Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/257 E. 2021/233 K. 03.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2019/257
KARAR NO 2021/233
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2018
NUMARASI: 2015/1105 E – 2018/216 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 03/02/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili İstanbul 13 Asliye Hukuk mahkemesinin 2013/238 Esas sırasına kayıtlı dava dilekçesinde özetle; davacının 01.03.2011 tarihli kira kontratı ile … ilçesi, … mah. … sk No:… D:..’da bulunan işyerini kullanmaya başladığını, bu tarihten önce bu işyerinde müvekkili firmayla ilgisi bulunmayan …San. Tic. Ltd. Şti adlı bir firmanın faaliyet gösterdiğini, …San.Tic. Ltd.Şti.ile müvekkili şirket arasında herhangi bir hukuki ve ticari bir ilişki bulunmadığını, …San.Tic.Ltd. Şti.’nin işlerine son verdiğini, buradaki taşınır mallarını satışa çıkardığını, bu malzemelerin de müvekkili firma tarafından satın alındığını, daha sonra da Kırıkkale’deki kolonya imalatında kullandığı kolonya şişesi imalatına başladığını, müvekkili şirketin sadece satılan makinaları satın aldığını, müvekkilinin daha sonra kendisine gelen ve kendi kullanımında olan döneme ilişkin faturaları düzenli olarak ödediğini, müvekkili firmanın imalata devam ederken bu kez davalı firmanın görevlilerinin gelerek müvekkili firmanın kendisi ile alakası olmayan eskiden orada çalışan firmanın borcundan dolayı elektriğini kestiklerini, böylece müvekkili firmanın aslında ilgisi ve bilgisi olmayan bir borçla karşı karşıya kaldığını öğrendiğini, yasal olarak müvekkili şirketten önceki abonenin borcundan dolayı sorumluluk yüklenemeyeceğini, bu borcun sorumlusunun ya önceki abone ya da dava konusu taşınmazın maliki durumunda olan kişiler olduğunu belirterek, öncelikle dava konusu işleme ait Nisan 2013 tarihinden itibaren yapılması gereken 30 Nisan 2013 tarihli 2.495,61 TL, 01.07.2013 tarihli 2.495,61 TL, 02.09.2013 tarihli 2.495,61 TL, 30.10.2013 tarihli 2.495,61 TL, 30.12.2013 tarihli 2.495,61TL, 28.02.2014 tarihli 2.495,61 TL, 30.04.2013 tarihli 2.495,61 TL’lik toplam 17.469,27 TL’lik ödemelerin tedbiren durdurulmasını, müvekkili firmanın dava konusu borcun borçlusu olmadığının tespitini ve müvekkilinden haksız olarak tahsil edilen dava tarihine kadar ödenmek zorunda kalınan 28.353,64 TL ile ödenmek zorunda kalırsa geri kalan miktar olan 17.469,27 TL toplamda 45.822,91 TL’nin avans faizi üzerinden faizlendirilerek davalıdan tahsiline, fazlaya dair her türlü dava talep ve takip haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 14.03.2011 tarih 6660 giriş sayılı dilekçe ile … nolu aboneliğe sözleşme yapılması için müracaat ettiğini, tesisatta borçlu bulunduğunun görüldüğünü ve müvekkili tarafından çevre araştırması yapıldığını, 17.03.2011 tarihli çevre araştırmasında davacı … Sanayi Tic. Ltd. Şti.nin mahalli devir aldığının tespit edildiğini, müvekkilinin elemanlarının 17.03.2011 tarihinde yaptıkları inceleme zaptında ‘çevre araştırması için mahalle gelindiğinde, eski firmanın makinalarının bulunduğunun, yeni abonenin en yakın zamanda devir aldığı makinalarla faaliyete başlayacağının, eski ve yeni abonenin faaliyet alanının plastik enjeksiyon üzerine olduğunun, eski firmanın mahalde bulunan enjeksiyon makinaları vb.diğer ekipmanları … Kolonya’ya sattığının’ tespit edildiğini, mevcut borçları kabul ettiğini, en kısa zamanda yapılandırmadan yararlanıp … kolonyanın sözleşmeyi kendi üzerine alması için kolaylık sağlayacağı şeklinde zabıt tutulduğunu, bunun üzerine davacı şirketin yetkililerince verilmiş olan vekaletnameye istinaden davacı şirket görevlisi … tarafından … nolu tesisat üzerindeki borçlar devir alınarak … Ltd Şti’nin abone olduğunu, borçların 04.04.2011 tarihinde taksitlendirilerek ödenmeye başlandığını, taksitlendirme başvurusunda borcun kabul edildiği belirtildiği gibi taksitlerin de itirazı kayıtsız ödendiğini belirterek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan değerlendirme sonucunda; tarafların tacir olduğu, uyuşmazlığın ticari işletmeleri ile ilgili bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, kararının kanun yoluna gidilmeksizin kesinleşmesi üzerine dosya Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmiştir.Görevsiz mahkemede ön inceleme yapılmış, deliller toplanmış, davacının abone dosyası getirtilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce; “Bilirkişi heyeti 02/06/2015 havale tarihli rapor ile davacının menfi tespit davasında haklı olduğu, davacının abone olduktan sonra kendi normal kullanım elektrik tüketimlerine karşılık gelen elektrik faturalarını ödediğinden davalıya hiçbir borcu bulunmadığı, eski müşteriye ait borcu bir şekilde davalının davacıya tahakkuk ettirdiği ve bu borcu davacıdan tahsil ettiği yönünde görüş bildirmişlerdir.Görevsizlik kararı üzerine dosyanın Mahkememiz esasına kaydından sonra Mahkememizin 1.oturum 2 numaralı ara kararı ile davalının rapora itirazlarının değerlendirilmesi ayrıca davacının ödediği ve istirdadını talep ettiği dava konusu tutar ile ödenmediği ancak borçlu olunmadığı ileri sürülen miktarların açıkça değerlendirilmesi için ek rapor alınmasına karar verilerek bilirkişi ücretinin belirlendiği ve yatırılması için süre verildiği, bilirkişi ücreti yatırılmadığından bilirkişi incelemesi yaptırılamadığı, takip eden oturumda bu ara kararın aynen yerine getirilmesine karar verildiği, ücretin yine yatırılmadığı görülmüştür.Davacının dava dilekçesindeki istemi dava konusu borcun borçlusu olmadığının tespiti, ödenen miktar ile davanın devamında ödenmek zorunda kalınması halinde geri kalan miktarın avans faizi ile vekil edene ödenmesi istemi olup, dava konusu faturalar davacının kiracı olduğu döneme ilişkin faturalardır.Her ne kadar bilirkişi raporunda davacının davasında haklı olduğu sonucuna varılmış ise de bu sonuca nasıl varıldığı raporda yer almamaktadır. Bu cümleden olmak üzere, davacıya tahakkuk ettirilen faturaların ne kadarlık kısmının davacının normal tüketimi ne kadarlık kısmının evveli kullanıcının kullanımı olduğu belli değildir. Tahakkuk ettirilen faturalar nedeni ile davacının borçlu olup olmadığının tespiti veya ne kadarından borçlu olduğunun takdiri Mahkememize ait görev olup, bilirkişilerce yapılması gereken iş faturalarda davacının kullanımı ile dava dışı şirket borcunun ayrıştırılması olmalıdır. Ancak raporda böyle bir ayrıştırma yoktur. Bu doğrultuda, rapor hüküm kurmaya yeterli olmadığı gibi davalının da anılan rapora itirazları mevcuttur. Bu nedenlerle Mahkememizce ek rapor alınmasına karar verilmiş ancak bilirkişi ücreti yatırılmadığından alınamamıştır.6100 sayılı Yasanın 94/2.maddesi uyarınca Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez.6100 sayılı Yasanın 324.maddesi uyarınca taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.Somut durumda, her iki süre de davacı vekilinin yüzüne karşı verilmiştir ve davacı vekili yatırması gereken miktarı bilmektedir. Kesin süreye rağmen delil avansının yatırılması gereken süreden çok sonra 16/10/2017 tarihinde yatırıldığı görülmekle, emredici yasa hükmü gereğince davacı bu delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılmıştır. ” denilerek ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.Karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin “davacının ödediği ve istirdadını talep ettiği dava konusu tutar ile ödenmediği ancak borçlu olunmadığı ileri sürdüğü miktarın açıkça değerlendirilmesi” hususunda ek rapor alınmasına karar verdiğini, duruşma öncesi kendilerince verilen beyanda “borcun tamamının ödendiği dekontun duruşma sırasında mahkemeye sunulacağı, mahkemece durumun ve kalan borcun davalıdan sorulabileceğinin” belirtildiğini, nitekim ödemeye dair dekontun sunulduğunu, bu dekonttan borcun tamamının ödendiğinin anlaşıldığın, bu hususta bilirkişi incelemesine gerek olmadığını, duruşma sırasında mahkemeye sunulan ödeme dekontunun yerel mahkemece ön bürodan geçmediği için kabul edilmediğini, bu hususun kanuna aykırı olduğunu, ayrıca davalının itirazları yönünden bir değerlendirme yapılacaksa ücretin davalı tarafça yatırılması gerektiğini, bilirkişi ücretine ilişkin ara kararın usulüne uygun olarak tesis edilmediğini beyanla delil avansının yatırılmadığından bahisle davanın reddine dair kurulan kararın kaldırılmasını ve dosyanın yerel mahkemeye iadesini talep etmiştir.6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; dava menfi tespit talebine ilişkin olup abonelik sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.Davacı kendisinden önceki firma tarafından sarf olunan elektrik tüketim bedelinin kendisinden talep edildiğini, bu nedenle elektriğinin kesildiğini beyanla dava dışı firmanın kullanımına ilişkin faturalar nedeniyle borçlu olmadığının tespitini, yersiz olarak ödenen kısmın istirdadını talep etmektedir.İstanbul 14 Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sırasında 29/03/2016 tarihli celsede;” 1-Davacı vekiline dava konusu yapılan talep yönünden ödenen ve istirdatatabiii olan kısım ile buna ilişkin dayanak belgeleri bildirerek sunması ve menfi tespite konu talep yönünden de açıklayıcı beyanlarını ibraz etmesi için 2 haftalık süre verilmesine, 2(1) nolu ara karar da verilen süre dolduktan sonra görevsizlik kararı öncesi alınan bilirkişi raporunun davalı vekilinin yaptığı itirazın değerlendirilerek davacının ödediği ve istirdatını istediği dava konusu tutar ile ödenmediği ancak borçlu olunmadığı ileri sürülen miktarların açıkça değerlendirilerek son rapor veren bilirkişi heyetine dosyanın günsüz tevdi ile belirtilen hususta itirazlar konusunda ek rapor ibrazının istenilmesine, bilirkişilere 150’şer TL ücret takdirine 450 TL ek bilirkişi ücreti ile tebliğ ve diğer giderler için 50 TL olmak üzere toplam 500 TL avansın davacı vekilince yatırılması için 2 haftalık süre verilmesi” yönünde karar verilmiş ise de ara kararın yerine getirilmesi konusunda kesin süre verilmemiştir. Bundan sonraki 21/06/2016 tarihli 2.celsede gider avansı yatırılmadığından dosyanın ara karar gereğince ek rapor için bilirkişi heyetine tevdi edilemediği tespit edildiği, davacı vekilinin dosyanın görevsizlikle geldiğini, gider avansının gönderilmediğini beyanla eksik gider avansını yatırmak üzere süre talep ettiği, mahkemece “önceki celsede verilen 2 nolu ara karar gereğince dosyanın ek rapor için günsüz olarak bilirkişilere tevdine buna ilişkin ara kararın aynen yerine getirilmesine” karar verildiği, yine kesin süre verilmediği ve kesin sürenin sonuçları ile ilgili ihtarat yapılmadığı, 15/11/2016 tarihli celsede davacı vekilinin mazeret gönderdiği, gider avansı yokluğundan dosyanın bilirkişiye gönderilemediğinin tespit edildiği, mahkemece davacı vekilinin mazeretinin kabulüne, duruşma gününün UYAP’tan öğrenmesine, “500 TL delil avansının 2 haftalık kesin süre içinde davacı vekilince yatırılmasına, bu süre içinde yatırılmaması halinde bilirkişi raporu delilinden vaz geçmiş sayılacakları hususunda davacı vekiline ihtaratlı davetiye gönderilmesine” karar verildiği ancak gider avansı yokluğundan ara kararın tebliğ edilemediği,21/03/2017 tarihli celsede delil avansının yatırılmadığı, bu nedenle bilirkişi ek raporunun alınamadığının tespiti ile mazeret bildiren davacı vekilinin mazeretinin reddine, taraflarca takip edilmeyen dosyanın HMK 150 gereğince işlemden kaldırılmasına karar verildiği,Davacı vekilinin 27/03/2017 tarihli dilekçe ile davayı yenilediği, 30/03/2017 tarihli yenileme tensip tutanağında bilirkişi ücreti ile ilgili ara kararın bulunmadığı, 17/10/2017 tarihli celsede de davacı vekilinin kesin süreye rağmen bilirkişi ücretini yatırmadığından söz edildiği ve sözlü yargılamaya geçildiği, sözlü yargılama gününün davacı tarafa usulen tebliğ edildiği, 20/02/2018 tarihli celsede her iki taraf vekilinin katılımı ile davanın reddine dair kısa kararın açıklandığı anlaşılmıştır.HMK nın delil ikamesi başlıklı 324 maddesine göre;(1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler.(2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.(3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.Somut olayda davacı delil olarak bilirkişi incelemesine dayanmış, görevsiz mahkemece aldırılan rapor hükme elverişli görülmediğinden ek rapor alınmasına ve bilirkişi delili için taktir olunan 500 TL delil avansının davacı tarafça yatırılmasına karar verilmiştir. Ancak söz konusu delil ve gider avansı yönünden davacı tarafın yükümlülüğünü doğuran 29/03/2016 ve 21/06/2016 tarihli ara kararlar kesin süre ile birlikte bu süre içinde ara kararın yerine getirilmemesinin hukuki sonuçlarına dair ihtarat içermediğinden, davacı vekilinin yokluğunda verilen 15/11/2017 tarihli ise kesin süre ve ihtarat içermesine rağmen davacı vekiline usulen tebliğ edilmediğinden delil avansının yatırılmadığından bahisle davacı aleyhine hukuki sonuç doğurmayacaktır.Mahkemece aksi yönde değerlendirme yapılarak davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan, davacının istinaf talebinin kabulüne, HMK 353/1-a-6 md gereğince, belirtilen hususlarda yeniden değerlendirme yapılarak hüküm tesis edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine,Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/02/2021