Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/318 E. 2020/1427 K. 09.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2019/318
KARAR NO: 2020/1427
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/10/2018
NUMARASI: 2016/420 E – 2018/849 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/11/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekiledeni şirketin davalı …’ın daha sonra davalı …’ın 5195639 abone nolu ticarethane abonesi olduğunu, davalılardan …’ın Nisan-2006 tarihinden Ocak-2014 tarihine kadar, diğer davalı …’ın Ocak-2014 den dava tarihine kadar vekiledeni şirkete fatura tahakkuk ettirdiklerini, bu faturalara kayıp-kaçak. PSH, PSH Sayaç Okuma, İletim, Dağıtım bedellerini, 2016 dan itibaren kayıp-kaçak, PSH, PSH Sayaç Okuma, İletim bedellerini dağıtım bedelinin içinde gizlenmiş olarak tahsil edildiğini, vekiledeni şirketten haksız ve hukuka aykırı şekilde dava konusu bedellerin tahsil edildiğini beyanla, kayıp-kaçak, sayaç okuma, iletim, dağıtım, parekende satış hizmeti (PHS) bedelinin ve bu bedellere ilave edilen KDV miktarlarının fazlaya İlişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı …’tan 100.000 TL’nin (Nisan 2006 fatura tarihinden -Ocak 2014 tarihine kadar), davalı …’dan da 50.000-TL nin ( Ocak 2014 Fatura tarihinden dava tarihine kadar) işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçelerinde özetle, kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmişlerdir. Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir. Söz konusu kararı davacı … davalılar vekili istinaf etmiştir. Davacı tarafça istinaf sebepleri olarak, 6719 sayılı yasanın Anayasaya aykırı olduğunu, Anayasa Mahkemesinin kararıyla hukuki güvenlik ve kazanılmış haklara saygı ilkelerinin ihlal edilmiş olduğunu, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarının yasal değişiklik nedeniyle inceleme yönünden birbirine zıt olduğunu, dava değerini yasal değişiklik nedeniyle yapılan hesaplamaya göre ıslah ile artırdıklarını, ıslah dilekçesi ve bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde yapılan değişiklikle ilgili talepte bulunmuş olduklarını, bu talepleri yok sayılarak karar verildiğini, ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu bedellerin 6719 Sayılı Yasanın yürürlüğünden önceki mevzuata göre da alınması gerekli bedeller olduğunu, sözkonusu yasanın bu duruma sadece açıklık getirdiğini beyan ederek vekalet ücreti ve yargılama giderinin davacı tarafa yükletilmesini ve kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu bedellerin 6719 Sayılı Yasanın yürürlüğünden önceki mevzuata göre da alınması gerekli bedeller olduğunu, davacının dava açtığı tarihte yürürlükte olan bu hükümlerde bir değişiklik olmadığına göre, davanın açıldığı tarihte de şuanda da uygulanacak hükümlerin aynı olduğunu, dava veya takiplerde taraflardan birisi dava ya da takibinde haklı çıktığında karşı tarafa yargılama giderinin yüklenmesi gerektiğini, davacı tarafın talebinin her bir davalının sorumlu olduğu dönemle ilgili olarak tahsil kararı verilmesi şeklinde olmasına rağmen, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili yönünde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davalıların vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden eşit oranda sorumlu olduklarını, ıslahın 6719 sayılı yasadan sonra yapıldığını ve kısmi feragat niteliğinde olduğunu, bu kısma yönelik müvekkili lehine nispi vekalet ücreti takdiri gerektiğini, müvekkili şirketin yasaya aykırı herhangi bir tahsilatı bulunmadığından yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davacının davanın başında da haklılık durumunun sözkonusu olmadığını ileri sürmüş kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir. HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Karar tarihinde Anayasa Mahkemesi bedellerin maliyet unsuru olarak alınmasını yasal hale getiren hükümlere dair iptal başvurularını 28/12/2017 tarihinde reddetmiş, karar Resmi Gazete’de 15/02/2018 tarihinde yayımlanmıştır. Bu nedenle mahkemenin yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması hukuka aykırı olmadığından Anayasa’ya aykırılık iddialarına ilişkin iddiaların sonuca etkisi yoktur. Davacı tarafın talebinin dava konusu bedellerin haksız alındığı, hiç alınmaması gerektiği iddiasına dayalı olduğundan, iddianın ileri sürülme şekli, mahkemenin taleple bağlılığı ilkesi gözetildiğinde bilirkişi raporundaki tespitlere göre karar verilmesini mümkün olmadığı kanaati ile davacı tarafın bu yöne ilişkin istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 2018/5200 E. – 2019/115 K. ilamı) Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece davanın reddi yerine “dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve hukuka aykırılık oluşturmaktadır. Davalı … lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi mümkün olmadığından bu davalının istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekir. Davalının, ıslah ile artırılan kısma nispi vekalet ücreti takdiri gerektiğine ilişkin istinaf itirazları yönünden yapılan değerlendirmede ise; davacının 6719 sayılı yasanın yürürlüğünden önce bu davayı açarak, kayıp kaçak bedellerinin alınamayacağını ileri sürdüğü gözetildiğinde, yargılama süresince de aynı iddiasını devam ettirerek, alınan bilirkişi raporu sebebiyle talebini arrtırmasına yasal bir engel bulunmamaktadır. Belirsiz alacak davasında (HMK 107. maddesine göre açılan) bedel belirlenince, ıslaha gerek olmadan dava değeri arttırılabilir. Bu ıslah değildir, arttırılan kısmın harç tamamlama işidir. O halde; davacı talebini herhangi bir yasağa tabi kalmadan arttırabilir. Aslında dava başında belirli olmayan alacağın, belirli hale geldiğinde davacı tarafından arttırılması halinde, bu, yeni ve arttırılan tarihte açılan ilave bir dava değil, ilk başta açılan belirsiz alacak davasının, yasal değişiklikten sonra belirli hale gelmesi nedeniyle devamı niteliğindeki bakiye kısımdır. O nedenle, ilk başta açılan dava hükümlerine ve dava tarihindeki mevzuat, usul ve esaslarına tabidir. O halde; arttırılan, belirli hale gelen bakiye alacak talebine ilişkin davada, bedelin arttırıldığı tarih 6719 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra olmakla beraber, arttırılan kısmın, asıl davanın devamı niteliğinde olduğu, dava sırasında yürürlüğe giren yasayla kayıp kaçak bedellerinin maliyet unsuru olarak, değişik adlarla faturaya yansıtılmasının kabul gördüğü ve eldeki davalara uygulanacağı düzenlendiğinden dava bu sebeple konusuz kalmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmayacaktır. Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Davalı …’ın vekalet ücreti ve yargılama giderinin müteselsilen tahsil edilemeyeceğine ilişkin itirazları yönünden ise; davacı tarafça dava açılırken dava konusu bedellerin davalılardan tahsili talep edilmesine rağmen,mahkemece talebe aykırı olarak “müştereken ve müteselsilen ” tahsil şeklinde hüküm kurulması, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı da gözetildiğinde usul ve hukuka aykırı olmakla, bu sebeple davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği düzeltilerek, davacı lehine takdir edilen yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine dair hüküm kısmı hükümden çıkartılarak, yerine “davacı lehine tayin olunan maktu vekalet ücretinin ve davacının yaptığı yargılama giderlerinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine” ibaresi hükme eklenerek, yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir. Yukarıda açıklanan gerekçeye binaen, davacı … davalı …’ın istinaf başvurusunun kabulü ile, karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği düzeltilerek, bu konuda yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, yeniden esas hakkında; “Dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı vekille temsil edildiğinden AAÜT uyarınca takdir edilen 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, davacı tarafından yapılan yargılama giderinin ve peşin harcın davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A) Davalı … istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, B-Davacı … davalı …’ın istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği düzeltilerek, yeniden esas hakkında; 1-Konusuz kalan davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Alınması gerekli 54,40 TL karar ve ilam harcından 2.561,63 TL peşin harç ile 574,76 TL ıslah harcının mahsubu ile fazla alınan 3.081,99 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafça yatırılan 54,40 TL peşin harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan toplam 1.054,00 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı lehine karar tarihindeki AAÜT uyarınca takdir edilen 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 6-Taraflarca yatırılan gider/delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Sair istinaf sebeplerinin reddine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Davacı … davalı …’dan peşin alınan istinaf karar harcının, isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalı …’dan alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL’nin bu davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, Davalı …’ın istinaf yargılama giderlerinin istinaf eden bu davalı üzerinde bırakılmasına, Davacının istinaf şamasında yaptığı 98,00 TL istinaf yargılama giderinin davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine Davalı …’ın istinaf aşamasında yaptığı yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 09/11/2020