Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/506 E. 2021/136 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2019/506
KARAR NO: 2021/136
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/05/2018
NUMARASI: 2016/489 E – 2018/526 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 21/01/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın 15/01/2015 tarihinde … Mah. … Sok. No:… Bağcılar adresindeki iş yerinde ticari faaliyete başladığı tarihte … adına davalı dağıtım şirketi ile abonelik sözleşmesi bulunduğunu, önceki abone …’in aboneliği süreli olması nedeniyle bu tarihten sonra … tarafından iptal edilmesi nedeniyle müvekkilinin bu durumdan haberi olmadığını, 31/03/2016 tarihinde davalı ile abonelik sözleşmesi yapıldığını, müvekkili firmanın önceki kullanımlarının … adına olan abone üzerinden olması nedeniyle 1 yıl geriye gitmek suretiyle mükerrer olarak 2015 3. Ay – 2016 3. Ay dönemleri arasında abonesiz elektrik kullanıldığı gerekçesi ile 43.104,40 TL kaçak elektrik bedeli tahakkuk ettirildiğini, …’in … dağıtım şirketi ile yaptığı abonelik sözleşmesi üzerinden elektrik kullandığını, ve …’in banka aracılığı ile ödendiğini, bu nedenle kaçak kullanım olmadığını, müvekkilinin en son ödediği fatura 31/10/2015 olmasına rağmen 2015 3. Ayına kadar geriye gidilerek tahakkuk yapılmasının yönetmeliğe aykırı olduğunu, tazminat miktarının zararı aşamayacağı kuralı gereğince zararı aşan miktarda tazminat istenmesinin hukuken mümkün olmadığını, gerçek zarar ilkesi gereğince müvekkilinin sahibi bulunduğu ütü paket atölyesinde takılı … nolu tesisat ile ilgili 10/02/2016 tarihinde … ile … adına olan abone üzerinden elektrik kullanıldığı gerekçesi ile tahakkuk ettirilen kaçak elektrik bedelinin …’e ödenen 14.000 TL mahsup edildikten sonra gerçek tüketim bedeli olan 10.442,96 TL dışında kalan 32.661,44 TL borcun müvekkili firmaya ait olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;müvekkili şirketi adresinin Beyoğlu olması sebebiyle İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunu, dava konusu olan … nolu tesisatta … adına olan abonelik sözleşmesi 01/12/2015 tarihinde feshedilerek yapılan kontrolde süresiz olarak enerji kullanıldığı tespit edildiğinden mevzuat hükümlerine göre 33.728,20 TL kaçak elektrik bedeli tahakkuk ettirildiğini, tahakkukun elektrik piyasası tüketici hizmetleri yönetmeliğine uygun olarak yapıldığının, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından; “Davalı tarafından kaçak elektrik tahakkuku hesaplanmasının 18/05/2015 – 05/02/2016 tarihleri arasını kapsadığı, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinde 26. Maddeye göre kullanım yerine ilişkin olarak perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşma olmaksızın dağıtım sistemine müdahale ederek elektrik tüketmesi, kaçak elektrik kullanımı olarak kabul edilmiş olup elektrik sayacının en son 18/05/2015 tarihinde okunmuş olduğu, sayaç endeksinin 53360 KWH olduğunun yazılı olduğu, bu tarihe kadarki tüketim bedelinin dava dışı … A.Ş ‘ye ödenmiş olduğu, aboneliği sonlandırması nedeniyle dava konusu iş yerinin elektrik tesisatı abonesiz ve sözleşmesiz kaldığından kaçak elektrik tutanağı olan 05/02/2016 tarihinde kadar okunmamış olduğu, tutanak tarihi olan 05/02/2016 tarihindeki sayaç endeks değeri olan 111906 KWH endeks değeri arasındaki fark üzerinden yapılan hesaplamada davacının kaçak elektrik tüketim bedelinin 33.728,80 TL olduğu, fazla tahakkuk bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine, tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiştir. Karara karşı davacı ve davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; sisteme herhangi bir müdahalede bulunmadan , önceki abone adına olan sözleşme üzerinden elektrik tüketimi kaçak kullanım değil, “”usulsüz elektrik” kullanımdır. Usulsüz elektrik kullanımına kaçak elektrik hükümleri uygulanarak kaçak elektrik tahakkuk edilemeyeceğini, Yönetmelik gereği, davalı şirketin müvekkili firmaya kendi abone sözleşmesi yapmak üzere 15 gün mehil vermesi ve açma kapama bedelinin 5 katı kadar bir bedel tahakkuk etmesi gerekirken Yönetmeliğe aykırı olarak yapılan kaçak tahakkukunda da hukuka uyarlık bulunmadığını, sayaçta müvekkilinin tüm tüketimlerinin kayıt altında olduğunu, …’a 31.10.2015 tarihinde kadar tüketimlerin ödenmiş olması nedeni ile bundan sonraki tüketimler için sayaçtaki tüketim değerleri üzerinden normal fatura tahakkuku edilmesi gerektiğini, müvekkilinin yasal sürede 31.03.2016 tarihinde kendi adına abonelik sözleşmesi yaptığını, müvekkilinin en son ödediği faturanın 31.10.2015 olmasına rağmen, 2015/3. ayına kadar geriye gidilerek tahakkuk yapılmasında da yönetmeliğe aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararının, eksik ve maddi hata içeren bilirkişi raporuna dayandığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; Mahkemece hüküm altına alınan ihtiyati tedbir kararı nedeniyle müvekkili şirketin mevcut ve gelecekteki hakları açıkça ihlal edildiğini, İhtiyati tedbir kararı “doğmuş ve doğacak borçlara ilişkin olarak elektriğin kesilmemesi” yönünde verildiğini, böylelikle hem dava konusu fatura nedeniyle müvekkili şirketin alacağını tahsili engellendiğini hem de davacının “nasıl olsa elektriğim kesilmeyecek” rahatlığı içerisinde olması nedeniyle bütün faturaları ödememesi sonucuna yol açtığını ileri sürerek yerel mahkemenin teminatın hükmedilmesine ilişkin taleplerinin göz ardı ederek, sadece tedbirin kaldırılması yönündeki taleplerin reddine dair vermiş olduğu 19.04.2017 tarihli karar hukuka aykırı olup öncelikle tedbirin kaldırılmasını, aksi taktirde teminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Dava, davacı hakkında kaçak elektrik tutanağına istinaden tahakkuk ettirilen elektrik faturası bedeli nedinyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dosya kapsamından ; 18/05/2015 – 05/02/2016 tarihleri arasında davalı tarafça kaçak elektrik tahakkuku yapıldığı, bilirkişi raporuna göre taraflar arasında 31/03/2016 tarihinde davalı ile abonelik sözleşmesi yapıldığı, bu tarihten önce ütü paket atölyesi olarak faaliyet gösterilen yerde davacının elektrik tesisatını abone olmaksızın kullandığı, tüketimin sayaç tarafından kaydedildiği, ocak-şubat-mart-nisan-mayıs/2015 tarihlerine ait elektik faturalarının önceki kiracı olan ve …’in abonesi olan dava dışı kişi adına düzenlenmiş olduğu, bu faturaların davacı tarafça ödendiği, son ödeme tarihi 31.10.2015 olan faturanın ise nisan/2015 dönemine ait olan fatura olduğu ve gecikmeli ödendiği, mayıs/2015 döneminden sonra sayaç endeks değerinin girilmediği ve fatura düzenlenmediği, kaçak tahakkukuna ait dönemde düzenlenen başkaca fatura olmadığı, hesaplamaların sayacın kaydettiği değerlere göre yapıldığı yapılan hesaplamanın yönetmelik hükümlerine uygun olduğu anlaşılmıştır. Buna göre, davacının istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.Davalının istinaf itirazları yönünden yapılan değerlendirmede ise, htiyati tedbir kararına karşı davalı taraça istinaf kanun yoluna başvurulduğu, dairemiz 21.06.2017 tarih ve 2017/793 E-673 K sayılı kararıyla ihtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin kısa kararla ilgili HMK7nın 297. Maddesine uygun gerekçeli karar yazılmasını temin için dosyanın mahkemesine iadesine karar verildiği,dairemiz 27.10.2017 tarih ve 2017/1608 E-2017-1236 K sayılı kararıyla davalının istinaf talebi kabul edilerek HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince, istinaf konusu ilk derece mahkemesinin 31/05/2017 tarihli ara kararının kaldırılmasına, davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, HMK.389. maddesi gereğince; davacının kiracısı bulunduğu adresindeki işyerine ait 6314687 tesisat nolu dava konusu faturalardan dolayı 32.661,44 TL’lik kısımla sınırlı olmak kaydıyla yapılacak elektrik kesme işleminin dava sonucuna kadar durdurulmasına, Ayrıca dava konusu tutar olan 32.661,44 TL üzerinden, verilen ihtiyati tedbir kapsamında, HMK 392/1.madde gereği karşı tarafın uğrayabileceği zararlara karşılık olmak üzere bu tutarın %20 si olan 6.532,28 TL nakit veya kesin ve süresiz muteber banka teminat mektubu davacı tarafça depo edildiğinde kararın infazı için ilk derece mahkemesince davalı kuruma yazı yazılmasına karar verildiği, kararın kesin nitelikte olduğu görülmektedir. Somut olayda, mahkemece ihtiyati tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiş ise de HMK’nın 397/2. Maddesinde “İhtiyati tedbir kararının etkisi, aksi belirtilmediği takdirde, nihai kararın kesinleşmesine kadar devam eder” düzenlemesine göre yasal düzenleme gereği ihtiyati tedbir kararının devam edecek olduğu, ihtiyati tedbir ve teminata ilişkin istinaf itirazlarının daha önceki kararda değerlendirildiği anlaşılmakla bu istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, tarafların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının ve davalının istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, Davacıdan alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, Davalıdan alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL ‘nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı ve davalı üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/01/2021