Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/660 E. 2019/564 K. 08.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/660
KARAR NO : 2019/564
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/10/2018
NUMARASI : 2016/675 E – 2018/1055 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 08/04/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, herbir davalı için ayrı ayrı olmak üzere 4.000,00 TL’den şimdilik toplam 12.000 TLnın ticari avans faizi oranında temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde özetle, kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, davacının davasının reddine karar verilmiştir.Söz konusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir.Davacı taraf istinaf sebepleri olarak, dava konusu bedellerin Yargıtay içtihatlarına ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiğini, 6719 sayılı yasanın Anayasa’ya aykırı olduğunu,Anayasa Mahkemesinde açılan iptal davasının henüz sonuçlanmadığını,EPDK nın düzenleyici işlemlere uygun olup olmadığının tespiti gerekirken bu tespitin yapılmadığını,eksik inceleme ile karar verildiğini,dava tarihi itibarıyla davanın dinlenebilir olduğunu,davanın reddinin kabul edilemez olduğunu,emsal kararlara göre davanın konusu kalmadığı ve dava lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verildiğini, kabule göre de, red ve buna bağlı davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirinin hatalı olduğunu, yasa nedeniyle davanın konusuz kaldığını, dava açmakta haklı olmaları sebebiyle, her bir davalıdan ayrı ayrı davacı lehine maktu vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesinin usul ve hukuka aykırı olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava tarihi olan 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde, Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. (Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2) Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IVin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve yargılama aşamasında Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruların bekletici mesele yapılmaması hukuka aykırı bulunmamıştır. Nitekim, ilk derece mahkemesinin kararından önce Anayasa Mahkemesi Elektrik Piyasası Kanunu’nun (EPDK) kayıp-kaçak bedellerinin tüketiciden tahsil edileceğine dair tüm hükümlerin iptal istemini reddederken, EPDK tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin sadece Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu öngören kural, hak arama özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahalede bulunduğundan, bu kuralın iptaline, kayıp kaçak bedellerine ilişkin dava konusu düzenlemelerin büyük çoğunluğunun Anayasaya’ ya aykırı bulmayarak iptal talebinin reddine karar verdiği, 28 Aralık 2017 tarihinde yapılan müzakere sonucu verilen ret ve bazı hükümlerin iptal kararının, 15/02/2018 tarih ve 30333 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı (E.2016/150, K.2017/179,T.28/12/2017), böylece kısmi iptal kararının 15.02.2018 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanmasıyla, hüküm doğurduğu, istinafa konu kararın ise bu tarihten sonra verildiği anlaşılmıştır. Artık, yasanın, Anayasaya aykırılığı iddiasının bir etkisi kalmamıştır. Davacının bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.Davanın açılış tarihi, 6719 Sayılı Kanun ile, 6446 Sayılı Kanun’da yapılan değişiklik tarihi ile aynıdır. Diğer deyişle, dava açıldığında, 6719 Sayılı Kanun ile getirilen değişiklikler yürürlüğe girmiş olup, artık, davacının, dava açıldığı andaki mevzuata göre davanın açıldığı anda haklılığından söz edilemez. Zira 6719 Sayılı Kanun ile, 6446 Sayılı Kanun’da yapılan değişiklik sonucu, dava konusu bedellerin maliyet unsuru olarak faturalarda yer alacağı açıkça düzenlenmiş olup, bu düzenlemeye rağmen dava açıldığından, davacının, dava tarihinde haklılığı kabul edilemez. Bu nedenle, red kararı yerinde bulunduğundan ve bu gerekçeye uygun davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdiri usul ve hukuka uygun bulunmakla, davacının bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.Ayrıca dava açıldığında, dava konusu bedellerin hiç alınmaması gerektiği dava edildiğinden, fazla alındığı ve kurul kararlarına uygun alınmadığı yolunda bir iddia ve talep olmadığından, taleple bağlılık kuralı gereği, dava konusu ile sınırlı inceleme yapıldığında da; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/5200 Esas, 2019/115 Karar sayılı bu konudaki emsal kararı gözetilerek bu yöne dair istinaf başvurusunun da reddi gerekmiştir.Böylece istinaf konusu kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu anlaşılmakla, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 madesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına ve istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına,İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 08/04/2019