Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1997 E. 2021/1761 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/1997
KARAR NO : 2021/1761
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/05/2019
NUMARASI: 2016/803 E – 2019/587 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 15/06/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında, “… Mah. … Cad. No:… Maltepe” adresinde kullanılan tanker suyuna ilişkin olarak … nolu Tanker Suyu Sözleşmesi yapıldığını, sözleşmenin 2003 tarihinden önce akdedildiğini,Davalının sözleşmeden kaynaklanan borcunu ödememesi nedeniyle İstanbul Anadolu … İcra (Kadıköy ….İcra) Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini, dava- lının haksız itirazi ile takibin durmasına sebebiyet verdiğini beyanla, itirazın iptali ile takibin devamını, davalı/borçlunun icra-inkar tazminatı ile mahkumiyetini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin dava- lıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin davacıya borçlu olmadığından sorumlu- luğunun bulunmadığını, Davacı ile akdi bir ilişki kurulmadığını, müvekkilinin kaçak su kullanmadığını,Müvekkili şirkete herhangi bir borç bildirimi yapılmadığını, davacının işlemiş ve işleyecek faiz oran ve miktarını kabul etmediklerini, Alacağın zaman aşımına uğradığını beyanla, Davanın reddine, dava ve icra takibinin açılmasına sebebiyet veren kötü niyetli davacının takibe konu bedelin %20‘sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince: “Somut uyuşmazlıkta; davacının dava konusu fatura nedeniyle davalı aleyhine 18/05/2015 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra yoluyla takip başlattığı, takip ve dava dosyasına sunulu belgeler birlikte değerlendirilerek ince- lendiğinde dava konusu en yeni ödeme tarihli faturanın son ödeme tarihinin 03/01/2005 tarihi olduğu, takip tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu” gerekçesiyle “zamanaşımı nedeniyle davanın reddine” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde:2560 savih İSKİ Kanunu’nun 1/5 md de: “İSKİ İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı, müs- takil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluştur.” aynı kanunun 3. maddesinde “organları Genel Kurul, Yönetim Kurulu,Denetçiler, Genel Müdürlüktür” denildiğini, 11.maddesinde “Genel Müdürün Görevleri”nin sayıldığını, İSKİ yargı mercilerinde ve üçüncü kişilere karşı ,genel müdür yada yetkisini devrettiği birim veya kişi tarafından temsil edildiğinden İSKİ adına dava açma hususunda genel müdür ve onun yetki vereceği kişilerin görevli ve yetkili kılındığını,Bu nedenle zamanaşımı süresinin genel müdür ve onun yetkili kılacağı kişilerin fili ve faili öğrenme ve onay verdiği tarih ile başlayacağını, Genel Müdürlük makamından başka diğer organların borcu doğuran olayı öğrenmiş olması halinde zamanaşımı süresinin başlamayacağını,İş bu davanın ikamesi için müvekkil İSKİ bünyesinde kurulu müşavirilik avukatlarına yetki ve görev yükleyen “Genel Müdürlük OLUR’ yazısının 08/04/2014 tarihli olduğunu, zamanaşımı süre- sinin Borçlar Kanunu 146.maddesine göre 10 yıl olduğunu ve 08/04/2014 tarihinden başladığını, takip tarihi itibariyle zamanaşımı süresini dolmadığını beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını , talepleri gibi yeni bir karar oluşturulmasını istemiştir.6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre;Davacı tarafından 919057 nolu sözleşmeden kaynaklanan 11.024,78 Tl asıl alacak + 7.405,93 TL işlemiş faizden ibaret toplam 18.430,71 TL alacağın tahsili talebiyle davalı aleyhine ilamsız takibe girişilmiş, davalının yasal süre içinde ileri sürdüğü zamanışımı defi ve borca itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verilmiştir.Davacı İİK 67 maddesine dayalı iş bu davada , itirazın iptalini talep etmektedir.Mahkemece ” dava konusu alacağın dayanağını oluşturan faturalardan dava tarihine en yakın olan faturada son ödeme tarihinin 03/01/2005 tarihi olduğu ve 10 yıllık zamanaşımının dolduğu” gerekçesiyle ” “zamanaşımı nedeniyle davanın reddine” karar verilmiştir.Bilindiği üzere özel hukukta teknik bir kavram olan zamanaşımı, bir hakkın kazanılma- sında veya kaybedilmesinde kanunun kabul etmiş olduğu sürenin tükenmesi anlamına gelmektedir.Zamanaşımı, hakkın ileri sürülmesini engelleyici nitelikte olup, alacak hakkı alacaklı tara- fından, kanunun öngördüğü süre ve koşullar içinde talep edilmediğinde etkin bir hukuki himayeden, başka bir deyişle, dava yoluyla elde edilebilme olanağından yoksun bırakılmaktadır. Diğer bir anlatımla zaman aşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” hâline dönüştürmekte ve dola- yısıyla alacağın dava edilebilme niteliğini ortadan kaldırmaktadır.Zamanaşımına uğrayan alacağın tahsili hususunda Devlet kendi gücünü kullanmaktan vaz geçmekte, böylece söz konusu alacağın ödenip ödenmemesi keyfiyeti borçlunun iradesine bırakılmak- tadır. Ancak belirtmek gerekir ki, alacağın salt zamanaşımına uğramış olması onun eksik bir borca dönüşmesi için de yeterli değildir; bunun için borçlunun, kendisine karşı açılmış olan alacak davasında alacaklıya yönelik bir def’ide bulunması gerekir.Zamanaşımı def’i, davalının aslında var olan bir borcunu özel bir nedenle yerine getir- mekten kaçınmasına olanak veren bir haktır. Bu hakkı kullanıp kullanmamak tamamen borçluya kal- mıştır. Diğer bir anlatımla, davalı tarafından zamanaşımı def’i ileri sürülmedikçe, o hak ve alacak için kanunun öngördüğü zamanaşımı süresi dolmuş olsa bile hâkim bunu kendiliğinden göz önüne alamaz (6098 sayılı TBK m. 161)Bu itibarla, zamanaşımı savunması ileri sürüldüğü zaman, eğer savunma gerçekleşirse hak- kın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu da ince- lemesi mümkün değildir. (Hukuk Genel Kurulu 2017/11-149Esas 2019/49)Zamanaşımı süresi işlemeye başladıktan sonra, borçlunun veya alacaklının bazı eylem ve işlemleri zamanaşımı süresinin işlemesini haklı olmaktan çıkarabilir ya da yeniden bu sürenin başlaması sonucunu doğurabilir. İşte bu hallerde zamanaşımının durması ve kesilmesinden söz edilebilir. Zamanaşımını kesen sebepler BK’nın 133-136. maddelerinde ( TBK. m.154-157) düzen- lenmiş olup, BK’nun 133/2.( TBK. 154/2) maddesi uyarınca borçlu aleyhine icra takibi başlatılması ha- linde, zamanaşımı süresi kesilir ve alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlar. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/9113 Esas, 2019/5468 Karar nolu ,17/06/2019 tarihli ilamı) Resmi kuruluşlarda zamanaşımı başlangıcı dava açmak üzere emir vermeye yetkili ma- kamın öğrenme tarihidir. Davacı kurum açısından ise, yetkili makam dava açması için emir vermek üzere görevlendirilmiş kişinin dava açması için “ OLUR “ verildiği tarihtir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2013/20406 Esas, 2014/4600 24/03/2014 tarihli ilamı)Eldeki davada, davacı idarenin yetkili Genel Müdürlük makamının 08/04/2014 tarihinde “OLUR” verdiği, takibin başlatıldığı 18/05/2017 tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır.Davacının iddiasını, davalının savunmasına göre bildirilen tüm delillerin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK 353/1-a-6 md gereğince tespit edilen eksiklikler yeniden yargılama gerek- tirdiğinden dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine,Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 15/06/2021