Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/179 E. 2020/1704 K. 01.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/179
KARAR NO : 2020/1704
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/11/2018
NUMARASI : 2018/321 E – 2018/1094 K
DAVANIN KONUSU: Adi Ortaklığın Tespiti ve Tasfiyesi
KARAR TARİHİ: 01/12/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; davalı şirketteki ortaklığından ayrıldıktan sonra, şirkette emek ve mesaisine devam ettiğini, ortaklıktan ayrıldığı esnada, müvekkiline bir ödeme yapılmadığını, nitekim şirkette fiilen ortaklığının devam ettiğini, dava dışı şirketin yapılandırılma işinde davalı şirketle birlikte çalıştıklarını, bilgi birikimini ortaya koyarak, emek ve mesai harcadığını, devam eden süreçte, davalı şirket ile kurmuş oldukları adi ortaklık bünyesinde faaliyetlerine devam ederken, dava dışı şirketin yapılanmasında birlikte çalıştıklarını, davalı şirketin payına düşen parayı vermediğini, bunun üzerine ihtar gönderildiğini, bu şekilde davacının vermiş olduğu hizmete karşılık payına düşen ödemenin, kendisine verilmesini beyan ederek işbu davanın birleşmesi talep edilen İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1205 E sayılı dava dosyasına konu edilen dava dışı … A.Ş uhdesinde bulunan 285.000 USD adi ortaklık kazancının, mahkemece açılacak hesaba yatırılması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalı ile arasındaki adi ortaklığın tespitini, tespit edilen ortaklığın feshini ve adi ortaklığın tasfiyesini, tasfiyeye konu ortaklık malvarlığı değerinden müvekkilinin yarı hissesine düşecek payın fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla belirsiz olan alacak değeri şimdilik 100.000,00 TL’nin ticari temerrüt faiziyle birlikte tasfiye sonucu ortaklık kar payı olarak ödenmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Davalı şirket ile davacı şirket arasında 15.10.2015 tarihinde, davalı şirketin finansman ihtiyaçlarının belirlenmesi ve kredi kuruluşları ile ilişkilerinin düzenlenmesi konusunda bir sözleşme akdedildiğini, söz konusu sözleşmenin akdedildikten sonra, dava önceki davacı şirket ortaklarından dava dışı …’ın, davalı şirketin ve davalı şirketin yönetim kurulu başkanı … aleyhine 05.11.2015 tarihli “Toplantı Notu” başlıklı belgeyi mesnet yaparak Beyoğlu …. Noterliğinin 04/05/2016 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ettiğini ve 265.000,00 Amerikan Dolarının ödenmesini talep ettiğini, ihtarnameye taraflarından Kadıköy …. Noterliğinin 30/05/2016 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verildiğini ve sözleşmenin müvekkil şirket ile davalı şirket tüzel kişiliği arasında akdedildiğini, … şahsi olarak bir sorumluluğunun olmadığının cevabının verildiğini, o ana kadar yapılan ödemelerin davacı tarafından müvekkil şirket lehine tanzim edilen faturalar mukabilinde davacı tarafa yapıldığını, Akabinde de ortada hukuki bir ihtilaf olması ve ileriye dönük gelişmelerin nasıl ilerleyeceğinin önceden belirlenemediğinden davalı şirkete yapılan ödemelerin durdurulduğunu, bunun üzerine davalı şirketin şu anki tek ortağı olan … isteği doğrultusunda 2016 yılı haziran ayı içerisinde bir toplantı yapıldığını ve bu toplantıda … ödemelerin bizzat kendisine yapılmasını talep ettiğini, davalı şirket tarafından ödemelerin ancak davacı şirket ortakları arasındaki hukuki ihtilafın çözülmesi halinde tekrar başlatılabileceğinin bildirildiğini, toplantıda alınan karar gereğince de dava dışı … aleyhine Kadıköy …. Noterliğinin 28/06/2016 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edildiğini ve hukuki bir tereddüde mahal vermemek adına ihtarnamenin tebliğini müteakiben yedi gün içinde, davacı şirket ile kendileri arasında düzenlendiğini, hukuken geçerli mahiyette belge veya belgeler varsa bunları iletmesi hususu ihtar edildiğini, davacı şirket tarafından müvekkil şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile dava konusu ilamsız takip başlatıldığını, icra takibine taraflarından itiraz edildiğini, itiraz dilekçemizde de zikrettikleri üzere ve yukarıda izah ettikleri gelişmeler dikkate alındığında taraflarından yapılan itirazın haklı olduğunu beyan ederek …’a ihbarını, yapılacak yargılama neticesinde davanın reddini ve her türlü yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.Mahkeme tarafından; Somut olayda hangi mahkemenin görevli olduğunun belirlenmesi için öncelikle taraflar arasındaki ilişkinin vasıflandırılması gerekmektedir. Davacı tacir olmayan gerçek kişi Türk Borçlar Kanunu’nun 620- 645 maddeleri arasında düzenlenen adi şirket hükümlerine dayanarak davalı tacir aleyhine adi ortalığın tespiti, fesih ve tasfiye davası açmıştır. Bu dava asliye hukuk mahkemelerinde (genel mahkemelerde) görülmesi gereken davalardandır. Davacı tacir değildir. Davalı ticaret şirketi olup tacirdir. Dava konusu TBK kapsamında düzenlenmiş olup ticari dava konusu değildir. Bu durumda davanın yukarıda izah olunan ticari davalar türlerinden hiçbiri kapsamında bulunmadığı anlaşılmaktadır. Anılan adi ortaklık TTK’nun 4/1 maddesinde sayılan ve bir davanın mutlak ticari dava sayılmasını gerektiren işlemlerden olmadığı gibi, aynı maddenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na atıfla mutlak ticari dava konusu kabul ettiği sözleşmelerden de değildir. Dosya kapsamından davacı …’un serbest avukat olup tacir olmadığı, gerçek kişi dava açan davacı olduğu anlaşılmıştır. Bu haliyle her iki tarafın tacir sıfatını haiz olmadığı bir davanın ticari dava sayılmasına hukuken olanak bulunmadığından, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. “Davacının davasının mahkememizin görevsiz olması nedeniyle usulden reddine, …nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin usulen başvurusu halinde dava dosyasının görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı müvekkil şirketin tacir sıfatı, davacının adi ortaklık kurulduğu iddiasında bulunduğu iş, müvekkil şirketin ticari faaliyetleri kapsamında gerçekleştirdiği ticari bir olması nedeniyle, iş bölümü ile görevli mahkeme ticaret mahkemesi olduğundan, mahkemenin görevsizlik kararı yerinde olmadığından kaldırılması talep edilmiştir.HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu;Dava, adi ortaklığın tespiti, fesih ve tasfiyesi talebidir.Mahkeme tarafından, davacının serbest avukat olduğu, tacir olmadığı ve adi ortaklığın TBK 620 ile 645 maddeleri arasında düzenlendiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.Adi ortaklık; iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir (TBK. 620/1 md.). Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzelkişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur.Diğer taraftan, adi ortaklığın tüzelkişiliği bulunmadığından; ortaklık mamelekine ilişkin alacaklar hakkında aktif taraf ehliyeti tüm ortaklara ait olduğu gibi, üçüncü kişiler tarafından adi ortaklığa yöneltilen davanın konusu ortakların el birliği ile tasarrufta bulunabilecekleri bir edimse, el birliği ile mülkiyet ilkesi nedeniyle davanın tüm ortaklara yöneltilmesi gerekir. Nitekim, dava dilekçesinde bahsi geçen davaların da davacı ve davalı şirkete karşı açıldığı anlaşılmaktadır.6102 sayılı TTK. 4. maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir.Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” şeklinde düzenlenmiştir.Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.Davacı serbest avukat olup, serbest meslek erbabı sınıfında yer aldığından tacir ya da esnaf olması mümkün değildir. 6100 sayılı HMKnın 2. maddesi “dava konusu değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir” davacının mesleği gereğince tacir veya esnaf olmadığı sabit olmakla uyuşmazlığa Asliye Hukuk Mahkemesi bakması gerektiğinden davalı vekilinin istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 01/12/2020