Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/2006 E. 2021/1159 K. 14.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2019/2006
KARAR NO: 2021/1159
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/07/2019
NUMARASI: 2017/1132 E – 2019/683 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 14/04/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlunun müvekkili …’ın elektrik hizmeti sunduğu … numaralı tesisatın bulunduğu adreste farklı tarihlerde müvekkili şirket çalışanlarınca yapılan muayenelerde idareye kayıtsız sayaçtan kaçak elektrik kullanımı yaptığının tespit edildiğini, dört adet kaçak elektrik tespit tutanağının tanzim edildiğini, elektrik kullanımının gerçekleştirildiği adreste abone kaydı olmadığını, abonesiz kaçak elektrik kullanıldığını, kaçak elektrik kullanımı nedeniyle tahakkuk eden miktarların tahsili için 16/03/2016 tarihinde, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı/borçlu … tarafından takibe, borca ve ferilerine itiraz edildiğini, davalı borçlunun sayacı ben kendim takdırdım, işlemleri en kısa zamanda yaptıracağım şeklindeki kaçak elektrik kullanımını aslında ikrar eden beyanı tutanakla sabit olduğunu, davalı borçlu hiçbir suretle abonelik yaptırmadığını ve kaçak elektrik enerjisi kullanmaya devam etmiş olduğunu, dolayısıyla davalı borçlunun icra takibine yapmış olduğu itiraz çekilişkili, haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalı/borçlunun kaçak elektrik enerjisi kullandığı adresin ünipede kodu giyim, konfeksiyon, tekstil ürünleri olduğundan ve işbu adreste elektrik ticarethane grubu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, davanın kabulü ile davalı borçlunun itirazının iptaline, takibin devamanı, haksız itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 20.05.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle ” davada netice-i talebe yönelik alacağımızı ıslah ederek 39.554,32 TL.ye çıkartıyoruz.Dava açılır iken 18.152,55 TL.üzerinden yatırdığımız harca ek olarak ıslah edilmek sureti ile artırılan 21.401,77 TL.lik talebimiz ile ilgili olarakta ıslah harcını yatırıyor ve davalı ile ilgili alacak talebimizi 39.554,32 TL. çıkardıklarını” beyan etmiştir. Davalı cevap vermeme suretiyle davayı inkar etmiştir.Davalı vekili bilahare, 18.12.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile; dava dilekçesinde de açıkça belirtildiği üzere dava, 2006 yılındaki borçlar için 18.12.2017 tarihinde yani 11 yıl sonra açıldığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu, asıl borç için 10 yıllık zamanaşımı ve mahkeme aksi yönde bir kanaate ulaşır ise, borçlara işlemiş olan faizler için 5 yıllık zamanaşımı defini ileri sürdüklerini beyan etmiştir. İDM tarafından yapılan yargılama sonunda; kaçak elektrik tüketimi yapılan davalının iş yerinde düzenlenen tutanakta tespit edilen güçler esas alınarak hesaplama yapıldığı gerekçesiyle kısmen kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 9.675,08-TL asıl alacak, 18.657,64-TL gecikme faizi, 3.358,38-TL faizin KDV’si olmak üzere toplam 31.691,10-TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile takibin 9.675,08-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren takipte belirtilen oranlarda faiz uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, – Alacak likit olmadığından icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.Karara karşı davalı tarafça istinaf kanunu yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; yerel mahkeme, davacı tarafın ıslah talebine karşı ileri sürdükleri zamanaşımı def’ini değerlendirmeksizin davayı karara bağladığını, davaya cevap vermediklerini, 18.12.2018 tarihinde ıslah yolu ile dava konusu edilen tutara ilişkin zamanaşımı itirazında bulunduklarını, mahkemenin gerekçeli kararında, cevap dilekçesi sunmayan davalı tarafın ıslah ile ileri sürdüğü zamanaşımı savunmasına davacı yanın muvafakat göstermemesi nedeni ile itibar edilmediği ifade olunduğunu, davanını, dava dilekçesinde görüleceği üzere 18.152,55-TL tutar üzerinden açıldığını ve harçlandırıldığını, davacı tarafın 15.05.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 18.152,55 TL olan talep miktarını ıslah ile 39.554,32 TL’ye çıkarmıştır. 20.05.2019 tarihinde ise ıslah ettiği tutara ilişkin ıslah harcını yatırdığını, davacı yanın ıslah dilekçesinin 21.05.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, 23.05.2019 tarihinde dilekçe ile ıslah edilen tutara karşı zamanaşımı itirazlarını sunduklarını, ıslaha karşı ileri sürdükleri zamanaşımı def’i dikkate alınmadığını, davanı kısmi dava olarak açılıp ıslah ile talep miktarının arttırıldığını, dolayısıyla, ıslah edilen tutarın dava dilekçesine konu edilmediğinden, sonrasında ıslaha karşı süresi içerisinde zamanaşımı savunmasında bulunulması mümkün olduğunu, ıslah dilekçesine konu taleplerin zamanaşımına uğradığını ileri sürmüştür. Dava, kaçak elektrik kullanımı nedeniyle tahakkuku eden bedelin tahsili talebiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Islah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usûlî işlemi tamamen veya kısmen düzeltmesidir. Islah, yazılı veya sözlü olarak yapılabilir. Diğer taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği karşı tarafa bildirilmelidir (HMK’nın 172/3. Maddesi). Islahla istem sonucunun artırılması hâlinde, bu talep karşı tarafa tebliğ edilmeli ve davacının yeni talebine karşı davalıya cevap verme hakkı tanınmalıdır. Islah dilekçesinin karşı yana tebliğinden itibaren esasa cevap süresinin işletilmeli, cevap süresi geçtikten sonra varılacak sonuca göre istem konusunda hüküm kurulmalıdır. Dosya kapsamından, davacının dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak 18.152,55 TL harca esas değer gösterilerek, “davamızın kabulüyle, davalı borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına, haksız itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine” talep edildiği, itirazın kısmen iptali talebinde bulunulmadığı, harca esas değerin eksik gösterildiği, bu husussun mahkemece verilecek sürede de tamamlanabileceği, davacı tarafından yapılan işlemin teknik anlamda ıslah olmadığı, davacının tamamlama harcı yatırmış olması, davayı ıslah ettiği anlamı taşımadığı anlaşılmaktadır. Buna göre, davalının süresinde cevap vermemesi nedeniyle cevap dilekçesini ıslah edemeyeceği gerekçesiyle 18.12.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile ileri sürdüğü zamanaşımı savunmasına, davacı yanın muvafakat göstermemesi nedeni ile itibar edilmemesi usul ve yasaya uygundur. Davacının harç miktarını takip dosyasındaki miktara göre tamamlamasının ise ıslah niteliğinde olmaması nedeniyle davalının zamanaşımı definde bulunması mümkün olmadığından davalının bu yöndeki istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamından; davalı tarafça 15/04/2006 – 05/06/2006 – 23/08/2006 – 19/09/2006 tutanak tarihleri itibariyle yasal şekilde tesis edilmemiş sayaçtan geçirilerek, mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi’nin kaçak elektrik enerjisi tüketimi olduğu, 15/04/2006 tarihli tutanak için; EPDK 622 sayılı kurul kararı süre 1 A) madde hükmü gereği 90 günşük süreden fazlası hesaplamaya dahil edilemeyeceğinden kayıtsız sayaç ile kullanıma başlanılan tarihe ilişkin doğru bulgu belge bulunmadığından 90 gün süre üzerinden, 05/06/2006 – 23/08/2006 – 19/09/2006 tarihli kaçak tahakkuklarında ise mükerrer tutanak tarihlerinden itibaren kayıtsız sayaç tarafından kayıt altına alınan mahalde bilfiil tüketilen elektrik miktarları doğrultusunda kaçak tahakkukların hesap edilmiş olduğ EPDK 622 sayılı karar hükümleri gereği, ilk tutanak için 1,5 tekrar eden tutanaklar için 2 katsayılı ceza enerji bedeli toplam fatura tutarına yansıtıldığını, davacı tarafça takibe konu edilen 15/04/2006 – 05/06/2006 – 23/08/2006 – 19/09/2006 tarihli tutanaklar için, 9.675,08-TL asıl alacak, 18.657,64-TL faizi, 3.358,38-TL avans faiz KDV’si olmak üzere toplam 31.691,10-TL olarak hesaplandığı anlaşılmaktadır.Buna göre bilirkişi raporunun ilgili mevzuat ve yönetmelik hükümlerine uygun, taraf ve yargısal denetimine elverişli olduğu anlaşılmıştır. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 2.164,81 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 541,21 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.623,60 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 14/04/2021