Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2019/834
KARAR NO: 2021/263
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/12/2018
NUMARASI: 2015/481 E – 2018/1335 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 04/02/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … abone numarası ile davalı şirketin müşterisi olduğunu, abonelik adresinde davalı şirket elemanları tarafından yapılan inceleme neticesinde sayacın eksik kayıt yaptığını belirterek sayacın söküldüğünü, daha sonra da sayaca müdahale edildiği gerekçesiyle40.846,60 TL kaçak elektrik ve 429,20 TL ek tüketim faturası düzenlendiğini,davacının kaçak elektrik kullanmadığını, sayaç değişiminden sonra tüketimde bir artış olmadığını belirterek, faturalara konu borç sebebiyle 39.000,00 TL. nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile elektriklerinin işbu fatura ile kesilmemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kullandığı kaçak elektrik bedeline ilişkin düzenlenen faturanın kendisinden talep edilmesine rağmen bu güne kadar ödemediğini, davacının kullanılan kaçak elektrik bedelinin yanlış hesaplandığı yönündeki iddialarını da kabul etmediklerini, tutulan kaçak elektrik tespit tutanaklarının EPDK yönetmeliklerindeki tarifeler esas alınarak hesaplanmakta olup hukuka uygun olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davanın 20/01/2014 tarihinde açıldığı ,borcun taksitlendirilerek 06/02/2015 tarihinde ödendiği anlaşılmıştır. Mahkeme alınan ilk bilirkişi raporunda ,sayacın, sayaç mühürleri ile oynanarak, sayaç ölçü devresine ait fazların giriş çıkışlarının kısa devre etmek suretiyle kaçak elektrik kullandıldığı, kullanılan kaçak elektrik kullanım bedelinin 3.792,42 TL. normal tüketim bedelinin ise 13.827.73 TL. olmak üzere toplam 17.620.15 TL hesaplama yapıldığını,davalı tarafın itirazı doğrultusunda alınan ek raporda ,sayaca müdahale nedeniyle davacının kaçak elektrik kullandığı ve bu kullanım nedeni ile yönetmelik gereği tahakkuk etmesi gereken toplam utara vergi ve fonlar eklendiğinde tutarın 29.399.85 TL. olduğunun saptandığı,raporlar arası çelişki açısından aynı elektrik mühendisi bilirkişiden alınan sonraki raporda yine kaçak kullanım bedelinin fon ve vergiler dahil bedelinin 29.399,85 TL. Olduğunun bildirildiği, davacının dava konusu borcu taksitlendirerek tamamının 06/02/2015 tarihinde ödediğine ilişkin davalı kurum yazısı gereği bu kez …’dan alınan bilirkişi raporunda davacının faizleri ile birlikte yaptığı tüm ödemeler toplamından borcu olan 29.399,85 TL çıkartıldığında davacının fazladan 20.556,03 TL. fazladan ödeme yaptığının belirlendiğini,buna göre tüm bilirkişi raaporları kapsamında , … seri nolu fatura ile 40.846.60 TL. ve … seri nolu fatura ile de 439,20 TL. olmak üzere toplam 41.285.80 TL. borç tahakkuk ettirilmiş ise de davacının toplam borcunun 29.399,85 TL. olduğu ve bu nedenle davacının (41.285,80 TL. – 29,399,85 TL. =11.885,95 TL.) 11.885,95 TL. borçlu olmadığının anlaşıldığını, davacının fazla olan bu miktarı da ödediğinden bu miktar bakımından dava İİK. m. 72/6 kapsamında istirdat davasına dönüşmüş ise de davacı 39.000.00 TL. bakımından menfi tespit davası açmış olduğundan, taleple bağlılık ilkesi gereği (39.000.00 TL. – 29.399,85 TL. = 9.600,15 TL.), davacının 9.600,15 TL. borçlu olmadığını tespiti ile bu miktarın sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde ödemenin yapıldığı 6.2.2015 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili gerektiği gerekçesiyle ; “Davanın kısmen kabulü ile , davacının … seri ve 40.846,60 TL ve … seri nolu ve 439,20 TL miktarlı faturalara konu ve toplamı 41.285,80 TL olan borç bakımından (39.000,00 TL üzerinden talepte bulunulması ve taleple bağlılık gereği) 9.600,15 TL borçlu olmadığının tespitine, 9.600,15 TL’nin 06/02/2015 tarihinde ödenmiş olduğu anlaşılmakla bu miktarın ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan istirdatı sureti ile tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Kararı davacı vekili ile davalı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde;bilirkişi raporunda davacının 11.885,95 TL fazla ödeme yaptığının belirlenmesine rağmen mahkemece 9.600,15 TLnın istirdadına karar verildiğini,davacının 2.285,80 TL daha istirdata hak kazandığını,bu tutarda dahil olmak üzere 9.600,15 TL yerine 11.885,95 TLnın iadesine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bu yönüyle kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde ;eksik tüketim hesabının 12 ay yerine 223 gün üzerinden yapıldığını,raporun mevzuata aykırı ve hatalı hesaplamaya dayandığını belirterek davanın reddi ile kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava dosyası istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiş ise de, 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunununda Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair 6763 sayılı yasa ile, HMK 341. madde 2. fıkrasında “Miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir” şeklinde yapılan yasa değişikliği 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Karar tarihi itibarıyla, kesinlik sınırı ise 3.560,00 TL’dir. Somut uyuşmazlıkta,davacının istinaf konusu ettiği dava değeri 2.285,80 TL olduğundan, karar tarihinde davacı yönünden miktar itibarıyla karar kesindir. Bu itibarla, istinaf konusu kararın HMK 341. ve 346. maddelerine göre kesin olması sebebiyle, davacının istinaf dilekçesinin HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir. Elektrik mühendisi bilirkişi tarafından sunulan kök raporda vergi fonların ilave edilmeden hesaplama yapıldığı,aynı bilirkişiden alınan (bazısında heyette hukukçu bilirkişininde bulunduğu) ek raporlarda ise yapılan hesaplamalara vergi ve fonların da ilave edildiği anlaşımakla,son bilirkişi sadece davacının faizlerde dahil ödediği kısımdan önceki ek raporlarda belirlenen davacı borcu düşülerek hesaplama yaptığından,baz alınan ve hesaplanan borç miktarının aynı olduğu görülmektedir. Buna göre davacı tarafça sayaca müdahale edildiği açıktır. İlgili yönetmelik 29/1.maddede kaçak tüketim miktarının hesaplanma şeklinin belirtildiği,somut olayda tesisatın son okuma tarihinin 12/01/2013, kaçak tespit tarihinin 08/02/2013 olduğu,kaçak tüketim hesabında bu iki tarih arasındaki süre olan 28 günün esas alınarak hesaplama yapıldığı görülmekle birlikte, kaçak ek tüketim hesabında ise ,aynı yönetmeliğin 29.madde 2 ve 3.bentlerine göre yapılan hesaplamada ise, kaçağa konu sayacın takılma tarihi 29/06/2012 ile kaçak tespit tutanak tarihi olan 08/02/2013 arasında ek tüketim için 223 gün süre yönünden geriye gidilerek hesaplama yapılması gerektiği belirtilerek, bu nedenle 12 aylık süre uygulamasının yapılmadığının detaylı şekilde hükme esas ek raporlarda açıklandığı ,belirtilen süreler yönünden kaçak ve ek tüketim hesaplarının ve her ikisinin toplam bedelinin fon ve vergiler dahil toplam 29.399,85 TL olarak hesaplanmasının bu yönüyle ilgili yönetmelik ve mevzuata uygun olduğu anlaşılmıştır. Hükme esas alınan elektrik mühendisi bilirkişi … ve hukukçu bilirkişi … tarafından sunulan ek rapor ile elektrik mühendisi bilirkişinin tek 2.ek raporu taraf,mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olduğu gibi,son alınan diğer …’dan alınan bilirkişi raporunda ise, yine davacının toplam 29.399,85 TL borçlu bulunmasına rağmen ödediği toplam tutarın faizleri ile birlikte istirdata konu miktar yönünden 20.556,03.TL fazla iade hesaplaması yapıldığı gözetilerek,davacın toplam borcunun tüm ek rapor ve son alınan raporda aynı 29.399,85 TLolduğu açığa çıktığından,yeni bilirkişi incelemesinin davaya katkı sağlamayacağı belirlenmiştir. Mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur.Davalının gerek hükme dayanak bilirkişi raporu ve gerekse kaçak ve ek tüketim hesaplamasında bilirkişi tarafından hesaplanan 28 günlük kaçak ve 223 günlük ek tahakkuk süresine göre , raporda baz alınan süreler yönünden istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Bu itibarla, davacının istinaf dilekçesininn HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca kesinlikten reddine, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davacının istinaf dilekçesinin, HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca karar kesinlik sınırı altında kaldığından reddine, B-Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine, Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davacıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalının alınması gereken 655,79 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 163,94 TL harcın mahsubu ile bakiye 491,84 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 04/02/2021