Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1829 E. 2019/1691 K. 23.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/1829
KARAR NO : 2019/1691
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/10/2018
NUMARASI : 2016/429 E- 2018/962K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 23/10/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan , kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 3.000,00- TL’nin dava tarihinden geriye dönük 10 yıllık olmak üzere ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekilleri ,usule ilişkin cevapları ile birlikte ,davanın esas yönünden de reddini talep etmişlerdir.Mahkemece, davaya bakmanın Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle, HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın görev yönünden usulden reddine karar verilmiştir.Söz konusu kararı davacı vekili istinaf etmiş olup, istinaf dilekçesinde özetle; dava konusunun tarafların ticari işletmesiyle ilgili olması sebebiyle ticari iş niteliğinde olduğunu, bu nedenle dava konusu bedellerin tahsili konusunda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, görevsizlik kararın hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiğini ileri sürmüştür.Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin istirdadı istemine ilişkindir. TTK’nun 4.maddesinde ise, ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin 1.fıkrasında “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda.”sayılan davaların ticari dava olduğu öngörülmüştür.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir. 26/06/2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6335 sayılı yasanın 2. maddesinde, “6102 sayılı Kanun’un 5.maddesinin başlığı” 2. ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler” şeklinde, 1. fıkrasında yer alan “davalara” ibaresi ise davalar ve ticari nitelikteki “çekişmesiz yargı işlerine” şeklinde değiştirilmiştir.Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” şeklinde düzenleme yapılmıştır.Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme derhal karar verilecek hallerde duruşma yapmadan, taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır. Somut olaya bakıldığında ise; davacı vakıf üniversitesi olup bu üniversiteler, kazanç amacı olmamak şartıyla mali ve idari konular dışında akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden devlet eliyle kurulan yüksek öğretim kurumları için Anayasa’da belirtilen hükümlere tabi olarak Yüksek Öğretim Kurulu’nun görüş ve önerisi üzerine kanunla tüzel kişiliği haiz olmak üzere kurulmakta olup, bu tüzel kişiliğin de, gerek 2809 sayılı kanun, gerekse, Anayasa Mahkemesi’nin 30/05/1990 günlü 1990/2 E., 1990/10 K sayılı kararı uyarınca kamu tüzel kişiliği niteliğinde olduğu açıktır. HGK 13/05/2015 gün, 2014/13-566 E., 2015/1339 K sayılı kararı da bu yöndedir. O halde, davacı üniversitenin, 6102 sayılı TTK’nun yukarıda ifade edilen yasa hükümleri de incelendiğinde, tacir sıfatını taşımadığı, yine taraflar arasındaki uyuşmazlığın da ticari nitelikte bulunmadığı açıktır. Bu nedenle, somut olayda; 6102 sayılı TTK hükümlerinin uygulanamayacağı ve uyuşmazlığın çözümünde Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığı kuşkusuzdur. Bu durumda davaya bakmaya Genel Mahkemeler görevlidir.(Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2016/2593 E – 2017/13551 K. sayılı emsal ilamı)Yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri ve davanın niteliği ile davacının tacir olmadığı gözetilerek , davada Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan ,kararda usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla , davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının davacı tarafça peşin olarak yatırılan 183,00 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 138,60 TL harcın isteği halinde davacı tarafa iadesine ,İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/10/2019