Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/2236 E. 2020/107 K. 03.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2019/2236
KARAR NO: 2020/107
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/08/2019
NUMARASI: 2019/1113 D. İş – 2019/1137 K
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ: 03/02/2020
KARAR YAZIM TARİHİ: 04/02/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir talep eden vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin inşaat sektöründe faaliyet göstermekte olduğunu, … Projesi’nin inşa edildiği alanda su ihtiyacının karşılanması bakımından İSKİ ile … numaralı mukavelenin akdedildiğini, 1.142.632,00 TL bedelli faturanın tanzim edilmesi üzerine faturaya itiraz ettiklerini, sayacın arızalı olduğunun tespit edilmesi üzerine yeni sayaç takıldığını, yeni sayaç takıldıktan sonra düzenlenen talep konusu … ve … numaralı faturalara da fahiş bedelli olmaları nedeniyle itiraz ettiklerini, itiraz üzerine yeni takılan sayacın da söküleceğini ve incelemeye gönderileceğini ancak faturaların ödenmemesi halinde gecikme cezası işletileceğinin ve ödeme yapılmadığı takdirde suyun kullanıma kapatılacağının bildirildiğini, müvekkilinin … no.lu, 308.709.00 TL, bedelli ve … no.lu, 73.276,00 TL bedelli, faturalarda yer alan bedeller bakımından İSKİ’ye her hangi bir borcu bulunmadığını, bu 2 fatura bakımından menfi tespit davası açmak için arabuluculuk başvurusu yapıldığını, başvuru evrakının dilekçe ekinde olduğunu, menfi tespit davalarında arabuluculuğa başvuru zorunluluğu nedeni ile açacakları menfi tespit davası sonuçlanıncaya kadar … numaralı 308.709,00 TL bedelli ve … numaralı 73.276,00 TL bedelli faturaların icra takibine konu edilmemeleri, menfi tespit davalarında arabuluculuğa başvuru zorunluluğu nedeni ile arabuluculuk aşaması devam ederken müvekkili şirket aleyhine her hangi bir icra takibi başlatılmaması ve daha fazla zarara uğramaması adına İİK. 72/2. maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından 01/08/2019 tarihli karar ile dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; tedbir talep eden şirkete ait su sayacının İSKİ tarafından sökülüp kontrole alınması ve İSKİ’nin 16/03/2019 ve 10/07/2019 tarihli yazıları, dosyaya ekli faturalar dikkate alınarak HMK’nın 389. maddesi kapsamında ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gerekli koşulların gerçekleştiği gerekçesiyle telafisi güç zararların önlenmesi için talebin kabulü ile; isteme konu faturaların tedbiren icra takibine konu edilmemesi, takibe konulması halinde takibin tedbiren %15 teminat mukabilinde durdurulmasına karar verilmiştir. Davalı vekili 29/08/2019 tarihli tedbire itiraz dilekçesi ile mahkemenin yetkisiz olduğu bir konuda ihtiyati tedbir kararı verdiğini, ihtiyati tedbir kararının menfi tespit davasının açıldığı mahkeme tarafından incelenip karara bağlanması gerektiğini, HMK 389/1 maddesinde yazılı gerekçelerden hiçbirinin somut olayda gerçekleşmediğini, istemde bulunan tarafından açılmış menfi tespit davası dahi bulunmadığını, ihtiyati tedbir kararının menfi tespit davasının düzenlendiği icra kanunu hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme tarafından itiraz üzerine yapılan 10.10.2019 tarihli duruşmalı inceleme sonunda; tedbir isteyen tarafa karşı başlatılmış bir icra takibi bulunmadığı gibi, tedbir isteyen tarafça karşı taraf aleyhine açılmış bir menfi tespit davası da bulunmadığı, bu nedenle İİK’nın 72/2. maddesi kapsamında bir tedbir kararı verilemeyeceği, menfi tespit davalarına ilişkin olarak İİK’da özel nitelikte düzenleme bulunması nedeniyle genel nitelikteki HMK’nın 389. ve devamı maddelerinin de olaya uygulanamayacağı gerekçeleriyle itirazın kabulüyle 01/08/2019 tarih ve 2019/1113 D.İş, 2019/1137 K. sayılı ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. İhtiyati tedbir talep eden vekili istinaf başvurusunda önceki iddialarının tekrarla birlikte özet olarak; ihtiyati tedbir başvuru dilekçelerinde de açıkladıkları gibi karşı taraf aleyhine takip öncesi menfi tespit açılmasının amaçlandığını, menfi tespit davası açılmadan önce zorunlu arabuluculuk başvurusu yapılmasının gündeme geldiğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi’nin 23/05/2019 T., 1339 E. ve 1098 K. sayılı kararında menfi tespit davalarında arabulucuya başvuru dava şartını aramakta olduğunu, arabuluculuğa başvuru zorunluluğu nedeniyle hukuki işlemleri başlattıklarını öğrenen karşı tarafın, müvekkili aleyhine bir icra takibi başlatması, banka hesaplarına, taşınmazlarına, diğer menkul ve gayrimenkul mallarına haciz koydurmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, bu durumun müvekkili bakımından maddi ve manevi anlamda giderilmesi imkansız zararları ortaya çıkaracağını, İİK. 72. maddesinde düzenlenmiş olan tedbirler, HMK. 389. ve devamında yer alan geçici hukuki koruma niteliğinde olduğundan, bu bakımdan özel kanun-genel kanun şeklinden bir ayırım ve değerlendirme yapılamayacağını, ihtiyati tedbir başvurusunun yanı sıra aynı tarihte, menfi tespit davası açmaya yönelik olarak zorunlu arabuluculuk başvurusu da yapıldığını, bu hususun yerel mahkemeye de bildirildiğini, arabuluculuk sürecinin sona ermesi üzerine de menfi tespit davasının açıldığını ileri sürerek, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin ek kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Talep; arızalı sayaç nedeniyle tahakkuk ettirilen faturalar nedeniyle, faturaların icra takibine konu edilmemesi, icra takibi başlatılmışsa durdurulması, ihtiyati haciz kararı verilmemesi, verilmişse uygulanmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir. Uyuşmazlık ise; menfi tespit davası açılmadan önce İİK’nın 72/2. maddesi kapsamında bir tedbir kararı verilip verilemeyeceği, menfi tespit davalarına ilişkin olarak İİK’da özel nitelikte düzenleme bulunması nedeniyle genel nitelikteki HMK’nın 389. ve devamı maddelerinin de olaya uygulanıp uygulanamayacağın noktalarında toplanmaktadır. 04.06.1958 gün 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı gibi; bir davada dayanılan maddi vakıaları açıklamak tarafların, bu olguları hukuken nitelendirmek, uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak ve doğru olarak yorumlayıp uygulamak da hakimin görevidir. Diğer bir deyişle; bir davada maddi olayı anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir (HUMK.nun madde 76, HMK madde 31). Anılan yasal düzenlemeye göre davayı aydınlatma görevinin mahkeme hakimine ait olmasına göre uyuşmazlığın çözümüne ilişkin hukuki nitelendirme yapılmalıdır. Somut olayda, talep dilekçesi incelendiğinde; açılacak menfi tespit davası nedeniyle arabuluculuk süreci de dikkate alınarak itiraz edilen faturalar nedeniyle icra takibi yapılmaması, ihtiyati haciz kararı verilmemesi, takip başlatılmışsa durdurulması yönünde talepte bulunulduğu, talep dayanağının İİK’nın 72. maddesi olarak gösterildiği, ancak mahkemece verilen tedbir kararında, talebin, HMK’nın 389. maddesi kapsamında değerlendirilmesiyle tedbir kararı verildiği anlaşılmaktadır. HMK 389 ve devamı maddelerine göre “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hallerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir. Buna göre, dava konusu yerin işyeri olması, davaya konu fatura borcunun ise işyerine ait bulunması nedeniyle, isteme konu faturaların tedbiren icra takibine konu edilmemesi, takibe konulması ve bunlarla bağlantılı olarak da işyerine su verilmemesi hali, gecikmesinde sakınca bulunan durum kabul edilerek, HMK 389. maddesinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi yönünden gerekli şartların somut olayda mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, davanın İİK 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davası olması, bu davada, HMK 389. madde çerçevesinde bahsi geçen tedbirin uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir. Bu itibarla, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının HMK’nın 389 maddesi uyarınca usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek itirazların reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla istinaf talebinin kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince, istinaf konusu ilk derece mahkemesinin istinaf konusu ara kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında; “Aleyhine tedbir istenen tarafın, 01/08/2019 tarihli ihtiyati tedbir kararına yaptığı itirazın reddine” karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; İhtiyati tedbir talep edenin, Değişik iş dosyasındaki ihtiyati tedbire vaki itirazın, duruşmalı incelenmesi sonucu, tedbirin kaldırılmasına dair 10/10/2019 tarihli ara karara yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, bu ara karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak yeniden esas hakkında; 1-Aleyhine tedbir istenen tarafın, 01/08/2019 tarihli ihtiyati tedbir kararına yaptığı itirazın reddine, İstinaf incelemesi ile ilgili olarak; İstinaf eden ihtiyati tedbir talep edenden peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İhtiyati tedbir talep eden tarafın istinaf sebebiyle yapmış olduğu 61,50 TL istinaf yargılama giderinin karşı taraftan alınarak istinaf eden tarafa verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/02/2020