Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/619 E. 2021/606 K. 02.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2019/619
KARAR NO: 2021/606
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2018
NUMARASI: 2018/55 E – 2018/1026 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 02/03/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ait 13/02/2013 trafiğe çıkış tarihli … plakalı … marka aracın 04/01/2016 tarihinde 69.868 kmde iken ön takımdan gelen ses şikayetiyle … Ltd. Şti.’nin Tuzla servisine bırakıldığını, AKS millerinin değiştirilmesi gerektiğini ve 1.956,60 EURO masraf çıkartıldığını, garanti bitiminin akabinde AKS değişimi gerekliliğinin ortaya çıkması standart bir araçtan beklenmeyeceğinden bu parçanın garanti kapsamında değiştirilmesinin talep edildiğini , ancak davalı tarafından %70’inin karşılanacağının bildirildiğini, aracın tamir ettirildiğini, aracın 03/04/2016 tarihinde henüz 5.000 km yol kat ettikten sonra 75.383 kmde iken seyir halindeyken bir anda durması ve çalışmaması üzerine tekrar ilgili servise bırakıldığını, aracın turbosunun bozulduğunu ve 1.679,55 EURO fatura çıkartıltığını, bu masrafın davalı tarafça karşılanmayacağının bildirildiğini, araçtaki durumun tespiti için İstanbul Anadolu 15. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/42 D.İş sayılı dosyasından 20/04/2016 tarihli bilirkişi raporu alındığını, davalının ağır kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla 7.488,19.-TL’nin ödeme tarihinden başlayarak ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacının ayıp iddialarını kabul anlamına gelmemek üzere, müvekkili şirketin dava konusu aracın satıcısı olmadığını, dolayısıyla davanın müvekkili şirket açısından husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini , dava konusu araca ilişkin taleplerin zamanaşımına uğramış olduğunu, davanın zamanaşımı sebebiyle reddi gerektiğini, davacı tarafın Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu’nda öngörülmüş yasal ihbar ve muayene yükümlülüklerine uymamış olup, bu nedenle ilgili yasadan kaynaklanan seçimlik hakları kullanma hakkını kaybettiğini, davacı tarafın talebi üzerine gerçekleştirilen delil tespitinin müvekkili şirkete tebligat yapılmadan gıyapta yapıldığını , anılan bilirkişi raporunun teknik bir incelemeye veyahut gerekçeye dayanmadığını , dava konusu araçta üretim hatasından kaynaklanan herhangi bir ayıp bulunmadığını, davacının ayıp olarak nitelendirdiği hususların kullanım hatasına ve/veya müşteri memnuniyetsizliğine dayanmakta olduğunu, davacı tarafın, dava konusu aracın garanti süresi dolmuş olan aracın tamir bedelinin iadesi talebinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, bilirkişi raporu itibariyle davacının aracında meydana gelen arazıların turbo arızası nedeniyle gizli ayıp mal niteliğinde olduğu tespit edildiğinden davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle, Davacının davasının KABULÜ ile 7.488,19 TL bedelin dava tarihiden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Kararı istinaf eden davalı vekili istinaf dilekçesinde ; ” mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu usul ve yasaya aykırı şekilde düzenlenmiş olup hiçbir teknik gerekçe içermemektedir. Yargıtay kararları ışığında, dava konusu arızanın kaynağı net ve şüpheye yer vermeyecek şekilde ortaya konulamayan bilirkişi raporu esas alınarak oluşturulan hükmün istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması gerekmektedir.Bilirkişilerin tespitleri yalnızca dava dosyasına ve gıyabımızda yapılmış olan İstanbul 15. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/42 D. İş sayılı dosyasına dayanmakta olup, sayın bilirkişinin gıyabımızda ve yine eksik incelemeye dayanarak hazırlanan delil tespit raporunda yer alan verilere dayanarak ve araç üzerinde inceleme dahi yapılmadan tanzim edilen bilirkişi raporunun hüküm kurulmaya elverişli olmadığı izahtan varestedir. Dava konusu aracın davacı tarafından ne şekilde ve hangi şartlarda kullanıldığı, kullanılan yakıt, orijinal bakım parçaları gibi durumların ayrıntılı olarak araştırılması ve bunun sonucunda tespit yapılması gerekmekte iken yalnızca dosya üzerinden yapılan incelemenin eksik incelemeye dayandığı açıktır.Huzurdaki ihtilafa ilişkin ihbar ve zamanaşımı süreleri dolmuş olup, yerel mahkemece işbu husus gözardı edilerek kurulan hüküm hukuka aykırıdır. Davacı şirketin TTK ve TBK’da öngörülen muayene ve ihbar yükümlülüklerine uygun davranması gerekirken davacı tarafça basiretli bir tacir gibi davranılmamıştır. Davacı tarafın muayene ve ihbar yükümlülüklerine aykırı hareket ettiği açıktır. Zira bahse konu araç 13.2.2013 tarihinde teslim alınmasına karşın, ayıp iddiası tarafımıza 9.12.2016 tarihinde gönderilen ihtarname ile bildirilmiştir. Teslim tarihinden 3 yıl 9 ay sonra yapılan ihbarın hak düşürücü sürelere riayet edilmemesi sebebiyle hukuken geçerliliği bulunmamaktadır.” şeklinde istinaf sebepleri ileri sürülmüştür. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava ,araç tamiri sebebiyle uğranılan zararın tazmini talebine ilişkindir. Davacı tarafça açılan davada,davalı şirketin yetkili servisi tarafından yapılan tamir işleminin ayıplı olduğu ileri sürülmektedir. Mahkemece ,yargılamada alınan bilirkişi raporu ile , davacının aracında meydana gelen arazıların turbo arızası nedeniyle gizli ayıp niteliğinde olduğu tespit edilmiştir. Türk Borçlar Kanunu 223/2 . maddesinde gizli ayıplar için;gizli ayıbın sonradan çıkması halinde halinde buna vakıf olur olmaz yükleniciye haber verme mecburiyeti getirildiğinden , gizli ayıp, kullanım sonucu ortaya çıkmış olup,dosya kapsamındaki belgelere göre , davacı tarafça 12/01/2016 tarihli yazı ile davalı şirkete ayıbın ihbar edildiği anlaşılmakla ,davalı tarafın ihbarın süresinde yapılmadığına ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporu , dosyadaki servis belgeleri ve diğer delillere göre ,uzman bilirkişi tarafından ve yöntemince hazırlandığından hükme esas almaya elverişli görülmüştür.Bu sebeplerle ,mahkemece verilen kararda usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla ,davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 511,52 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 127,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 383,64 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 02/03/2021