Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/632 E. 2021/614 K. 02.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/632
KARAR NO : 2021/614
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2018
NUMARASI: 2017/956 E – 2018/1303 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 02/03/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında “…” adlı hizmetin sağlanmasına ilişkin anlaşma sağlandığını, buna göre davalının aldığı hizmete binaen ürün fiyatı olarak belirtilen 4.558,97 TL’yi ödemekle mükellef olduğunu, ancak sözkonusu borcun ödenmediğini, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile fatura alacağının tahsili amacıyla davalı borçlu hakkında ilmasız icra takibi başlatıldığını, davalının takibe konu borca itiraz ettiğini, takibin durdurulduğunu, söz konusu anlaşmaya göre “…”olan ürünün karşılığı olarak 06/06/2017 tarihinde fatura düzenlenerek müvekkilince davalıya gönderildiğini, söz konusu faturanın müvekkili şirket tarafından ticari defterlere de işlendiğini, itiraz olmaksızın kesinleştiğini beyanla, kesinleşen bu fatura dikkate alınarak icra takibine vaki itirazın iptali ve takibin devamıyla birlikte, borçlunun %20 den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanca 06/06/2017 tarihli ve 4.558,97 TL tutarlı fatura dayanak gösterilmek suretiyle müvekkili şirket aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığından anılan takibe itiraz edildiğini, davacının yasal yetkilendirmesi olmaksızın hizmet satma taahhüdünde bulunduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşme ile davacının müvekkiline internet hizmeti sağlamayı taahhüt ettiğini, bu hizmetin ancak 5809 sayılı Yasa kapsamında yetkilendirilmiş kişilerce verilebileceğini, davacının ise böyle bir yetkilendirmeyi haiz olmadığını, bu nedenle müvekkilince sözleşmenin feshedildiğini, davacının müvekkiline herhangi bir hizmet sunmadığını beyanla davanın reddine, davacı yanca müvekkilini zarara uğratma amacı ile haksız ve dayanaksız olarak başlatılan dava konusu icra takibi sebebi ile müvekkili lehine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece, Davanın KABULÜ ile davalının İstanbul …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına itirazının İPTALİ ile takibin talep edildiği şekilde aynen DEVAMINA,Hüküm altına alınan alacak üzerinden hesaplanan 911,80 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Kararı istinaf eden davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının uyuşmazlığa konu hizmeti sunmasının hukuken mümkün olmadığını, 5809 Sayılı Kanun uyarınca konusu hizmeti sunabilmesi için yetkilendirmesi olmadığını, bu sözleşmenin yanıltıcı olduğunu, emredici hukuk kurallarına aykırı olduğunu, bu yüzden baştan itibaren geçersiz olduğunu, mahkemenin sözleşme ile üstlenilmesinin edimin yerine getirilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmadığı konusunda yanıldığını, geçersiz sözleşmeye ilişkin davalıdan bedel talep edilmesi mümkün değilken, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin TBK m.97 gereği bedel ödeme yükümlülüğünün doğmadığını, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun yalnızca tarafların ticari defterlerinin incelenmesinden ibaret olduğunu, borca itiraz nedenlerinin üstlenilen hizmetin verilmemesi olduğunu, bilirkişi raporunun birçok eksiklik teşkil ettiğinden hükme esas alınamayacağını, s icra inkâr tazminatına hükmedilmesi için gerekli koşulların oluşmadığını, salt faturaya dayanarak davanın kabulüne karar verilmesinin, ayrıca icra inkâr tazminatına da hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu beyanla , kararın kaldırılması istenmiştir….nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Davanın dayanağı olan, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, davacı tarafından davalı aleyhine faturaya dayalı 4.558,97 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının defterlerine göre davacıya herhangi bir borcun olmadığını beyanla itiraz ettiği, takibin durduğu anlaşılmıştır.Mahkemece, tarafların ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi vasıtasıyla yaptırılan inceleme sonucunda hazırlanan raporda ; her iki tarafın incelemeye sunulan ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmuş olduklarını, davacının ticari defterlerinde takip konusu faturanın kayıtlı olduğunu ve davacının takip tarihi itibariyle 4.558,97 TL alacaklı olduğunu, takip konusu faturanın davalının ticari defterlerinde de kayıtlı olduğunu ve takip tarihi itibariyle davalının defterlerine göre de davacının 4.558,97 TL alacaklı olduğunu tespit ve beyan etmiştir.Davalı taraf cevap ve istinaf dilekçelerinde ,davaıdan sözleşme ve fatura konusu hizmeti almadığını ,davacının 5809 Sayılı Kanun uyarınca konusu hizmeti sunabilmesi için yetkilendirmesi olmadığın ileri sürmüştür.Bilindiği üzere fatura, tek başına hizmetin verildiğini gösteren bir delil değildir.Ancak,takip konusu fatura her iki tarafın ticari defterlerinde de kayıtlıdır.Ticari defterliren usulüne uygun tutulduğu tesbit edilmiştir. Tarafların tacir olması nedeniyle, davacının verdiği internet hizmetinden doğan alacağının ve davalının ise aldığı hizmet nedeniyle doğan borcunun TTK 66 ve devamı maddeleri gereğince ticari defterlerinde kayıtlı olması gerekmektedir. Bu nedenle TTK 80 ve devamı maddeleri uyarınca, davaya konu alacağın var olup olmadığı ve miktarının her iki tarafın ticari defterleri üzerinde yapılacak bir incelemeyle açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. 6100 sayılı HMK’nın 222. maddesinde ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış olması, defter kayıtlarının birbirini doğrulaması ve bunun yanında diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların da bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Davada, HMK 222 madde koşullarının gerçekleştiği ,buna göre usulüne uygun tutulmuş ticari defterler tutan lehine delil niteliğinde sayılacağından, davacının alacağının isbatlandığının kabulü gerekmiş ,bu durumda, davalının hizmetin alınmadığı savunmasına itibar edilemeyeceği,yetkilendirme olup olmadığına ilişkin savunmanın da ,davacı tarafça hizmetin verildiği ispatlandığından sonuca etkisinin bulunmadığı kanaatine varılmış, davalının istinaf talebinin bu sebeplerle HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 311,42 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 77,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 233,57 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 02/03/2021