Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/819 E. 2021/678 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2019/819
KARAR NO: 2021/678
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/04/2017
NUMARASI: 2016/338 E – 2017/355 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 09/03/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili ile davalı sigorta şirketinin uzun bir süreyle karşılıklı ticari faaliyette bulunduğunu, müvekkilinin davalı şirketten aldığı sigorta hizmetleri karşılığında davalıya muhtelif tarihlerde ödemeler yaptığını, taraflar arasındaki ticari ilişki devam ederken 2010 yılı sonlarında kendi bünyesi içerisinde yönetim kadrosunu değiştirdiğini, bu süreçte müvekkilinin, davalı şirketin eski yönetim kurulu üyeleri tarafından yeni kurulan … A.Ş ile çalışmayı tercih ettiğini, bu nedenle 2011 yılında davalıdan hizmet almadığını ve davalı şirket ile ticari ilişkinin aynı yıl içinde sona erdiğini, 2016 yılı başında müvekkilinin şirket kayıtlarının incelenmesi sırasında 2011 yılında çalışmaya başladıkları dava dışı … A.Ş. den sigorta poliçesi gelmiş olmasına rağmen bu poliçe bedelinin artık hizmet almadıkları ve artık çalışmadıkları davalı …nin hesabına hataen ödendiğinin tespit edildiğini, bu tespit üzerine o dönemle ilgili olarak şirket kayıtlarının detaylı olarak incelenmesi üzerine davalı şirkete hataen fazla ödemeler yapıldığının anlaşıldığını, görüşmeler yapılmasına rağmen fazladan ve hataen yapılan ödemelerin taraflarına iade edilmediğini, ticari defter ve kayıtlarına göre davacının davalıdan 12.379,52 Euro ile 1.433,01 USD alacağının mevcut olduğunu, TCMB’nin 23/03/2016 tarihli verilerine göre 1 Euro nun TL karşılığı efektif satış kuru 3.2202 olup 1 Amerikan dolarının TL karşılığının efektif satış kurunun 2.8788 TL olduğunu, buna göre dava tarihi itibari ile davacının davalıdan 42.877,96 TL alacağı olduğunu, fazlaya ilişkin alacak ve talap hakkı saklı kalmak üzere davalıdan dava tarihi itibariyle TL cinsinden alacağının tahsiline, alacağa dava tarihi itibari ile avans faizi işletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinin ıslahı dilekçesinde özetle:davacı ile davalı sigorta şirketi arasındaki sigortalama ile ilgili geçmişte ticari ilişki olduğu konusunda bir itilafın olmadığını, davalı şirketin 2010 yılında yönetiminin değiştiğini, 2014 yılında da sermaye ve ortaklık yapısının bir daha değiştiğini bu konuda da bir itilafın olmadığını, davacı tarafından iddia edilen fazladan ödeme için, davalı tarafından fazla ödemenin tespiti için çalışmalara başlandığını, “Alıcılar hesabı” üzerinde yapılan inceleme sonucunda davacı hesabının borç veya alacak bakiyesi vermediğinin resmi defter kayıtlarına dayanarak tespit edildiğini, talebin zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece,davacının bu parayı kendini borçlu olduğunu zannederek ödediğini iddia ettiğine göre en geç 2011 yılı sonu itibari ile kendi ticari defterlerinde de alacaklı olunan miktar olarak kayıtlı olduğundan yapılan fazla ödemeyi öğrenmiş olacağı 31/12/2011 tarihinden itibaren 2 yıllık zaman aşımı süresinin dava tarihi itibari ile geçmiş olduğu, her ne kadar davalı cevap dilekçesinde zaman aşımı def’ine dayanmamış olsa da cevap dilekçesini ıslah ederek ve harcını yatırarak zaman aşımı def’ine dayandığı ,davanın zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığı gerekçesiyle , zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir. Kararı istinaf eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının ıslah dilekçesiyle zamanaşımı itirazında bulunmasını kabul etmedikleri gibi , ıslah dilekçesinde belirtilen şekilde alacağın zamanaşımına uğramadığını, davacı şirketin, yurt dışı kökenli ve tüm dünyada kurumsal ağı olan büyük bir şirket olduğunu,muhasebe kayıtları ve gelen-giden ödemeler listesinin de bir hayli hacimli olduğunu ,davalının da cevap dilekçesinde belirttiği üzere davalı şirketin ortaklık yapıları 2011 döneminde değiştiği ve davacı müvekkilinin bundan böyle yola diğer ortak ile devam etmiş olduğunu ,yeni şirket yerine eskiden olduğu gibi davalıya sehven ödeme yapılmış olup, davalının bu ödemenin sebepsiz olduğunu ve iadesi gerektiğini baştan beri bildiğini,TBK nın 82.maddesinde belirtilen 10 yıllık süre dolmadığı gibi, iade alacağının olduğunu tespit ettikleri 2 yıllık süre de dolmadan derhal dava açıldığını , bu nedenle zamanaşımı savunmasının haksız olduğunu, davacı müvekkilinin , geri isteme hakkını ilk kez 2016 yılında öğrenmiş ve bu hakkını yasal süresi içinde karşı tarafa yöneltmiş, geçmişteki ticari ilişkiye güvenerek iyiniyetle önce uzlaşıyla çözüm aramış, bu arayış sonuç vermeyince de derhal dava açmış olduğunu ileri sürerek ,kararın kaldırılmasını istemiştir. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava ,hataen ödeme yapıldığı iddiası ile sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talebine ilişkindir. Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. (TBK m. 82/1). Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan hak düşürücü süreler ile zamanaşımı süreleri, eski kanun hükümlerine tabi olmaya devam eder. Ancak, bu sürelerin henüz dolmamış kısmı, Türk Borçlar Kanununda öngörülen süreden uzun ise, yürürlüğünden başlayarak Türk Borçlar Kanununda öngörülen sürenin geçmesiyle, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi dolmuş olur. (6101 S.Y. m 5/1) Dosyadaki bilgi ve belgelere göre ,davacının ticari defterine göre 31/12/2011 tarihi itibari ile davalıdan 12.379,52 Euro, 1.433,01 Usd 1.111,92 TL alacaklı göründüğü bu kayıtlardan 12.379,52 Euro ve 1.433,01 Usd’nin davaya konu olduğu, davalının ticari defterlerine göre ise alacak veya borç bakiyesinin bulunmadığı, davacının ticari defterlerine göre davaya konu 12.379,52 Euro ile 1.433,01 Usd’nin 2011 yılı sonu itibari ile davalıdan alacaklı olduğunu gösterdiği anlaşılmıştır. Mahkeme gerekçesinde de açıklandığı üzere , davacının bu parayı kendini borçlu olduğunu zannederek ödediğini iddia ettiğine göre en geç 2011 yılı sonu itibari ile kendi ticari defterlerinde de alacaklı olunan miktar olarak kayıtlı olduğundan yapılan fazla ödemeyi öğrenmiş olacağı 31/12/2011 tarihinden itibaren 2 yıllık zaman aşımı süresinin dava tarihi itibari ile geçmiş olduğu anlaşılmaktadır. HMK 176. maddesine göre ,her iki taraf da davada yaptıkları usuli işlemlerini bir defaya mahsus olarak ıslah edebilir.Davalının da cevap dilekçesinde zamanaşımı def’ine dayanmadığı, ancak cevap dilekçesini ıslah ederek zaman aşımı def’i ileri sürdüğünden ve yukarıdaki gibi davanın 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılmış olduğu ,TBK m. 82/1 maddedeki 10 yıllık sürenin 2 yıllık zamanaşımı içinde olmak kaydıyla ,davanın azami 10 yıl içinde açılması gerektiği ,bu sebeple mahkemece verilen kararda usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 09/03/2021