Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/46
KARAR NO : 2019/120
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/03/2018
NUMARASI : 2015/190 E – 2018/312 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/02/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 4.000,00 TL’nin faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … Enerji vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının sahip olduğu aboneliklere ilişkin tüketim tesislerine elektrik enerjisi satılması ve yapılan tüketimin faturalandırılması amacıyla davacıyla müvekkili arasında 03/11/2014 tarihinde elektrik enerjisi satış sözleşmesi imzalandığını, bahsi geçen sözleşmenin 6098 sayılı Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tarafların serbest iradesi sonucunda karşılıklı rıza ile imzalandığını ve sözleşme yapıp yapmama özgürlüğünü kapsamanın yanı sıra sözleşmenin içeriğini belirleme özgürlüğünü de kapsadığını, sözleşmenin 6.1 maddesinde toplam elektrik enerjisi satış bedelinin ne şekilde hesaplanacağının belirlendiğini, davacının talepleri ve itirazlarının enerji piyasası mevzuatı hükümleriyle bağdaşmadığını savunarak davanın reddini mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.Davalı . .. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde HMK 119/c maddesince belirtilen bazı kanuni eksiklikler olduğu ve bunların tamamlanmaması halinde davanın Mahkemece açılmamış sayılması gerektiğini, dava konusu talep konusunun faturalrda açıkça belirli olması nedeniyle belirsiz alacak davası açılamayacağı gibi kısmi davaya da konu edilemeyeceğini, kabul anlamını taşımamak şartıyla davacının bir an talep hakkı olduu düşünülse bile bu hakkın zamanaşımına uğradığını, müvekkil şirketin tahsil etmiş olduğu ve itiraz edilen kalemlerin sözleşmeye uygun olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinin sonuç kısmında her bir faturanın ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faiz oranı uygulanmasını talep ettiği ancak iddia edilen dava konusu alcak için faizin dava tarihi itibariyle işleyecek reeskont faizi olması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı . .. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı husumet görev ve hak düşürücü süreye yönelik itirazlarını tekrarla öncelikle bu yönlerden davanın reddini talep ettiğini, itiraz konusundaki yasal düzenlemeleri yapmakla Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun yetkili olup kurul kararlarına karşı açılacak davalarda görevli Mahkemenin Danıştay olduğunu, davacının taleplerinin konusunu oluşturan faturalardan ödenen bedelin belli oyup hangi hizmet için ne kadar tutar ödeneceğinin açıkça yazdığı, bu nedenle alacak miktarının belirsiz olduğu yönündeki beyanların kabul edilemez olduğunu, periyodik kontrol sonucu değişen sayacın sökme takma ve kalibrasyon ayar bakım bedellerinin aboneden tahsil edilmesinin yasa gereği oluşunu, dava konusu maliyet kalemlerinin ülkemizde elektrik enerjisinin üretim kaynağından tüketim noktalarına kadar ulaştırılmasının başladığı günden bu yana mevcut olan türdeki maliyet kalemleri olup müşterilere henüz yeni tahakkuk ettirilmediğini, bu hususta Yargıtayca verilmiş birçok örnek karar bulunduğu ve kayıp kaçak tahakkuklarının EPDK mevzuat düzenlemelerine uygun olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.İlk derece mahkemesi kararına karşı davalı vekilince süresinde istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı … ELEKTRİK A.Ş vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu bedellerin 6719 sayılı yasanın yürürlüğünden önceki mevzuata göre de alınması gerekli bedeller olduğunu, söz konusu yasanın bu duruma sadece açıklık getirdiğini , davacının dava başında da haklı olmadığını,6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun gereğince davanın reddi gerekirken, konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiş olmasının, kararda aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması ve kendileri lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğu, davacı lehine, davalılar aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilse dahi bundan davalıların müştereken ve müteselsilen değil de eşit olarak sorumlu olması gerektiğini istinaf sebebi olarak ileri sürerek, davanın reddine ve red kararı gereği yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılarak, davalı lehine vekalet ücretine karar verilmesini, bu uygun görülmezse konusuz kalma nedeniyle dava açmakta davacı yanın haksız olduğu gözetilerek, davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmolunmasını talep etmiştir.Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.HMK 352. Maddesi kapsamında dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı YARGITAY İ.B.K). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır. Yeni çıkan bir yasa nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir. (YARGITAY 3. H.D. 2017/13142 E – 2017/16545 K). Yapılan bu açıklamalar ışığında eldeki davaya yönelik istinaf sebepleri değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu nedenle mahkemece “dava konusuz kaldığından; esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir. Eldeki davada; dava açıldığı tarihte davacının, mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davacı lehine masraf ve vekalet ücreti taktir edilmesine ilişkin karar usul ve yasaya uygun olmakla eldeki davada; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Başka bir deyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmeyecektir. HMK m. 326/3 uyarınca “aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir.” Her ne kadar eldeki davada davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilse de yargılama gideri ve maktu vekalet ücreti husunda davalılar aleyhine karar verildiğinden HMK m. 326/3 hükmünden hareketle mahkemece yargılama giderleri ve dolayısıyla vekalet ücreti hususunda davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına karar verilmesinde usule ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Neticeten Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin benzer davalarda, eldeki davalara yönelik, yürürlüğe giren bu yasa nedeniyle davanın konusunun kaldığına dair karar verilmesi gerektiği yolundaki emsal 2017/13140 E – 2017/16544 K sayılı ve 2017/13142 E – 2017/16545 K sayılı kararlarındaki gibi dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmakla, davalı tarafın istinaf talebi yerinde görülmemiş olup, istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalı …’ın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine,
Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin davalı …’dan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/02/2019