Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/6 E. 2019/748 K. 07.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/6
KARAR NO : 2019/748
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/05/2018
NUMARASI : 2016/26 E- 2018/422K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 07/05/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 5.000,00 TL’nin avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; elektrik faturalarında yer alan kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararının tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin istenemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 Sayılı Yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Sözkonusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde özetle, karar şekline göre, dava başında haklıyken, 6719. Sayılı Kanun ile haksız duruma düşüldüğü için lehe vekalet ücreti takdiri gerekirken, ayrıca, HMK 332/1’de, vekalet ücreti yargılama gidelerinden olup resen hükmedileceği için, dava başında ve aşamalarda vekalet ücreti talebi bulunduğu da gözetilip, hukuka aykırı bir gerekçeyle, son celse için mazeret bildirip karar verilmesini isterken, ayrıca vekalet ücreti için beyanda bulunulmadığı gerekçesiyle lehe vekalet ücreti verilmemesinin yasaya aykırı olduğunu, bu yönüyle lehe vekalet ücreti takdir edilmek üzere kararın kaldırılmasını, davalılar dağıtıcı ve pazarlayıcı olmakla, yargılama gideri ve vekalet ücretinden müşterek ve müteselsil sorumlu olduklarını, müştereken ve müteselsilen şeklinde hüküm kurulması gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını istemiştir.Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Davacı dava dilekçesinde talep ettiği tutarın davalılardan tahisilini talep etmekle birlikte, yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalıların sorumlulukları nispetinde tahsilini talep ettiğinden, ayrıca dava dilekçesindeki talebi gözetilerek yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden davacının müşterek ve müteselsil tahsiline yönelik istinaf talebi yerinde görülmemiştir.Davacının diğer istinaf taleplerinin incelenmesiyle; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır.Davacının, lehine vekalet ücreti takdiri gerektiği yolundaki istinafı yönünden yapılan incelemeye göre ise vekalet ücreti takdiri için talep gerekmez. Ayrıca; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir.Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece “Dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi yanında , HMK nun 331/1 maddesi uyarınca maktu vekalet ücretinin haksız tarafa yükletilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve hukuka aykırlık oluşturmaktadır. Yukarıda açıklanan gerekçeye binaen, dava tarihindeki mevzuat ve içtihatlar gereği haklılık durumu sebebiyle davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve hukuka aykırı olduğundan, davacı tarafın buna dair, istinaf başvurusunun kabulü ile, karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği davacı lehine maktu vekalet ücreti takdiri ile düzeltilmek suretiyle, bu konuda yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince yeniden esas hakkında;1-Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın peşin alınan 136,62 TL harçtan mahsubu ile artan 100,72 TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafça yatırılan harç dahil harcanan 246,10 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,4-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihindeki AAÜT gereği 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,5-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,Davacının diğer istinaf sebeplerinin reddine, İstinaf incelemelesi ile ilgili olarak;Davacı taraftan istinaf sebebiyle peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine,Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 73,50 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/05/2019