Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/2168 E. 2020/104 K. 03.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/2168
KARAR NO : 2020/104
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2019
NUMARASI : 2019/459 E – 2019/761 K
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/02/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 01/10/2018 tarihinde … Mah. … Cad. No:63 Zeytinburnu/İstanbul adresinde benzin istasyonu adı altında faaliyet göstermeye başladığını, davalı ile …Ticaret A.Ş. arasında elektrik kullanımına ilişkin taraflara yönelik karşılıklı edim yükümlülüğü doğuracak ve 12/10/2018 tarihinde sona erecek şekilde bir taahhütname düzenlendiğini, bu sözleşmeye binaen müvekkili tarafa yöneltilebilecek borcun nev’i, sözleşmenin bitiş tarihi olan 12/10/2018 tarihinden sonraki borç miktarı olması gerekirken, davalı tarafından 24/12/2018 tarihli 53.728,06 TL ve 56.896,45 TL tutarında iki adet eksik kayıt yaptırdıklarına ilişkin cezai fatura kesilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, sözleşmeye bağlılık ilkesi gereğince söz konusu sözleşmede borçlanılan edimin son ifa tarihi ve ifa edilecek miktarı ilgili müvekkili şirketin kendi adına devraldığı tarih olmalıyken bu tarihten sonra müeccel ve muaccel olacak borçlar için taraflarına yöneltilebilecek herhangi bir hakkı bulunmadığını, var ise de sözleşme ile şirketin devri bağlamında taraf olarak sözleşme ile devralan taraf hak ve borçların hepsine ehil olur anlayışı gereğince borcun müvekkili şirketten tahsil edilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, müvekkiline yükletilmek istenen borcun müvekkili ilgilendiren kısmının 12.10.2018 tarihinden sonrasını kapsamakta olduğunu beyanla müvekkili şirketten haksız bir şekilde alınan bedelin iadesini, aksi halde yükletilen fahiş bedel indirilerek iadesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili vekaletname sunmuş, ancak dava dilekçesi tebliğ edilmediğinden cevap dilekçesine dosya içinde rastlanılmamıştır.Mahkemece, arabulucuya başvurmadan konusu bir miktar paranın ödenmesine ilişkin ticari dava açılmayacağından, davanın açılış tarihi de dikkate alınarak, davanın arabulucuya başvurulmaksızın açıldığı sabit olduğundan herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesinin 1. fıkrası gereğince dava şartı yokluğundan HMK 115. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.Söz konusu kararı davalı vekili istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesinde özetle; davacının Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesi 2019/296 E. numaralı dava dosyası ile istirdat davası açtığını, Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/04/2019 tarihli kararıyla, mahkemenin görevsizliğine, harç,yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine karar verilerek dosyayı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderdiğini, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin de davanın 6102 sayılı TTK 01/01/2019 tarihide yürürlüğe giren 5/A maddesinin 1.fıkrası gereğince dava şartı noksanlığından usulden reddine karar verdiğini ancak müvekkili lehine AAÜT gereği hükmedilmesi gereken vekalet ücretine dosyayı vekil olarak takip etmelerine rağmen hükmetmediğini ileri sürmüştür.Dava; davalı tarafından tahsil edilen bedelin iadesi aksi halde indirilmesi talebine ilişkindir. Dosya kapsamından, davanın ilk açıldığı Asliye Hukuk Mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu tensiben görevsizlik kararı verilerek talep üzerine dosyanın Ticaret Mahkemesine gönderildiği, 02.05.2019 olan görevsizlik kararından sonra davalı vekilinin 13.06.2019 tarihli vekalet pulu makbuzuna göre 13.06.2019 tarihinde dosyaya vekaletnamesini sunduğu, dosyanın gönderildiği Ticaret Mahkemesince de dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verildiği, dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilmediği ve davalının da cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür. Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2. maddesinin 1. cümlesinde; “… Bu Tarifede yazılı avukatlık ücreti kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır…” denilmektedir. Aynı tarifenin 3. maddesinin 1 numaralı bendinin son cümlesinde de “…Bu ücretin belirlenmesinde, avukatın emeği, çabası, işin önemi niteliği ve davanın süresi göz önünde tutulur…” denilmektedir. Yine aynı tarifenin 19. maddesinde “…Tarifede yazılı olmayan hukuki yardımlar için, işin niteliği göz önünde tutularak, Tarifedeki benzeri işlere göre ücret belirlenir…” denilmektedir. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesinde “Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur.” düzenlemesi yer almaktadır. AAÜT’sinin 2. kısım 2. bölümü yargı yerleri ile İcra İflas dairelerinde yapılan ve konusu para ile değerlendirilemeyen hukuki yardımlara ödenecek ücretleri belirlemiş olup, maktu vekalet ücreti niteliğindedir.Avukatlık Kanunu hükümlerine göre de, vekilin ücrete hak kazanabilmesi için mutlaka duruşmaya katılması koşulu aranmamaktadır. Vekilin dava açmak için dilekçe yazmış olması veya cevap vermesi de bir çalışmayı ve ücreti gerektirmektedir. AAÜT 5. maddesi ” dava ve takibi, hangi aşamada olursa olsun kabul eden vekil, ücretin yümünü hakeder” düzenlemesine sahiptir. Buna göre, mahkemece görevsizlik kararından sonra vekalet sunan davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu konuda hüküm kurulmaması usul ve yasaya uygun değildir.Açıklanan nedenlerle; davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararı HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca, davalı lehine maktu vekalet ücreti takdiri gerekliliği yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında hükme “davalı lehine AAÜT 7. ve 13. maddeleri ile 5. madde hükmü gereği 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” eklenmek suretiyle karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararı HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca, davalı lehine maktu vekalet ücreti takdiri gerekliliği yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında;1-Davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesinin 1. fıkrası gereğince dava şartı yokluğundan HMK 115. maddesi uyarınca usulden reddine,2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi Uyarınca alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından, ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davalı lehine AAÜT 7. ve 13. maddeleri ile 5. madde hükmü gereği 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,4-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,İstinaf incelemesi ile ilgili olarak;İstinaf eden davalıdan peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,Davalının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 36,90 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/02/2020