Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1840 E. 2019/1768 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/1840
KARAR NO : 2019/1768
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2019
NUMARASI : 2018/362 E- 2019/115K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 07/11/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, personel sayaç okuma bedeli, iletişim sistemleri bedeli, TRT fonu gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 15.000,00 TL’nin ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakmakla görevli merciinin Danıştay olduğunu, ayrıca İstanbul Merkez Adliyesinin yetkili olduğunu belirterek yetkisizlik, zamanaşımı ve husumet itirazları ile birlikte, davanın … ihbarını talep ederek, EPDK kararları doğrultusunda tahakkuklar yapıldığı gözetilerek davanın reddini talep etmiştir.İhbar olunan … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının ihbarının reddiyle davanın EPDK’ya ihbarına, davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.Samsun Asliye Ticaret mahkemesinde görülen davada yetkisizlik kararı ile dosyanın İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, karar Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığının 2016/13257 E., 2018/1626 K. sayılı ilamı ile onanmış, yetkili mahkemece yapılan yargılamada ise, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Söz konusu kararı davacı vekili temyiz etmiş ise de, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığının 20119/4130 E., 2019/6480 K. sayılı kararı ile dosyanın istinaf incelemesine tabi olduğundan bahisle geri gönderildiği anlaşılmıştır.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen ”Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 3093 sayılı TRT Kanunun 4-c maddesinde yapılan değişiklikle yalnızca elektrik enerji satış bedeli üzerinden %2 tutarında TRT payı kesileceğinin belirlendiğini, EPDK’nın 3065 sayılı kararı ile alınan kayıp kaçak bedeli üzerinden TRT payı alınamayacağını mahkemelerin TRT payı hususundaki yetkisinin, yerindelik denetimi ile sınırlı olmadığını, Danıştay ve Yargıtay kararları gereğince, sadece aktif satış bedeli üzerinden alınması gereken %2 TRT payı yönünden davanın kabülü gerekirken, reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, PSH bedelinin tüketicilerden, tükettiği elektrik üzerinden hesaplanması yönündeki Danıştay’ın iptal kararı sonrası açılan davalar sonrası haksız alınan PSH bedelinin tüketicilere iadesine karar verildiğini, PSH ve sayaç okuma bedeli ile ilgisiz yasa değişikliği gerekçe gösterilerek davanın bu bedel yönünden de red edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın, Anayasa’ya aykırılığı ile ilgili olarak yapılan başvuruların sonuçlanmasının beklenmediğini, kanun 21. maddesinin, yargının hukukilik yetkisini kısıtlamakta ve yargı yetkisini yerindeliği denetlemekle sınırlandırdığını, 6446 sayılı kanunun yargı yetkisine kısıtlama getirdiğini, bu yasanın aleyhe geriye yürümezlik kuralını ihlal ettiğinden hukuka ve Anayasaya aykırı olduğunu, kazanılmış hakka da aykırı olduğunu, elektrik enerjisindeki kayıp kaçaklara karşı devlet ve elektrik dağıtım şirketlerinin sigorta yaptırması gerektiğini belirterek, 6719 sayılı yasanın Anayasaya aykırı olduğu ve iptale mahkum olduğu gerekçesiyle, kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na 04/06/2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması hukuka aykırı bulunmamıştır. Kaldı ki; 28/12/2017’de Anayasa Mahkemesi bu konudaki muhtelif mahkeme başvurularını reddetmiş olup, Anayasa Mahkemesince anılan yasanın eldeki davalara da uygulanacağına ilişkin hükmü iptal edilmediğinden davalı tarafın bu bedelleri maliyet unsuru olarak talep edebileceği hususu kesinleşmekle, buna ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davada, kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletişim sistemleri bedeli yönünden bu bedellerin maliyet unsuru olarak alınması gerektiği açıklığa kavuştuğundan, yine talep, dava konusu bedellerin haksız alındığı, alınmaması gerektiği iddiasına dayalı olduğundan, iddianın ileri sürülme şekli, mahkemenin taleple bağlılığı ilkesi gözetilerek davacı tarafın bu yöne ilişkin istinaf talebinin reddi gerekmiştir.Davacının TRT payına ilişkin istinaf incelemesine gelince; davacı, bu bedelin alınmayacağını değil, kayıp-kaçak vs. bedeller, matraha dahil edilerek TRT payı alınmasının yasaya aykırı olduğunu ileri sürdüğünden, bu bedellerin de, maliyet unsuru olarak faturalara yansıtılması yasal hale getirilmekle, buna bağlı olarak, bu bedeller üzerinden 3093 sayılı yasa uyarınca TRT payı alınmasına dair davacı istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin benzer davalarda, eldeki davalara yönelik, yürürlüğe giren bu yasa nedeniyle davanın konusunun kalmadığına dair karar verilmesi gerektiği yolundaki emsal 2017/13140 E. – 2017/16544 K. sayılı ve 2017/13142 E. – 2017/16545 K. sayılı kararlarındaki gibi davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi usul ve hukuka uygun bulunmuştur.Bu nedenle, davacının istinaf başvurusunu HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1maddesi uyarınca reddine,2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcının, temyiz harcı yatırılması sırasında maktu temyiz karar harcı olarak peşin alındığı anlaşıldığından,peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına,3-İstinaf eden davacıdan alınması gereken 121,30 TL istinaf başvuru harcının, temyiz harcı yatırılması sırasında 218,50 TL temyiz başvuru harcı olarak alındığı görülmekle, alınması gereken 121,30 TL istinaf başvuru harcının, alınan temyiz harcından mahsubu yapılarak, bakiye 97,20 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde talep halinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.maddesi uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/11/2019