Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/268 E. 2021/229 K. 03.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/268
KARAR NO : 2021/229
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/03/2018
NUMARASI: 2017/1121 E – 2018/232 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 03/02/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirket adına kayıtlı … plaka sayılı araca kesilen 3.989,00-TL trafik para cezasının tebliğine ilişkin tebliğ mazbatasının davalı kurum personeli tarafından davacının çalışanı olduğundan bahisle … isimli bir şahsa tebliğ edilmiş gibi gösterildiğini, ancak bu şahsın davacı şirkette hiç çalışmadığını, müvekkili şirketin ceza tebliğinden haberdar olmadığını, kesi- len cezanın bir buçuk yıl sonra, gecikme faiziyle birlikte 7.379,65 TL olarak ödendiğini, davalının kusurlu olduğunu beyanla fazladan ödenen 4.387,90 TL’nin cezanın ödendiği tarih olan 17/12/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usulsüz tebligat işleminden kaynaklanan tazminat davasının idari yargının görev alanına girdiğini, yargı yolu itirazında bulunduklarını, dava konusu tebligatın tebliğ tarihi olan 17/06/2014 tarihinden itibaren 1 yıllık süre geçtikten sonra açılan davanın zaman aşımına uğradığını, davalı şirketin merkez adresinin Ankara olduğunu, dava dilekçesinin … A.Ş. den ayrı bir tüzel kişiliği dolayısıyla davada sıfatı bulunmayan Bakırköy Posta Dağıtım Merkez Müdürlüğü’ne gönderilerek savunma hakkının kısıtlandığını, esasa ilişkin beyanlarında ise dava konusu tebligat işleminde usulsüzlük olmadığı gibi, davanın ispatlanmış bir zararının da olmadığını, davacının zararı olduğu ispatlansa dahi davacının kanundan kaynaklanan zarar ile tebligat işlemi arasında illiyet bağı bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.Bakırköy 6 Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen ve istinaf yoluna gidilmeksizin kesinleşen 27/07/2017 tarih 2016/23 E- 2017/430 Karar sayılı görevsizlik kararı sonucu dosya Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzi edilmiştir.Davacının şikayeti üzerine davalı çalışanı … hakkında Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/226 E, 2017/37 K sayılı dosyasında Resmi Belgede Sahtecilik suçundan yapılan yargılama sonunda; tebliğ mazbatasında .. adına atılan imza ile davalı çalışanı … imzaları üzerinde yapılan incelemede söz konusu imzaların aynı el ürünü olmadıklarının tespit edildiği, İstanbul gibi büyük metropol şehirlerde her şirketin yanında çalıştırdığı işçisine sigorta yaptırmadığı gerçeği gibi, sanığın hayalı bir kişiye tebligat yapmasında bir çıkarının da olmayacağı, sanığın cezalandırılmasına yeter delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmiş, karar istinaf talebinin reddi yoluyla kesinleşmiştir. İlk Derece Mahkemesince Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılama sonunda: “Ceza dosyasında verilen beraat kararı hukuk mahkemesini bağlamamakla beraber, ceza yargılamasında toplanan deliller ve yapılan yargılama mahkememizce de değerlendirilmiştir. Davacı taraf trafik para cezasının tebliğine ilişkin tebliğ mazbatasının davalı kurum personeli tarafından müvekkili kurumda hiç … isimli bir şahsa tebliğ edilmiş gibi gösterildiğini, müvekkilinin uğradığı zararlardan davalının sorumlu olduğunu iddia etmektedir. Usulsüz yapıldığı iddia edilen tebliğ mazbatası incelendiğinde, ‘gösterilen adreste muhatap iş takibinde olduğundan, daimi çalışan işçisi … imzasına tebliğ edildi.’ denilerek … adı yazılarak imzalandığı görülmektedir. Davalının iddia edilen zarardan sorumlu olması için gerçekten davalı çalışınca tebligat evrakını teslim ettiği şahsın … olmadığını bildiği halde teslim etmesi ya da, böyle bir çalışan olmadığı halde kendisi hayali bir isim oluşturarak bu isim adına tebligat yapması gerekmekte ve bunun davacı tarafça ispatlanması gerekmektedir. Aksi halde her geçersiz tebligat nedeniyle meydana gelen zararlardan davalı …’yi sorumlu tutmak mümkün değildir. Kaldı ki, yargı mercileri veya diğer resmi kurumlar nezdinde tebligatın çeşitli nedenlerle geçersizliği ileri sürülerek tebligata konu evrakın yeniden tebliğini istemek de mümkündür. Davacı yukarıda belirtilen ispat külfetini yerine getirememiştir.” denilerek davanın reddine karar verilmiştir.İstinaf başvurusu karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu idari para cezasına ilişkin tebligat evra- kının, davalı PTT çalışanı tarafından, davacı şirketin yetkilisine teslim edilmesi gerekirken, davacı şirket ile hiç ilgisi bulunmayan ve hayalı bir kişi olan … isimli kişiye tebliğ edildiğini, müvekkili şirketin para cezasından haberdar olmadığını, cezayı 1/4 oranında indirimli olarak ödeme imkanı varken faizli olarak ödeme yapmak zorunda kaldığını ve bu nedenle zarara uğradığını, Tebligat Kanunu’nun 21. Maddesi gereğince, tüzel kişiye yapılacak tebligatın mutlaka ve mutlaka yetkili temsilcisine yapılması gerektiğini, tebligat parçasında adı yazılan ve davacının çalışanı olduğundan bahisle tebligat yapılan … davacı şirkette çalışmadığını, bu hususunun ekte sunulan SGK kayıtlarından anlaşılacağını, davalı çalışanının tebligatı yaptığı kişinin kimliğini görmesi gerektiği halde somut olayda bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, ihmali davranışı ile müvekkilinin zararına sebebiyet verdiğini, davalının bu zararın giderilmesinden sorumlu olduğunu, mahkemelerin bazı kurum ve kuruluşları kayırır şekilde hüküm kuramayacaklarını , tebligat memurunun ceza yargılaması ile ilgili verilen beraat kararının hukuk yargılaması açısından bağlayıcı olmadığını beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre;Dava, adam çalıştıranın sorumluluğuna dayalı maddi tazminat talebine ilişkindir.Adam çalıştıranın sorumluluğuna ilişkin TBK’nun 66.maddesinde: “Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür. Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken,zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse, sorumlu olmaz. Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür. Adam çalıştıran, ödediği tazminat için, zarar veren çalışana, ancak onun bizzat sorumlu olduğu ölçüde rücu hakkına sahiptir. ” hükmüne yer verilmiştir.Tebligat Kanunu ile ilgili düzenlemeye gelince;”Hükmi Şahısların Memur Ve Müstahdemlerine Tebligat” başlıklı 13. Maddede: “Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler herhangi bir sebeple mütat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.” denilmektedir.Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğinin “Tüzel Kişilerin Memur ve Müstah- demlerine Tebligat” başlıklı 21.maddesinde ise: ” … (tüzel kişi adına) kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibarıyla tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olması gereklidir. Bu kişilerin de bulunmaması halinde, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilir ve tebliğ, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır.” denilmektedir.Yukarıda yazılı ilkeler ışığında somut olay irdelendiğinde; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 1. Bölge Müdürlüğü’nce davacı … A.Ş. Adına düzenlenen 03/06/2014 tarih ve … seri-sıra nolu idari para cezasının tebliğine dair evrakın, davalı … A.Ş. çalışanı tarafından “gösterilen adreste muhatap iş takibinde bulunduğundan dolayı daimi daimi çalışan işçisi … imzasına tebliğ edildiği” şerhiyle tebliğ edildiği, tebligat üzerine … isimli kişinin imzasının alındığı görülmüştür. Her ne kadar davacı şirket vekili muhatap yerine tebligat yapılan kişinin gerçekte müvekkili şirketin çalışanı olmadığını,hayali bir kişi olduğunu iddia etmiş ise de ; yönetmeliğin 34. Maddesine göre tebligat memuru yönünden, muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kişinin görünüşüne nazaran onsekiz yaşından aşağı olmaması ve açıkça anlaşılır bir şekilde ehliyetsiz bulunmaması hususlarına uyma yükümlülüğü getirilmiştir. 36.madde ile tebligat memuruna, tebligat yapılacak muhatabın veya onun adına tebliğ yapılacak kişinin kimlikleri ile bu Yönetmelikte belirtilen şartları taşıyıp taşımadıklarını incelemeye yetkisi verilmiş ise de, halin gerektirdiği ölçüde kullanılacak bir yetki olup davalı PTT çalışanına, muhatap yerine tebliğ yapılan kişinin, gerçekte muhatabın çalışanı olup olmadığını denetleme yükümlülüğü getirmemektedir.Muhatap yerine tebligat yapılan … isimli kişinin davalının çalışanı olmaması ve tebligatın usulsüz olduğunun tespiti halinde de ; davacı Tebligat Kanunu’nun ve yönetmeliğin usulsüz tebligat hükümlerine dayanarak, tebliğ edilen evrak konusuna ilişkin talep ve itirazlarını ilgili merciye karşı ileri sürebilecektir.Somut olayda, davalının tazminat sorumluluğunun doğmadığı, ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değerlendirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edilmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/02/2021