Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/59 E. 2020/1092 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2019/59
KARAR NO: 2020/1092
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/09/2018
NUMARASI: 2014/470 E – 2018/973 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 08/10/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Oteli adlı işletmesinin Turizm İşletme Belgesî’ne sahip olduğunu, tesisin … nosu ile davalı şirketin 08. 2013 tarihine kadar abonesi olduğunu, 2634 Sayılı Turizmi Teşvik Yasasının 16. maddesinde; Turizm belgeli yatırım ve işletmeler elektrik, gaz ve su ücretlerini o bölgede sanayi ve meskenlere uygulanan tarifede en düşüğü üzerinden öderler”, hükmünün yer aldığını, yasanın bu emredici hükmüne zaman zaman uymaktan imtina eden elektrik su dağıtım kurumlarına karşı turizm belgeli tesislerin açmış oldukları davaların lehe sonuçlandığı ve Yargıtay’ca onandığını”,”2634 Sayılı Yasanın 16. Maddesi açık ve tartışmasız şekilde yürürlükte iken müvekkili şirketin tesisinin sanayi tarifesi yerine ticarethane tarifesinin uygulandığının saptandığı, “Dava aşamasında 2003- 2004- 2005- 2006- 2007- 2008- 2009 yılları tarifelerindeki en düşük değer olan sanayi tarifesine göre; müvekkilinden haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan tahakkuk ve tahsilat tutarlarının bilirkişiler marifetiyle tespit edileceği, belirtilerek neticeten;”Müvekkilinin Turizm İşletme Belgeli … Oteli işletmesinin 27.08.2003- 16. 07. 2009 (09.2005 ile 08.2006 dönemleri hariç) dönem elektrik faturalarının 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’na aykırı olarak sanayi tarifesi yerine ticarethane tarifesinden haksız ve hukuka aykırı olarak tahakkuk ve tahsil edilmesi sebebiyle dava aşamasında gerçek bedel belirlenene kadar fazlaya İlişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile harca esas olmak üzere şimdilik 5.000,- TL den borçlu olmadıklarının tespitine, her bir faturaya ilişkin olarak ödeme tarihlerinden itibaren avans faizi oranında işlemiş faizi ve dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte borçludan istirdadına ve tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, bilahare maddi tazminat talebini ıslah ederek dava değerini 158.661,64-TL’ye çıkarmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini bu nedenle öncelikle görev yönünden reddine karar verilmesini, Husumetin … ve Hazine Müsteşarlığı’na yöneltilmesi gerektiğini, 233 Sayılı K.H.K.’nın 35.Maddesine göre “Teşebbüs, Müessese ve Bağlı Ortaklıklar ile işletmelerde üretilen mal ve hizmet fiyatlarını tespitte serbest olduğu ve fiyatların gerektiğinde Bakanlar Kurulunca tespit edilebileceğini, görevden doğan zararlarında hazinece karşılanacağını” hüküm altına alındığını, Ancak, 02/04/2004 tarih ve 2004/22 sayılı Özelleştirme Yüksek kurulu Kararı ile … ve Bağlı Ortaklıkları Özelleştirme Kapsamı ve programına alınarak, 4046 Sayılı Özelleştirme Yasasına tabi bir şirket haline getirilerek 2002/4100 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararının mesnet alındığı 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamı dışında bırakıldığını, bu nedenle de Hazine Müsteşarlığının 14/05/2004 tarihli yazısı ile 02/04/2004 tarihinden sonraki görev zararlarının Hazine Müsteşarlığı Bütçesinden karşılanma olanağının kalmadığını, … Yönetim Kurulu tarafından alınan kararın uygulanması nedeniyle husumetin Hazine Müsteşarlığı ile … Genel Müdürlüğü’ne yöneltilmesi gerektiğini,Enerji piyasası düzenleme kurulunun 14/07/2005 tarih ve 518 sayılıl kararı ile Turizm teşvik yasası ile getirilen indirimli tarife uygulaması kaldırılmış olduğunu, ticarethane tarifesinin uygulanması esası getirildiğini ifade ederek, Sayın Mahkemeden, İş bu davada husumetin, Hazine Müsteşarlığı ve … Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğini ve davanın husumet yokluğundan reddine, bu taleplerinin kabul görmemesi halinde, davanın Hazine Müsteşarlığına ihbar edilmesine, ayrıca tesisat numaraları, fatura numaralan, tutarları belirtilerek, Hazine Müsteşarlığından dava konusu alacağın ödenip ödenmediğinin sorulmasına, TEDAŞ Yönetim Kurulu Kararı ile uygulamaya konulan idari bir işlem nedeniyle, idari yargı görevli olmakla davanın görev yönünden reddine, Davanın esastan da reddi ile yargılama masraflarının davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İDM tarafından yapılan yargılama sonunda; ” Mevcut yasal düzenlemelerin tümü birlikte değerlendirildiğinde; turizm belgeli yatırım ve işletmelere, ilgili belgeleri ibraz ettikleri takdirde o bölgedeki mesken ve sanayi abonelerine uygulanan tarifelerden en düşüğü üzerinden elektrik enerjisi verilmesi gerektiği kabul edilmelidir. Mevzuat hükümleri, işyerinin niteliğini gösteren kayıtlar, ödeme belgeleri ve dosya kapsamı ile uyumlu bulunarak hükme esas alınan bilirkişi …’ın sunduğu raporu dikkate alınarak davalının yanlış tarife uygulayarak tahsil ettiği” gerekçeleriyle davanın kabulüyle 158.661,64-TL fazla ödemenin ödeme tarihlerinden itibaren ayrıntılı tarihle kararda gösterilerek avans faiziyle beraber davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; husumetin müvekkili şirkete değil, Hazine’ye yöneltilmesi gerektiğini, davanın … yönetim kurulu kararı gereği uygulanan işleme dayalı olması nedeniyle idari yargı yerinin görevli olduğunu, belirsiz alacak davası açılmasının usulen mümkün olmadığını,kararın eksik incelemeye dayalı verildiğini, bilirkişi rapor ve ek raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmediğini, Hazine Müsteşarlığının 14.05.2004 tarihli yazısı ile 02.04.2004 tarihinden sonraki görev zararlarının Hazine Müsteşarlığı bütçesinden karşılanma olanağının kalmadığının bildirildiğini, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 14.7.2005 tarih ve 518 sayılı kararı ile de Turizm Teşvik Yasası ile getirilen indirimli tarife uygulamasının kaldırıldığını, ticarethane tarifesinin uygulanması esasının getirildiğini, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 23.maddesi doğrultusunda hatalı tahakkuk olduğunu iddia eden abonenin faturaya son ödeme tarihine kadar itiraz etmesi gerekirken itiraz etmediğini, davacının öncelikle ihtirazi kayıtla ödeme yaptığını da ispatlaması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Dava; Turizm Teşvik Belgesine sahip işletmenin, dava dilekçesinde talep edilen dönemler arasında kullandığı elektriğin bedelinin 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu’nun 16. maddesine aykırı şekilde ticarethane tarifesi üzerinden ücretlendirilerek davacı aboneden fazla para tahsil edildiği gerekçesiyle açılmış istirdat istemine ilişkindir. Uyuşmazlığa ilişkin mevzuat hükümleri incelendiğinde, 2634 Sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 16. maddesi “Turizm belgeli yatırım ve işletmeler elektrik, gaz ve su ücretlerini o bölgedeki sanayi ve meskenlere uygulanan tarifelerden en düşüğü üzerinden öderler” hükmünü içermektedir.Ancak, 4736 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 1. maddesinde, “Genel bütçeye dahil daireler ile katma bütçeli idareler, bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulan fonlar, kefalet sandıkları, sosyal güvenlik kuruluşları, genel ve katma bütçelerin transfer tertiplerinden yardım alan kuruluşlar, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları ile müesseseleri, il özel idareleri ve belediyeler ile bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmeler, özel bütçeli kuruluşlar, özelleştirme işlemleri tamamlanıncaya kadar, 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanuna tabi kuruluşlar ve özel hukuk hükümlerine tabi, kamunun çoğunluk hissesine sahip olduğu kuruluşlar, kamu banka ve kuruluşları ile bunlara bağlı iş yerleri ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca üretilen mal ve hizmet bedellerinde işletmecilik gereği yapılması gereken ticari indirimler hariç herhangi bir kişi veya kuruma ücretsiz veya indirimli tarife uygulanmaz. Bakanlar Kurulu birinci fıkra hükmünden muaf tutulacak kişi veya kurumları tespit etmeye yetkilidir. Bu Kanunun yayımı tarihinden önce üçüncü fıkrada belirtilen kanunlar dışında; kanun, kanun hükmünde kararname, tüzük, yönetmelik, genelge ve benzeri düzenleyici işlemler ile diğer idari işlemlerle tesis edilmiş bulunan ücretsiz veya indirimli tarife uygulamalarına 31/12/2001 tarihinden itibaren son verilir.”şeklinde düzenleme yapılarak 31.12.2001 tarihinden itibaren Kanunda sayılan istisnalar dışında indirimli tarife uygulamalarına son verilmiş ve muafiyetler konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmiştir. Bunun üzerine, Bakanlar Kurulunun 23.05.2002 gün ve 24763 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 12/4/2002 gün ve 2002/4100 sayılı Kararı ile indirimli tarifeden yararlanacak kişi ve kurumlar düzenlenmiş, adı geçen kararının 2. maddesinin (b) bendinde 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca turizm belgeli yatırım ve işletmelerin de indirimli tarifeden yararlanacağı kararlaştırılmıştır. Bakanlar Kurulunun 29.06.2010 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 24.05.2010 tarih ve 2010/478 sayılı kararında ise; 12.04.2002 tarih ve 2002/4100 sayılı Kararnameye ekli kararın turizm belgeli yatırım ve işletmelerle ilgili olan 2. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ile 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi yürürlükten kaldırılarak, Kültür ve Turizm Bakanlığından Turizm Yatırım Belgesi veya Turizm İşletme Belgesi almış olan yatırım veya işletmelerin tükettikleri elektrik enerjisi bedellerinin bir kısmının bütçeden karşılanmasının esasları düzenlenmiştir. 2010/478 sayılı Bakanlar Kurulu kararının 8. maddesinde ise kararın 16/07/2009 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. Yukarıda açıklanan tüm bu düzenlemeler göstermektedir ki; Bakanlar Kurulunun 2002/4100 sayılı kararı ile turizm belgeli yatırım ve işletmelerin indirimli tarifeden yararlanacakları kararlaştırılmış iken, 16.07.2009 tarihinde yürürlüğe giren 2010/478 sayılı kararla turizm işletmeleri hakkındaki indirimli tarife uygulaması yürürlükten kaldırılarak, turizm belgeli yatırım ve işletmelere yaptıkları elektrik enerjisi sarfiyatının bir kısmının enerji desteği olarak ödenmesi kararlaştırılmıştır. Davalı tarafın istinaf sebepleri yukarıdaki yasal düzenlemeler ışığında incelendiğinde, davacı tarafça husumetin Hazineye yöneltilmesi ileri sürülmüş ise de, dava konusu edilen alacağın ait olduğu dönemler itibarıyla, yukarıda açıklanan Bakanlar Kurulu kararına göre yüksek tarifeden tahsil olunan enerji bedellerini tahsil eden tedarikçi şirket olan davalıya husumetin yöneltilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davada abonelik sözleşmesinden kaynaklı, uygulanması gereken tarife dışında fazla tahsil edilen kısmın iadesi talep edilmekle; TBK 146.madde kapsamında dava konusu alacak 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan, ıslah tarihi itibarıyla ıslah edilen dönemler için de zamanaşımının dolmadığı anlaşılmıştır. Ancak; BK.101/1. maddesi uyarınca muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Bu nedenle, gecikme faizi yürümesi için borçlunun yani haksız mal edinenin ya bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Somut olaya gelince; davacı, davalıyı davadan önce temerrüde düşürmemiş olup; davanın açılmasıyla davalı temerrüde düşmüştür. Bu nedenle mahkemece dava tarihinden itibaren itibaren davalının temerrüde düştüğü kabul edilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken ödeme tarihlerinden itibaren avans faizine hükmedilmiş ise de davalının bu hususta açık bir istinaf sebebi bulunmadığından HMK’nın 355. Maddesi gereğince karar verilmesi mümkün değildir. Bu itibarla; davacının turizmi teşvik belgesinin talep edilen dönemler için geçerli olduğu, Turizm Teşvik Kanunu’nun 16. maddesine aykırı olarak yüksek tarifeden tahsil olunduğu ve dava konusu dönem için davacıya herhangi bir katkı ödemesi yapılmadığı da anlaşıldığından dosya kapsamı, delil durumu, ilk derece mahkemesi kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Davalıdan alınması gereken 10.838,17 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 2.709,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.128,67 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.08/10/2020