Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/2069 E. 2020/441 K. 04.05.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2019/2069
KARAR NO: 2020/441
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2019
NUMARASI: 2015/749 E – 2019/500 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/05/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, herhangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli adı altında gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden 2010-2013 dönemine ait, belirli, 44.750,86 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, dosyadaki tüm deliller değerlendirilerek taraflar arasında 2008 tarihinde enerji satışına ilişkin parekende satış sözleşmesinde ticari ilişkinin başladığı, dava konusu dönemlere ait ödenmemiş fatura borcunun bulunmadığı, 2018 tarihli bilirkişi raporuna göre bu faturalar içeirisinde davacının ödediği kayıp kaçak bedelinin toplam 35.715,54 TL olduğu, davanın açılış tarihinin 19/12/2014 tarihi olduğu, yargılama devamında 6719 sayılı yasanın geçiçi 20.maddesi ile 6446 sayılı yasanın 17.maddesinin yürürlüğe girdiği, kanunların geriye yürüyemeceği dava tarihinde yürürlükte bulunmayan 17.maddedeki değişikliğin davacı aleyhine değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla davanın açılış tarihine göre faturalara yansıtılan kayıp kaçak bedelinin yansıtılmasında davacının kusurunun bulunmadığı ve iadesinin gerektiği belirtilerek “davanın kısmen kabulü ile 35.715,54 TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Söz konusu kararı davalı vekili istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince verilen kararın hatalı olduğunu, alınan bilirkişi raporunda “kayıp-kaçak bedeli olarak gerçekleştirilen tahsilatların EPDK’nın tarife ve düzenleyici işlemlerine uygun oldukları” belirtilmesine rağmen yasa değişikliği dikkate alınmadan davanın kabulüne karar verildiğini, anılan yasa değişikliği nedeniyle davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini beyanla, ilk derece mahkeme kararının bu yönlerden kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir. HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Mahkemenin karar gerekçesinde, davanın açılış tarihi gözetilerek yargılama devamında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliğinin eldeki davalara etki etmeyeceği belirtilmiş ise de, 6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı yasaya eklenen geçici 19.madde ve 20.madde kapsamında kayıp kaçak ve benzer bedeller ile ilgili açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümlerinin uygulanacağı açıkça düzenlendiğinden, dava konusu uyuşmazlığın özünü oluşturan bedeller konusunda, yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren geriye doğu eldeki davalara da uygulanacak şekilde, yasanın çıktığı tarihe dek mevcut içtihat ve mahkeme kararlarından farklı yeni bir düzenleme getirilmiş olmakla ve geçici 20.maddeyle, devam etmekte olan davalara da uygulanacak şekilde geçmişe yürütüldüğünden, bu hususta Anayasa’ya aykırılık sebebiyle muhtelif mahkeme başvurularının Anayasa Mahkemesi’nce reddedilip geçmişe yürürlük konusunda mevzuatın iptal konusu olmaksızın hala devam etmesi de dikkate alınarak, davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği halde, 6719 sayılı yasa ile getirilen açıklanan düzenleme göz ardı edilerek davanın kabulüne dair verilen kararın yasaya ve mevcut düzenlemeye uygun olmadığı anlaşılmıştır. İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir. Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu noktada, mahkemece; HMK’nun 331/1. maddesi uyarınca, konusuz kalan dava hakkında yargılamaya devam edilerek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tesbit edilmeli ve o tarafın yargılama giderlerine (bu bağlamda vekalet ücretine de) mahkum edilmesi gerekir. Eldeki davada; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. İlk derece mahkemesince, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve belirsiz alacak davası olarak açılmakla, bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle; davalının istinaf başvurusunun kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında; “Konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, alınması gereken 44,00 TL karar harcından, peşin alınan 764,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 719,85 TL’nin isteği halinde ve karar kesinleşince davacıya iadesine, davacının yapmış olduğu 1.791,00 TL yargılama gideri ile 44,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı lehine takdiren 2.725,00 TL maktu avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tarafların bakiye delil/gider avans bakiyelerinin karar kesinleşince taraflara iadesine” karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında; 1-Konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Alınması gereken 44,00 TL karar harcından, peşin alınan 764,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 719,85 TL’nin isteği halinde ve karar kesinleşince davacıya iadesine, 3-Davacının yapmış olduğu 1.791,00 TL yargılama gideri ile 44,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı lehine takdiren 2.725,00 TL maktu avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Tarafların bakiye delil/gider avans bakiyelerinin karar kesinleşince taraflara iadesine İstinaf incelemesi ile ilgili olarak; Davalıdan peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalının yapmış olduğu 32,50 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 04/05/2020