Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/949 E. 2019/1104 K. 01.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/949
KARAR NO : 2019/1104
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2018
NUMARASI : 2015/280 E – 2018/526 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/07/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin İstanbul Şişli’de işlettiği … ile İstanbul Büyükçekmece’de işlettiği … için elektrik hizmetlerini davalı … şirketinden aldığını ve her ay düzenli olarak elektrik faturası ödediğini, müvekkilinden tahsil edilen fatura bedelleri arasında herhangi bir kullanıma dayanmayan kayıp kaçak bedellerinin de bulunduğunu, davalı … şirketi tarafından müvekkilinden tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin haksız ve hukuksuz olarak tahsil edilmiş olduğunu ileri sürerek dava tarihinde geriye dönük 10 yıllık sürede müvekkilinden tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinden şimdilik 1.000,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müvekkiline iadesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının alacak miktarını kesilen faturalara göre belirleyebilecek durumda olmasına karşın davayı belirsiz alacak davası olarak açmasının usule aykırı olduğunu, geriye dönük 10 yıllık alacak talebinin zamanaşımına uğradığını, ayrıca taraflar arasındaki sözleşmenin 2010 yılı Nisan ayında akdedildiğini ve bu tarihten öncesine ait herhangi bir işlem bulunmadığını, davacının davaya konu ettiği bedeller müvekkili tarafından aracı olarak tahsil edildiğinden ve dağıtım şirketine ödendiğinden davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, müvekkilinin tahsil ettiği bedelleri doğrudan … aktarması sebebiyle davanın … ihbarının gerektiğini, şirketin EPDK’nın düzenleme ve tariflerine göre hareket ettiğini, EPDK tarafından belirlenen kurallara aykırı hareket etme şansının olmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.İlk derece mahkemesi tarafından abonelik sözleşmeleri, tahakkuk ve tahsilat evrakları celp edilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve “yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yapılan yargılama gideri ile 1.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine” karar verilmiştir.Söz konusu kararı davalı vekili istinaf etmiş, davacı lehine takdir edilen vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen; kayıp-kaçak bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.Dosya kapsamından; davalı şirketin Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/263 E. sayılı dosyasıyla iflasına karar verildiği, Bakırköy …. İflas Müdürlüğü … İflas sayılı dosyasında tasfiye işlemlerinin yürütüldüğü, cevabi yazı içeriğine göre, iflas kararı kesinleşmediğinden ikinci alacaklılar toplantısının yapılmadığı anlaşılmış, mahkemece 15.05.2018 tarihli celsede, iflas kararının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılmasına gerek olmadığına karar verilerek yargılama bitirilmiştir.Dairemizce yapılan incelemede 26.03.2019 tarihli kararımızla; dava devamında ve karar öncesi davalı şirket iflas edip, iflas idare memurları atandığından (iflas masası oluşmakla) vekilin, vekillik görevi son bulduğu halde, kamu düzeni nedeniyle, davalıya temsilen iflas idare memurlarına usulünce karar tebliğ edilmediğinden, bu eksikliğin giderilmesi için HMK 352/1-ç maddesi uyarınca dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiş, ilk derece mahkemesi tarafından eksiklik giderilerek dosya tekrar dairemize gönderilmiştir.Yapılan değerlendirme sonunda; kural olarak 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 191. maddesi gereğince, borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüzdür. Müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi iflâs ile kısıtlandığından, aynı Kanun’un 226. maddesi uyarınca da masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu hükmü kabul edilmiştir. Belirtilen hükümler gereğince; iflasın açılmasıyla taraf sıfatı ve dava takip yetkisi artık müflise değil, iflas idaresine ait olup, adi tasfiyede İİK’nın 226-229. maddeleri gereği iflas masasını temsil yetkisi iflas idare memurlarına, şayet basit tasfiye (İİK’nın m. 218) usulü benimsenmişse, bu temsil yetkisi İflas Dairesine aittir. Müflis, iflasın açılması ile hak ehliyetini kaybetmediği gibi dava ehliyetini de kaybettiği söylenemez. Müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkındaki taraf sıfatı ve dava takip yetkisi artık müflise değil, iflâs idaresine ait olacaktır. İflâs idaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını tespit edebilmek için, ilk önce iflâs organlarının oluşması ve her dava hakkında esaslı bilgi sahibi olunması gerekir. Bu ise, zaman isteyen bir husustur. İşte bu nedenle, İİK’nın 194. maddesi gereğince müflisin davacı ve davalı bulunduğu hukuk davalarının, iflâsın açılması ile belli bir süre için durması öngörülmüştür. İİK’nın 194. maddesine göre; “Acele haller müstesna olmak üzere iflasın açılması ile kural olarak müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ancak alacaklıların ikinci toplantısından on gün sonra devam olunabilir”İflasın açılması ile duracak olan davalar, iflâstan önce açılmış olup da halen derdest bulunan ve iflâs masasına giren mal, alacak ve haklara ilişkin hukuk davalarıdır. Davaların durduğu bu süre içinde, iflâs idaresi, duran davalar hakkında araştırma yapar ve bu davaların geleceği hakkında karar verir. Burada, müflisin davacı veya davalı olmasına göre, usul işlemleri farklılık arz eder. Müflisin davalı olduğu davalarda ise; iflâs idaresi, alacakları tahkik ederken, (İİK md. 230 vd) müflise karşı dava açan alacaklının alacağının mevcut olup olmadığı hakkında bir karar vermez; sadece, bu alacağı davalı çekişmeli alacak olarak sıra cetveline geçirir. Bu alacağın, dolayısıyla davanın kabul edilip edilmeyeceği hakkındaki kararı, ikinci alacaklılar toplantısında karar verilir. İkinci alacaklılar toplanması davaya devam edilmesine karar verirse, iflâs idaresi, ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonra davayı takip eder veya tayin edeceği bir avukat vasıtasıyla davayı takip ettirir. Bir hukuk davasının kayıt-kabul davasına dönüşmesi için davalının iflas etmesi, iflas idaresinin de dava konusu alacağı iflas masasına kabul etmemesi gerekir. Davalı tarafı dava sırasında iflas eden aleyhine iflastan önce açılan ve İİK’nın 194. madde hükmünde sayılan istisnalardan olmayan bir davaya bakan mahkemenin asıl dava konusu alacağın, ikinci alacaklılar toplanmasında, iflas masasına kaydedilip, alacağın masaca kesin olarak kabul edilip edilmediğinin araştırması ve şayet kesin suretle kayıt ve kabul edilmiş ise, konusu kalmayan davada hüküm tesisine yer olmadığına karar vermesi; masaya kayıt edilmesi istenip de alacak kısmen veya tamamen reddedilmiş ise ve kayıt-kabul davası ayrıca açılmamışsa, davaya alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü davası olarak devam edilerek, varılacak sonuç dairesinde bir karar vermesi gerekir. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2017/7164 E- 2019/3248 K. sayılı ilamı)Bu itibarla, belirtilen hususlar kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle resen incelenmesi gerektiğinden; mahkemece, davalı müflis şirket yönünden iflas idaresine gerekli tebligatların yapılıp taraf teşkili sağlandıktan sonra yukarıda açıklanan usullere göre yargılamaya devam edilip, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken ve İİK’nın 194. maddesinin hukuk davalarının “durması”ndan sözettiği halde, bu husus göz önüne alınmadan, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan, HMK 353/1-a-4 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına, açıklanan çerçevede yargılamaya esas yönünden devam etmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalı … AŞ’nin dava devamında iflas edip, 2. alacaklılar toplantısı henüz yapılmadığı dosya kapsamından anlaşılmakla, İİK 194. maddesi uyarınca durma kararı verilmesi, sonuca göre davaya devam edilmesi gerekirken, bu eksikliğe uyulmadığı, bunun uyulması zorunlu kesin usul kuralı olduğu, istisna dava türlerinden de olmadığı anlaşılmakla, hükmün bu nedenle HMK 353/1-a-4 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yargılamaya esas yönünden devam etmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 01/07/2019