşülerek düşülmeyeceği tespit edilmeden, olay öncesi ve sonrası stok mizanı ile karşılaştırılması yapılmadan ve davacıya ait sigorta poliçesi olup olmadığı araştırılarak var ise davacıya ödeme yapılıp yapılmadığı değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken bu hususlar gözetilmeksizin karar erilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Bu sebeple davalının istinaf başvurusunun kabulüyle HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılarak dosyanın yukarıda belirtilen ve hiç incelenmeyen hususlar da gözetilerek yargılamaya devam edilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/02/2021