Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1819 E. 2021/1773 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/1819
KARAR NO : 2021/1773
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/04/2019
NUMARASI: 2017/216 E – 2019/467 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 15/06/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket ile dava dışı … şirketinin 01/01/2010 tarihli taşeron sözleşmesiyle Burdur ilindeki doğalgaz boru hattının test işini ortak olarak yüklendiklerini, işin yapılabilmesi için önceden yapılması gereken imalatların temini için … şirketine 07/01/2010 tarihinde davalı tarafından malzeme imalatı için sipariş verildiğini, sipariş bedelinin 27.003,12 TL olduğunu, davacının bu siparişte davalı ile … arasında aracılık yaptığını ve davalıya bir nevi kefil olduğunu, davalı şirketin sipariş bedeline karşılık verdiği çekleri ödememesi sonucu ek bedellerinin … şirketine davacı tarafından yapıldığını, bunun üzerine davalı şirketin aynı işin yapımı için bu kez müvekkili ile 10/05/2010 tarihli adi ortaklık sözleşmesi imzaladığını, sözleşmeye göre davalının … şirketine sipariş edilerek imal ettirilen ve davacı tarafından ödemesi yapılan malzemeyi davacıdan satın almayı taahüt ettiği, ancak davalı şirketin bu sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bunun sonucunda müvekkilinin 27.003,12 TL sipariş bedeli dışında üretilen malların korunması için 6.000,00 TL masraf yaptığını, bu dönem içerisinde reddetmek zorunda kaldığı iş bedellerine karşılık 12.000,00 TL kazanç kaybı oluştuğunu, davacı tarafından daha önce davalı hakkında Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/30 Esas sayılı dosyasında aynı davayı açtığını, davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, kararın bozulması sonrasında davanın takip edilmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verildiğini belirterek, toplam 45.003,12 TL’nin ilk dava tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın derdest olduğunu , bu nedenle reddi gerektiğini, davacının bildirdiği koruma bedeli ve maliyetler hususunda delil bulunmadığını, davacıya borcunun bulunmadığını, müvekkilinin bahse konu uygulama işlemini işten el çektirilmesi nedeniyle yapamadığını, talep edilen malzemelerin davacıda olduğunu, önceki dosyanın 09/05/2016 tarihli celsesinde davacının bunu ikrar ettiğini, ayrıca iddia edilen bedelin müvekkili ile bağlantısının anlaşılamadığını, davacının sözleşmeyi tek taraflı feshettiğini iddia edip, ortaklık adına 2-3 ay sonra ödeme yapmasının mantık dışı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı istinaf eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme 18.12.2018 tarihli celsede 1 No’lu ara kararında “her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile bilirkişi incelemesi yapılmasına ve bilirkişiye 600-TL ücret takdirine, davacıya bilirkişi ücretine ilişkin eksik avansı yatırmak üzere 1 haftalık süre verilmesine” karar vermiş olduğu,fakat bu sürenin kesin olmadığı ve usulüne uygun verilmediği Mahkemenin malların telef olmasından davacıyı sorumlu tutarcasına: “davacının kendi uhdesinde bulunan ve çöpe attığını kabul ettiği dava konusu malların bedelini davalıdan talep etmesinin mümkün olmadığı” kanaatine vardığı,ancak bu materyallerin davalı tarafın kabulden imtina etmesi yüzünden telef olduğu, malzemelerin yalnızca bahse konu doğalgaz hattında kullanılmak üzere özel olarak üretilmiş olduğu, başka bir projede kullanılması, satılması veya hurda değerinin olması gibi bir durumun olmadığı ,telef olma durumunun müvekkilinden kaynaklanmadığı, davalının malları teslim almayarak ortaya çıkan duruma katkısı olduğunun kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı,diğer yandan açılmamış sayılan dava dosyasındaki delillerin yeni davada bir takdiri delil oluşturacağı, bu dosya münderecatının huzurdaki davanın delil listesinde yer aldığı,nitekim bu dosyada 04.02.2013 tarihli tüm dosya kapsamının değerlendirildiği bir bilirkişi incelemesinin de mevcut olduğu, bilirkişi raporunun takdiri delil olduğu,zaten daha önce tüm dosyadaki belge, bilgi, defterleri değerlendiren bir bilirkişi raporu da hazırlandığı ve dosya içerisinde de yer aldığı, mahkemenin bu delili değerlendirmeden bir karar vermiş olup, hükmün bu yönüyle de usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülmüştür. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Dava, adi ortaklık sözleşmesine dayalı alacak talebine ilişkindir. Aynı taraflar arasında görülen ve aynı taleplere ilişkin olarak ,mahkemece davanın kısmen kabulüne (27.000,-TL) ilişkin kararın davalı temyizi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin ,Esas No: 2014/10671 ,Karar No: 2015/6342 sayılı kararında “Somut olayda davacının iddiasının dayanağı olan ”Adi Ortaklık Sözleşmesi” başlıklı bila tarih belgeye bakıldığında, yükümlülükler yan başlığı altındaki 2.maddede; ”… yukarıdaki iş için gereken ve BTT tarafından imal edilmiş olan pig disklerini satın almayı kabul eder ve toplam 27.000 TL tutarındaki miktarını ortaklık gideri olarak gösterilir” şeklinde düzenleme olduğu görülmektedir. Buna göre taraflar arasında davalının, imal edilen pig disklerini satın almayı kabul ettiği ve imalat bedeli olan 27.000TL’nin ortaklık gideri olarak gösterileceğinin kararlaştırıldığı sabittir.Ancak; davacı vekili 12.11.2013 tarihli duruşmada; talep ettiği malların bir kısmının kendisinde olduğunu beyan etmiştir.O halde mahkemece; öncelikle davacının elinde kalan mallar ve bunların değeri tespit edilerek bu miktarın 27.000TL’den mahsup edilmesi, 27.000TL’nin sözleşmede ortaklık gideri olarak gösterileceğinin kararlaştırılmış olması nedeniyle tarafların yarı oranda sorumlu olduğu kabul edilerek, yarısının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yukarıdaki şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle mahkemenin kısmen kabul kararı bozulmuştur.Bozma sonrası ,dosyada hukukçu-mali müşavir bilirkişiden kök ve ek raporları alınmış olup,yargılama sırasında davanın 3 kez takipsiz bırakılması sebebiyile açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Bilindiği üzere ,açılmamış sayılma kararıları temyizi kabil kararlar ise de ,3 aylık yenileme süresinin bitiminde artık kesin hüküm gibi sonuç doğurmaktadır.Bu sebeple derdestlik durumunun sözkonusu olmadığı anlaşılmıştır. İstinafa konu davanın yargılaması sırasında bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş,davacı tarafa bilirkişi ücreti yatırılması yönünden 1 haftalık süre verilmiş ise de ,avans yatırılmadığından ve inceleme günü defter ibrazı yapılmadığından bilirkişi incelemesi yaptırılamamıştır. Davacı tarafça yargılama sırasında verilen dilekçe ile ,bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ilişkin ara karardan rücu edilmesi,açılmamış sayılan dava dosyasındaki delillerin ve raporun dikkate alınması istenmiştir.Davacı tarafın dava dilekçesindeki talepleri incelendiğinde; davalı şirketin sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediği , bunun sonucunda müvekkilinin 27.003,12 TL sipariş bedeli dışında üretilen malların korunması için 6.000,00 TL masraf yaptığı , bu dönem içerisinde reddetmek zorunda kaldığı iş bedellerine karşılık 12.000,00 TL kazanç kaybı oluştuğu şeklindedir.Davacı tarafça,Yargıtay bozmasında da değinildiği üzere ,Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/914 Esas sayılı dosyasında yargılama sırasında 09/05/2016 tarihli celsede dava konusu olan malların kendi elinde kaldığını 2013 yılında çöpe atıldığını beyan ettiği,bu davada ise elinde hiç bir malzeme kalmadığını beyan etmesi sebebiyle ,bu yönden inceleme yapılması imkanı mevcut değil ise de ,açılmamış sayılma kararı verilen dosyaya sunulan bilirkişi ek raporunda bu hususta yöntemince inceleme yapılarak ,bu malların orantısal olarak değeri ve buna göre davacının talep edebileceği miktar 9.540,00 TL olarak hesaplanmış olup,bu talep yönünden sözkonusu raporda hesaplanan miktar üzerinden karar verilmesi gerekirken ,talebin tümden reddinin doğru olmadığı anlaşılmış,istinaf konusu karar bu yönden HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca ,düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.Yargıtay HGK E:2003/21-465 ve K: 2003/472 sayılı kararı uyarınca ,davalı ilk davanın açılması ile temerrüde düşürülmüş olduğundan,davanın açılmamış sayılması bu sonucu bertaraf etmediğinden ,alacağa ilk dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerekmiştir.Davacının diğer istinaf sebeplerinin incelenmesiyle , davacı tarafa bilirkişi incelemesi yönünden eksik avans yatırması için verilen süre ,usule aykırı olarak 1 hafta olarak verilmiş ve kesin süre de olmadığı dikkate alındığında ,bilirkişi incelemesi yaptırılması imkanının ortadan kalkmadığı anlaşılmış ise de ,açımamış sayılma kararı verilen dosyada davacının ve davalının ticari defterleri incelenmiş olduğundan, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasının dosyaya katkı sağlamayacağı değerlendirilmiştir.Diğer yandan ,mahkemenin de gerekçesinde açıkladığı üzere, davacının bu dönem içerisinde reddetmek zorunda kaldığı iş bedellerine karşılık 12.000,00 TL kazanç kaybı oluştuğuna ilişkin olarak, başakaca delil ibraz edilmediği, defter ve belge incelemesi sureti ile bu hususun illiyet yönünün isbatlanamayacağı ,aynı şekilde üretilen malların korunması için 6.000,00 TL masraf yaptığına ilişkin de belge ibraz edilmemiş olduğu , açıklanan dosyada alınan raporda bu yönde bir kayıt bulunduğu tesbiti de yapılmadığı ,böylece mahkemece verilen kararda bu yönlerden maddi olay ve hukuki denetim yönlerinden kararda usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmış,bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiş,aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında;1-Davanın kısmen kabulü ile 9.450,00 TL alacağın temerrüt tarihi olan ilk dava tarihi 14.01.2011’den itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine,2-Alınması gereken 3.074,16 TL harçtan davacıdan peşin alınan 768,55 TL harcın mahsubu ile 2.305,61 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,3-Davacıdan alınan 768,55 TL harcın davalıdan alınarak davalıya verilmesine,4-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu 1.052,90 TL yargılama giderinin kabul-red oranına göre 221,10 TL ‘sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen kısma göre karar tarihindeki AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen kısma göre karar tarihindeki AAÜT uyarınca 5.332,97 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,7-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın kararın kesinleşmesi halinde iadesine,İstinaf incelemesiyle ilgili olarak;Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu 65,80 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 15/06/2021