Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/2021 E. 2019/2045 K. 24.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/2021
KARAR NO : 2019/2045
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2019
NUMARASI : 2018/601 E – 2019/72 K
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 24/12/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı şirketin İstanbul’un bir çok semtinde şubeleri olan … hipermarketler zincirinin sahibi olduğunu, günlük satış hasılatının ertesi gün şubenin bulunduğu yerdeki bankamatikle şirketin çalışmış olduğu banka şubesindeki hesabına çalışanlar tarafından aktarıldığını, müvekkili şirketin Kurtköy Şubesinde çalışan …’in 28/02/2018 tarihinde şubede toplanan 5.385-TL yi müvekkili şirket hesabına yatıracakken, yanlışlıkla … nolu hesaba yatırdığını, paranın sehven yatırıldığı hesabın davalı şirkete ait olduğunun öğrenildiğini, şirketin parasının sebepsiz yere davalı şirket hesabında durduğunu ileri sürerek, sehven yatırılan bu paranın davalı şirketten tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, davanın isbatlanamadığından reddine karar verilmiştir. Sözkonusu kararı davacı vekili istinaf etmiş olup, delil listesinde bulunan banka kayıtlarının incelenmediğini, eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürerek, kararın kaldırılması istenmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; mahkemece davalı şirkete dava dilekçesi tebliğe çıkarılmış, bila tebliğ iade edilmesi üzerine, bu kez Tebligat Yasası 35. maddesine göre tebligat yapılarak ,davaya devam edildiği görülmüştür. Bir davada davalının, davacının açmış olduğu davadan haberdar olması, davaya cevap vermesi ve hatta cevap süresinin işlemeye başlaması için dava dilekçesinin tebliğ edilmesi gerekir. Aksi durumun, ilgilinin hak arama hürriyetini kısıtlayacağına şüphe yoktur. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden usulünce haberdar edilmesi ve böylece taraf teşkilinin sağlanması ile mümkündür. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde “Hukuki dinlenilme hakkı” düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK’nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı) Taraf teşkili kamu düzeninden olup, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemenin, dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun amir hükmü gereğidir.Taraf teşkili sadece davanın açılması aşamasında değil, yargılamanın diğer aşamalarında da önem taşımaktadır. (YHGK’nun 23.11.2011 gün ve 11-554 Esas-684 Kararı.) Tüzel kişi adına çıkarılan tebligat, tüzel kişinin adresinde Tebligat Kanunu’nun madde 12 ve 13, Tebligat Yönetmeliği’nin 20-21. madde hükümlerinde öngörüldüğü şekilde yetkili temsilcisine yapılır. Tüzel kişinin birden fazla yetkili temsilcisi varsa, tebligat bunlardan sadece birine yapılır. Bu kişilerin bulunmadıkları tebligat memuru tarafından tevsik edildiği takdirde hazır olan şirket memur ve müstahdemlerine yapılır. Tebligat adresinin, borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresi olması ve tevziat saatlerinde kapalı olması veya tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde, bu adrese TK’nun 21/1. maddesine ya da koşullarının yerine getirilmesi halinde aynı Kanunun 35/4. maddesine göre tebligatın yapılması gerekir. 01.11.2011 tarih ve 6099 sayılı Kanunun 9. maddesi ile değişik, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 35/4. maddesinde; “Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır”, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 57/4. maddesinde ise; “Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından ana statü, sicil ve tüzük ve kuruluş senedi gibi kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır” düzenlemeleri yer almaktadır. Somut olayda, mahkemece davalı şirkete dava dilekçesi tebliğe çıkarılmış,bila tebliğ iade edilmesi üzerine, bu kez Tebligat Yasası 35. maddesine göre tebligat yapılarak, davaya devam edildiği görülmüştür.Oysa ki mahkemece, tüzel kişi davalıya çıkarılan tebligat bila ikmal döndüğünde , yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri uyarınca, Ticaret Sicil Müdürlüğünden güncel ve tebliğe yarar açık adresi sorulup, aynı adres ise TK 35.madde hükümlerine göre tebligat yapılması farklı adres ise o adrese tebliğ çıkarılması gerekmektedir. Ayrıca, davalı şirketin halen faal olup olmadığının tespit edilmesi, eğer şirket tasfiye halinde ise tasfiye memuru tespit edilip ona tebligat yapılmasının sağlanması, şirket sicilden silinmişse, TTK uyarınca ihyası için davacıya süre verilmesi ve bu açıklamalara uygun tahkikat yapılması gerekli iken, mahkemece usule aykırı şekilde T.K. 35. maddesine göre yapılan tebliğle taraf teşkili tamamlanması HMK 355. ve 27. maddelerine aykırılık oluşturur. Ayrıca dosya içine alınan davalı şirket firma sicil bilgilerinde İFLAS halinde olduğu yazılı olmakla, kamu düzeninden sayılan bu hususun araştırılmaması da eksiklik oluşturmaktadır. Zira iflas hali dava öncesinde mevcutsa, davalıya, TK 35. Madde hükümlerine göre yapılan tebligat geçerli bir tebligat olmayacak, artık davalı yerine taraf olarak, iflas idaresi veya tasfiye türüne göre iflas dairesi olacaktır. Eğer dava öncesi iflas hali oluşmuşsa davalının, bu takdirde de, davanın kayıt kabul davası niteliğinde olup olmadığı ve koşullarına göre öncelikle talep mercii, başvuru ve sonuçları, İİK’nın iflas hükümlerine göre değerlendirilecektir. Ayrıca karar şekline göre de, davacının, davalı ile hiçbir ticari ilişkisi olmadığı, hataen ödeme yaptığı iddiasının ispatı için dayandığı her iki şirketin bankadaki hesap numaraları bankadan sorulmadan ve yine evvelce ticari ilişkilerine dair banka hesaplarındaki para geçişleri, virman talimatları olup olmadığı araştırılmadan, gerekirse davalı yetkilisi isticvap edilmeden karar verilmesi de hatalıdır.Bu sebeplerle, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 355, 26 ve 353/1-a-6 maddesi uyarınca karar kaldırılarak, yargılamaya açıklanan hususlara uygun devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 355, 27 ve 353/1-a-6 maddesi uyarınca karar kaldırılarak,yukarıda yazılı hususların araştırılması ve ikmali ile, yeniden yargılamaya devam etmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesine iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/12/2019