Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/2072 E. 2019/2083 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/2072
KARAR NO : 2019/2083
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2018
NUMARASI : 2018/713 E – 2018/1288 K
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 31/12/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında İstanbul, Zeytinburnu, … Mah.de bulunan, … Ada … parsel numaralı iş yerinin davalıdan satın alınmasına ilişkin olarak 01/4/2014 tarihinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, davacı şirket tarafından farklı tarihlerde davalıya 1.580.000,- TL ödeme yapıldığını, ancak tarafların sonradan satış işleminden vazgeçtiklerini ve 01/02/2016 tarihli fesih ve ibra sözleşmesini imzaladıklarını, buna göre 01/04/2014 tarihli Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesinin karşılıklı feshedildiğini ve müvekkili şirketçe ödenen 1.580.000,00 TL bedelin davalı tarafından 1 sene içerisinde davacı şirkete ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ancak davalı tarafından alınan para iade edilmediğinden İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile aleyhine icra takibi başlatıldığını davalının borca haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, takip konusu alacağın %20 sinin aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davalıdan hiçbir hak ve alacağı olmadığını, her ne kadar adi şekilde yapılmış ve TMK ‘na göre geçersiz olan satış vaadi sözleşmesinin 3.maddesine dayanılarak İstanbul Mahkemelerinde ikame edilmiş olsa da, mezkur davanın gayrimenkulün aynına ilişkin bir sözleşmeden kaynaklı olarak açılmış olması nedeniyle, gayrimenkulün bulunduğu yer dikkate alınarak Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olduğunu beyanla, davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, dava nisbi ticari dava veya mutlak ticari dava olmadığından görevli mahkeme Ticaret Mahkemesi olmayıp, Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle “dava dilekçesinin dava şartı yokluğundan usulden reddine, kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde talepte bulunulması halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir. Sözkonusu kararı davacı vekili istinaf etmiş olup, 6102 sayılı Ticaret Kanunu’nun 5.maddesinde; ”aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” denilerek, aksine hüküm bulunmadıkça tüm ticari davalarda Asliye Ticaret Mahkamelerinin görevli olduğunun düzenlendiğini, sözleşmeye ve davaya konu yer işyeri olduğundan, gayrimenkul ticari bir amaçla satın alınmakla İİK, HMK ve TTK hükümleri beraber dikkate alındığında görevli mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüş, kararın kaldırılmasını istemiştir. Davacı tarafın istinaf sebeplerinin incelenmesiyle, 6102 Sayılı TTK nın 5. maddesinde, 6335 sayılı kanunun 2. maddesi ile ,26/6/2012 tarihinde yapılan değişiklik ile, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olduğundan, mahkemenin görevli olup olmadığı hususunun resen araştırılması gerekir. Ticari davaların neler olduğu esas itibariyle TTK 4 maddesinde düzenlenmiş olup, ayrıca bazı kanunlarda uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinde çözümleneceğine dair özel hükümler de bulunmaktadır.TTK nın 4. maddesinin 1.fıkrasının 1-6. bentlerinde belirtilen davalar ile diğer bazı kanunlarda belirtilen davalar, mutlak ticari dava mahiyetindedir. Aynı maddenin 1 fıkrasında belirtilen davalar ise nisbi ticari dava mahiyetindedir. TTK nın 4/1. fıkrasına göre “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ” nisbi ticari dava olarak belirlenmiştir. Bir davanın nisbi ticari dava olabilmesi için, her iki tarafın tacir ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekmektedir. Somut olayda, davalı gerçek kişi adına tapuda kayıtlı iş yerinin dava konusu olması, davalıyı TTK 12. Maddesinde tanımlandığı üzere tacir yapmayacağı gibi, bu iş yeri niteliğindeki yerin satış ve uyuşmazlık konusu olması da burayı ticari işletme haline getirmez. Davalı, bu olgular dışında tacir olduğuna dair bir bilgi ve belge sunmamıştır. O halde TTK’nun 4/1 maddesinde açıklanan şartlar birlikte gerçekleşmediğinden nisbi dava sözkonusu olmadığı gibi,TTK nın 4. maddesinin 1.fıkrasının 1-6. bentlerinde belirtilen mutlak ticari dava da olmadığından, davaya bakmanın mahkemenin görevine girmediği anlaşılmakla, verilen kararda usul ve hukuka aykırılık görülmemiş ,davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi kıyasen uygulanarak kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 31/12/2019