Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/2178 E. 2019/2047 K. 24.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/2178
KARAR NO : 2019/2047
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/09/2019
NUMARASI : 2018/712 E – 2019/690 K
DAVANIN KONU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/12/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davalının 08.09.2004 ila 07.10.2005 tarihleri arasındaki fatura bedellerini ve 06.02.2006 son ödeme tarihli fatura bedellerini ödemediğini, davalının bu tüketim bedellerini ödemediği gibi 22.10.2003 tarihinde kaçak elektrik kullandığından hakkında kaçak tutanakları tutulduğunu, davalının bu tutanaklara istinaden tahakkuk eden bedelleri de ödemediğini, bu bedellerin tahsili amacıyla davalı aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibine girişildiğini, borçlunun haksız olarak itiraz ettiğini beyanla, davanın kabulüne, itirazın iptaline, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; faturalarda yazılı bedellerin neye dayalı olarak ve nasıl harca esas değerde belirtildiği gibi 100.572,06 TL’ye ulaştığı konusunda bir açıklama yapılması gerektiğini, ödeme emrinde belirtilen alacak kalemlerinin üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçtiğini beyanla, davanın öncelikle zamanaşımına uğraması nedeniyle reddine, aksi taktirde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, karar verilmiştir.Söz konusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesinde; mahkemenin yargılama kesitlerine uymadan hareket ederek hukuk davaları bakımından adil yargılanma hakkını düzenleyen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1. maddesi ile hukuki dinlenilme hakkının ihlal ederek karar verdiğini, somut uyuşmazlıkta taraf vekillerinin hazır bulunduğu 17/02/2015 tarihli celsede, duruşmaya son verildiği belirtilerek hüküm kurulduğunu, bu nedenlerle yasal düzenlemelere uyulmadan hüküm kurulması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan, adil yargılanma hakkı ile hukuki dinlenilme hakkına aykırı olduğunu, davanın aydınlatılması amacıyla dosyanın bilirkişiye tevdi talep edildiğini ancak mahkemenin bu talebe olumlu ya da olumsuz herhangi bir ara karar oluşturmadığını, somut olayda da ortada usulüne uygun şekilde yazılmış Yargıtay denetimine elverişli bir gerekçeli hüküm bulunmadığını beyan ederek, kararın kaldırılması ile davanın kabülünü istemiştir.Dava, elektrik bedelinden kaynaklı 15 adet faturalarının ödenmemesinden ve kaçak kullanım sebebiyle tahakkuk eden elektrik kullanım bedelinden dolayı başlatılan icra takibine, davalı tarafın itirazı üzerine açılan İcra İflas Kanunu 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince davalının süresinde zamanaşımı definde bulunduğu ve takip tarihinden itibaren geriye dönük 10 yıllık zamanaşımı süresi dikkate alındığında icra takibine konu her bir fatura bedelinin son ödeme tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verdiği anlaşılmıştır. Bilindiği üzere zamanaşımı; alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip, sadece onu eksik bir borç haline dönüştürür ve dolayısıyla alacağın dava edilebilme niteliğini ortadan kaldırır.Kanunumuzda alacaklar yönünden zamanaşımı, borcun tahakkuk ettiği ve takibin başlatıldığı dönemler itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125 maddesinde ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146 maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre kanununda aksi bir hüküm bulunmadıkça, her alacak 10 yıllık zaman aşımına tabidir.Kaçak elektrik kullanmak ise bir haksız eylem olup haksız eylemden doğan davalarda uygulanacak zamanaşımı 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60. maddesinde ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre haksız eylemden doğan tazminat davaları BK’nın 60/1 maddesi gereğince 1 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerine tabidir. Borçlar Yasası’nın 60/1. maddesinde öngörülen bir yıllık zamanaşımı süresi; zarara uğrayanın, zararın varlığını ve zarar vereni öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar. Aynı Yasa’nın 60/2. maddesi gereğince zarara yol açan eylemin aynı zamanda suç sayılan bir eylemden doğmuş olması durumunda olayda uygulanacak zamanaşımı süresi, o suçun bağlı olduğu (uzamış) ceza zamanaşımı süresidir. Buna göre tazminata konu eylemin aynı zamanda suç teşkil etmesi halinde o suç için öngörülen ceza zamanaşımı süresi hukuk hakimi tarafından uygulanacaktır. (HGK’nın 22/02/2012 tarih ve 2011/4 E.- 2011/640 K; 2012/89 sayılı ve HGK.’nın 06/05/2009 tarih 2009/4-152 E. ve 2009/155 K. sayılı kararları) Ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için, sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturması yeterli görmekte olup, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır.Somut olayda da, dava, davalı borçluya, 08.09.2004, 06.10.2004, 03.11.2004, 09.12.2004, 06.01.2005, 09.02.2005, 09.03.2005, 08.04.2005, 10.05.2005 ,09.06.2005, 08.07.2005, 09.08.2005, 09.09.2005, 07.10.2005, 06.02.2006 son ödeme tarihli 15 adet fatura ile ve 22/10/2003 tarihli kaçak elektrik kullanımı sebebiyle düzenlenen tahakkukun ödenmemesinden dolayı başlatılan icra takibine davalı tarafın itirazı üzerine açılan itirazın iptali davası olup, faturaların son ödeme tarihleri ve kaçak elektrik tüketim tahakkuk tarihi dikkate alındığında her iki durumda da 10 yıllık genel dava zamanaşımı geçikten sonra 2017 tarihinde takip başlatıldığı ve zaman aşımını kesen hallere ilişkin TBK 154 ve 156. maddeleri uyarınca bir işlem de yapılmadığından, kaçak elektrik kullanımı yönünden de uzamış ceza zaman aşımı suç tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK uyarınca 7 yıl 6 ay olarak davalı (sanık) lehine hesaplandığından, bu sürenin de geçtiği anlaşılmakla, davanın zaman aşımından reddi kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanaatiyle, davacının esasa yönelik istinaf sebeplerinin reddine karar vermek gerekmiştir. O halde yukarıda açıklandığı gerekçe uyarınca davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına ve istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına,İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/12/2019