Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1908 E. 2021/1682 K. 08.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2019/1908
KARAR NO: 2021/1682
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2017
NUMARASI: 2014/1277 E – 2017/950 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 08/06/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde ; dava konusu … şasi … motor nolu, … plakalı 2009 model … marka hususi aracın, müvekkili şirke tarafından şirket yetkilisi …’in eşi …’in şahsi ve ailevi ihtiyaç- larında kullanılmak üzere satın alındığını ve 21/10/2010 tarihinde Maltepe Trafik Tescil Şube Müdürlü- ğü’nce tescil olunduğunu, sö konusu aracın bütün bakımlarının yetkili … servisi olan davalı şir- ketçe yapıldığını, Karşı taraf şirket yetkililerince “… plaka sayılı … marka aracın son teknoloji ürünü olduğu her bakımda bilgisayar sistemi ile kontrol edildiği, müşteri tarafından bilgilendirilmeyen veya müşterinin bilgisi haricindeki bütün arıza ve sorunların re’sen tespit edilerek onarıldığı” hususunu her daim beyan ve taahhüt ettiğini, 26/02/2014 tarihinde söz konusu aracın bakımı için davalı şirketin adresine götürüldüğünü iki gün sonra “bütün bakımların yapılmış olduğu” belirtilerek araç teslim edildiğini, Yaklaşık olarak bir ay sonra ,03/04/2014 tarihinde … plaka sayılı aracın kompre- sörünün patladığını ve araç yolda kaldığını, yetkili servise haber verildiğini, davalı tarafa ayıplı servis hizmeti ile ilgili ihbarda bulunulduğunu, aracın “yol yardımı” yoluyla servise gönderildiğini, Yapılan incelemede aracın kompresörünün değişmesi gerektiğinin anlaşıldığını, “aracın bir ay önce bakımdan çıktığı, ikaz ışığının o dönemde yandığı” belirtildiğinde servis yetkililerine ” arızayı görmedikleri”nin beyan edildiğini, Talep konusu vasıtanın bütün kontrol ve bakımları yetkili serviste yapılmasına rağmen sık sık olağan dışı arızalanmasının, kompresör arızası meydana gelmesinin servis bakımı yapılarak teslim edilmesine rağmen arıza sıklığının artmasının, aracın servis ve bakım hizmetlerini yürüten şirketin ayıplı hizmet sunmasından kaynaklandığını, 75.000,00 km’de aracın önemli parçalarının değişmesi sonucunda lüks aracın orjinalliğinin kaybolduğunu ve aracın değer kaybına uğradığını beyanla, Neticeten ,ayıplı servis hizmeti nedeniyle oluşan davacı zararının tazminini , fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla,arızanın giderilmesi için ödenen 7.939,84 TL ‘nin ödeme tarihi olan 05/04/ 2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ; Dava konusu aracın 0206/2009 tarihinde trafiğe çıkmış olması sebebiyle davanın zaman aşımına uğradığını, Aynı zamanda garanti süresi dolduğundan aracın garanti kapsamında olmadığını, Ayıp/hasar iddiasını kabul anlamına gelmemek kaydıyla,davacı tarafın TBK’nun 232/2 maddesi gereğince gerekli muayene ve kontrollerini yapıp süresinde ihbar yükümlülüğünü yerine getir- mediğini, Delil tespiti dosyasına ibraz olunan bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini,üniversite öğrenim görevlileri arasından oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulundan rapor alınmasını istediklerini, Araç kayıtları incelendiğinde; ayıp ve üretim hatası bulunmadığını, tümümün birbirinden bağımsız sebeplerle servis hizmeti sunulduğunu, ayrıca değişen bu parçaların değer kaybı oluşturacak parçalar olmadığını, 25/02/2012 tarihli iş emrinde görüleceği gibi, araçta hiç arıza ışığı yanmadığını, delil tespiti raporunda “mevcut durumun bakım sırasında yapılan hatalı bir işlemden kaynaklandığı” yönünde bir tespit bulunmadığını, Sonuç olarak, dava konusu araç garanti kapsamında olmamasına rağmen yapılması gere- ken tüm işlemlerin yapıldığını, onarım yapılarak aracın davacıya sorunsuz bir şekilde teslim edildiğini, yetkili servisin hizmet kusurunun bulunmadığını, davacının uğradığı zarar ile sunulan servis/bakım işlemleri arasında illiyet bağı bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi’nce: “Tarafları iddia ve savunması tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında servis hizmeti sözleşmesi uyarınca,söz konusu davalı tarafından verilen davalı tarafından verilen servis hizmeti eksik ve ayıplı yapılıp yapılmadığı hususu mahkememizce yapılan teknik bilirkişi incelemelerine göre ikinci bilirkişi raporu denetime elverişli gerekçeli oluş sebebiyle söz konusu üçlü bilirkişiden alınan bilirkişi heyet rapo- runun gerekçeleri dikkate alınmadan hükme esas alınmasına karar verilmesi gerekmiş bununla birlikte davacının araç bilgisayar beyinli müdahale edildiği hususunun tanık yada diğer somut delillerle ispat edilemediği gibi genel servis kayıtları ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde dosyaya sunulan 25/02/2014 tarihli servis kaydıyla son arıza kaydının araçta daha önce bulunmayan önceki bakımda müdahale edilmemiş ve dolayısıyla bakım işlemi sırasında arıza olmayan bir parçadan meydana gelmesi davaya konu kompresör arızasının davalı şirketçe yapılan son bakım servis hizmetinden daha sonraki bir sürede ortaya çıkması ortaya çıkan arıza türünün yeni bir arıza türü ve öncekinden bağımsız bir arıza olması sebebiyle dikkate alındığından davanın hizmet kusurunu gerektirecek uygun illiyet bağı sağlanamadığından davacı bu anlamda iddiaları ispat edemediğinden ortada davalının sorumlu tutulabileceği bir hizmet kusuru bulunmadığı anlaşıldığından”denilerek “sübuta ermeyen davanın reddine” karar verilmiştir. İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde: Dosyada mevcut bilirkişi raporları arasındaki çelişkilerin giderilmediğini, 05/04/2014 ve 16/03/2016 tarihli lehe raporlara hangi gerekçelerle itibar edilmediği açıklanmaksızın 11/10/2016 tarihli kök rapor ile bunun tekrarı mahiyetinde olan 30/06/2017 tarihli ek raporun hükme esas alındığını, 11/10/2016 tarihi bilirkişi raporundaki tespitin aksine, arıza ışığı yandığı belirtilerek müdahale edilmesinin istendiğini,ancak ikazın dikkate alınmadığını, aracın yükselme/alçalma sistemine müdahale edilmediğini, dava konusu arazının da bu durumdan kaynaklandığını, 05/04/2014 ve 16/03/2016 tarihli raporların dosya içeriğine uygun ve hükme elverişli olduğunu, Davalı tarafın huzurunda usulüne uygun olarak delil tespiti yapıldığını, delil tespiti dosyasına sunulan 05/06/2014 tarihli bilirkişi raporunun uyuşmazlığı aydınlatmaya yeterli olduğunu, Davalının ayıplı servis hizmeti verdiğinin delil tespiti dosyası ve 05/06/2014 tarihi bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, İlk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Konusunda uzman üçlü bilirkişi kurulundan dava konusuna ilişkin rapor alınmasını ve talepleri gibi karar verilmesini istemiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, araç tamir/bakım sözleşmesinden kaynaklanan tazminat talebine ilişkin olup davacı ayıplı hizmet nedeniyle maddi tazminat talep etmektedir. Araç tamir ve bakım sözleşmeleri TBK’nın 470 vd. md anlamında eser sözleşmesi niteliği arz etmektedir. TBK’nun 470 maddesinde Eser Sözleşmesi:”Yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır. “Yüklenicinin Borçları” başlıklı 471. maddesinde “Yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorum- luluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır. Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir” hükmüne yer verilmiştir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2014/2954 Esas , 2015/1463 Karar nolu 24/03/2015 tarihli ilamında ; “Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 vd. Mad- delerinde düzenlenen ‘eser sözleşmesi’, tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Sözleşmenin kurulması ile birlikte yüklenici, eseri imal etme, iş sahibi ise ücret ödeme borcu altına girmektedir. Taraflar aksini karar- laştırmadıkları sürece yüklenici işin tesliminde ücrete hak kazanacaktır. Öte yandan, Türk Borçlar Kanunu’nun 474/I. maddesinde açık ayıplar yönünden iş sahibinin eserin tesliminden sonra eseri muayene edip ayıpları uygun bir süre içerisinde yükleniciye bildirmek yükümlülüğü getirilmiştir. Aksi halde, yani iş sahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse eseri kabul etmiş sayılır. (TBK.nın 477/2). Gizli ayıplar yönünden ise, iş sahibi, gecikmesinin yükleniciye bildirmek zorundadır. Bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır. (TBK. 477/3)” denilmektedir. Davanın her iki tarafı tacir olup TTK ‘nun “Tacir Olmanın Hükümleri ” başlıklı 18. Mad- desinin 3. Fıkrasında ” Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleş- meden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır. ” “Fatura ve Teyit Mektubu ” başlıklı 21. maddesinin 2.fıkrasında ise ” Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. ” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda; Davalı tarafından, davacının aracına bakım hizmeti sunulduğu, taraflar arasında BK 470 vd md anlamında ticari nitelikte bir eser sözleşmesi kurulduğu tartışmazsızdır. Davacıya ait araç 26/02/2014 tarihinde 75.000 km bakımı için davalının servisine götü- rüldüğünü, aracın bakımı için davalıya bırakıldığı sırada ” aracın yükselme alçalma ile ilgili arıza ışığının yandığı belirtilerek, rutin bakımlar yanında bu ikaz ile ilgili kontrol ve bakımın yapılması , ayrıca rot balans aya- rının kontrol edilmesi ” hususunda talepte bulunulduğunu, iki gün sonra bütün bakımların yapıldığı söyle- nerek aracın teslim edildiğini , fakat rutin bakım haricindeki ikaz talep ile ilgili bir açıklama yapılma- dığını, araç kullanıcısının dünya çapında tanınıp kabul görmüş bir markanın servisine güvendiğini, aracı her yönüyle incelediklerini ,mutad bakım dışında onarım gerektiren bir husus olmadığı sonucuna var- dığını, ancak 03/04/2014 tarihinde aracın kompresörünün patladığını, söz konusu arızanın davalı tarafça sunulan ayıplı tamir ve bakım hizmetinden kaynaklandığını iddia ile kompresör arızasının giderilmesi için ödediği faturaya bağlı tamir bedelinin tazmini talep etmektedir. Davalı ise, bakım hizmetinin ayıpsız bir şekilde sunulduğunu ve davacının meydana gelen arızanın kendilerince sunulan servis hizmeti ile ilgili olmadığını iddia etmektedir. Uyuşmazlık,davalının ayıplı servis hizmeti sunup sunmadığı, davacının aracında meydana gelen kompresör arızasının davalı tarafça sunulan ayıplı servis hizmetinden kaynaklanıp kaynaklanma- dığı hususunda toplanmaktadır. Dava konusu uyuşmazlık ile ilgili olarak ; İş bu davadan önce İstanbul 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/59 D.İş sayılı “Delil Tespiti” dosyasına Otomotiv Uzmanı … tarafından sunulan 05/06/2014 tarihli bilir- kişi raporunda;” dava konusu … plakalı … marka … tipi 2009 model aracın … Maslak servisine götürüldüğü, analiz cihazına bağlandığı ve geçmiş hata kayıtlarının kontrol edildiği, aracın geçmiş “…” kodlu “yardımcı ısıtıcı” adlı parçasının arızasının olduğu, bu arıza dışında sistemde başka bir arıza uyarısı vermediğinin görüldüğü, aracın lift ile kaldırıldığı, faturada değiştirildiği beyan edilen parçaların kontrol edildiğinde ilgili parçaların yenisinin takılmış olduğunun görüldüğü, aracın gözle yapılan kontrollerinde, kompresörün sinyalizasyon olarak uyarı verdiği, daha sonra ilgili uyarının kaybolduğu,tespit çıktılarına göre diagnosis testlerinde de tespit edilemediğinin görüldüğü, ancak gerek araç sürücüsünün talebi ve gerekse ilgili parçanın arıza ışığının yandığı hususunun servis yetkilileri tarafından görüldüğü hususu dikkate alındığında, uyarı veren parçanın tespiti için birden fazla test yapılarak seviye ölçüm tespitlerinin yapılabileceği ve aracın yeterince incelenmeden bu teslim edildiği, bu nedenle “hizmet kusurunun bulunduğu”, Mahkemece verilen ara karar gereğince, Makine Mühendisi … tarafından iş bu dava dosyasına sunulan 16/03/2016 tarihli bilirkişi raporunda; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/06/2014 tarihli raporda belirtilen “aracın yeterince incelenmeden teslim edildiği ve bu nedenle hizmet kusurunun bulunduğu” tespitinin uygun olduğu, aracın tüm bakımlarının davalı şirkette yapıldığı ve aracın ‘lüks araç’ olduğu, elektronik kontrol araçlarının da üst seviyede araç olması gerektiği, araçta oluş- ması muhtemel bir arızanın layıkıyla giderilmesi gerekirken bunun yapılmadığı, aracın bakım servisinin yeterli özen ve dikkat yükümlülüğünü göstermediği ve sonrasında araçta hasar meydana geldiği, dava konusu hasarın servis bakım ve kontrolünün yeterli kalite ve nitelikte yapılmamasından kaynaklandığı, araca gizli ayıplı servis hizmeti verildiği, bunun da kullanıcı müşteri tarafından anlaşılamadığı, davacının ödediği hasar bedelini davalıdan talep etme hakkının bulunduğu” belirtilmiştir. Delil tespiti dosyasına sunulan 05/06/2014 tarihli rapor ile iş bu dava dosyasına sunulan 16/03/2016 tarihli rapor davacının iddiasını desteklemekte ise de, davalı şirket vekili söz konusu raporlara itiraz etmiştir. Bu nedenle, mahkemece dosya İTÜ Makine Fakültesi, Otomotiv kürsüsü öğretim üyeleri arasından seçilen Prof. Dr. …, Prof. Dr. … ve Prof. Dr. …’a tevdi edilerek 28/11/2016 tarihli bilirkişi raporu aldırılmıştır. Söz konusu raporda aynen: “Dosya üzerinde yapılan incelemede, davacı şirket vekilinin dava dilekçesi, davalı şirket vekilinin cevap dilekçesi, davacı ve davalı vekillerinin diğer dilekçeleri, bilirkişi raporları, servis bakım fişleri ve faturaları incelenmiş ve değerlendirilmiştir. Dosyada bulunan ve davalı şirketçe düzenlenen servis kayıtlarının incelenmesinden, araçta önemli olarak nitelendirilebilecek ve aracın yolda kalmasına neden olabilecek boyutta bir arızasının olmadığı, rutin bakım işlemlerinin yapıldığı, lastik, fren balatası, bakteri temizliği, ozon temizliği işlem- lerinin uygulandığı, aracın davalı şirketçe bakımlarının yapıldığı 2009-2014 tarihleri arasında 5 yıl boyunca yolda kalmasına neden olacak bir arıza halinin oluşmadığı tespit edilmiştir. 16/03/2016 tarihli raporda belirtilen, “araca gizli ayıplı servis hizmeti verildiği”ne dair değer- lendirme, dosyada bulunan 25/02/2014 tarihli servis kaydıyla ve diagnosis (teşhis) bulgularıyla onaylan- mayan, bu bulgulardan oluşturulması mümkün olmayan bir değerlendirmedir. Zira araçtaki arıza, daha önceden bulunmayan, önceki bakımda müdahale edilmemiş ve dolayısıyla bakım işlemi sırasında arıza hali olmayan bir parçada meydana gelmiştir. Araçtaki dava konusu kompresör arızasının, davalı şirketçe yapılan son bakım işleminden 37 gün ve 1079 Km sonra ortaya çıkması, ortaya çıkan arızanın, son bakım işleminde müdahale edilen parçalardan olmayışı, bu arızanın yapılan bakım işlemlerinden bağımsız ve yeni bir arıza olduğunu göster- mektedir. Eğer ortaya çıkan arıza, davalı tarafından son yapılan bakımla ilgili olsaydı, aracın böyle önemli bir parçasının arızalı olması halinde aracın servisten çıkmasından itibaren bu derece uzun süre ve Km kullanılması mümkün olmaz ve servisten çıktıktan 1 -2 saat içinde ve birkaç km içinde ortaya çıkardı. Bu nedenle heyetimiz dosyada bulunan ve 05/06/2014 tarihli tespit raporundaki kanaati tekrar- layan 16/03/2016 tarihli raporda belirtilen kanaate katılmamaktadır. Araçtaki kompresör arızasının ortaya çıkışında, davalı şirkete yüklenebilecek bir kusur oranı mevcut değildir. Bu nedenle davacının davalı şirketten tazminat talep etme hakkının doğmadığı kanaatine varılmıştır ” denilmektedir. Davacı vekilinin itirazı üzerine aynı bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan 11/07/2017 tarihli bilirkişi ek raporunda da; kök raporda belirtilen görüşte bir değişiklik olmamıştır. İTÜ Makine Fakültesi, Otomotiv kürsüsü öğretim üyeleri tarafından hazırlanan kök ve ek rapor , dava konusu aracın servis kayıtlarına, dosyadaki bilgi ve belgelere uygun, hükme ve yargısal denetime uygundur. Bu rapora göre, davacının aracında meydana gelen kompresör arızası ile davalı tarafça sunulan tamir ve bakım hizmeti arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı tespit edilmekle, davacının söz konusu arızanın giderilmesi için sarf ettiği masrafları (tamir bedelini) davalıdan talep edemeyeceği so- nucuna varılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değerlen- dirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edilmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar verilmesi gerekmektedir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye14,90 TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.08/06/2021