Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/786 E. 2021/193 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2019/786
KARAR NO: 2021/193
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/01/2019
NUMARASI: 2018/760 E – 2019/44 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 28/01/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı/borçluya ait … plakalı aracın 01.05.2018 tarihinde onarılmak üzere … tarafından müvekkiline ait oto tamirhanesine bırakıldığını, aracın müvekkili tarafından onarıldığını ve aracın bütün onarımlarının tamamlanarak teslime hazır hale getirildiğini, müvekkili tarafından yapılan onarımların parça ve işçilik toplam maliyetinin 18.284,85TL olduğunu, aracın bütün onarımları tamamlandıktan sonra onarım masraflarının ödenmesi ve aracın teslim alınması için davalı/borçlu tarafa müracaat edildiğini ancak davalı/borçlu tarafça, aracın kiracısına teslim edildiğini, ödemeyi kiracısının yapacağını vs birtakım gerçek dışı beyanlarla araç teslim alınmadığını ve aracın onarım masraflarının da ödenmediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurulduğunu ve 2018/90003 Sor. numaralı dosya ile soruşturma başlatıldığını, aracın bütün onarımları tamamlanarak kolluk aracılığıyla davalı/borçlu tarafa teslim edildiğini ancak aracın onarım masraflarının yapılan tüm müracaatlara rağmen davalı/borçlu tarafça ödenmediğini, bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, ancak takibe, davalı/borçlu tarafça haksız olarak itiraz edildiğini, bu nedenlerle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı dosyasına davalı/borçlu tarafça yapılan 18.06.2018 tarihli haksız itirazın iptali ile takibin devamını, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının sözleşmesel ilişki içerisine girdiği kişinin ekte sunulan sözleşmeden de anlaşılacağı üzere kiracı … olduğunu, bu durumun davacının kabulünde olduğunu, bu yüzden müvekkiline yönelik açılan davanın husumet yokluğu sebebiyle reddinin gerektiğini, davacının müvekkilinden alacaklı olduğunu ve alacaklı olduğunu iddia ettiği miktarı ancak yazılı delille ispatlamasının zorunlu olduğunu, senetle ispat kuralı gereği davacının dava dilekçesinde dayandığı tanık deliline ve yazılı delil dışındaki diğer delillerin hiç birinde muvaffaktın olmadığını, davacı tarafın delillerinin arasında fatura deliline dayanmış ise de fatura deliline dayanabilmesi açık kanun hükmü ve Yargıtay kararları gereği birtakım şartlara bağlı olduğunu, bu şartların hiçbirinin müvekkili açısından sağlanamadığını, sonuç olarak açıklandığı üzere açılan davanın öncelikle husumet yokluğu sebebiyle usulden reddini, yine davacı tarafın müvekkilinden alacaklı olduğunu gösteren müvekkili tarafından imzalı bir belge olmadığından da esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından “dava dışı/kiracı … ile davalı/malik şirket arasında (araç) kira sözleşmesinin akdedildiği ve dava dışı kiracının, davalı şirkete ait aracın kira süresi içerisinde onarımı amacı ile davacı ile sözleşme ilişkisi tesis ettiği noktasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bununla birlikte husumete yönelik usulü itirazlar gereğince ilk olarak dava dışı kiracının davacı ile kurduğu sözleşme ilişkisi nedeni ile davalıya ait aracın onarım bedeli yönünden malik sıfatı ile davalı tarafa husumetin yöneltilip yöneltilemeyeceği noktası üzerinde durulmuştur. Nitekim benzer mahiyetteki ihtilaf kapsamında Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2017/951 esas, 2018/861 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; dava dışı kiracı ile davalı şirket arasında akdedilen kira sözleşmesinin “Sözleşme şartları” başlıklı 1/c maddesi kapsamında sözleşme tarihinden itibaren araçta meydana gelebilecek her türlü arıza, bakım, onarım, kaza, hasar, ceza ve yakıt giderlerinin kiracıya ait olduğunun kararlaştırıldığı, aracın onarımı ile ilgili olarak ise davacı ile davalı arasında herhangi bir sözleşme ilişkisinin kurulmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisinin varlığı davalı tarafça inkâr edilmiş olup davacı tarafça da varlığı yasal delillerle kanıtlanamamıştır. Bu durumda davalının onarım yapılan aracın maliki olması doğrudan doğruya sorumluluğunu gerektirmeyeceği” gerekçesiyle pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle;eksik inceleme ve delillerimiz toplanmaksızın karar verildiğini, aracın davalı/borçluya ait olduğu konusunda hiçbir ihtilaf bulunmadığını, aracın, aralarındaki kira ilişkisi kapsamında dava dışı …’e verildiği, …’ün ise müvekkili ile onarım amacı ile sözleşme ilişkisi tesis ettiğinin doğru olmadığını, aracın yalnızca … tarafından, onarımı yapılmak üzere müvekkiline ait tamirhaneye bırakıldığını, müvekkili ile … arasında, ödemenin … tarafından yapılacağına dair herhangi bir anlaşma bulunmadığını, sözleşme ilişkisinin onarılacak eşyayı teslim eden kişi ile kurulmuş olması ve ödemenin de bu kişi tarafından yapılması zorunluluğunun olmadığını, kira sözleşmesinin taraflarınca da kabul edildiğine dair dosya kapsamında ne yazılı, ne sözlü beyanlarının olmadığını, dosyaya sunulan kira sözleşmesinin, adi yazılı belge hükmünde olup, eski tarihli olarak her zaman düzenlenip imzalanabilir nitelikte olduğunu, davalı/borçlu şirketin kuruluş tarihi, İstanbul Ticaret Odası ve TTSG kayıtlarından da anlaşılacağı üzere 30.01.2018 olduğu halde kira sözleşmesinin düzenlenip imzalandığı tarih olarak öne sürülen tarihin ise 14.02.2017 olduğunu, onarımı yapılan … plakalı aracın kira sözleşmesinin düzenlendiği iddia edilen tarihte davalı/borçlu şirket ile ilgisiz bir gerçek/tüzel kişi adına kayıtlı ve bambaşka bir yerde olduğunu, … plakalı araçın onarımı tamamlanarak onarım bedelinin ödenmesi ve teslim için davalı/borçluya müracaat edildiğini, ancak davalı/borçlu, ödemeyi …’ün yapacağı, aracın ona teslim edilmesi vs birtakım gerçek dışı beyanlarla onarım bedelini ödemekten ve aracı teslim almaktan imtina ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin , İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak durumu bildirdiğini, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/90003 Sor. numaralı dosyası ile başlatılan soruşturmada tarafların ifadesinin alınmasına müteakip aracın kolluk vasıtasıyla davalı/borçlu malike teslim edildiğini, aracın onarımının yapıldığı, onarım bedelinin parça ve işçilik maliyeti olmak üzere toplamda 18.284,85TL olduğu konusunda herhangi bir ihtilaf bulunmadığını, tüm bu hususların mahkemece değerlendirilmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava; araç tamir bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Uyuşmazlık; yüklenici (davacı) ile araç maliki (davalı) arasında araç tamirine ilişkin sözleşme ilişkisinin bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak da davacı yüklenicinin, davalıya ait aracın onarım bedelini, araç maliki olması sebebiyle davalıdan talep etmekte haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. TBK m. 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi; yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Eser sözleşmesi, “iş sahibi” ile “yüklenici” arasında yapılan bir anlaşma uyarınca ve önceden kararlaştırılan belli bir bedel karşılığında, iş sahibinin denetimi ve gözetimi olmaksızın “bağımsız” bir çalışmayla bir nesnenin “yapımı veya bakımı-onarımı ya da üstlenilen bir işin yerine getirilmesidir. Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, işin yapılıp teslim edildiğini ve iş bedeline hak kazanıldığını kanıtlama yükü yükleniciye, iş bedelinin ödendiğini ispat külfeti ise iş sahibine düşer. TBK’nın 12. maddesi uyarınca sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir. Eser sözleşmeleri de geçerliliği şekle bağlı olmayan sözleşmelerden olmakla sözlü, yazılı veya resmi şekilde akdedilebilirler. Ancak HMK’nın 200. maddesinde bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerlerinin 2.500,00 TL’sini geçtiği takdirde senetle ispat olunması gereği düzenlemiş olup; uyuşmazlık ve karşı tarafın hukuki ilişkiyi inkarı hâlinde eser sözleşmesinin varlığının da HMK’nın 200 ve devamı maddelerine göre ispatlanması gerekir. Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; davalının aracını adi yazılı kira sözleşmesi ile dava dış 3. kişiye kiraladığı, dava dışı 3. Kişinin 01.05.2018 tarihinde onarılmak üzere davacı şirkete bırakıldığı, davacı tarafından tamir edildiği, davacının tamir bedelini davalı araç malikinden talep ettiği, davalının ise aracın onarımı için davacı şirketle aralarında yapılmış bir anlaşmanın mevcut olmadığını, aracı, tamir için davacı şirkete kendisinin değil, dava dışı 3. kişinin götürdüğünü iddia ederek, taraf olmadığı sözleşmeden doğan borçtan sorumlu tutulamayacağından bahisle ödemeden imtina ettiği anlaşılmaktadır. Esasen davacı taraf da aracın dava dışı 3. Kişi tarafından müvekkiline teslim edildiğini kabul etmektedir. Taraflar arasında araç tamirine dair yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Davacı, davalı ile aralarında araç tamirine ilişkin sözleşme ilişkisinin kurulduğunu HMK 200 ve devamı maddeleri gereğince ispat edememiştir. Hal böyle olunca mahkemece; eser sözleşmesinde, sözleşme ilişkisinin varlığını ispat yükünün yükleniciye ait olduğu, yüklenici olan davacının, davalı ile aralarında araç tamirine ilişkin sözleşme ilişkisinin kurulduğunu ispatlayamadığı göz önünde bulundurularak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 28/01/2021