Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/189 E. 2021/310 K. 09.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/189
KARAR NO : 2021/310
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/09/2018
NUMARASI: 2016/543 E – 2018/915 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 09/02/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … Mah. … Cad. No:… D:… D:… Kartal adresinde bulunan taşınmazda yer alan … şubesinin işletmesini devralmak istediğini, işletmeci ile yapılan devre ilişkin anlaşma sonucu devir bedeli ödenmek suretiyle şubenin 31/03/2015 tarihinde işletme ile ilişiğinin kesileceğine ilişkin taahhüt alınarak taşınmazın 01/05/2015 tarihinde kiralanarak teslim alındığını, kira sözleşmesinin başladığı tarihten önce 18/03/2015 tarihinde “enerji kesme işlemi yapıldığı, ancak elektrik davalının bilgisi ve izni dışında açılarak kullanıldığı” gerekçesi ile 28/11/2015 tarihinde müvekkili şirkete gelinerek tutanak tutulduğunu, tutanağın görevlilerce “şirketimizce kesilen elektrik açıldığından tutanak tutulmuştur. Dilekçeli abone. Enerji kesilmedi” şeklinde beyanda bulunulduğunu, müvekkilinin ilgili dönemde abonelik başvuruları önceki abone sebebiyle gerçekleştirmediğini, dilekçeli abone olmadığını, müvekkili şirket yetkilileri tarafından 18/03/2015 tarihinde kiracı olunmadığı ve müvekkiline ait aboneliğin bulunmadığı, kiralananın 01/05/2015 tarihinde teslim alındığı, bu tarihten önceki cezaların, muhatap aboneye ait olduğu, başkasına ait borcun müvekkiline yükletilemeyeceği itirazında bulunulduğunu, tutanağın şirket yetkililerince imzalanmamasına karşın, ısrarlı tutum dolayısıyla yalnızca davacı şirkete ait kaşenin basıldığını, akabinde davalı şirket tarafından 01/12/2015 tarihli fatura ile kaçak ceza bedeli 8.455,85 TL olmak üzere KDV dahil 9.977,90 TL bedelin müvekkiline yükletildiğini, davalı şirkete başvurularak bedele itiraz edildiğini, şirketiçe borcun açıkça önceki aboneye ait olduğunun beyan edildiğini, ancak müvekkilinin aboneliğinden kaynaklanmayan ve başkasına ait olan bir cezai bedelin müvekkiline yükletildiğini, yapılan itirazlara rağmen tümü tahsil edilmeden müvekkili şirket aboneliğinin başlatılmadığını, taşınmazın kiralandığı tarihten itibaren önceki abone adına devam eden elektrik ve sair faturaların tümünün aksatılmadan ödendiğini, faturaların zamanında ödeniyor olması sebebiyle elektriğin kesilmediğini, 06/01/2016 tarihinde davalı şirket görevlilerince yeniden müvekkili şirkete gelindiğini, ödeme yapılmaz ise elektriğin kesileceğini beyan ettiklerini, müvekkili şirkete tekrardan 13.677,14 TL ceza çıkarıldığını, müvekkili şirketin ceza bedelini ödemek zorunda bırakıldığını 22/01/2016 tarihli taksitlendirme protokolü yapılarak 5 eşit taksitte ödeme taahhüdü altına girildiğini, borcun sebebinin müvekkili şirket olmadığını, cezayı ödemek zorunda bırakıldığını, dava tarihi itibariyle 4 taksit bedeli toplamı 10.941,68 TL damga vergisi, 129,66 TL gecikme cezası bedeli, 102,93 TL ve sair giderler dahil 11.174,27 TL ödendiğini, borcun müvekkiline ait abonelikten kaynaklanmadığını, borcun ödemek zorunda bırakıldığını, davalının sebepsiz zenginleştiğini beyanla davalı şirketin haksız, dayanaksız ve sebepsiz olarak müvekkilinden edindiği 11.174,27 TL bedelin faiz ve masrafları talep hakları saklı kalmak kaydı ile sebepsiz zenginleşme nedeniyle müvekkiline iadesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: kaçak-usulsüz elektrik kullanımına dair tespitlerin müvekkilim şirket personeli tarafından elektriğin kullanıldığı adreste gerçekleştirildiğini, yapılan tespitlerin elektriği kaçak-usulsüz olarak kullanılan tarafın ilgili mahalli ne suretle kullandı- ğından, kiracı mı yoksa malik mi olduğundan bağımsız olduğunu, davacı taraf ile ilgili mahalle ilgili kira sözleşmesinin müvekkili şirket personeli tarafından yapılan tespitlerden sonra imza edildiğini beyan etmesine rağmen, tutanak tarihi itibariyle kira sözleşmesinin imzalanıp imzalanmaması, hukuken kiracı olup olmaması ile elektriğin kaçak – usulsüz kullanılması arasında hiçbir bağın bulunmadığını, hukuki anlamda kiracılık sıfatı başlamamış olsa da, ilgili mahalde kaçak – usulsüz elektrik kullanılabilmesinin mümkün olduğunu, uygulamada, kira sözleşmesi ile kiracılık kiracılık sıfatı başlamamış olmasına rağmen, dekorasyon – tadilat amacıyla çalışma yapılan mahallerde “henüz kiracılık sıfatı başlamayan gerçek tüzel kişilerce” kaçak elektrik kullanıldığının sıkça rastlanıldığını, davaya konu adreste 18/03/2015 ve 20/11/2015 tarihlerinde iki kez usulsüz kullanımdan dolayı elektriğin kesildiğini, müvekkili şirketin bilgisi ve izni olmaksızın ilgililerce yeniden bağlanarak elektriğin kullanılmaya devam edildiğini, kaçak – usulsuz elektrik kullanım tutanağının da bu sebeple düzenlendiğini, zorlama ve baskı altında borçları ödemek zorunda bırakıldığına dair iddianın gerçek dışı olduğunu, davacının borca herhangi bir itirazının bulunmadığını, ihtirazı kayıt olmaksızın taksitlendirmeyi kabul ve taahhüt ettiğini, taksitlerin bir kısmını ödediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesi’nce; uyuşmazlığın, kaçak elektrik kullanımının önceki aboneye ait olup olmadığı hususundan kaynaklandığı, her ne kadar 28/11/2015 tarihli Kaçak Elektrik Kullanımı Tespiti tutanağında ” Kesilen elektriğin açıldığından ” bahisle tutanak düzenlenmiş ise de, bu tutanakta bahsedilen daha önce elektriğin kesilmesi işlemine ait dosyada herhangi bir “Kesme Tutanağı” ‘nın mevcut olmadığı, bu nedenle kesilmiş elektriğin izinsiz açılmasına ilişkin tutanak tarihinde yürürlükte olan 08/05/2014 Tarih ve 28994 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 26/1-c maddesinin uygulanma olanağının bulunmadığı, ayrıca 28/11/2015 tarihli tutanakta enerjinin kesilmediği yazılı ise de, tutanağın alt bölümünde 171090 nolu mühürle mühürlemenin yapıldığı ve buna ilişkin aynı tarihli mühürleme tutanağının düzenlendiği, buna karşın bağlantı kesme yerinin tutanakta yer almadığı, bu durumda mühürleme işlemine rağmen elektrik enerjisinin kesilmediğinin anlaşıldığı, 25/11/2015 tarihli tutanakta belirtildiği şekilde elektrik enerjisinin kesilmemiş olması nedeniyle 06/01/2016 tarihinde tutulan Kaçak Elektrik Kullanımı Tespiti Tutanağında geçen “Kesilen elektrik açıldığından” olgusunun gerçekleşmediği, zira 06/01/2016 tarihinden önce dosyaya sunulan Mühürleme Tutanağı’nın 25/11/2015 tarihli olduğu, bu mühürleme işlemine dair tutanak düzenlense de, esasen kaçak elektrik kullanımı tespiti tutanağına göre elektriğin kesilmediğinin anlaşılması nedeniyle 06/01/2016 tarihli tutanağa konu edilen kesilen elektriğin açılması durumundan bahsedilemeyeceği, 06/01/2016 tarihinden sonra kesilen elektriğin davacı tarafından açıldığına dair herhangi bir tespit bulunmadığı, bu nedenle her iki tutanak yönünden anılan yönetmeliğin 26’ncı maddesinin uygulanma olanağının bulun- madığı, bunların yanı sıra 25/11/2015 tarihli tutanakta davacının dilekçeli abone olduğunun belirtildiği, bu kapsamda davalı tarafça anılan yönetmeliğin 32’nci maddesi uyarınca süre verilmesine rağmen, tüketicinin yükümlülüklerini yerine getirmediği hususlarının iddia ve ispat edilemediği, tüm bu sebeplerle davalı tarafından davacı şirket aleyhine tahakkuk ettirilen enerji bedelinin yerinde olmadığı ve davacı taraftan tahsilatı yapılan 10.941,68 TL ile 102,93 TL gecikme cezasının iadesinin gerektiği, her ne kadar damga vergisinin ödendiğine dair dosyada dekont bulunmasa da ödeme planında 129,66 TL’nin peşin olarak tahsil edileceğinin belirtildiği, protokolün uygulandığı nazara alındığında davalı tarafça bu bedelin peşin tahsil edilmediği de iddia edilmediğinden, damga vergisinin de davacıya iadesinin gerektiği, iadesi gereken tutara faiz başlangıç tarihi ve türü belirtilmediğinden dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerektiği sonucuna varılmış, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm davalı vekilince istinaf edilmiştir.Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; “Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının; kendisinden önceki abone üzerine kayıtlı sayaçtan elektrik kullandığı yorumuyla, davacının elektrik bedelinden sorumlu olmadığı gibi bir sonuca ulaşılmıştır. Fiili kullanıcı olan davacının mevzuata göre “kaçak / usulsüz elektrik kullandığı” ve fiilen kullandığı kaçak elektrik bedelinden sorumlu olduğu gözden kaçırılmıştır.Davaya konu kullanım ilk derece mahkemesi kararında belirtilen ve perakende elektrik kullanımı değil, kaçak elektrik kullanımıdır. Haksız fiil niteliğindeki bu eylemin sorumlusu ” elektrik aboneliğinin tarafı” değil , fiili kullanıcıdır. Haksız fiil abonelik sahibi tarafından değil tesisatı kullanan bir başka deyişle elektrik enerjisinden faydalanan tarafından işlenmektedir. Davacının adresinde 18/03/2015 ve 20/11/2015 tarihlerinde gerçekleştirilen kontrollerde davacının usulsüz elektrik kullandığının tespit edilmiştir. 28.11.2015 ve 01.06.2016 tarihlerinde da iki kez kaçak kullanımdan dolayı elektrik kesilmiştir. Elektrik müvekkilim şirketin bilgisi ve izni olmaksızın ilgililerce yeniden bağlatılarak kullanıma devam edilmiştir. Kaçak – usulsüz elektrik kullanım tutanağı da bu sebeple düzenlenmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; fiili kullanıcı olan davacının eski abone üzerine bulunan sözleşmeyi kullandığı, bu sebeple elektrik bedelinden sorumlu olmadığına dair ifadeler; davacının “kesilmiş olan enerjiyi” açması şeklinde gerçekleşen eylemle bağdaşmamakta, açıkça yönetmeliğe aykırı sonuçlar doğurmaktadır. Davaya konu kaçak elektrik bedeli, kesilmiş olan enerjinin açılması suretiyle gerçekleşen kullanım kaynaklıdır. Davaya konu kaçak elektrik tüketim tutanağı incelendiğinde; her iki tutanakta da; kesilen enerjinin açıldığının tespit edildiği, tutanaklardan birinde tanık ismi bulunduğu ve imzasıyla tasdik ettiği (çoğu zaman bu tanıklar kaçak elektrik kullanan şirketlerin çalışanları olmaktadır) , diğer tutanakta ise davacı şirketin kaşesinin bulunduğu anlaşılabilmektedir. Davacı şirketin kaşesi tutanağa vurulmuş ancak imza edilmekten kaçınılmıştır. Davacı şirketin kaşesinin tutanağa davacı şirket çalışanları / yetkilileri olmaksızın vurulmayacağı hayatın olağan akışı gereğidir. Bu durumda; ilk derece mahkemesinin imzadan imtina edildiğine dair ” ayrıca bir açıklama ” olmamasına dayalı kararı hatalı olmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere; tutanakta, kaçak elektrik kullanımına, kullanımın miktarına dair tüm bilgiler tamamdır. Tutanağın esaslı unsurlarında hiç bir eksiklik bulunmamaktadır. Davacı şirket yetkilleri şirket aleyhine tutulan tutanağa imza atmaya zorlanamayacaktır. (müvekkilim davalı şirketin bu anlamda bir kamu gücü kullanma yetkisi bulunmamaktadır) Bu halde, aksi ispat edilinceye kadar geçerli kabul edilmesi gereken kaçak elektrik tüketim tutanaklarının Yerel Mahkeme kararında bahsedilen ve kabul bakımından oluşla örtüşmeyen gerekçelerle geçersiz kabul edilmesi hatalıdır. ” denilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Toplanan deliller, Kaçak Elektrik Tüketimi Tespit Tutanakları, Mühürleme Tutanakları, Faturalar, Devir Sözleşmesi, Kira Sözleşmesi, İşe Başlama Bırakma Bildirimi, Taksitlendirme Protokolü, Damga Vergisi ve Gecikme Cezasına ilişkin Tahsilat Belgeleri, Banka Dekontları, Bilirkişi Raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacının 01/05/2015 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile … Caddesi No:…, B D:1, D:2 … Mah. Kartal adresinde bulunan … işletmesini kiraladığı,Devir sözleşmesine göre ise mağazanın 31/03/2015 tarihinde teslim edileceğinin kararlaş- tırıldığı, … A.Ş yetkilileri tarafından 28/11/2015 tarihinde … Mah. … Sk. … nolu adreste bulunan 52654274 nolu sayaca ilişkin “Kesilen elektrik açıldığından tutanak tutulmuştur, dilekçeli abone enerjisi kesilmedi.” şeklinde Kaçak Elektrik Tüketimi Tespit Tutanağı düzenlendiği, tutanağın alt kısmında kaçak elektrik tespiti nedeniyle elektriğin kesilerek … nolu mühürle mühürlendiğinin belirtildiği, tutanağın Ayedaş yetkililerince imzalandığı, davacının kaşesinin bulunduğu, ancak imzasının bulunmadığı , imzadan imtina sebebinin tutanakta belirtilmediği, tanık imzasının bulunmadığı, aynı tarihte mühürleme yapıldığı, Yine … A.Ş yetkilileri tarafından 06/01/2016 tarihinde … Mah. … Sk. 11 nolu adreste bulunan … nolu sayaca ilişkin “Kesilen elektrik açıldığından tutanak tutuldu, enerjisi kesildi.” şeklinde Kaçak Elektrik Tüketimi Tespit Tutanağı düzenlendiği, tutanağın alt kısmında kaçak elektrik tespiti nedeniyle elektriğin kesilerek … nolu mühürle mühürlendiğinin belirtildiği, tutanağın … yetkililerince ve tanık … tarafından imzalandığı, ancak davacı … yetkilisinin imzasının tutanakta yer almadığı, ayrıca imzadan imtina sebebinin de tutanakta belirtilmediği, aynı tarihte mühürleme yapıldığı, Bilahare davacıya kaçak enerji bedeline ilişkin tahakkuk yapıldığı, taksitlendirme protokolü çerçevesinde ödemelerin gerçekleştirildiği tespit edilmiştir. Mahkemece 25/11/2015 tarihli tutanağa göre elektriğin kesilmediği, 06/01/2016 tarihli tutanağın da usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle davacı tarafından ödenen bedellerin iadesine karar verilmiştir.Ancak, davalı vekili cevap dilekçesinde kaçak elektrik kullanılan adreste 25/11/2015 tarihinden önce, 18/03/2015 ve 20/11/2015 tarihlerinde iki kez usulsuz kullanım nedeniyle elektriğin kesildiğini, elektriğin müvekkili şirketin bilgisi ve izni olmaksızın ilgililerce yeniden bağlatılarak elek- trik kullanımına devam edildiğini, davaya konu kaçak -usulsuz kullanım tutanağının da bu nedenle düzenlendiğini beyan etmesine rağmen, mahkemece 18/03/2015 ve 20/11/2015 tarihli tutanaklar celp edilerek usulsüz/kaçak kullanım nedeniyle elektrik kesme-mühürleme işleminin yapılıp yapılmadığı , buna göre davanın davalı tarafa borçlu olup olmadığı araştırılmamıştır.Eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan, davalının istinaf talebinin kabulüne, HMK 353/1-a-6 md gereğince, kararın kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine,Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 09/02/2021