Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/40 E. 2019/57 K. 22.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/40
KARAR NO : 2019/57
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2017
NUMARASI : 2016/620 E – 2017/1396K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 22/01/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 3.000, TL’nin faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın zamanaşımına uğradığını, belirsiz ve kısmi alacak davası açılamayacağını, kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle, kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.Davalı …. davanın reddini istemiştir.Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Söz konusu kararı davacı vekili ile davalılar vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, kararda davacının eski ünvanının yazıldığını,dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yasanın davada uygulandığını,ayrıca Anayasa mahkemesinde açılan iptal davasının sonuçlanarak iptale karar verilen hüküm gereği davanın kabulünün gerektiğini, hükme dayanak bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayalı olduğunu, davacının dava açıldığı zaman haklı olduğunu belirterek bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesi için kararın kaldırılmasını istemiştir.Davalı … vekili istinaf sebepleri olarak, kayıp kaçak ve diğer fatura kalemlerinin zaten mevzuatta olduğunu, yürürlükteki mevzuat ile mahkeme kararları arasındaki çelişkiyi kaldırmak için bu kanuni düzenlemeye gidildiğini, hali hazırdaki uygulamanın değiştirilmediğini, bu nedenlerle davalı aleyhine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden kararın kaldırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı ….A.Ş. vekili katılma yoluyla yaptığı istinaf başvurusunda özet olarak; 6719 sayılı yasa uyarınca davanın konusuz kalmış olması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, 6719 sayılı yasanın mevcut olan yasal duruma dair tereddütleri giderdiğini, davacı tarafın davayı açarken haklılığından bahsedilemeyeceğini, Anayasa Mahkemesinin 6719 sayılı kanunun iptali talebiyle yapılan başvuruları Anayasa’ya aykırı olmadığı gerekçesiyle reddettiğini, davacının istinaf iddialarının yersiz olduğunu, davanın taraflarının tacir olduğunu, davacı taleplerinin kabul edilebilir olmadığını, mahkemece verilen “dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığı yönündeki” hüküm kısmı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasını istemiştir.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; 6719 sayılı kanun hükme esas alınsa da bu kanunun yenilik getirmediği, açıklama getirdiğini, önceki mevzuata göre (6446 Sayılı Kanun) ve kurul kararına göre bu bedellerin alınabildiğini, yargı kararları ile kaos oluşunca yasanın zorunlu olarak çıktığını, o nedenle davacının dava başında da haksız olduğunu, kararın “red” olması gerektiğini, kabule göre de aynı gerekçeyle davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirinin hatalı olduğunu, lehe karar verilmesi, ayrıca davacı dilekçede kabul halinde müşterek müteselsil talepte bulunmadığı halde, yargılama gideri ve vekalet ücretine, müşterek müteselsil karar verilmesinin hatalı olduğunu, kanundan kaynaklanan teselsül olmadığını, bu bedellerden kabule göre de eşit oranda sorumluluk esas alınması gerektiğini beyanla, bu nedenlere dayanak ve kararda “davalılardan tahsili ile davacıya verilmesi” şeklinde karar verilmesi için kararın kaldırılmasını istemiştir.Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı, bazı mahkemelerinin başvurularının da usulden reddedildiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. (Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2) Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152, III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması hukuka aykırı bulunmamıştır.Açıklanan nedenlerle, davacının, Anayasa Mahkemesinin bu bedellerin alınmasını yasal hale getiren 6719 sayılı Kanun’un iptal başvurularını reddetmesi, iptal edilen, “mahkemelerin yetkisi, uygunluk denetimi ile sınırlıdır” hükmüne göre de; davacının dava başında, bu bedellerin hiç alınamayacağı iddiası ile davayı açması, talebini buna dayandırmış olması nedeniyle, bu hüküm uyarınca, uygunluk denetimi yapılmasının gerekli olmadığı anlaşıldığından, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davacı tarafın bilirkişi incelemesi yaptırılması talebi yönünden ise, davacı tarafın talebinin dava konusu bedellerin haksız alındığı, alınmaması gerektiği iddiasına dayalı olduğundan, iddianın ileri sürülme şekli, mahkemenin taleple bağlılığı ilkesi gözetildiğinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasının davaya katkı sağlamayacağı kanaati ile davacı tarafın bu yöne ilişkin istinaf talebinin yerinde olmadığı, kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu anlaşılmakla, HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.Davalıların istinaf taleplerinin incelenmesiyle; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece tespit hükmünde “dava konusuz kaldığından; esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi ve HMK 331/1 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve bu kapsamda maktu vekalet ücretinin haksız tarafa yükletilmesinde usul ve hukuka aykırlık bulunmamaktadır. Çünkü davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğinden, davalıların bu yönlere ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Ancak, davacı tarafça dava dilekçesinde, alacağın müştereken ve müteselsilen tahsiline ilişkin talepte bulunulmamasına rağmen, mahkemece vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin tahsilinde teselsül uygulanmasının usul ve hukuka aykırı olması sebebiyle davalı … bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde görüldüğünden,davacının ve davalılardan … dışındaki tüm davalıların istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı reddine, davalı ….’ın istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, hükmün, davacı lehine hükmedilen harç , vekalet ücreti ve yargılama giderinin, “Davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili” ibaresinin “Davalılardan tahsili” olarak düzeltilmesi şeklinde HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davacının ve davalılardan … dışındaki tüm davalıların istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı reddine,
B-Davalı …. istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile hükmün “davacı lehine harç, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili” kısmı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında,1-Davanın konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ,2- Harçlar Kanununca alınması gereken 31,40 TL’ karar ve ilam harcının , davacı tarafça peşin olarak yatırılan 51,24 TL harçtan mahsubu ile bakiye 19,84 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, 3-Davacı tarafça yatırılan 31,40 TL harcın davalılardan tahsili ile davacıya iadesine,4-Davacı tarafça yapılan 1.389,00 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT gereğince 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,6-Taraflarca yatırılan ve sarf edilmeyen bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,Sair istinaf sebeplerinin reddine, Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davalı …. isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,İstinaf eden davacı ve …. dışındaki davalılardan alınması gereken 44,40 TL harcın peşin alınan 35,90 TL harçtan ayrı ayrı mahsubu ile bakiye 8,5 TL harcın davacı ve … dışındaki davalılardan ayrı ayrı alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı ve … dışındaki diğer davalıların istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Davalılardan ….’ın istinaf sebebiyle yapmış olduğu istinaf yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/01/2019