Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/849 E. 2019/836 K. 16.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/849
KARAR NO : 2019/836
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/04/2018
NUMARASI : 2015/180 E – 2018/289 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/05/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça Şubat 2010 – Şubat 2015 tarihleri arasında düzenlenen elektrik faturalarında, herhangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerin belirlenerek davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.Dosyanın incelenmesinde davacı tarafın dava dilekçesinde değer belirtmeksizin davayı belirsiz alacak davası olarak açtığı, ancak tevzi formunda dava değerinin 30.000,00 TL olarak gösterildiği, yargılama sırasında bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada haksız tahsil edilen bedellerin 25.482,25 TL olarak hesaplandığı görülmüştür.Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Söz konusu kararı davalı vekili istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesinde özetle; Anayasa Mahkemesinin kanun hakkında yapılan başvuruyu reddettiğini, çıkartılan kanunun geriye yönelik bir uygulama olmadığını, dava konusu bedellerin 6719 sayılı yasanın yürürlüğünden önceki mevzuata göre de alınması gerekli bedeller olduğunu, söz konusu yasanın bu duruma sadece açıklık getirdiğini, davacının dava başında da haklı olmadığını,kararda aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması ve kendileri lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu beyanla, ilk derece mahkeme kararının bu yönlerden kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Davalının istinaf taleplerinin incelenmesiyle; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece “dava konusuz kaldığından; esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi ve HMK 331/1 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve bu kapsamda vekalet ücretinin haksız tarafa yükletilmesinde usul ve hukuka aykırlık bulunmamaktadır. Çünkü davacının, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, davaya konu bedelleri tahsil eden davalılar davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında davalılar lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilemeyeceği için davalının bu yöndeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin benzer davalarda, eldeki davalara yönelik, yürürlüğe giren bu yasa nedeniyle davanın konusunun kalmadığına dair karar verilmesi gerektiği yolundaki emsal 2017/13140 E – 2017/16544 K sayılı ve 2017/13142 E – 2017/16545 K sayılı kararlarındaki gibi tespit hükmünde davanın konusunun kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi usul ve hukuka uygun bulunmuştur.Davalı tarafın maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğine ilişkin istinaf sebebi yönünden ise, uyuşmazlığın niteliği de gözetildiğinde davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm,esasında dava konusu bedellerin, davalı tarafça alınıp alınamayacağına dair mahkemece yapılan belirlemeye ilişkin bir tesbit hükmü olduğundan, bu durumda parasal bir talebe ilişkin olsa da davada gerek bu konudaki Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin muhtelif emsal kararları, gerekse açıklanan gerekçe uyarınca Avukatlık Asgari Ücret Tarife’sinin nisbi vekalet ücreti hükümlerinin uygulanması sözkonusu olamayacağından, davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği halde mahkemece nispi vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Açıklanan nedenlerle; davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile aşağıdaki şekilde yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca karar düzeltilerek yeniden esas hakkında;1-Davacı tarafın talebi uyarınca davası konusuz kaldığından esas hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, 2-Alınması gerekli 35,90 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 512,33 TL nin mahsubu ile bakyie 476,43 TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca takdir edilen 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesine,4-Davacı tarafça yapılan 35,90 TL peşin harç, 27,70 TL başvuru harcı, 4,10 TL vekalet harcı, 0,60 TL dosya masrafı, 673,50 TL bilirkişi /posta/ tebligat gideri olmak üzere, toplam 741,8 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davalının yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafça yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, Sair istinaf sebeplerinin reddine, İstinaf incelemesi ile ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,Davalının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 23,63 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/05/2019