Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/244 E. 2019/243 K. 25.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/244
KARAR NO : 2019/243
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/06/2018
NUMARASI : 2016/162 E – 2018/533 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/02/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça tahsil edilen kayıp- kaçak bedeli, PSH dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim bedeli, trafo bedeli, TRT payının haksız olarak tahsil edildiği, yapılan kesintilerin Anayasanın 73. maddesine ve hukuk devleti ile adalet düşüncesine aykırı olduğu gerekçeleriyle, HMK’nın 107. maddesi gereğince belirsiz alacak davası olarak şimdilik 5.000,00 TL ‘nin faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; elektrik piyasasında faaliyet gösteren lisans sahibi şirketlerin kullanıcılarına yansıtabilecekleri tarifelerin EPDK tarafından belirlendiğini, EPDK kararlarının iptali hususunda Danıştay’ın ilk derece mahkemesi sıfatıyla görevli olduğunu, bu talebin kabul edilmemesi halinde faturalar aracılığıyla tüketicilerden tahsil edilen bedellere ait iade taleplerinin mali yükümlülüğünün ……..A.Ş’ye ait olduğu gerekçesiyle davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını,davacının dava konusu taleplerinin haksız olduğunu, yansıtılan tarifelerin EPDK tarafından belirlendiğini, müvekkilin mevzuat ve EPDK kararlarına göre bu bedelleri tahsil etme yetkisinin bulunduğunu, dava konusu bedellerin dağıtım şirketi olan ……… A.Ş’ye aktarıldığını, davacı şirketin sözleşme imzalarken ilgili mevzuatı kabul ettiğini bu sebeple davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle davanın reddine ve davacı taraf lehine vekalet ücreti, yargılama giderine hükmedilmiştir.Söz konusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin sadece kullandığı elektrik enerjisi bedelinden sorumlu tutulması gerektiğini, verilen kararın Anayasanın 73. Maddesine aykırı olduğunu, 6719 sayılı yasanın Anayasa’ya aykırılığı ile ilgili olarak yapılan başvuruların sonuçlanmasının beklenmediğini, 6719 sayılı yasanın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Dava aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadına ilişkindir.Davacı red kararını konusuz kalmadan dolayı ”karar verilmesine yer olmadığı” kararı verilmesi gerektiğinden dolayı istinaf etmemiş sadece kabulü gerektiğinden bahisle istinafa getirmiş olup, o halde istinaf sebepleriyle sınırlı inceleme yapılacaktır. HMK 355. Maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Karar tarihinde Anayasa Mahkemesi bedellerin maliyet unsuru olarak alınmasını yasal hale getiren hükümlere dair iptal başvurularını reddetmiştir. Kararın Resmi Gazete’de yayımlanması 15/02/2018’dir. İptal kararı ise 28/12/2017 tarihi olup, karar tarihinden öncedir. O halde, bu istinaf sebebinin sonuca etkisi yoktur. Yukarıda açıklandığı üzere, davacı red kararını konusuz kalmadan dolayı karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerektiğinden dolayı istinaf etmemiş sadece davanın kabulü gerektiğinden bahisle istinafa başvurmuş olup, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Buna göre, davacı mevzuat değişikliği sonrası haksız çıkmış olsa da, dava tarihi itibariyle, uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu bu davasında, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği nedeniyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken ”red” kararı verilmesi yasaya uygun değilse de; bu husus davacı tarafından istinaf konusu yapılmadığından, inceleme dışı tutulmuştur. Nitekim, Dairemizce verilen 2017/24 E. Sayılı ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2017/382 E. Sayılı bu konudaki istinafla sınırlı yaptığı inceleme sonucu, red kararını muhafaza ederek sadece istinaf konusu yapılan vekalet ücreti ve yargılama giderini düzelterek verdiği kararlar Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/12005 E. ve 2017/13884 E. Sayılı kararı ile onanmıştır.Böylece istinaf konusu kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu anlaşılmakla, davacı tarafın istinaf sebeplerinin HMK 353/1-b-1 gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25/02/2019