Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/704 E. 2019/633 K. 16.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/704
KARAR NO : 2019/633
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2017
NUMARASI : 2015/1602 E – 2017/566 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 16/04/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan , kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 10.000,00- TL’nin avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; elektrik faturalarında yer alan kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararının tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin istenemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 Sayılı Yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir.Sözkonusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, dava açılış tarihinde geçerli mevzuat hükümlerine göre bu bedellerin alınması hukuka aykırı iken dava konusu bedellerin Yargıtay içtihatlarına ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiğini, dürüst abonelere bu bedellerin yansıtılması ile bu yasanın getirdiği düzenlemenin kanunların geriye yürümezliği şeklindeki Anayasal ilkeyi ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiğini,6719 sayılı yasanın açıkca Anayasaya aykırı olduğun ,norm denetimi için Anayasa mahkemesine başvuru taleplerinin kabul edilmemesinin de hukuka aykırı olduğunu, dava açmakta haklı olmaları sebebiyle ,davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesinin usul ve hukuka aykırı olduğunu, istinaf sebepleri olarak ileri sürülmüş, kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.Davacı red kararını, esas yönüyle kabulü gerektiği gerekçesiyle istinaf ettiğinden, davacı vekilinin istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ilk derece mahkeme kararının incelemesiyle; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde, Mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IVin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve yargılama aşamasında Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruların bekletici mesele yapılmaması hukuka aykırı bulunmamıştır. Nitekim, ilk derece mahkemesi kararından sonra Anayasa Mahkemesi Elektrik Piyasası Kanunu’nun (EPDK) kayıp-kaçak bedellerinin tüketiciden tahsil edileceğine dair tüm hükümlerin iptal istemini reddederken, EPDK tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin sadece Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu öngören kural, hak arama özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahalede bulunduğundan, bu kuralın iptaline, kayıp kaçak bedellerine ilişkin dava konusu düzenlemelerin büyük çoğunluğunun Anayasaya’ ya aykırı bulmayarak iptal talebinin reddine karar verdiği, iptal kararının, 15/02/2018 tarih ve 30333 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı (E.2016/150, K.2017/179,T.28/12/2017) böylece kısmi iptal kararının yayımlanmasıyla, hüküm doğurduğu, istinafa konu kararın ise bu tarihten önce verildiği anlaşılmıştır. Artık, yasanın, Anayasaya aykırılığı iddiasının ve norm denetimi talebinin bir etkisi kalmamıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir.Dairemizce verilen 2017/24 E. sayılı ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/382 E. sayılı bu konudaki istinafla sınırlı yaptığı inceleme sonucu, red kararını, muhafaza ederek sadece vekalet ücreti ve yargılama giderini düzelterek verdiği kararının Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/12005 E ve 2017/13884 E sayılı onamaları da emsal alındığında, davacının, kabule göre konusuz kalma nedeniyle karar verilmesi yolunda bir istinaf talebi olmadığı da dikkate alınarak, istinaf talepleri ile sınırlı inceleme sonucu red kararı muhafaza edilerek, mahkemece, yasa değişikliği nedeniyle davanın reddine dair karar, davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar gibi vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden aynı hukuki etkiye sahip olacağı, davacı mevzuat değişikliği sonrası haksız çıkmış olsa da, davacı dava tarihi itibariyle, uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu bu davasında, dava tarihinde haklılığı (Baki Kuru dördüncü cilt sayfa 3687) göz önünde tutulduğunda, 6100 sayılı HMK 331. maddesi kapsamında davasında mevzuat değişikliği sonrası haksız duruma düşen davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine de hükmedilmesi gerekeceğinden, 6100 sayılı HMK 331. maddesi gereğince, davacı lehine yargılama gideri ve maktu vekalet ücreti takdir edilmemesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.Açıklanan nedenlerle; davacının istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan inceleme sonucu, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile red kararı muhafaza edilerek karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek, “davacı lehine 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin ve davacının yaptığı yargılama gideri ile yatırdığı peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine” ibaresi hükme eklenmek suretiyle yeniden karar verilmesine, sair istinaf sebeplerinin reddine karar verilmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan inceleme sonucu, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile red kararı muhafaza edilerek vekalet ücreti ile yargılama gideri yönünden karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek, yeniden esas hakkında;1-Davanın REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 31.40 TL harcın, peşin olarak alınan 170,78-TL harçtan mahsubu ile artan 139,38-TL harcın, hüküm kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,3-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT gereğince 1.980,00 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,4-Davacının yaptığı 814,20 TL yargılama gideri ve yatırılan 31.40 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine5-Davanın yasa değişikliği nedeniyle reddine karar verilmesinden dolayı , davalı vekili yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,6-HMK.nın 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Sair istinaf sebeplerinin reddine, istinaf incelemesiyle ile ilgili olarak, Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 74,60 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/04/2019